Rajoy Katalanlarla diyalog kurmazsa daha da batacak

Katalonya’da tüm baskılara ve tutuklamalara rağmen bağımsızlık yanlıları yeniden çoğunluğu elde ederken, yıllardır Katalanların tüm diyalog çabalarını görmezden gelen İspanya Başbakanı Mariano Rajoy’un ağır bir yenilgi aldığı kabul görüyor.

Rajoy’un diyalog yolunu kapalı tutmaya devam etmesi halinde son yıllarda iyileşme yolundaki ekonomik durumun kötüleşeceği ve bunun bizzat azınlık hükümetini de zora sokacağı öngörülüyor.

1 Ekim bağımsızlık referandumunu yasaklayan İspanya hükümeti, on binlerce polis gücünü yığarak sandıklara erişimi engellemiş, buna rağmen halkın yüzde 43’ünün oy kullandığı sandıklardan yüzde 90 oranında bağımsızlık talebi çıkmıştı.

5,3 milyon seçmenden en az 1 milyona yakınını polis zoruyla, geri kalanını ise yasak sayesinde sandıklardan uzak tutan İspanya hükümeti, Katalonya Bölgesel Parlamentosu’nu feshetmişti. İspanya ile birlik yanlılarının kazanacağı umuduyla hareket eden Başbakan Mariano Rajoy, 21 Aralık tarihi için seçim kararı almıştı.

AMACI BAĞIMSIZLIK YANLILARINI MUHALEFETE İTMEKTİ

Rajoy’un İspanya ortalamasının üzerinde bir ekonomiye sahip Katalonya’daki bağımsızlık taleplerini sindirmek için özellikle ülkeyi terk eden şirketler üzerinden yaptığı baskılar neticesinde 21 Aralık seçimlerinden umutlu olduğu biliniyordu.

27 Ekim’deki bağımsızlık ilanından sonra devreye konulan 155’inci madde ile Katalonya’da parlamentonun yanı sıra bölgesel hükümet fesh edilmiş ve başta bölge yönetimi (Generalitat) başkanı Carles Puigdemont olmak üzere çok sayıda siyasetçi hakkında tutuklama kararı çıkarılmıştı. Puigdemont, Brüksel’e geçerek tutuklanmaktan kurtulurken, sol parti ERC lideri Oriol Junqueras dahil birçok hükümet üyesi tutuklanmıştı.

Böylesi bir ortamda gidilen seçimlerde ise Rajoy’un beklentisi bağımsızlık yanlılarının güç kaybederek muhalefete düşmesi ve başta başında olduğu Halk Partisi (PP) ile İspanya ile birlikten yana diğer partilerin çoğunluğu yakalamaları idi.

BAĞIMSIZLIK YANLILARI GÜCÜNÜ KORUDU, RAJOY AĞIR DARBE ALDI  

Ancak Rajoy’un yaptığı hesaplar 21 Aralık’ta Katalan halkı tarafından bozuldu. Katılımın yüzde 82 gibi bir oranla rekor düzeye ulaştığı seçimlerde, bağımsızlık yanlısı partiler 47’yi aşkın oy aldılar. Bu da 2015’teki düzeyin aynısı ve Puigdemont’un sürgünde, ERC başta olmak üzere birçok partinin adaylarının cezaevinde olduğu bir ortamda alınmış bir sonuç.

135 sandalyeli Katalonya Bölgesel Parlamentosu’nda bağımsızlık yanlılarının oluşturduğu Junts per Catalunya, ERC-Cat ile CUP toplamda 70 sandalye kazandılar. Her ne kadar bağımsızlık yanlıları 2015’e oranla 2 sandalye kaybetseler de, parlamento çoğunluğunu korumayı başardılar. İspanya ile birlikte olunmasından yana olan partiler 57 sandalyede kaldılarsa da, 2015’e oranla 5 sandalye arttırabildiler.

Oransal olarak da İspanya yanlısı partiler 2015’te yüzde 39,2 civarında olan oylarını bu seçimlerde yüzde 43’ün üzerine çıkarmayı başardılar. Ancak bu sonuçlar, Rajoy’un hayal ettiğinin çok çok gerisinde. Zira bağımsızlık referandumunun düzenlenmesine destek veren, ancak hangi yönde oy verilmesi noktasında sessiz kalan radikal sol Podemos ile ekolojist partilerin ittifakı CatComu-Podem’in de aldığı oylar da önemli. Bu ittifak, 2015’e oranla 1,5 puan oy kaybıyla 11 sandalyeden 8 sandalyeye geriledi. Ancak  bu ittifakın sol-ekolojist yönü ağır basıyor ve zaten bağımsızlık taleplerine de soğuk bakmıyor.

