Minbicli Zeynep Qamber: Tercihim özgürlük oldu

Rejim, aile, toplum ve DAİŞ’e karşı direnişini başarıyla taçlandıran Minbicli Kürt kadını Zeynep Qamber, bugün Minbic halkları ve kadın özgürlüğü için aktif düzeyde mücadele yürütüyor.

Kısa boylu, güler yüzlü, iddialı bir kadın Zeynep Qamber. Kendine güveni, üslubu, duruşu ve canlılığıyla Minbic’in dikkat çekici kadınlarından biri. Etrafındaki Arap, Kürt, Çerkes vb. halklardan kadın ve erkeklerden büyük saygı görüyor. Zeynep Qamber ile tartıştığınızda ve hikâyesini dinlediğinizde çok daha derin ve mücadeleci bir kadın çıkıyor karşınıza.

Minbic ve Çevresi Demokratik Yönetimi’nin eş başkanı. Ama o sadece bulunduğu konumla değil, aynı zamanda derinliği ve anlam gücüyle de mücadelenin içinde.

Zeynep Qamber 1966 yılında Minbic’te dünyaya gelir. Aslen Efrînli olan Qamber Ailesi, Baba Cemil Qamber’in devlet memurluğundan dolayı 1965 yılında Minbic’e göç eder. Aile Minbic’e yerleştikten sonra Zeynep Qamber’in babası şehrin maliye dairesinde memurluğa devam eder. Zeynep Qamber de 1973’te sadece kadınların okuduğu ilkokula başlar, ortaokulu da Minbic’te bitirir. Liseyi ise 1984’te Rakka’ya bağlı Tepqa’da okur. 1986’da Arapça eğitim veren Lübnan Üniversitesi’ne kaydını yaptıran Qamber, Baas rejiminin ailesine yaptığı baskılar ve rejimin ağabeyini tutuklaması nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalır. Fakat daha sonraki yıllarda tekrar üniversiteye girer ve Lazkiye’deki Tişrîn Üniversitesi Çocuk Eğitimi Bölümü’nü okur.

'KADININ MİSYONUNU SORGULAMAYA BAŞLADIM'

Zeynep Qamber o yıllarda hem rejimin çalışmasını engellediğini, hem de ailesinin onu korumak amacıyla siyasetten uzak tutmaya çalıştığını anlatıyor: "Kürt yurtseveri olmanın bedellerini ödüyorduk. 1990 başında ağabeyim ve amcamın oğlu tutuklandı. Rejim tarafından mimlenmiştik. Bir rejim yetkilisi bana, ‘İş bulmak senin için sadece rüya olacak’ dedi. Yine ailemin de baskısı oluyordu. Ama ben bir kadın ve yurtsever olarak sıradan yaşamayı kabullenmiyordum. Hayata, siyasete ilgim çoktu."

Qamber’in kadın özgürlüğüne ilgisi de genç yaşlarda başlamış. Birçok akranının üniversiteye gidip sonra evlenerek bir aile kurmayı düşündüğü dönemlerde o, kadın, aile, kadının yaşam ve toplumdaki misyonunu sorgulamaya başlamış.

'ZORUMA GİDİYORDU'

Qamber bu konudaki bir anısını şöyle anlatıyor: "Bir gün bizim evde arkadaşlarımla oturmuştuk, annem de oradaydı. Öyle kendi aramızda tartışıyorduk. Ben arkadaşlarıma ‘Biz okuduk ama kadınlar olarak ne iş yapıyoruz? Bostanlarda tarım yapan kadınlar bizden daha özgür' dedim. Annem de şakadan ‘Ben sana bir bostan alacağım, sen git bostanda çalış’ dedi. Annem şaka yapıyordu, ama ben ciddiydim. Böyle düşünüyordum. Birçok kadın arkadaşım okumuş olmasına rağmen saatlerce ayna karşısında kendini süsleyebiliyordu ama kafasını geliştirmeyi düşünmüyordu. Yine bir erkeğe dayanarak değil de kendi özgücüne dayanarak yaşama arayışı çok çok azdı. Bunlar benim çok zoruma gidiyordu.”

Zeynep Qamber düşündüğü gibi yaşamayı ve düşündüğü yaşam için mücadele vermeyi hedeflemiş. Kendisini hiçbir zaman çaresiz bırakmamış. Devletin kendisini işsizliğe mahkûm etmeye çalıştığı koşullarda el işleri yaparak geçimini sağlayan Qamber, “El işleri yaparak hem ekonomik anlamda hiç kimseye muhtaç olmuyordum, hem de Kürt motiflerini tanıtıyordum. Böyle hazırladığım ürünlerden açtığım sergiler de oldu” diyor.

'BİR TERCİH VE DİRENİŞ...'

Aynı süreçlerde ekonomik bağımsızlığı kadar düşünsel olarak da kendini geliştirmeye ağırlık verdiğini ifade ediyor, Zeynep Qamber. O yıllarda düşünsel, tarihi ve felsefi birçok kitap okuduğunu söyleyen Qamber, hiç evlenmemiş. Evlenmemesinin bir kadın olarak tercih ve bir direniş olduğunu vurgulayarak, “Ailemin de evlenmem yönünde istemi oluyordu, ama ben tercihimi özgürlükten yana yaptım” diyor.

Qamber, 2011 yılında Rojava Devrimi'nin başlamasıyla birlikte Minbic’te siyasi çalışmalarını yürütme ve kadın özgürlüğü için çalışma imkanı bulmuş. 2011 yılında açılan Halk Evi yöneticiliğini ve Kadın Komitesi başkanlığını yapmış.

DAİŞ öncesi de yürüttüğü çalışmalarla Kürt olmasına rağmen Minbic’teki diğer halklar tarafından da kabul gören Zeynep Qamber’i, DAİŞ çetelerinden Minbicli Araplar saklamış ve kurtarmış. Qamber bu süreci şöyle anlatıyor: "DAİŞ Minbic’i işgal ettiğinde devrim sürecine öncülük yapan üç Kürt kadını tutukladı. Ben de aranan ve idam edilmesi gerekenler listesindeydim. İlk bir ay beni Kürt bir aile sakladı. Daha sonra sürekli Arap ailelerde kalarak saklandım. İki defa Efrîn’e kaçma çabam başarısız oldu. DAİŞ'in gelişinin 7. ayında Efrîn’e geçmeyi başardım. Hiç unutmam, beni götüren arabanın şoförü Çerkes idi. Yanımda iki Arap insanıyla, bir de ağabeyim vardı."

Zeynep Qamber Efrîn'deyken de Minbic halkıyla ilişkilerini kesmez ve örgütlenmeleri için çaba gösterir. Şehba Bölgesi Yönetim Meclisi ve diplomasi çalışmalarında da görev alır. Minbic’in 12 Ağustos 2016’da özgürleştirilmesinin ardından kente dönen Zeynep Qamber, Minbic Sivil Meclisi’nin çalışmalarında yer almaya başlar.

Minbic ve Çevresi Demoratik Yönetimi Yasama Meclisi eş başkanlığına seçilen Zeynep Qamber, bugün hem Minbic halkı, hem de kadınları için aktif bir çalışma yürütüyor. Minbic kadınının gelişimi için mücadele veren Qamber, kadının hem yönetim organlarında, hem de yaşamın her alanında kendi özgünlüğüyle var olması için çabalıyor.

Zeynep Qamber, Minbicli kadınlar için umut kaynağı oluyor.