Trump 1 yılda neleri yaptı?

Görevde birinci yılını dolduran ABD Başkanı Donald Trump, hem söylemleriyle hem de ülke içinde ve uluslararası alanda çok tartışılan icraatlarıyla öne çıkarken, ‘sıradışı’ olarak nitelendirilen tarzını pratikte de devam ettirdi. 

Göreve geldiği 20 Ocak 2017’den bu yana tartışmalı birçok karara imza atan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın halk nezdindeki olumlu imajı az da olsa sarsılmış durumda. Seçimlerde yüzde 46 oy alan Trump’ın politikalarını beğenenlerin oranı anketlerde yüzde 39-40 civarında olsa da, özellikle çekirdek seçmenini olduğu gibi koruduğu tahmin ediliyor.

Hem görevinde yeni olması hem de birçok konuda ABD Kongresi’nin engeline takılması ise, Trump’ın seçmeni nezdinde daha az eleştirilmesine imkan tanıyor. Seçmenlerin bir kısmının özellikle sağlık sistemini yoksullar aleyhine reforme edecek tasarıda olduğu gibi Kongre’nin engellemeleri nedeniyle bu kurumu suçladığı tahmin ediliyor.

Seçimler öncesinde Trump’ın öngörülemez, sıradışı ve kimi durumlarda agresif olarak görülen tarzının göreve başladıktan sonra değişeceği yorumları yapılıyordu. Ancak Trump’ın pratikte de uyguladığı bu tarzını zaten bir tür yönetim stratejisi dahilinde benimsediği çok geçmeden anlaşıldı.

BİRÇOK VAADİNİ TARTIŞMALI DA OLSA YERİNE GETİRDİ

Geçmiş yönetimlere yönelttiği sert eleştirilerle bilinen ve ‘Önce Amerika’ sloganıyla seçilen Trump, tartışmalı da olsa çok sayıda vaadini ilk bir yılda yerine getirdi.

Tüm dünyadan gelen eleştirilere kulak asmayan Trump, 2015 Paris iklim anlaşmasından geri çekilme kararını Haziran ayında duyurmuştu. Yıllarca Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde eleştiri konusu olan ve ABD’ye aşırı çıkar sağladığı savunulan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması (TTIP) da Trump’ın beğenisini kazanamamıştı. Avrupa’da ABD’ye çıkar sağlamakla eleştirilen TTIP müzakerelerinden çekilen Trump, antlaşmanın ABD şirketlerini gözardı ettiğini iddia etmişti.

Seçim öncesinde Müslüman ülkelere yönelik sert sözleriyle de gündem oluşturan Trump, birçok ülkenin vatandaşlarına seyahat yasağı getiren kararnameyi imzalamıştı. Yargıdan iki kez dönen bu kararname daha sonra biraz yumuşatılmış haliyle yenilenmişti.

İÇERDE HAYATA GEÇİRİLEN ÖNEMLİ REFORMLAR VE EKONOMİK DURUM

En başından itibaren ‘sıradışı’ olarak nitelendirilen tarzını göreve geldikten sonra da devam ettiren Donald Trump, iç politikada birçok diğer vaadini hayata geçirmişti.

Bunlar arasında en önemlisi olarak daha çok orta ve üst gelir seviyesindeki çalışanlar ile şirketlere ciddi vergi indirimleri getiren reform tasarısını kabul ettirmeyi başarmıştı. Şirketlerin gelir ve kurumlar vergisini düşüren reform kapsamında 10 yılda 1,5 trilyon dolarlık vergi indirimi söz konusu olacak. Trump, bu reformla birlikte ‘işveren yanlısı’ bir siyaset izlemekte kararlı olduğunu göstermişti.

Donald Trump’ı en çok zorlayan ise on milyonlarca dar gelirliyi sağlık güvencesinden yoksun bırakabilecek olan sağlık reformu oldu. Obamacare adı verilen mevcut sağlık yasasını kaldırmak için Cumhuriyeti Parti’nin çoğunluğu elinde bulundurduğu Kongre’den gerekli desteği alamamıştı. Temsilciler Meclisi’nden kılpayı geçen bu yönlü bir karar, Senato’da birçok oylamaya rağmen geçmemişti. Trump ise çareyi bir başkanlık kararnamesi çıkarmakta bulmuştu.

Her ne kadar ekonomik alanda selefi Barack Obama’nın politikalarının olumlu meyvelerini toplasa da, ülkede özellikle işsizlikteki düşüşün devamı da Trump’ın işini kolaylaştırıyor. Ason verilere göre ABD’de işsizlik oranı yüzde 4,1 ile son 17 yılın en düşük seviyesine geriledi.

