Eðitim-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Kasım Birtek, 24 Kasım'ı Öðretmenler Günü olarak kabul etmediklerini belirterek, bugün için kutlama yapmayacaklarını, aksine protesto edeceklerini söyledi. Birtek, özellikle "Alo 147" hattı oluşturularak bir kısım öðretmenlerin ve halkın ajanlaştırılmaya çalışıldıðını söyledi.
"24 Kasım Öðretmenler Günü" nedeniyle bir açıklama yapan Eðitim-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Kasım Birtek, 24 Kasım'ın Öðretmenler Günü olmadıðını belirterek, "Öðretmenler günü 5 Ekim'dir. Biz de o gün kutlamalarımızı yapıyoruz. 24 Kasım, 12 Eylül faşist rejiminin getirdiði bir gündür ki öðretmenleri kandırmak, susturmak amacıyla, faşizan uygulamalarını göz ardı edebilmek için getirdiði bir gündür. Dolayısıyla kabul etmiyoruz ve kutlamıyoruz. Bu yüzden hiçbir öðretmenimizin, hiçbir üyemizin Öðretmenler Gününü bu şekilde kutlamıyoruz" dedi.
Öðretmenlerin sorunlarının geçmiş hükümetler de olduðu gibi mevcut hükümetçe de çözülmediðini ve çözülmeyeceðini kaydeden Birtek, "Çünkü öðretmenlerin sorunları, eðitim-öðretim, velilerin sorunları ile iç içe girmiş, dolayısıyla birbirini etkileyen ve büyüten sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Daha önce 4+4+4 denilen bir eðitim-öðretim sistemi getirdiler. Halen onunla ilgili sorunlar ömür boyu süreceðe benziyor. Birçok norm kadro fazlası durumuna düşen arkadaşlarımız bir nevi sürgünü bekliyor. Ýstekleri dışında tayin edilecekler. Ekonomik durumları malum ortada. Türkiyede bilimsel olarak yapılan bir araştırmada yoksulluk sınırı 3 bin liranın üzerinde iken, bir öðretmenin ortalama olarak aldıðı bin 800 liradır. Dolayısıyla aradaki fark çok büyük. Yani burada şu anlaşılıyor, öðretmenler yoksulluk sınırı altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Bunun dışında tabii ki soruşturmalar öðretmenlerin yaşamının önemli bir kesiti oluşturuyor" şeklinde konuştu
Birtek, Milli Eðitim Bakanlıðı bünyesinde kurulan "Alo 147" hattı ile öðretmenlerin bir kısmı ve yine halkın bir kesiminin ajanlaştırılmaya çalışıldıðını belirterek, bu uygulamayla herkesin birbirini ihbar etmesinin teşvik edildiðini söyledi.
Diyarbakır'da halen 50 öðretmenin soruşturmalık olduðunu kaydeden Birtek şunları söyledi: "Soruşturmalar, siyasi içeriklidir. Müfettişler öðretmenlere 'Gizli örgütlerle bir baðlantıları var mı? Örgüt propagandası yapıyorlar mı? Dine hakaret ediyorlar mı? Eylem ve etkinliklere öðretmen ve öðrencileri teşvik ediyorlar mı?' diye sorular sordu. Şunu belirtmek gerekir ki, din konusunda biz sendikacılar, eðitim emekçileri, özellikle Eðitim-Sen, çok duyarlı bir sendikadır. Bunu ihbarı yapanlar ve bu ihbarı teşvik eden devlet yetkililerinin hayalleri bile bizim özgürlük anlayışımıza yetişemez. Biz böylesi bir özgürlük anlayışına sahibiz. Din aleyhine konuşmak ya da dini kötülemek gibi bir durum olamaz, haddimiz de deðil. Özgürlük anlayışımız gereði bunu yapmamız mümkün deðil. Yine bizler, hakkımızı aradıðımız için bir takım siyasi baðlantılar suni bir biçimde oluşturulmaya çalışılıyor, bunlara prim vermeyeceðiz."
Öðretmenlerin en başta gelen sorunlarından birinin de anadilde eðitim olduðunu kaydeden Birtek, "Şimdi bir noktada devletin teşviki ile öðretmene suç işletiliyor. Anadil ile eðitim yapmamak ve asimilasyonu gerçekleştirmek bir suçtur. Bunu sayın Başbakan'da söylemişti. Bu suç ise, demek ki bizimde ellerimizde devlet suç işletiyor. Dolayısıyla bu suçun işletilmesinin durdurulmasının anadilde hakkının mutlaka tanınması gerekiyor. Tanınması diyorum, tanınmaz aslında. Var olan bir hakkın var olduðunu kabul etmeleri gerekiyor. Bu noktada sorunlarımız var. Sonuçta okula giden öðrencilerin Türkçe bilmemesi, kaldı ki bilse bile kendi anadillerinde öðrenmesi kadar doðal bir yöntem olamaz" dedi.