KCK Yürütme Konseyi Üyesi Beritan Dersim PKKnin 34. Yıl dönümünde toplumsal bir kimlik, bir halk gerçekliðine ulaşarak tarihe mal olduðunu belirtti. PKKnin sadece bir parti olarak tanımlanmasının mümkün olmayacaðına kaydeden Dersim, PKKyi bir kimlik, bir felsefe bir özgürlük umudu olarak deðerlendirdi.
Cezaevlerinde 68. Gününde Kürt halk önderi Abdullah Öcalanın çaðrısı üzerine sonra eren açlık grevlerinin de amaçlarına ulaştıðını belirten Beritan Dersim, bundan sonra bayraðı dışarıdakilerin devraldıðını ifade etti. Kamuoyunda sıkça tartışılan müzakerelerinde olmadıðını vurgu yapan Dersim, herkesi mücadele etmeye çaðırdı.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Beritan Dersim, PKKnin 34. Kuruluş yıldönümüne ilişkin ANFnin sorularını yanıtladı.
PKKnin 34. kuruluş yıl dönümü kutlanıyor. Bu gün vesilesiyle neler söylemek istersiniz? Her şeyden önce özgürlük hareketimizin Kürdistan Ýşçi Partisi PKKnin direniş yıl dönümünü başta önderliðimize, Kürt halkına, dostlarına, tüm yoldaşlarımıza kutlu olsun diyorum.
Özgürlük hareketi mücadelesini 34 yıl boyunca nefes nefese bugüne taşıdı, binlerce bedel verildi. Binlerce şehit yoldaşımız oldu bu 34 yıllık zorlu mücadelede. Bu 34 yıl rakam olarak ifade ederken kolay söylenebilir ama söylendiði kadar kolay geçmedi. PKK Kürt halkı ve Ortadoðu halkları açısından belki de dünya ezilen halkları açısından, ezilen tüm kesimler açısından, özellikle de kadınlar açısından felsefesiyle, hedef ve amacıyla, mücadeledeki yol yöntemiyle çok büyük, çok anlamlı kutsal deðerler yarattı. Bu açıdan her şeyden önce umudu kırılmış, özgürlük adına fazla umudu olmayan halklar ve kesimler açısından umut olmuştur. Bunun için büyük bir güç olmak gerekiyor. Bu nedenle önderliðimiz en güçlü tarzda PKKyi tarif etmiştir. Bu tanım dışında tanım getirmek de gerekmiyor. Gerisi anlamaktır. PKK gerçeðini, doðru bilince çıkarmak, doðru yaşamsallaştırmaktır asıl önemli olan.
PKKyi bir parti olarak tanımlamak yeterli olur mu? PKK ifade edildiði gibi sadece bir parti kapsamında deðildir artık. Çok daha derin, evrensel tanıma ulaşmıştır. Tüzük-programıyla bir partidir ama hedef ve amaçları itibariyle, kapsadıðı deðerler itibariyle, ulaştıðı gerçeklik itibariyle yaşamın kendisidir PKK. Özgür yaşamı yaratmak için özgür insanı hedefledi. Çıkış noktası burasıdır. Demokratik sosyalist insanı yaratmak, dünya devrim deneyimlerinden hareketle bugün insanlıða gerçek anlamda layık olmaya çalıştı. Ýnsanların özgürlük umudu olmaya çalıştı. PKK bugün özgür yaşamın adıdır. Halklar adına, kadınlar adına özgür insan özgür yaşam demektir.
PKK BÝR ÖNDERLÝK GERÇEÐÝDÝR
PKKyi bu tanıma ulaştıran öz, farklılık nereden geliyor? PKK fedai bir harekettir. Uðruna mücadele ettiði çizgide kendini feda etmek en büyük farktır. PKK dışında Kürdistan'da, dünyada birçok hareket olmuştur. PKK farklıdır derken bunları yermek üzerinden söylemiyorum. PKKyi farklı kılan Apocu ruhtur. Özüdür, önderlik gerçeðidir. Temel fark buradadır. Bu nedenle PKKyi tanımak için önder Apoyu tanımak, tanımlamak gerekiyor. PKK bir önderlik hareketidir, kurumudur. Bunu şu anlamda yorumlamak yanlıştır. Kişisel olarak yorumlamak doðru olmayacaktır. Önderlik bir kişiden, bireyden ibaret deðildir. Önderliðimiz bugün evrensel bir hakikattir.
