Madımak şehitleri Berlin’de yürüyüşle anıldı

Madımak Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle Berlin’de yapılan anma yürüyüşünde, “Adalet sağlanana kadar bu acıyı unutmamak ve unutturmamak boynumuzun borcudur” vurgusu yapıldı.

2 Temmuz 1993’te Sivas’taki Madımak Oteli’nde 33 aydının katledildiği katliam, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen yürüyüş ile protesto edildi.

Berlin Alevi Toplumu-Cemevi öncülüğünde organize edilen yürüyüşe Dest Dan-Hêvî Kadın Meclisi, Nav-Berlin, YJAD-Berlin, FEDA-Berlin, TİP, DIDF ve CHP Berlin Birliği üyeleri katılım sağladı.

Hermannplatz meydanında bir araya gelen Türkiyeli ve Kurdistanlılar, Oranienplatz Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

Ardından Berlin Cemevi İnanç Kurulu adına Hasan Eker, gulbang okuyarak açılış yaptı.

Yapılan açıklamada ise, 2 Temmuz 1993’te yaşanan ve tarihe "Madımak Katliamı" olarak geçen olayın, aradan geçen 32 yıla rağmen toplumun hafızasında derin acılarla yerini koruduğu vurgulandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak üzere Sivas’a gelen yazar, ozan ve aydınların kaldığı Madımak Oteli, gerici bir güruh tarafından ateşe verilmiş; 33 aydın, 2 otel çalışanı ve 2 saldırgan olmak üzere toplam 37 kişi hayatını kaybetmiştir. Adaletin yıllar boyunca sağlanamaması ve sorumluların cezalandırılmaması, toplumsal vicdanda derin yaralar açmıştır. Madımak, sadece bir otel değil, vicdanlarımızla birlikte yanmıştır. Adalet sağlanana kadar bu acıyı unutmamak ve unutturmamak boynumuzun borcudur.”

‘BU PLANLI BİR POGROMDU’

Die Linke Berlin Eş Başkanı Kerstin Wolter yaptığı konuşmada, Madımak Katliamı’nın yalnızca trajik bir olay değil, devletin göz yummasıyla gerçekleşmiş bir pogrom olduğunu hatırlatarak, “2 Temmuz 1993’te 33 sanatçı, aydın ve Alevi diri diri yakıldı. Bu bir kaza ya da ‘üzücü bir olay’ değildi. Türkiye’de hala bu şekilde gösterilmeye çalışılıyor. Oysa bu bir pogromdu. Hem de planlıydı. Faillerin çoğu ya serbest bırakıldı ya da hiç yargılanmadı. Otelin daha sonra restoran yapılması, katledilenlere büyük bir saygısızlıktı. Alevilerin mezarları tahrip edildi. Bugün hâlâ Aleviler, Türkiye’de yapısal ayrımcılığa uğruyor. Cemevleri ibadethane olarak tanınmıyor, Alevi çocuklar Sünni İslam esaslı din derslerine zorlanıyor. Berlin’de ve Almanya’nın diğer eyaletlerinde Alevi inancının tanınması bu yüzden büyük bir adımdır.”

Kerstin Wolter konuşmasının devamında, dini fanatizmin ve ırkçılığın yalnızca Türkiye’de değil, Almanya’da da yükseldiğine dikkat çekerek, AfD gibi aşırı sağ partilerin Müslümanlara ve göçmenlere yönelik politikalarını sert bir dille eleştirdi. Konuşmasını “Sivas bir uyarıdır, Sivas bir sorumluluktur. Sivas bir daha asla yaşanmamalıdır” sözleriyle tamamladı.

‘ZALİME KARŞI DİMDİK DURMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR’

DEM Parti Almanya temsilcilerinden Sibel Yiğitalp ise, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin halkların ortak değeri olduğunu vurguladı. Sibel Yiğitalp, “Bu zulmün karşısında dimdik durmak bizim boynumuzun borcudur” dedi.

Sibel Yiğitalp, devamla “Ortadoğu’da süren ağır savaş koşullarında; Kürtler, Türkler, Aleviler, kadınlar ve farklı inançlardan insanlar bir arada olmadıkça bu zulüm sürecektir. Ama biz bir arada olduğumuz sürece bu zulmü durdurabiliriz. Bugün CHP’ye atanan kayyumlar, Kürtleri ve demokratik çevreleri bölme çabasıdır. Biz bir arada durarak buna karşı koyacağız. Jin, Jiyan, Azadî diyerek bu zulmü bitireceğiz” ifadelerini kullanırken, konuşmasını farklı kimliklerin ve toplumsal kesimlerin ortak mücadelesiyle demokratik bir Türkiye ve özgür bir yaşamın mümkün olduğunu vurgulayarak tamamladı.