Yıllardır PKK'den nemalanan, PKK sayesinde kendisine 'yazar', 'aydın', 'uzman', 'şair' diye sıfatlar yakıştırılan ve ancak PKK'yi eleştirerek hayat bulanların kervanına katılan Orhan Miroðlu, bu tür tiplere her zaman gazetesini, ajansını ve televizyonlarını açan Cihan Haber Ajansı'na yaptıðı açıklamada KCK'den tutuklanan ve sayıları binlerle ifade edilen milletvekili, belediye başkanı, politikacı, yazar, gazeteci ve aralarında 70 yaşındaki kadınlar ile 18 yaşın altındaki çocukların bulunduðu kişileri suçlayarak, KCK operasyonlarını doðru bulduðunu söyledi.
Rızgari davasından bir dönem cezaevinde yatan, tahliye edildikten sonra ise Musa Anter öldürüldüðünde henüz kendisinin bile net bir şekilde açıklayamadıðı 'nedenlerden' dolayı yanında olarak yaralandıðı için ismi-cismi duyulan Orhan Miroðlu, daha öncede dışlanıp kendisine yer bulmak için arayış içerisine girdi. Musa Anter cinayetinde yıllarca sessizliðini koruyan ve TBMM'nin kurduðu Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nca Anter cinayeti için davet edilmesine raðmen gitmeyen Miroðlu, Musa Anter cinayetini anlattıðı 'Dijwar' kitabıyla gündeme geldi.
Ardından da kapatılan HADEP yönetimine girerek en hızlı Kürt ve PKK savunuculuðuna soyundu. HADEP'te ve ardından kurulan DEHAP'ta maaşla çalışıyordu. MYK üyeliði ve Parti Genel Başkan Yardımcılıðı görevlerini yürüttü. Katıldıðı televizyon programlarında HADEP ve DEHAP'ı sık sık savundu. 2007 Genel Seçimleri'nde Mersin'den milletvekili adayı oldu ancak kazanamadı.
Milletvekili olamayınca DEHAP'tan istifa ederek köşe yazarlıðına soyundu. Geçen yıl 'PKK beni tehdit ediyor' diyerek yazdıðı yazılardan sonra bizzat Başbakan Erdoðan'ın talimatı ile kendisine polis koruma verildi. Halen de korumayla devlet himayesinde ve AKP'yi her platformda savunuyor.
Miroðlu, cemaatin ana ajansı olan Cihan Haber Ajansı'na verdiði röportajında, daha önce aynı partide politika yaptıðı ve halen KCK davasından tutuklu bulunan milletvekili, belediye başkanları ve Kürt siyasetçileri suçlayarak, KCK operasyonlarını savunduðunu söyledi.
KCK operasyonlarıyla çok ciddi önlemler alındıðını ileri süren Miroðlu, "Benim kanaatim odur ki eðer bu önlemler alınmasaydı, bu operasyonlarda bu eylemleri muhtemelen yapacak olan insanlar tutuklanmasaydı; bugünkü, işte son bir yılın çatışma tablosuna baktıðınız zaman; işte 600 Kürt genci ölmüş, 150'ye yakın güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, şehit olmuş; bu tablonun biraz daha korkunç bir hal alacaðını düşünmek mümkün diye düşünüyorum. Yine sivillere yönelik eylemlerde hem istihbaratın iyi kötü işliyor olması, bazı gözden kaçmalar ya da bazı ihmallere raðmen sonuçta birkaç Antep olmadı çok şükür diyebiliyoruz. Birkaç Menemen olmadı diyebiliyorsak bence burada da istihbaratın önemli bir etkisi oldu, KCK'ya yönelik operasyonların önemli bir etkisi oldu. Sonuçta hiçbir hukuka dayanmadan insanları yargılayabilen, insanlara infaz uygulayabilen bir yapılanmadan bahsediyoruz ve bu yapılanmaya karşı girişilen operasyonların doðru olmadıðını, Kürt hareketini güçlendirdiðini söylemek de bana çok gerçekçi gelmiyor" şeklinde konuştu.
ANTER CÝNAYETÝNDE ANLATTIKLARININ HANGÝSÝ DOÐRU?
Kamuoyu Miroðlunun adını Musa Anterin 20 Eylül 1992 tarihinde Diyarbakır'ın o dönem varoşu sayılan gecekondu mahallesi Seyrantepe'de öldürülmesiyle duydu.
Miroðlu da bu saldırıda yaralı olarak kurtuldu. Yıllarca verdiði ifadelerinde, Musa Anter ve onun bir arazi meselesini konuşmak için tanımadıðı bir kişi ile birlikte taksiye binerek Seyrantepe semtine gittiklerini, aynı kişi tarafından saldırıya uðradıklarını söyledi hep.
