QSD: Rakka merkezinin arifesindeyiz

Ehmed, 4. aşamanın tamamlamasıyla birlikte Rakka çevresinde DAİŞ’in elinde yer kalmayacağın belirterek, "Dışarıda kalan son DAİŞ elemanları ya imha olacaklar ya da şehir merkezine gidecekler. Dolayısıyla DAİŞ’in can çekişme aşamasıdır" dedi.

Fırat'ın Gazabı Hamlesi Eylem Odası Sözcüsü Cihan Şêx Ehmed, 4. aşamanın tamamlamasıyla birlikte Rakka çevresinde DAİŞ’in elinde yer kalmayacağın belirterek, "Dışarıda kalan son DAİŞ elemanları ya imha olacaklar ya da şehir merkezine gidecekler. Dolayısıyla DAİŞ’in can çekişme aşamasıdır" dedi.

YPG'nin öncülüğündeki QSD'nin, ABD'nin liderlik yaptığı Uluslararası Koalisyon'un desteğiyle yaklaşık 5 ay önce startını verdiği Fırat’ın Gazabı Hamlesi'nin 4. aşaması, devam ediyor. 4. aşama Rakka’nın kuzeyindeki Cellab Vadisi'ni kapsıyor. Bu vadide 2 nahiye ile 20 köy var. Artık Rakka kent savaşının arifesidir. QSD savaşçıları, şimdi üç cephede birden savaşıyor. Fırat'ın Gazabı Hamlesi Eylem Odası Sözcüsü Cihan Şêx Ehmed, şimdiye kadar bütün aşamaların; hedef, kapsam ve süre bağlamında planlandığı gibi tamamlandığını belirterek, ömrünü uzatmak için çırpınan, her türlü yönteme başvuran DAİŞ'in nihai sonuçtan kurtulamayacağını söyledi.

Sözcü Cihan Şêx Ehmed, ANF'nin Fırat'ın Gazabı Hamlesi ile ilgili sorularının yanı sıra Türkiye'nin bitmeyen planlarına dair sorularını yanıtladı.

ACI VEREN BİR KAZAYDI

Uluslararası Koalisyon'a bağlı savaş uçaklarının Tabqa'da neden olduğu kaza nasıl oldu, sizdeki bilgileri paylaşabilir misiniz?

Genel Komutanlığımızın zaten bu konuda açıklaması oldu. Ancak şunu belirteyim ki; savaşlarda bu tür kazalar olur. Kaza ve kayıp riskini ortadan kaldırmayı, minimize etmeyi esas alarak operasyonu yürütüyoruz. Bütün dikkat ve özene rağmen istenmeyen böyle acı veren kazalar da yaşanıyor. Genel Komutanlığımızın açıkladığı gibi soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın sürdüğü bir konu hakkında detaylara girmek yanlış olur. Biz her konuda şeffafız. Soruşturmanın sonuçlarını da kamuoyuna açıklayacağız.

RAKKA ARTIK MENZİLE GİRİYOR

Rakka bölgesini özgürleştirmeyi esas alan Fırat'ın Gazabı Hamlesi'nin üzerinden yaklaşık 5 ay geçti. Ara hazırlık dönemleri de oldu. Ne kadar süre kaldığını ifade etmek mümkün mü?

Takdir edersiniz ki; hamle çok geniş bir arazide yürütülüyor. Dêrazor'a bağlı bazı bölgeler de kapsamına alındı. Çok sayıda yerleşim birimi kurtarıldı, stratejik hatlar kesildi. Tabqa'nın kuşatılıp kurtarılması da öyle. Güçlerimiz, dün itibariyle Tabqa'nın iki mahallesinde denetimi sağladı. Bu alan, bölge, köy, kasaba ve araziyi kurtarma çabamız, Suriye topraklarının tamamını DAİŞ’ten temizleme hedefimizin parçasıdır. Doğu, Batı, Kuzey ve kentin kuzeyine düşen bölgelerde binlerce kilometrekarelik alan özgürleştirmişiz. Zaten bu alanlar temizlenmeden de Rakka özgürleştirilemez. Rakka için nihai hedef, çok çok uzun bir zamana yayılmayacak.

İki şeye dikkat ediyoruz:

* Sivillerin korunması ve güvenliği.

* En az kayıpla hedefe ulaşmak.

Her aşamada arazinin durumu, DAİŞ'in pozisyon, güç ve konumuna göre hedef alanı; elbette bunun için bir süre belirliyoruz. Şunu açıklıkla ifade edebilirim ki; şimdiye kadar tüm aşamalarda belirlediğimiz zaman diliminde önümüze koyduğumuz hedefe ulaştık. Hatta birinci aşamada, zamanından daha önce de hedefimizi gerçekleştirdik.