PKKyi yenilmez kılan nedir? PKKnin yenilmesi konusunu mevzu bahis dahi etmek istemeyiz. PKKyi tasfiye etmek mümkün müdür konusu bizim açımızdan üzerinde durulacak bir şey deðildir. Devlet bunu çok tartışır. Halkımızın şiar ettiði bir sloganı var, gerçeði de oldukça yalın anlatıyor. PKK halktır halk burada, diyor. Şimdi günümüz koşullarında PKKnin neden tasfiye edilemeyeceðini çok yönlü anlatabilirim. Ama çok da gerek görmüyorum. PKKyi tasfiye etmek bir halkı tasfiye etmek oluyor.
ÝRADELEŞEN BÝR HALK YENÝLMEZ
PKK Kürdistan'da yeni bir toplumsallık yarattı desek doðru olur mu sizce? Kürtler tarih boyunca kaybedecekleri kadar kaybettiler. Özgürlüðü, dili, iradesi, bilinci kaybedeceklerini kaybetti. Teslim alınmak istendi. Kişiliksizleştirilmek istendi. Bu anlamda bir halkın en doðal hakları elinden alındı. Kürt halkının özgürlük adına bir amacı kalmamıştı. Günlük olarak karnını doyurması onun için yeterliydi. PKK öncesi Kürt halkının durumunu herkes biliyor. Bu açıdan kölelik konumundan çıkarılmış, kendi kimlik ve kişiliðini gizlemek için her türlü yola başvuran bir halktan bugün büyük bir gururla kimlik kişiliðinden söz ediyorsa, bunun için mücadele ediyorsa, sokaklara dökülüyorsa elbette ki bu yenilmez bir güçtür. Çünkü Kürtler eski Kürtler deðildir. Kürt çocukları başkan Aponun ismini öðrenerek yaşama başlıyorlar. Bu nedenle bu kadar deðişmiş, bilinçlenmiş, iradeleşmiş, bu kadar iddialı olan bir halkın yenilmesi mümkün deðildir.
Teslimiyetçi Kürt kalmamıştır. Kimse o eski kürdü aramasın. Belki işbirlikçi bazı kesimler vardır. Ben bunları dışında tutuyorum. Ben özgür Kürtlüðü tercih edenler açısında söylüyorum. Diðeri çok azınlıktır. Tabi gönül isterdi ki herkes bu deðişimi yaşamış olsaydı. Buna herkes saygı duyardı. Bu anlamda sözünü ettiðimiz işbirlikçi, hain Kürt de Kürt halkının utanç yüzüdür. Onlara ait bir utançtır. Özgür kürdün utancı deðildir. Görevimiz onları bu durumdan çıkarmaktır.
PKK evrensel bir harekettir. Felsefesiyle, paradigmasıyla, amacıyla evrensel bir harekettir. Özgürlük ezilen tüm halkların amacı deðil midir? Savaşı yaşayan tüm halkların ideali deðil midir? Ýşte PKK de bunlarla hareket ediyor.
BÝR TOPLUMU EN ÝYÝ KADINDA ANLAYABÝLÝRSÝNÝZ
PKKdeki kadın özgürlük hareketinin diðer kadın hareketlerinden temel farkı nedir? Nasıl tanımlıyorsunuz? PKK de yansımasını bulan önderlik gereceðini en fazla da kadınlar açısından büyük bir şans olarak deðerlendiriyorum.