Saldırıdan sonra 21 Eylül günü Diyarbakır'da ifadeleri Terörle Şube Müdürlüðü tarafından alınan Musa Anter, Orhan Miroðlu ve itirafçı Hamit Yıldırım'ın bindiði taksi şoförü Mehmet Sinanoðlu ile Anter'in kaldıðı otelin görevlisi Osman Ünsal Ateşal'ın ifadeleri mevcut.
Otel görevlisi Ateşal polise verdiði ifadesinde otele cinayetten bir gün önce gelen Hogır kod adlı itirafçı Cemil Işık ile Anter ve Miroðlu'nun görüştüklerini doðruluyor. Aynı şekilde ifade veren taksi şoförü Sinanoðlu da, Seyrantepeye giderken arabada geçen diyalogları anlatıyor.
Miroðlu, saldırıdan yaralı kurtulduktan 3 gün sonra polise verdiði ifadesinde şunları anlatıyordu:
"Olay günü akşam saatlerine doðru akrabam olan Musa Anter ile Daðkapı semtindeki Büyük Otel'de buluştum. Buluşmamızın amacı, kendisini alıp evime yemeðe götürmek içindi. Kendisi ile otelde buluştuktan sonra biraz sohbet ettik. Saat 16.00'dan saat 18.30'a kadar otelin lobisinde konuştuk. Saat 19.15 sıralarında televizyonda 6. kanaldan haberleri izlemek için komiye bu kanalı açtırdık. Bu arada Musa Anter iki duble kadar da viski içmişti. Ben ise çay içiyordum.
Haberler bittikten sonra bana Çınar ilçesinden geleceklerin olduðunu, kendisi ile arazi meselelerini halledeceklerini söylüyordu. Haberleri izlerken otelin komisi yanımıza gelerek Musa Anter'in misafirlerinin geldiðini söyledi. Anter de komiye kimlerin olduðunu sordu. Komi bilmediðini söyledi. Musa Anter misafirlerin yanına gelmesini istedi.
Bu arada ben de Musa Anter'e 'Arazi konusunu halletmek için kiralayanlar niye buraya gelmediler?' diye sorduðumda, bana 'Düşman sahibidirler.
Gündüzleri pek dışarı çıkmazlar' demişti. Musa Anter'le birlikte oturduðumuz sırada bana 'Sen istersen eve git. Ben arazi konusunu hallettikten sonra eve telefon ederim. Sen de gelir beni otelden alırsın. Eve birlikte gideriz' demişti. Ancak ben kendisine 'Ýşin uzamazsa bekler, birlikte gideriz. Gelip gitmek olmaz' dedim.
Bu sırada komi tarafından Musa Anter'in misafiri olduðu söylenen 25-30 yaşlarında zayıf, esmer, 1.60-170 boylarında, kot pantolonlu, açık renk gömlekli, kısa düz saçlı şahıs yanımıza geldi ve oturdu. Musa Anter kendisine 'Hoş geldin' dedikten sonra ben şahısla tanışma ihtiyacı hissetmedim. Zira kendisini gözüm tutmamıştı. Bu arada gelen şahıs Musa Anter ile birlikte benim yanımdan ayrılarak Musa Anter'in kalmakta olduðu kata doðru çıkmaya başladı. Aradan bir müddet geçtikten sonra Musa Anter üzerindeki elbiseleri deðiştirmiş bir vaziyette yanındaki şahısla birlikte odasından inerek yanıma geldiler. Bu arada üçümüzün bulunduðu bir sırada yanımıza gençten biri geldi. Bu şahıs Musa Anter'e kendisi ile görüşmek istediðini söyledi. Bunun üzerine Musa Anter de kendisine verdiði yazıları okuduðunu, birkaç küçük hata olduðunu ancak yine de güzel olduðunu söyleyerek, daha sonra kendisi ile görüşeceðini belirtti. Bu arada dışarıya çıkmak için yürümeye başladık.
Otelin önüne çıktıktan sonra bu yazıları veren şahıs Tekkapı istikametine doðru yürümeye başladı. Biz de ben, Musa Anter ve yanındaki şahısla birlikte Daðkapı istikametine doðru yürümeye başladık. Kısa bir mesafe sonra aynı cadde üzerinde bulunan Öz Diyarbakır yazıhanesi önünde bulunan taksi duraðından bir taksiye binmek istedik. Ancak taksi yoktu. Bir tane taksi bulunuyordu ve içerisindeki şoför de uyuyordu. Orada bulunan durak görevlisi tarafından kendisi uyandırıldıktan sonra ben arabanın önüne, Musa Anter ve yanımızdaki şahıs da arkaya bindikten sonra yola çıktık..."
