Newaya Jin dergisinin Temmuz sayısı çıktı
Newaya Jin dergisinin temmuz sayısı “Barışın yolunu döşemek” manşetiyle okuyucularıyla buluştu.
Newaya Jin dergisinin temmuz sayısı “Barışın yolunu döşemek” manşetiyle okuyucularıyla buluştu.
Gazetenin Temmuz sayısında, “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından yaşanan gelişmeler, 19 Temmuz 2012'de başlayan Rojava Devrimi, komünal enternasyonal örgütlenmeye ilham olan 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi, dünya kadın konfederalizmi, farklı ülkelerden barış deneyimleri, İsrail-İran arasında yaşanan savaş gibi güncel pek çok konuya yer verildi.
BARIŞIN TOPLUMSAL İNŞASI
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, gazeteye verdiği röportajda “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Barış yolunun açılması için tüm kesimlerin önemli bir çaba içinde olması gerektiğini vurgulayan Tülay Hatimoğulları, barışı bir toplumsal dönüşüm süreci olarak ele alarak, bu sürecin politikasının oluşturulmasından, komisyonun kurulmasına ve meclise taşınmasına kadar uzandığını belirtti. Tülay Hatimoğulları, barış inşasında kadınların oynaması gereken rollere dair de önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kürtçe 12. sayfada Roza Metina, Amed DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya ile “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının bölgedeki yansımalarını ve gelişmeleri ele aldı.
KÜRTLERDE VARLIK BİLİNCİ VE FARKINDALIK
Forum sayfasında bu ay, Önder Apo’nun 25 Nisan 2025 tarihli “Kürt varlığında ve sorunsallığında bir dönemin sonu, yeni dönemin eşiğinde olmak” başlıklı tarihi perspektifinin giriş bölümüne yer verildi.
14 TEMMUZ’DAN KOMÜNAL ENTERNASYONALE
Gazete yazarlarından Heja Zerya, “14 Temmuz’dan Komünal Enternasyonale” başlıklı yazısında, 1982’de Amed Zindanı’nda yaşanan inkar ve zulme karşı başlatılan tarihi ölüm orucu direnişinden bugüne uzanan mirasa yer verdi. Enternasyonalist örgütlenmenin önemine değinen yazar, demokratik toplum yapısında etkili olacak zihniyet dönüşümüne vurgu yaptı.
Ruşen Samsat “14 Temmuz ve Yeniden Filizlenen Kürtlük” başlıklı yazısında, bu direnişin tarihsel etkilerine odaklandı. Yazıda “90’ların ortalarına varıldığında 15 Ağustos Atılımı, ardı sıra yükselen halk serhildanları ve Kürt politik yapılanması ve kurumsallaşmalarla önemli bir varlık kazanmıştır” ifadelerine yer verildi. Yazının devamında 14 Temmuz ruhunun günümüz örgütlenmesindeki etkilerine dikkat çekiliyor.
KADINLARIN BİR ENTERNASYONALDE BULUŞMASI
Gündem sayfasında, Nazan Üstündağ, dünya genelinde artan kadın kırım politikalarına karşı kadınların enternasyonal dayanışmasını konu edindi. Polonya’dan Meksika’ya, Arjantin’den ABD’ye kadar kadınların sokaklardaki örgütlü mücadelelerine dikkat çekti. Afrika’dan Asya’ya uzanan coğrafyalarda kadınların hukuki mücadelesinin, kadın haklarının görünürlüğünü artırdığını belirtti.
Ayrıca “Bi hevgirtina jinan ber bi Konfederalîzma Demokratîk ve” başlıklı yazıda, Kurdistan Lezgiyeva, 15-17 Mayıs tarihleri arasında Silêmanî’de düzenlenen NADA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu) Kongresi' ni kaleme aldı. Kongreye 19 ülkeden 200 kadın katılım sağlamıştı.
BARIŞ İNŞASININ ÇOK KATMANLI DOĞASINI YENİDEN DÜŞÜNMEK
Jineoloji sayfasında Berfin Güneş’in kaleme aldığı üç bölümlük yazının ilk bölümü yer aldı. “Barış İnşasının Çok Katmanlı Doğasını Yeniden Düşünmek” başlıklı yazıda, dünya barış deneyimlerine ışık tutuluyor: “Kolombiya’daki kadın hareketlerinin Havana müzakerelerine etkisi (sonuçlar uygulanmasa da), Ruanda’daki bilge kadın arabulucuların rolü ve Güney Afrika Hakikat Komisyonu’ndaki kadın tanıklıklarının getirdiği ahlaki ve politik boyut, barışın “ilişkisel adalet” gerektirdiğini gösterir. Geçmişin hukuki olduğu kadar toplumsal ve duygusal düzeyde de onarılması zorunludur.”
EKOLOJİK BARIŞ NASIL SAĞLANACAK, DAĞLAR BOMBALANIRKEN?
Ekoloji sayfasında Güler Yıldız şu görüşlere yer verdi: “Savaş yalnızca insanları değil, dağları da öldürür. Ve bu yüzden barış, yalnızca insanlar arasında değil; insanla doğa arasında da kurulmalıdır. Kürdistan coğrafyasındaki bu büyük doğa kırımı, sessizlikle değil, hakikatle karşılandığı zaman gerçek bir barış mümkün olabilir.”
DÖNÜŞEN MEKANLAR, SÜREN DEVRİM VE ÖZGÜRLEŞEN İNSAN
Zeynep Kızılırmak, Rojava Devrimi’nin 14. yılına girerken, bu süreçteki siyasal ve toplumsal dönüşümleri ele aldığı yazısında, “27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı, Rojava ve Suriye için yeni bir dönemin habercisi olarak yankı buldu. Bu çağrının yansıması sadece siyasal değil, aynı zamanda toplumsal bir yeniden yapılanma süreci olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kürtçe 13. sayfada ise Gulistan Kanîreş, Rojava Devrimi’nin sanat ve edebiyat alanında yarattığı gelişmeleri yazdı.
Derginin bu sayısında Zîlan Vejîn de “Li Îranê Çareserî Ne Şer e, Demokratîkbûn e” başlıklı yazısıyla İran’daki güncel gelişmeleri değerlendirdi.
ASİT SALDIRILARINA KARŞI BİR MÜCADELECİ: LAXMİ AGARWAL
Hindistan, kadınlara yönelik asit saldırılarının en yoğun yaşandığı ülkelerden biri. Bu ay portre sayfasında Fidan Yıldırım, bu saldırıların mağduru olan ve sonrasında bu alanda hak mücadelesi yürüten Laxmi Agarwal’ın hikâyesine yer verdi.