Nasıl? Örneðin düşürülmüş toplumdan söz ettik. Bir toplumun düşürülmüşlüðünü o toplumdaki kadının durumudur. Bu dünde geçerli bir durumdu, bugün de geçerli bir durumdur, gelecekte de geçerli bir durum olacaktır. Bir toplumun gelişmişlik, özgürlük, bilinç düzeyini anlamak istiyorsanız o toplumun kadınının statüsüne bakacaksınız. Kürt toplumun düşürülmüşlüðü, kişiliksizlikleştirilmesinin en bariz örneði kadının durumuydu. Hem toplumsal gerilikler, hem feodal yanlar hem devletin sömürgeci yaklaşımları hem de bölgemizde gelişen savaşın en fazla etkilediði kesim kadınlardır. En fazla hakikatin, yaşamın dışına itilen kadındır. Oysa kadını yaşamın kendisi olarak tanımlıyoruz. Jın jiyane diyoruz. Bu anlamda yaşamı zehir eden, yaşanılmaz kılan sistemin kölesi en fazla da kadındır. Eskiden yaşamın hiçbir yerinde kadın yoktu. Siyasette, savaşta, eðitimde kadın var mıydı, hayır. Ýlk dönemlerde arkadaşlarımız botanın bir yerine giderler. Halk onları yaşamını, düşüncelerini sahiplenir ama, onlara yardım eder. Bir süre sonra halktan bir kişi bir süre sonra onlara hayranlıðını, onların haklılıðını, onlara saygısını ortaya koyar ama derki her şeyiniz tamam ama kadınları kendinizle dolaştırmazsanız iyi olur. Şimdi en yurtsever olanlarımız bunu söylüyor.
Bir toplumun en sarsılmaz tabusu deðil mi? Evet. Namustur. Kadın hiçleştirilmişti. Mübalaða gibi algılanabilir. Ama gerçekten de böyledir.
Sizce PKKyi en iyi kadın özgürlük çizgisini anlamakla tanımlayabiliriz diyebilir miyiz? Evet kesinlikle böyledir. Kadının sözünü ettiðimiz statüden bugüne geliş macerasını, tarihini dinleyen herkes bir mücadelenin ne kadar zor olduðunu anlayacaktır. Özgürlük mücadelesi o kadar kolay deðildir. Kadın açısından da çok daha böyledir. Bu açından da deðeri çok büyüktür. Bu büyük bir başarı. Biz bunu önderliðimize, PKKye borçluyuz. Sol-sosyalist hareketlerin çoðu programlarında kadına yer vermişlerdir. Ama gerçekten bu sadece teorik düzeyde kalmıştır. Bugünkü kadını ifade etmiyordu. Dardı. Bugün açısından PKK gerçekten bir kadın partisidir. Önderliðimiz bunu çok kez dile getirmiştir.
Sn. Öcalan Kadın Özgürlük Mücadelesi açısından En Büyük Projem tanımlamasında bulunmuştu. Evet yarım kalmış en büyük projem diyordu. Fakat biz kadın hareketi olarak bu projenin devamını getirmeye dönük bir hedef önümüze koymuşuz. Önderliðimiz daha önce bize sürekli bu hareketin öncü gücü kadınlar olacak diyordu. Kadın arkadaşlara sizi birer kişi olarak ele almıyorum, siz bir toplumsunuz diyordu. Sizin şahsınızda tüm kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz, sizlerde gittiðiniz her yerde bu özgürlük idealini, felsefesini, mücadele yöntemini her yerde geliştirmek durumundasınız. Bugün de fiili olarak da baktıðınızda önderlik sadece kadın özgürlüðünü sadece yorumlamamış geliştirmek üzere uygulama gücü haline getirmiştir. Özellikle feminist kesim bize, siz kadın hareketi olarak kadın özgürlüðünden söz ediyorsunuz ama bir kadın mitinginde dahi önderlik posterleri taşıyorsunuz diyorlar. Bunu hem bazı feministler hem de bazı Türk sol çevreleri diyorlar. Ben bu deðerlendirmeleri marjinal buluyorum. Saygısızlık yapmak istemiyorum ancak, kesinlikle çok marjinal düşüncelerdir. Umarız ve dileriz ki bir gün Kürt kadınını ve önderliðimizi anlarlar. Biz elbette ki önderliðimizi her şart ve koşulda önderliðimiz en yükseklere çıkarırız. Biz elbetteki önderliðimizle yürürüz. Önderliðimiz bizim için bir hakikattir, özgürlük gerçekleşmesidir.
