'Anadilde savunma yasa tasarısı Anayasa'ya ve AHS'e aykırı'

'Anadilde savunma yasa tasarısı Anayasa'ya ve AHS'e aykırı'

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, anadilde savunma yasa tasarısına ilişkin eleştirilerini dile getirerek, tasarının bu şekilde yasalaşması halinde bunun Anayasa'nın 36. ve Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine aykırı olduðunu söyledi.

Baro Başkanı Tahir Elçi, Diyarbakır Barosu'nda yönetim kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediði basın toplantısında, "Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ýnfazı Hakkında Kanunda Deðişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na" ilişkin görüş ve önerilerini açıkladı.

Başta Kürt vatandaşlar olmak üzere, yeterli düzeyde Türkçe bilmeyen yurttaşların, öteden beri yargılama süreçlerinde iddia ve savunmalarını ileri sürmekte önemli sorunlar yaşadıklarını kaydeden Elçi şunları söyledi: "Uygulamada, özellikle ceza yargılamalarında, birkaç kelime Türkçe bilen şüpheli veya sanıkların 'meramını anlatacak düzeyde Türkçe bildiði' kabul edilerek kendilerine tercüman atanmamaktadır. Çoðu kez sanıkların yargıç ve savcıların sorularına sadece 'evet' veya 'hayır' şeklinde verebildikleri cevaplar ile yetinilerek, iddia ve savunmanın yerine getirildiði varsayılarak yargılamalar sürdürülmektedir. Bu uygulama, ceza yargılamasının temel süjesi olan şüpheli ve sanık için uygulandıðı gibi, şikâyetçi, müdahil ve tanıklar gibi yargılamaya katılan herkes için yapılmaktadır.

Bilindiði gibi, ceza yargılamasının ve adil yargılama hakkının temel unsuru sanıðın savunmasıdır. Savunma hakkı tam ve etkili şekilde yerine getirilmeden, saðlıklı bir yargılama yapmak, ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeðe ulaşmak ve adil yargılama hakkını saðlamak olanaklı deðildir. Öteden beri, çoðunlukla Kürt vatandaşlar; yargılama süreçlerinde kendi anadillerinde savunmalarını yapamamakta, kendilerini ifade etme fırsatı bulamadan, diðer bir ifade ile savunma hakkını kullanamadan yargılanarak haklarında aðır mahkûmiyet kararları verilmektedir. Her ne kadar sorun, daha çok Diyarbakır Özel Yetkili Aðır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve kamuoyunda 'KCK Ana Davası' olarak bilinen, çoðunluðu belediye başkanı, il meclis üyeleri, siyasetçi ve sivil aktivistin yargılandıðı dava vesilesiyle kamuoyunun gündemine gelmiş ise de, sorun çok daha eski ve derinliklidir."

Kürtçe savunmayla ilgili 12 Kasım tarihinde TBMM Başkanlıðı'na sunulan Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ýnfazı Hakkında Kanunda Deðişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 202. Maddesinde yeni bir deðişiklik öngörüldüðünü söyleyen Elçi, tasarının doðrudan ana dilde savunma ile ilgili olmamakla birlikte deðişiklik teklifi kamuoyunda "anadilde savunma hakkının getirileceði" şeklinde algılandıðına yol açtıðını kaydetti.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, sorumluluk gereði olarak yasa tasarısına ilişkin katkı ve eleştirilerini kamuoyuna sunmayı görev bildiklerini söyledi.

Elçi, TBMM’ye sunulan tasarının konuya ilişkin 1.maddesinde sanıkların iddianamenin okunması ve esas hakkında mütalaanın verilmesi sırasında anadilde savunma yapabileceðinin öngörüldüðünü belirterek şunları ifade etti:

“Tasarı, sanıðın savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceðini beyan ettiði başka bir dilde yapabileceðine dair olanaðı, 'meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen sanıklar için getirilmiş ekstra / ilave bir imkân olarak sunmaktadır. Bu nedenledir ki, tercümanı hazır etme sorumluluðunu da sanıða yüklenmektedir. Hâlbuki biraz önce ifade ettiðimiz gibi, uygulamada neredeyse hiç Türkçe bilmeyen, sorulan sorulara kafasını sallayarak “evet” veya “hayır” şeklinde cevaplar veren sanıkların bile “meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bildiði” kabul edilmekte, bu şekilde gerçekte sanıða kendini ifade etme ve savunma hakkını yerine getirme fırsatı verilmeden yargılama sürdürülmektedir. Bu nedenle, öncellikle Tasarıyla getirilen sınırlı imkân sanıðın isterse/tercihine baðlı olarak kullanabileceði ek bir imkân olmayıp, herkes için olması gereken hukuk devletinin ve adil yargılama hakkının zorunlu bir gereði olarak kabul etmek gerekmektedir.