DÖRT TARAFTAN KUŞATILIYOR

Rakka tamamen kuşatıldı mı, 4. aşamadan sonra şehir savaşı başlayacak diyebilir miyiz?

DAİŞ’in tüm stratejik ikmal yollarını kestik:

* Dêrazor yolunun kesilmesiyle Irak bağlantısını kopardık. Rakka'nın doğusunun tamamını denetime aldık.

* Tabqa’nın kuşatılması ve özgürleştirme hamlesiyle Tabqa-Rakka ve Rakka-Şam yolunu denetleyince tüm ikmal yolları kesilmiş oldu.

Artık güç, cephane, lojistik ikmal takviyesinden mahrum. Rakka’nın içinde dört taraftan kuşatılmış durumda. Aslında başlarken üç taraftan kuşatmayı planlamıştık. Tabqa’yı özgürleştirme operasyonunda Safsafah köyünün özgürleştirilmesiyle dört taraftan da kuşatma durumu başladı.

AYIBI BİZ TEMİZLİYORUZ

Hamle başladığında kadınların intikamı vurgusu yapmıştınız, hamle sırasında DAİŞ'in esir aldığı kadınlardan kurtardığınız oldu mu?

Evet, başta Êzîdî kadın ve çocuklar ile Suriyeli kadınlar ve dünya kadınlarının intikamını almak amacıyla başlattık. Çünkü DAİŞ nereye saldırmışsa oradaki tüm kadınlara savaş ganimeti olarak el koydu. Şengal'de esir aldığı Êzîdî kadınları Rakka’ya getirip pazarlarda satışa çıkardı. Esir aldığı kadınlara her türlü vahşeti uyguladı. Üstelik bunu Müslümanlık adıyla yapma cüretini gösterdi. Bu da 21. yüzyılın büyük bir ayıbıdır. Biz bu ayıbı temizlemek istedik. O yüzden Fırat’ın Gazabı Hamlesi'nin aynı zamanda bir kadın intikamı hamlesi olduğunu daha önce de söylemiştik. DAİŞ, kadınlar üzerinde çok bilinçli ve sistematik olarak kültürel, toplumsal, ahlaki ve ideolojik saldırı yürütüyor. Bu tecavüz ve köleleştirme kültürüyle hiçleştirmedir. Fırat’ın Gazabı Hamlesi, aynı zamanda DAİŞ'e bir ideolojik darbe vurma hamlesidir.

Sorunuzun diğer kısmına gelirsek. Şu ana kadar bu hamlede 137 Êzidî kadını ve çocuğu DAİŞ’in elinden kurtarıldı. Bu kadınların hepsini güvenlikli bölgelere aldık. Birçoğunu aileleri ile buluşturduk. Bunların dışında binlerce Arap, Türkmen başta olmak üzere diğer halklardan kadın, çocuk, yaşlı insanlar ile aileleri özgürleştirildi.

Suriye’nin diğer bölgelerinden de çok sayıda kadın ve çocuk özgürleştirmişiz. Kurtardığımız kadınlar arasında diğer ülkelerden kadınlar da var. Özgürleştirdiğimiz insanlar arasında DAİŞ’in korkunç uygulamalarıyla karşı karşıya kalan, trajik hikayelerin sahibi aile ve insanlar var. Örneğin son zamanlarda kurtardığımız bir Tunuslu kadın var. Bu kadın hikayesini anlatınca insanların tüyleri diken diken oluyor. Bir DAİŞ'li ile evliyken Suriye’ye geliyor. DAİŞ’li Kobanê'yi işgal girişiminde öldürülüyor. Ondan sonra kaç DAİŞ’liye satıldığını kendisi anlatıyor. Şimdi o kadını ülkesine göndermek için uğraşıyoruz. Hala DAİŞ’in elinde yüzlerce, binlerce özgürleşmeyi bekleyen kadın var. Onları özgürleştirmek bizim görevimizdir.

DAİŞ, bu insanlarda yaşam umudu, özgür insan olma inancı bırakmamıştı. Şimdi bu insanlar yeniden yaşama döndürülüyor.

BU SADECE ASKERİ OPERASYON DEĞİL

Fırat'ın Gazabı Hamlesi salt bir askeri operasyon değildir, diyebilir miyiz?