Neden dar ve majinal buluyorsunuz? Dar ve marjinal derken şunu kast ediyorum. Önderlik bizim için sadece erkek olarak alınamaz. Önderliðimiz erkeði kendisinde öldürmüştür. Bunu ciltler dolusu kitaplarla ortaya koymuştur. Okumalarını tavsiye ederiz. Elbette bizim de bu konuda öz eleştiri vermemiz gerekiyor. Biz de özgürlük mücadelemizi de, önderlik gerçeðimizi de kendi sınırlarımıza hapsettik. Bu bir öz eleştiri konusudur. Önderliðimizi dünya kadınlarına mal etme gibi bir görevimiz vardır. Biz önderliðin sadece kürtlere ait olduðu bireyciliðine düşmemeliyiz. Sadece kürtlere ait deðildir. Evrensel bir gerçekliði vardır. Kürt kadını önderlikle kimliðe, kişiliðe ulaşmıştır. Canlanmıştır Kürt kadını, yaşamın her alanında vardır.
TESLÝMÝYET YENÝLMÝŞ, DÝRENÝŞ ÇÝZGÝSÝ KAZANMIŞTIR
PKK tarihinde cezaevleri direnişlerinin oldukça önemli bir yeri vardır. Son gelişen açlık grevlerini bu tarihsel gerçeklikle ele alacak olursak neler söyleyeceksiniz? PKK sürekli kendisini yenileyen, döneme uyarlayan bir harekettir. Ýhtiyaçlara göre kendini yenileyen bir harekettir. Bunu önderliðimizin geliştirdiði savunmalara, zihniyet deðişimine borçluyuz. Zindan direnişleri de PKKnin deðişmeyen direniş geleneðindendir. Çıkışından bugüne kadar gerilemeyen, sürekli gelişen ve güçlenen bir direniş geleneðidir. Ýlk günkü gibi heyecan uyandıran, heyecanlı, bilinçli bir direniş kültürü vardır. Diriliş kadar direniş hareketidir. Bu anlamda 12 eylülde başlayan ve 68 gün süren açlık grevleri başta zindandaki yoldaşları selamlıyor, kutluyor ve saygılarımı sunuyorum. Biz onları halen özgürleştiremediðimizin ezikliðini yaşıyoruz. Bunu bilmelerini istiyorum. Zindandaki tüm arkadaşlarımızın gösterdikleri direniş mazlumların, Hayrilerin, kemallerin, dörtlerin direniş ruhudur. Zindan direnişi dışarıdaki direnişi direkt etkilemiştir. Bir kültür oluşturmuştur.
Bu yıl ki açlık grevleri demek istemiyorum, zindan direnişleri demek daha doðrudur. Çünkü bu bir direniştir. Ama yöntem olarak önerdiðimiz, tasvip ettiðimiz bir şey deðildir. Fakat düşman her zaman PKKyi teslim almaz üzerinden zindan politikası geliştirir. Bir yerde zindan yaparken de başka yerde daha büyük bir zindan yapmaya çalışır. Öldürebildiðini öldürür, sürgüne gönderebildiðini gönderir diðer direnen toplum öncülerini de zindanlara atar ve orada teslim almak ister. Ama bu açlık grevleriyle devletin, AKPnin dayattıðı teslimiyet iflas etmiştir. Teslimiyet yenilmiş direniş ve özgürlük çizgisi kazanmıştır.
KCK operasyonları da bu şekilde iflas mı etti? Kesinlikle öyledir. Ýflas etmiştir. Bu eylemler belki de en sivil demokratik eylemlerdir. Sürekli gerilla eylemlerini teşhir etmeye, manipülasyona dönük bir propaganda yapar. Bu açlık grevleri şunu ispatladı; tama siz PKKyi silahlı mücadeleye başvurmakla suçluyorsunuz, teşhir ediyorsunuz her yerde, ama sizin zindanlara attıklarınız hiçbir şiddete başvurmayan savunmasız insanların tek savunma araçları olan bedenlerini kullanarak, ölüme yatırarak özgürlük saðlamaya çalışıyorlar. Siz bu binlere varan direnişçiler karşısında neden bu kadar kayıtsız kaldınız? Duyarsız kaldınız? Hatta neden onları ölüme terk ettiniz? Bu süreçte bugüne kadar AKPnin politikalarına sessiz kalanlar bu soruları sordular. Kürt halkının ne kadar demokratik yöntemlerle kendi haklarını aradıklarını gördüler ve AKPyi sorguladılar. Ama AKP buna raðmen saygısızlık yaparak, hakaretler ederek kayıtsız kaldı.