Tasarıda; sanıða tanınan ‘kendisini daha iyi ifade edebileceðini beyan ettiði başka bir dilde ‘ sözlü savunmada bulunma hakkının, sadece iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine yapılan sözlü savunma aşaması ile sınırlandırılması adil yargılanma hakkı ile baðdaşmamaktadır. Düzenlemenin, şüphelinin veya sanıðın soruşturmanın başladıðı andan kovuşturmanın sona erdiði aşamaya kadarki katıldıðı tüm işlemleri kapsaması gerekmektedir. Tasarı, bu hali ile Türkiye’nin tarafı olduðu Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesi (AÝHS) 6. Maddesine aykırıdır. Yargılama süreci bir bütündür. Kişinin soruşturma mercileri ile temas ettiði yani ilk yakalama ve gözaltına alınma işlemi ile başlar, yargı yetkisi olan bir merciin önüne çıkarılması ile devam eder. Dolaysıyla soruşturma aşamasında kişinin “tercümandan yararlanma” hakkından yoksun bırakılması, sonrasında devam edecek olan yargılama aşamalarını da etkileyecektir. Bu durumda adil yargılama ilkelerine aykırı olarak yürütülen soruşturmanın sonucunda verilecek olan karar da adil olmayacaktır. Bu nedenle tercümandan yaralanma hakkının sadece kovuşturma aşamasıyla ve belli işlemlerle sınırlı tutulması adil yargılama hakkını saðlamayacaðı ve sorunu çözmeyeceðini düşünüyoruz.”

Baro Başkanı Elçi, tasarının söz konusu sadece hakların sanıða tanındıðını, oysa ceza yargılamasında maðdur, tanık ve müdahil gibi diðer tarafların da bulunduðunu, düzenlemenin bütün bir yargılama sürecinde yargılamaya katılacak kişileri de kapsaması gerektiðini söyledi.

Tasarı ile meramını anlatabilecek düzeyde Türkçe bildiði varsayılan sanıða kendini daha iyi ifade edebileceði dilde savunmasını sunabilmesi için tercümanı hazır etme ve ücretini karşılama sorumluluðu sanıða yüklendiðini kaydeden Elçi, “Ceza yargılamasında sanıðın ya tutuklu olması, ya da tutuklu olmazsa da ceza soruşturması/tehdidi ve baskısı altında bulunması, keza caza yargılamasının niteliði gereði işlemlerin hızlı gerçekleşmesi nedeniyle, sanıða bu yükümlülüðün getirilmesi, düzenlemenin amacına aykırı olduðu gibi, getirilen güvenceyi fiilen işlevsiz kılacaktır. Yine tasarı, sanıðın maddi olanaklarının yetersizliðini de dikkate almayan bir düzenleme öngörmüştür. Düzenleme bu haliyle hak arama özgürlüðüne, adil yargılama hakkına aykırı olup Anayasamızın 36 ve AÝHS’nin 6. maddesine aykırıdır" dedi.

CMK 202. maddesinde yapılması düşünülen deðişikliðin temel hak ve özgürlüklerin kullanılması ve adli yargılama hakkı bakımından önemli olduðunu kaydeden Elçi, "Ancak, ifade ettiðimiz nedenlerle Tasarının mevcut haliyle yasallaşması durumunda uygulamada işlevsiz kalma ihtimali konusunda ciddi endişelerimiz bulunmaktadır. Bu sebeple deðişiklik teklifinin aşaðıdaki şekilde/şekillerde düzenlenmesi önermekteyiz" diyerek yasa önerilerini şöyle sıraladı:

Madde 1- 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 202 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “bu madde hükümleri”, ibaresi “Birinci ve ikinci fıkra hükümleri”, şeklinde deðiştirilmiş ve maddeye aşaðıdaki fıkra eklenmiştir.

“(4) Meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen sanık, tanık, maðdur veya katılan,Yargılamanın bütün aşamalarında savunma ve iddialarını kendisini daha iyi ifade edebileceðini beyan ettiði başka bir dilde yapabilir. Tercüman mahkeme tarafından hazır edilir ve masrafları devlet/mahkeme tarafından karşılanır.”

Yasa deðişikliði ile hedeflenen amaca ulaşılması bakımından soruşturma aşamasında da bu hakkın tanınmasını düşünüyor, soruşturma aşaması için de aşaðıda deðişiklikleri öneriyoruz.

I-Yakalama, Gözaltı ve Ýfade Alma Yönetmeliðinin 23. Maddesine aşaðıda yazılı fıkranın eklenmesini öneriyoruz.

“Şüpheli, ifadesini kendisini daha iyi ifade edebileceðini beyan ettiði başka bir dilde verebilir. Tercüman kolluk birimi tarafından hazır edilir ve masrafları devlet tarafından karşılanır.”

II- Ceza Muhakemesi Kanunun (CMK) “ifade ve sorgu” başlıklı 147. maddesine aşaðıdaki fıkranın eklenmesi öneriyoruz.

“Şüpheli ifadesini ve sorgusunu kendisini daha iyi ifade edebileceðini beyan ettiði başka bir dilde verebilir. Tercüman kolluk birimi tarafından hazır edilir ve masrafları devlet tarafından karşılanır.”