Elbette, buradan baktığımızda Fırat’ın Gazabı Hamlesi'nin sadece bir askeri operasyon olmadığı, onunla birlikte bir toplumsal, kültürel, sosyal ve insani hamle olduğu da görülür. Şu ana kadar siyasi ve ahlaki açıdan büyük kazanımları oldu. Özgürleştirdiğimiz insanların hepsini güvenlikli bölgelere aldık. Evleri ve yurtlarından olanları kurduğumuz kamplara yerleştirdik. Şehir, köy, kasabaları özgürleşene kadar bu kamplarda kalıyorlar. Köyleri, şehirleri, kasabaları özgürleşip DAİŞ tehlikesi kalmayanlar evlerine, topraklarına dönüyorlar.

YA İMHA OLACAKLAR YA DA SIĞINACAKLAR

Hamlenin 4. aşamasının kapsamı, amacı ve önemini anlatabilir misiniz?

Yeni başlattığımız hamlenin 4. aşaması, Kuzey Rakka alanında DAİŞ’in elinde kalan son köylerin alınmasına yöneliktir. Bu aşama, aynı zamanda şehir merkezinde yürütülecek savaşın arifesi olarak da görülebilir. Çünkü bu aşamadan sonra artık Rakka çevresinde DAİŞ’in elinde yer kalmıyor.

Bu aşamanın diğer önemli bir noktası ise şu an güçlerimizin üç cephede birden DAİŞ’e karşı mücadele verme gerçeğidir. Dêrazor, Tabqa ve Rakka’nın kuzeyinde olan Cellab Vadisi.

Bu aşamayla dışarıda kalan son DAİŞ elemanları ya imha olacaklar ya da geri çekilerek şehir merkezine gidecekler.

Dolayısıyla DAİŞ’in can çekişme aşamasıdır.

DAİŞ bu aşamada bitmemek, yok olmamak için var gücüyle saldırıya geçebilir. Boğulmamak için Tabqa’da saldırılarda bulunuyor. Tüm vahşi yöntemlerini burada kullanıyor. Sivil halkı canlı kalkan olarak kullanmaya başladı. Yine sivil halkın arasına karışarak çıkıp güçlerimize darbe vurma girişiminde de bulundu. Ancak bütün saldırıları ve yöntemleri, bitişini önleyemeyecek.

TÜRKİYE KOMŞUMUZ GİBİ DAVRANSIN

Son olarak şunu sormak istiyorum; Türkiye’nin Efrîn, Hesekê ve Girê Spî’ye yönelik saldırı üzerine yeni bazı planlarından söz ediliyor. Sizce bu mümkün mü?

Türkiye baştan beri Rakka operasyonunda yer alıp Suriye topraklarını işgal girişimini genişletme ve işgal ettiği alanlarda da kendisini kalıcılaştırma istiyordu. Uluslararası güçler Suriye’nin çocuklarından oluşan QSD'yi tercih etti.

Bakınız, Türkiye komşu bir ülkedir. Şimdiye kadar komşuluk ilişki ve hukukuna uygun davrandık. Uluslararası normları dikkate alıp komşuluğun gerektirdiği saygıyı esirgemedik. Ancak buna karşın Türkiye, Suriye topraklarına girerek, askeri noktalarımıza, sivil halka yönelik saldırılarda bulunarak bizi tahrik etti, savaşa zorladı. Biz hep bundan sakındık. Türkiye’ye hiçbir zararımız olmadı. Türkiye’nin de bu hukuka bağlı kalarak sınırlarımızı aşmamasını, kirli planlara tevessül etmemesini bekledik, bekliyoruz.

Bizim temel hedefimiz barbar ve vahşi terör örgütü DAİŞ ile mücadeledir. DAİŞ sadece bizim değil, hepimizin; insanlığın düşmanıdır, bizim savaşımımız onunladır.

Türkiye, DAİŞ ile savaşmak istiyorsa güçlerimize engel olmaması gerekir. Bizim alanlarımızda şu an DAİŞ yok. Bizim alanlarımız dışında gitsin DAİŞ’e karşı mücadele etsin. Zaten kendisi Uluslararası Koalisyon'un bir parçası olduğunu söylüyor. Koalisyon'a uysun. Girê Spî veya Minbic'te DAİŞ mi var? Büyük bedeller vererek özgürleştirdiğimiz, DAİŞ’i oradan çıkardığımız alanlara dair planlar yapmasının DAİŞ'le mücadeleyle ne ilgisi var? Buralar bizim topraklarımızdır, Suriye'nin topraklarıdır ve güçlerimizi güvenliği altındadır.

Tekrar ediyorum; biz komşuluk ilişki ve hukukuna bağlıyız. Türkiye’den de bunu bekliyoruz.