AKP bu politikayı neden tercih etti? Cezaevi direnişleri PKK açısından, Kürt özgürlük mücadelesi açısından bir direniş mevzisidir. Orada insanlar fiziki olarak esir alınabilir ama düşünceleri esir alınamaz. Bu anlamda devletin amacına ulaşamadıðını açlık grevleri ortaya çıkardı. Açlık grevlerinin yapılması bizi üzmüş ve sorgulatmıştır. Bu görev dışarıdakilere aitti. Biz hareket ve halk olarak devrimci halk mücadelesini geliştirebilseydik böyle olmazdı. Gerilla rolünü oynamıştır. Belki mükemmeldir demiyoruz. Ama bu yıl rolünü oynamıştır. Ama halk ayaðı yetersiz kalmıştır. Bundan dolayı cezaevindeki arkadaşlarımız böyle bir direnişe gitmişlerdir. Bu direniş amacına ulaşmıştır.
Bazı talepler vardı. O talepler ne kadar elde edildi. Amacına ulaşmıştır diyorsunuz, bunu biraz açar mısınız? Açlık grevleri AKPyi ciddi olarak sıkıştırmış ve maskesini düşürmüştür. AKP şimdiye kadar PKKyi silahlara başvuruyor diye yargılıyordu. Açlık grevleriyle çok demokratik bir yöntem. Ýnsanlar bedenlerini ortaya koyarak özgürlük taleplerini dile getiriyorlar. Açlık grevleri Kürt sorununu çözmeyecekti. Önderliðimiz zindandan çıkarılmayacaktı. Açlık grevlerine böyle bir misyon biçmemek gerekir. Bizim de tahmin etmediðimiz kadar büyük ve kapsamlı bir direniş gelişti. Biz bu kadarını tahmin etmiyorduk. Açlık grevlerinin rolü zindan direnişleri geleneðini sürdürmek istediler. Bunu da başardılar. Direniş bayraðını biz devralıyoruz.
AKPNÝN MASKESÝ DÜŞMÜŞTÜR
Açlık Grevleri AKPyi çok mu zorladı? Bir taktik olarak deðerlendirdiler. En fazla 25. Gününde bırakırlar diyordu. Bence öyle tahmin ediyorlardı. Daha önceki bazı açlık grevlerinden yola çıkarak. Müdahale edebileceðini sandı. AKP direnişi kırmaya dönük politika güttü. Ama nereye gittiyse kendisine açlık grevlerinin haklı taleplerine ne diyorsunuz? Denildi. Demokratik bir eylemdi. Ýnsanlar savunmasızdırlar. Tutsak etmişsin, özgürlükleri adına ancak bunu yapabiliyorlar. Ýşte bu durum AKPyi teşhir etti. Ama halen de bazı kesimler AKPnin bu sorunu çözebileceðine inanıyorlar. AKP bu sorunu çözmeyecek. Çünkü çözmek istemiyor. Böyle bir niyeti yok.
Bazı Kürtler de çözebileceðini söylüyorlarEvet AKP her şeyi tasarrufuna almış. Kürt sorununu tasarrufuna almıştır. Hiçbir partinin gündeminde Kürt sorununu çözmek yoktur. CHP başkanı anadile karşı olduklarını söylüyor. Çapı kadar konuşuyor. Sözde AKPye muhalefet adı altında Roboskiye, Hakkariye gittiklerini söylüyor. Geçtin de ne oldu. Anadil hakkı ülkeyi böler diyor. Algısı buysa, bu kadar anlıyorsa bu kadar devasa sorun haline gelmiş bu sorunu nasıl çözecek?