DEMOKRATLARI UZUN YILLAR FRENLEYECEK YARGIÇ ATAMALARI

Donald Trump’ın göreve gelir gelmez başlattığı ve yıl içierisinde tamamladığı atamalarla özellikle yargıda muhafazakar-cumhuriyetçi etkisini güçlendirdiği biliniyor.

Bir yıllık sürede 60 kadar federal yargıç atayan Trump, Federal Yüksek Mahkeme’nin tümüyle muhafazakar yargıçların denetimine geçmesini sağlamıştı. ABD’li gözlemciler, Trump’ın yaptığı atamalar sayesinde Demokrat Parti iktidarı olsa dahi uzun yıllar önemli reformların bloke edilebileceği görüşünde. Özellikle silah edinim hakkının kısıtlanması gibi Cumhuriyetçi Parti’nin ayak direttiği birçok yasanın gelecekteki hükümetlerce hayata geçirilmesi zorlaşacak.

DIŞ POLİTİKADA DA GÜNDEM BELİRLEMEYİ AMAÇLADI

Trump’ın iç politikadaki tavrını dış politikada da aynı sert, tartışmalı ve ‘sıradışı’ yöntemiyle devam ettirdiği görüldü.

2015 Paris iklim anlaşmasından geri çekilme kararını tüm dünyanın hilafına alan Trump, küresel ısınma konusunda bilim insanları dahil kimseye kulak asmayacağını gösterdi.  AB ile müzakereleri sürmekte olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması (TTIP)’den çekilme kararı da bunlardan biriydi.

Ayrıca 2015 yılında yıllarca süren müzakerelerden sonra Rusya, Çin, Fransa, Almanya, Britanya ve İran’ın taraf olduğu nükleer anlaşmasını kabul etmeyeceğini ilan eden Trump, bunun için nihai kararını henüz vermedi. Trump, İran’ın nükleer tesislerini uluslararası gözlemcilere açma karşılığında ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngören anlaşma kapsamında ekonomik yaptırımları son kez askıya aldığını duyurmuştu. Ancak 3 ay sonra bu kararın aynı olmayacağı kesin.

Donald Trump, İran’ın etki alanının Irak, Suriye ve Yemen’deki savaşlar üzerinden genişleyeceğini ve bundan dolayı engellenmesi gerektiği noktasındaki sert tutumunu sürdürdü. Son olarak yapılan açıklamalar da, İran’a yönelik politikada yumuşamanın olmayacağını gösteriyor.

KUZEY KORE, ÇİN VE RUSYA’YA TAVRI

Trump’ın dış politikada en çok üzerinde durduğu konulardan  biri ise, tüm dünyayı oldukça geren Kuzey Kore ve bu ülkenin nükleer ile balistik füze denemeleri oldu. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un her füze denemesine sert müdahale tehditleriyle karşılık veren Trump, Pyongyang yönetimini ‘yok etmeyi’ dahi göze aldıklarını ilan etmişti. 1 yıl boyunca artan bu gerginlikler nihayet son haftalarda ‘müzakere edilebileceği’ yönündeki açıklamalarla kısmen de olsa sona erdi.

Donald Trump’ın seçimi kazanmasında etkili olduğu iddiasıyla FBI soruşturmalarında adı geçen Rusya’ya yönelik tutumu ise, beklenenin tam tersi oldu. Rusya lideriyle bireysel olarak iyi ilişkilerini gizlemeyen Trump, geleneksel ABD dış politikasından uzaklaşamayacağını son Güvenlik Strateji Belgesi’yle göstermişti. Bu belgede Rusya’nın Ukrayna başta olmak üzere birçok ülkeye etki etmeyi amaçladığı vurgulanmıştı.

Benzer şekilde Çin Halk Cumhuriyeti de Trump’ın sert bir biçimde eleştirdiği ülkelerin başında geliyor. Çin’in yüz milyarlarca doları bulan dış ticaret fazlasını gerekçe gösteren Trump, bu ülkenin ekonomik alanda haksız rekabet ettiğini savunuyor. Son güvenlik belgesinde de Çin’in ekonomik politikaları nedeniyle tehditler arasında yer aldığı vurgulanıyor.

KASIM’DA TEST EDİLECEK

2020’deki başkanlık seçimleri öncesinde Donald Trump’ın halk nezdindeki desteğinin düşüp düşmediği ise en net önümüzdeki Kasım ayında test edilecek. 6 Kasım 2018’de yapılacak olan Kongre ara seçimleri Trump için oldukça önemli. Bu seçimlerde 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tümü ile 100 üyeli Senato’nun üçte biri yenilenecek.