Özgürlük mücadeleleri, tarihin dönüm noktalarını şekillendiren destansı anlarla doludur. Cesaret, fedakarlık ve adanmışlık, bir halkın iradesini yükselten ateş olur. Zîlan’ın mirası, bu ruhun sembolü olarak, Kürt Özgürlük Hareketi’nde yankılandı. Zap’tan Rojava’ya, direnişin ateşi umudu aydınlattı. Şehit Zîlan'ın izinden yürüyen Leyla Kaplan, 25 Ekim 1996 yılında Adana'da Çevik Kuvvet Müdürlüğü'ne dönük yaptığı fedai eylemle Önder Apo'nun etrafında ateşten çember oldu.
Leyla Kaplan, kod adıyla Rewşen, 1979’da Adana’da dünyaya gözlerini açtı. Ailesi Mêrdîn'den buraya göç etmişti. İlkokulu bitirdi, ama ekonomik çaresizlikler ona daha fazla okuma şansı tanımadı. Yine de yüreğindeki öğrenme ateşi sönmedi; kendi çabasıyla kendini yetiştirdi. Haksızlıklara karşı isyankar bir ruh taşıdı, duyarlı bir kalp ile çevresine baktı. Şehit Leyla’nın hayatı, Kürt özgürlük mücadelesine adanmış bir destan oldu. 25 Ekim 1996’da Adana’da gerçekleştirdiği fedai eylemle, direnişin sönmeyen bir meşalesi olarak tarihe geçti.
ÇOCUKLUK YILLARI
Şehit Leyla, Adana’da yurtsever bir ailede büyüdü ama ailesi Kürt kimliklerini metropolün beton duvarları arasında bile unutmadılar. Feodal toplumun, kadınlara dayattığı zincirleri hissetti, Türk devletinin Kürt halkına yönelik baskılarını derinden yaşadı.
Adana’nın sokakları, Şehit Leyla’yı Kürdistan’daki direnişle buluşturdu. Şehirde serhildanlar yükseldi, yürüyüşler, gösteriler coştu. Bu dalga, Leyla’nın yüreğinde bir kıvılcım çaktı. Ailesinin yurtsever damarı ve kendi dünyaya açılma arzusu, onu bu ateşin içine çekti. "Kürdistan’da olup bu tür gelişmeler karşısında duyarsız olan biri ya gerçekten akıldan yoksundur, ya da tamamen ruhu, bilinci köreltilmiş, insanlığı elinden alınmış, işbirlikçi ajan konumuma getirilmiş biridir. Biraz insanlığını kaybetmeyen dürüst biri mutlaka bunları görüp ve elinden geleni yapar" diyor fedai eylem raporunda Şehit Leyla Kaplan.
MÜCADELEYE KATILIŞ
Serhildanlara katıldı, direnişle tanıştı. Katılmak istedi ama yaşı küçük diye gerillaya almadılar, ama o durmadı, mücadele için elinden geleni yaptı. Düzenin adaletsizliğini, eşitsizliği, zulmünü gözleriyle gördü. 1995’te bir bağ kurdu, gerillaya katıldı. Gerilla saflarında düşmanın amansız saldırılarına tanık oldu, ama direnişin yaratıcı ruhuna da hayran kaldı.
FEDAİ EYLEM ZÎLAN'IN İZİNDE BİR YEMİN
"1995-96 yılında yaşanan zorluklar, düşmanın yoğun yönelimleri bende çok büyük bir öfkeyi yarattı. Bu kadar zor koşullarda savaşarak zorlukları aşmamıza düşmanın tahammülü yoktu. Düşman, bir kaşık suda boğacakmış gibi her türlü saldırıyı yapıyordu. Gerillanın da bu kadar yaratıcı ve direnişçi olduğunu saflarda gördüm. Yine beni olumsuz yönden etkileyen, gerillaya gelip de kararsızlaşanlar oluyordu. Bu, ben de onlara karşı bir kin oluşturuyordu. Hep kendime şunu söylüyordum: Neye mal olursa olsun geri adım atmayacağım" diyor Şehit Rewşen ve fedai eylem kararlılığını şu sözlerle dile getiriyor: " Eyaletimizde bu eylemi yapan Zeynep Kınacı yoldaşı tanıyordum. Yaptığı bu eylem benim üzerimde çok derin bir etki yarattı. Benim de böyle bir eylem için karar almamda büyük rolü oldu. Zeynep arkadaşın yolu çok şerefli, partiye karşı layık olan bir yoldu.
Ben de partiye karşı borcumu en büyüklük ile ödeyeceğim kararına ulaştım. Savaşarak ölmekten başka bir seçeneği hiçbir zaman kabul etmedim. Boş ölmeyi de hiçbir zaman kendime yedirmedim. Düşmana olan kin ve öfkemizi, partiye olan sevdamızı Zekiye, Bêrîvan, Ronahî ve Zîlan yoldaşların soylu eylemleri ile gösterdik ve göstereceğiz. Hiç bir güç bizi bu ruhtan, inançtan ve haklılıktan alıkoyamaz."
Şehit Rewşen, fedai eylem raporunda Önder Apo'ya bağlılığını şu sözlerle ifade ediyor: "Başkanım! Ben sizi her şeyden çok seviyorum. Eylemimle taçlandıracağım güzel yaşamı şimdiden görebiliyorum. Partiden temel isteğim Başkanımızın güvenliğidir. (...) Kendimizi gördükçe, size olan bağlılığımız artıyor, çünkü bizi yaratan ve yaşatan sizin varlığınızdır. Bir Kürt kızı olarak bütün samimiyetimle ve içtenliğimle siz Başkanımızı selamlıyor, size bağlılığımı ifade etmek istiyorum. Ben bu eylemimle başta Başkanımıza, halka, tüm devrim şehitlerine, dağda ve zindanda direnen yoldaşlara söz veriyorum."
Önder Apo, Şehit Rewşen'in eylemi ardından yaptığı değerlendirme ise şu şekilde: "Kutsal değerlerdir! Bağlı olmayı bilmek gerekir. Leyla gibi yüzlerce kahramanlık değerlerimiz vardır. Ben bile kendimi onları anlamanın bir pratikçisi, hizmetçisi olarak değerlendiriyorum. Kendime yakıştırdığım görev bu. Onların eyleminin büyüklüğü karşısında ben bile zorlanıyorum. Ve tanrısal yolda olanlar, büyük ilkelere göre, çarpıcı bir olayla karşılık verenler ancak böyle olabilir. Tabii benim durumum daha farklı, ben onları kalıcılaştırmak, süreklileştirmek, büyütmek ve zafere götürmek durumundayım. Hizmetçilik ancak böyle anlam bulabilir, bunun dışında mümkün değil."
MİRASI: ÖZGÜR KADIN, ÖZGÜR KÜRDİSTAN
Şehit Rewşen, özgürlük için yanıp tutuşan bir Kürt kadını olarak anıldı. Önder Apo’nun kadına verdiği değer, onun mücadelesine ışık tuttu. “Başkanımızın kadınlara açtığı özgürlük yolu beni gururlandırdı,” dedi. Eylemiyle, özgür bir Kürdistan ve özgür bir kadın kimliği için mücadele edenlere yol gösterdi. Cesareti, fedakârlığı ve yurtseverliğiyle bir sembol oldu. Öyküsü, baskılara boyun eğmeyen, kimliğini koruyan, özgürlük için her bedeli göze alan bir kadının destanı olarak yankılanıyor; dağlarda, sokaklarda, yüreklerde yaşıyor.