MÜZAKERELER BAŞLAMAMIŞTIR
Cezaevleri direnişinin en önemli sonucu Kürt Halk Önderi Sayın Öcalanın tek muhatap olduðunu ortaya koymasını nasıl deðerlendiriyorsunuz? Kuşkusuz en önemli sonuç budur. Açlık grevlerinin temel amacı tecridin kaldırılmasıdır. Kürt sorununun çözümünde önderliðin muhatap alınmasıdır. Buna yönelik de bir baskı oluştu. Hüseyin çelik avukatlar gitmeyecek diyor, ama mücadelemiz her alanda devam edecek. Sanki açlık grevlerinin talepleri karşılandı ve sonlandı. Öyle deðil. Açlık grevleri bitti ama direniş devam ediyor. Açlık grevlerinin talepleri karşılanmadı. Kamuoyu böyle algılamamalı. Bunun için direniş her yerde devam etmelidir.
Kürt sorununun muhataplarıyla görüşme olmalıdır. Kimdir bu? Önderliktir. Önderliðimiz tek muhataptır. Eninde sonunda muhatap alınacaktır. Mücadelemiz bu noktaya getirecektir. Acaba müzakere var mıdır deniliyor, yoktur. Olsaydı bu kadar saldırı olur muydu, AKP bu kadar saldırır mıydı? Avukatlar önderliðimizi görsün meselesi de deðildir artık, önderliðimiz orada çıkarılacaktır. Mücadelemiz devam edecektir. Her koşul altında bu mücadele verilecektir. Bunu herkes gördü. Bu arada bu süreçte açlık grevlerinin arkasında duran, mücadeleye güç verenlere saygılarımı sunuyorum. Halkımız açısından bu dayanışma oldukça anlamlıydı. Bunun süreklileşmesi gerekiyor.
Türk toplumunun artık sorumluluk alması gerekir. Aydınından, bilim insanından, kadın örgütlerinden tüm sivil toplum örgütlerinden beklentimiz birleşmeleridir. Birlikte bir güç ortaya çıkararak bir program etrafında hükümete baskı kurmalıdırlar. Gerçek çözüm ancak bu şekilde gelişir. Tek başına devletten çözüm beklemek doðru deðildir. Bu biraz gelişince devlet zorlandı.
Türk devletinin batı Kürdistana yönelik açık-gizli müdahaleleri var. Özgür Suriye Ordusuna silah veriliyor, tedavi ediliyorlar. Bunlar şimdi Serekaniyede Kürtlere karşı savaşıyor. Türkiye ne yapmak istiyor? Suriyede yaşanan durum sadece Suriyeyi etkilemeyecektir. Aslında tüm bölgeyi etkilemektedir. Herkes de başka devletler ilişkilerini bunun üzerinden geliştirecektir. Türkiyenin bu kadar oraya müdahale etmesi bu nedenledir. Suriye etrafında oluşacak yeni dengeler Türkiyeyi zorluyor.
Türkiye özellikle batı Kürdistanı hedef alarak oradaki duruma müdahil olmak istiyor. Batı Kürdistandaki tüm karışıklıklar Türk devletinden kaynaklıdır, bunu tetikleyen Türk devletidir, AKPdir. Bunu bütün gelişmeler ispatlamıştır. Bu kadarı açıksa gizli olanı ne düzeydedir acaba. AKP paravan örgütler kullanıyor. Türkiye'de onlar üs yapılmıştır. Bunları deşifre eden birçok olay gelişti. Türk devleti batı Kürdistandaki Kürt oluşumunu istemiyor. Bunu açıkça söylüyorlar. Kürtlerin de buna göre hazırlıklarını yapması gerekiyor. Türkiye elinde gelse kendisi oraya girecek. Giremeyince başka şekilde karışıklıklar yaratıyor. Kürtler arasında husumet yaratmak istiyorlar. Kargaşa ortaya çıkarmaya çalışıyorlar.
Tüm Kürt örgütleri de halen stratejik birlik saðlamamışlar. Dar menfaatçi yaklaşımları var. Öz iradelerini ortaya koyamayan, başkaları tarafından yönlendirilenler var. Bunu aşmaları gerekir. Halkın çıkarına hareket etmeliler. Biz böyle olsa AKP, ABD bizi zorlar dememelidirler.