Miroðlu devamında, üç kişi olarak takside bulunurken yanlışlıkla Ergani yoluna saptıklarını, daha sonra geri dönerek Silvan yoluna döndüklerini, Seyrantepe'de indikten sonra bir sokakta söz konusu kişinin kendilerine ateş ettikten sonra kaçtıðını anlattı. Miroðlu'nun polis ifadesi böyle...
TBMM bünyesinde 9 Şubat 1993 gününde kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu, toplumda infial uyandıran siyasi cinayetleri araştırmak için de kendi içinde kurduðu alt komisyon bünyesinde birçok faili meçhul cinayet olduðu gibi Musa Anter cinayetini de araştırdı. Olaya tanık olanlarla görüştü. Bu komisyon Miroðlu'nu da dinlemek istedi. BSP Yayınları'ndan çıkan TBMM Faili Mechul Cinayetler Araştırma Raporu'nun sayfa 289-290'da yer alan bölümünde şunlara yer verildi:
"Komisyonumuzca dinlenilmek istenen Orhan Miroðlu komisyonumuz üyelerinden birine gelip tanık olarak ifade vermek istediðini beyan etmiş ve komisyonumuzun bir üyesi tarafından ifade vermek üzere davet edilmişse de; davete icabet etmemiş, komisyonumuzca da bu tanıðın adresi bilinmediðinden çaðrılması mümkün olmamıştır."
Özeti, Anter cinayetinin tek tanıðı ve bu cinayet sayesinde 'ünlenen' Miroðlu, cinayeti araştıran komisyona ifade vermeye gitmedi.
Miroðlu aynı şekilde 2004 yılında Aram Yayınları'ndan Timur Şahan ve Uður Balık'ın yazdıðı ve itirafçı Abdülkadir Aygan'ın hayatının anlatıldıðı 'Ýtirafçı' kitabına da yaptıðı açıklamada, "Bana daha önce arazi sorunu olduðunu söylemişti, ama itirafçılarla bir toplantı olacaðından söz etmemişti. Eðer söz etmiş olsaydı müdahale ederdim. O dönemde böyle bir toplantıya katılmak çok tehlikeliydi. Onu vazgeçirmeye çalışırdım. En azından ben gitmezdim" dedi.
Oysa aynı Miroðlu, sonraki yıllarda Taraf gazetesindeki köşesinde ve katıldıðı TV programlarında, Musa Anter ile birlikte PKK'den ayrılan itirafçıları barıştırmak için Seyrantepe'ye gittiklerini söyleyecekti. Miroðlu en son Haber Türk'te Balçiçek Ýlter Pamir'in sunduðu 'Söz Sende' programında da, Seyrantepe'ye giderken itirafçılarla görüşmeye gittiklerini bildiklerini anlatmıştı.
Orhan Miroðlu, aynı şekilde verdiði ifadelerinde kendilerine ateş eden kişinin Ergani şivesiyle konuştuðunu hep söyledi. Oysa saldırgan Şırnaklı bir itirafçı Hamit Yıldırım idi. Ve Şırnaklıların konuştuðu Kürtçe ile Erganililerin konuştuðu Kürtçe arasında daðlar kadar fark olduðunu her Kürt bilir.
Miroðlu, Musa Anter cinayetinde konuşmadıðı birçok şey olmasına raðmen, bu cinayet sayesinde ünlendi, politakaya soyundu, milletvekili adayı oldu, köşe yazarı oldu. Şimdi ise AKP güdümüne girerek, her fırsatta yeni girdiði kabın şeklini alma çabası içerisinde.
Yeni kabında şekil almak için de, milletvekili, belediye başkanı, 70 yaşındaki yaşlılar ile çocuklar ve 51 gazetecinin de tutuklu bulunduðu KCK operasyonlarını savunmaktan da geri durmuyor. Hatta daha ileri giderek 'büyüklerine' akıl vererek, 'az yapmışsınız, bu operasyonlar sayesinde belleri kırıldı, sürdürmek lazım' demeye getiriyor...
AKP savunuculuðuna soyunan Miroðlu'nun milletvekilliði hayali şimdilik biraz bekleyecek gibi. Çünkü DEHAP'ta politika yaparken aldıðı siyaset yasaðı nedeniyle 2014 yılına kadar seçilme şansı yok.
2014'ten sonra Miroðlu'nu AKP saflarında görmek şaşırtıcı olmayacaðı gibi, AKP medyasında köşe yazarlıðına veya TV programcılıðına soyunduðunu görmek de şaşırtmasın...
PKK'den nemalanan ve bu sayede ancak kendisini yaşatanlar gibi Miroðlu'na da söylenecek bir tek cümle var: Ölümüyle meşhur olduðun Apê Musa Anter cinayetinin ayrıntılarında yalan konuşuyorsun...