Üç ölümsüz kardeş: Çekdar, Nupelda ve Mahsum

Mardinli üç kardeş; Çekdar Cudî, Nupelda Mêrdîn ve Mahsum, Kürt Özgürlük Mücadelesi için yaşamlarını ortaya koydu.

Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin ölümsüz isimlerinden olan 3 kardeş; Çekdar Cudî, Nupelda Mêrdîn ve Mahsum’un birbirlerine olan bağlılıkları ve bu bağlılıklarıyla Kürdistan ve halkı için verdikleri direnişin hikayesini yakınları ANF’ye anlattı.

Tarih yaprakları Ağustos'un 15'i, yıl 1982'yi gösterirken Çekdar Cudi (Halit Özen) Mardin'in Savur (Stewrê) ilçesinin Dengiza (Serenli) köyünde, politik bir ailenin 6 çocuğundan biri olarak dünyaya gelir. Çekdar Cudi, Kürt mücadelesi ve siyasetin yoğun konuşulup tartışıldığı bir evde büyür.

Türk devletinin Kürdistan'daki köyleri boşaltıp, koruculuğa zorladığı dönemlerin şahidi olmuştur, Çekdar Cudi. Köy halkının yanı sıra ailesinin, özellikle de babasının devamlı devlet baskısı altında kalmasına, gözaltına alınıp işkenceler görmesine göz yumamamış bir türlü. Yumulmayan gözleriyle devletin Kürt halkına yaptığı zulümlerin sayısını bütün çıplaklığıyla görmüş ve bunun için mücadele vereceğinin andını içmiş.

DENGİZA’DAN İZMİR’E GÖÇ EDERLER

Çekdar Cudi (Halit Özen) '82 yılının Ağustos ayının 15'inde Dengiza (Serenli) köyünde dünyaya geldi. Altı çocuklu evin ikinci çocuğu. Aile, devletin köy boşaltmalarına ve baskılarına karşı koyamadıklarından İzmir'e göç etmek zorunda kalırlar. Gurbette geçirdikleri zor günlerde birbirine kenetlenen aile fertleri, dayanışmalarıyla, yaşamlarını kimselere muhtaç olmayacak şekilde sağlarlar.

MÜCADELESİNİ BOTAN’DA VERMEK İSTEDİ

Çekdar Cudi, cesaretli bir yüreğe sahipti. Bütün adımlarında ve kararlarında adaleti de yüreğinden eksik etmezdi. Çevresiyle ve arkadaşlarıyla çok iyi geçinirdi. Karakterindeki sinirli hali dışında duruşu hep çok yerindeydi ve çok da zekiydi. Gelişime çok açık olan Çekdar Cudi, yüzü hep dağlara dönük, özgürlüğe susamış bağrıyla özgür topraklarda mücadele vermeyi amaç edinmişti. Zaman zaman bunu paylaşır dururdu. Artık söylemin dışına çıkıp, hayalini gerçekleştirmek için 2000 yılında PKK saflarına katlıdı. Kısa sürede yoldaşları arasında çok sevilen ve örnek görülen bir özgürlük savaşçısı oldu. Mücadelesini hep Botan'da vermek istedi. Yoldaşları arasında doğaya olan düşkünlüğüyle de bilinirdi. Bir ceylan yavrusunu çocuğu gibi besler, yanından ayırmazdı. Başı dimdik, asi Cudi Dağı'nda Türk devleti ordusuyla girdikleri bir çatışmadan sonra 10 Ekim 2004 tarihinde şehadete uğradı. Çekdar Cudi vasiyet olarak naaşının Cudi Dağı'ndaki Lawikê Xerîb'in yanında (Cudiya Miradan) defnedilmesini istemişti. Lakin şimdi nerede defnedildiği açısından henüz bir bilgi yok ve taziyesi 3 gün boyunca Mardin'de ailesi tarafından gerçekleştirildi.

AĞABEYİ ÇEKDAR’DAN SONRA NUPELDA DA KATILIM YAPAR

Özen Ailesi'nin onur duydukları oğulları Çekdar Cudi'nin şehadetinden 4 yıl sonra, yine Dengiza köyünde, 1986 ylının Ocak ayının 1'inde dünyaya gelmiş kız kardeşi Nupelda Mêrdîn (Şükran Özen) ağabeyi Çekdar'ın silahını yerde bırakmayacağının andını içerek yüzünü özgür dağlara çevirir. Çekdar'ın iki küçüğü olan Nupelda Mêrdîn yine gurbet hayatı yaşadıkları ve emekçi olduğu İzmir'den Kürt Özgürlük Mücadelesi'nde ağabeyinin yarım kaldığı mücadeleyi göğüslemek için kararlığını güvendikleriyle paylaşır. Ağabeyi gibi çok cesur, adaletli ve zeki olmasının yanında, yine ağabeyi gibi de sinirli bir karaktere sahipmiş. Hiç okula gitmemiş Nupelda Mêrdîn ve sistemin eğitimi hiç benimsememiş de. Emsalleri arasında hep parmakla gösterilen bir duruşa sahipmiş ve güzelliğiyle de dillere destanmış. Özgür alanlarda da yoldaşlarının gözdesi olmuş. Uzun bir dönem Heftanin'de bulunan Nupelda Mêrdin, oradan Rojava Direnişi'ne katılır. Rojava'nın yine Botan'a paralel olan Derika Hemko'da 6 ay soysuzlar çetesi DAİŞ'e karşı savaşırken tarih 10 Mayıs 2017'de şehit düşer. Nupelda Mêrdîn de ağabeyi Çekdar Cudi gibi Botan'ın sınırları arasında korkusuzca özgürlük mücadelesini verirken şehit düşer. Cenazesi yoğun bir katılımın olduğu, büyük bir törenle Rojava'nın Derika Hemko'da Xebat Derik Şehitliği'nde defnedilir.

VE MAHSUM...

Türk devletine karşı iki kardeşin direnişine üçüncü kardeş olan Mahsum Özen de katılır. İkisinin de küçüğü olan Mahsum yine aynı şekilde Dengiza köyünde 15 Ağustos 1992 tarihinde doğar. Okulunun ilk 5 yılını köyde okuduktan sonra İzmir'e ailesinin yanına gider, orada da 3 yıl kadar eğitimini sürdürür. Genç yaşına rağmen ailenin geçimi için hem çalışır, hem de okur. Lakin yüreği, aklı hep ağabeyi Çekdar ve ablası Nupelda'dadır. Haklı gördüğü davalarını tüm yüreğiyle destekler ve bir an olsun kardeşlerinin ve yoldaşlarının mücadelesini unutmaz. Parti çalışmalarında rol almaya başlar. Gençlik çalışmalarında hep öncü bir tutum sergiler. Çevresi ve arkadaşları arasında çok sevilir, Mahsum. Eylemlere katıldığı gerekçesiyle 2 yıl kadar gözaltında kalır. Cezaevinden çıktıktan sonra özgür alanlarda mücadelesine devam etmek istediğinin kararını verir. Lakin her daim bir engel oluştuğundan hayalini bir türlü gerçekleştiremez. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a olan bağlılığı ve Kürt halkının mücadelesini yoğun yaşar içinde. Kurdistani duygularını çok derinden yaşayan Mahsum, 28 Aralık 2014 tarihinde bulunduğu şehir olan İzmir'de, 'Bijî Serok Apo, bijî Kurd û Kurdistan' diyerek bedenini ateşe verip, orada şehit düşer.

ÖZEN AİLESİ EVLATLARIYLA GURUR DUYAR

Büyük bir direnişin sembol isimleri olan Çekdar, Nupelda ve Mahsum'un ailesi, bu onurlu mücadelenin bedelleriyle gurur duyar. Kürdistan için dökülen her kanın ne denli kutsal olduğunu söyler, her kan damlasını sahipleneceklerini, sonsuza kadar davalarını destekleyip yaşatacaklarını dillendirirler.