KATALANLARI HİÇ ANLAMAMIŞ

Seçimlerdeki en ağır darbeyi ise, son yıllarda Katalonya’nın taleplerine karşı akıl almaz bir biçimde diyalog kapılarını kapatan Rajoy’un partisi PP almıştı. Katalanlar, daha önce 11 sandalyeye sahip olan bu partiyi 3 sandalyeye gerileterek, istenmeyen parti olarak ilan ettiler.

Seçim sonuçları, ayrı bir halk olarak İspanya içerisinde varlığını sürdüren Katalonya’nın talepleriyle İspanyol hükümetinin bakış açısı arasında büyük uçurumlar olduğunu gösteriyor.

Herşeyden önce Rajoy’un tutuklamalar, baskılar ve şirketlerin Katalonya’dan kaçmasıyla oluşan ortamdan dolayı Katalanların taleplerinden vazgeçeceği öngörüsü başarısız oldu. Rajoy’un Katalonya’da yürüttüğü baskı siyasetinin halk tarafından çok iyi anlaşıldığını anlamadığı görülüyor.

YILLARDIR HİÇBİR TALEBE KULAK ASMADI

2011 yılından bu yana başbakanlık görevini yürüten Mariano Rajoy’un Katalonya’da aldığı yenilginin arka planında, Katalanların birçok talebine karşı tüm diyalog kapılarını kapatması bulunuyor.

2014 yılında düzenlenmek istenen bir önceki bağımsızlık referandumunu da yasaklamıştı. Söz konusu referandum da dönemin Bölge Başkanı Artur Mas tarafından yapılmış ve halkın yüzde 80’inden fazlası ‘evet’ oyu kullanmıştı.

Rajoy’un uzlaşmamakta ısrar ettiği bir diğer talep ise, Katalonya’nın Madrid bütçesine aktardığı paralarla ilgiliydi. İspanya’nın nüfusunun yüzde 16’sını oluşturan Katalonya, milli gelirinin ise yüzde 20’sine yakınını sağlıyor.

Ancak Katalonya’nın İspanya ekonomisine vergiler yoluyla yaptığı katkı ile merkezi bütçeden yatırım olarak geri aldığı paralar arasında ciddi bir fark var. 2014 yılı verilerine göre bu fark yıllık 9,9 milyar euroyu buluyordu. Üstelik merkezi hükümetin Katalonya’ya yaptığı devlet katkısı 2003’te yüzde 16’da iken, 2015’e gelindiğinde yüzde 9,5 gibi düşük bir düzeye gerilemişti.

Katalonya Bölge Yönetimi’nin bu payın arttırılmasına ilişkin talebine Madrid’den olumsuz yanıt gelmişti. Başbakan Rajoy, bu talepleri dikkate almamış ve 1 Ekim bağımsızlık referandumuna giden süreç başlamıştı.

Rajoy’un son referandumda takındığı tutum da Katalan halkının ağır tepkisini çekmişti. On binlerce polis gücüyle halkın talebini bastırmaya çalışan Rajoy, polis şiddetini o denli bir noktaya vardırmıştı ki, referandumu desteklemeyen Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de tepki göstermek zorunda kalmıştı.

DİYALOG YOLLARI YİNE KAPALI

Seçimlerden yine zaferle çıkan oluşumlardan olan Junts per Catalunya’nın adayı ve eski Bölge Başkanı Carles Puigdemont, tüm baskılara rağmen kendilerinin daha güçlü bir konumda olduklarını vurgulamıştı.

Sürgünde olduğu Brüksel’den açıklama yapan Puigdemont, bundan sonra yapılması gerekenin Madrid’le diyalog kanallarının açılması olduğunu söylemiş ve topu Rajoy’a atmıştı.

Ancak Rajoy, yıllardır yaptığı gibi bu diyalog çağrısına da yine olumsuz cevap verdi. Rajoy, kendisinin Katalonya’da yeni çıkacak hükümetle diyalog içerisinde olacağını söylemesine rağmen, ‘konuşacağı kişinin’ ise seçimlerden birinci oluşum olarak çıkan liberal Ciudadanos’un (C’s) Katalonya’daki lideri Ines Arimadas olduğunu söyledi. Oysa 37 sandalyeye sahip olan ve İspanya ile birlikten yana olan Arimadas’ın Bölge Başkanı olması için yeterli desteği yok. İspanya yanlısı partilerin toplamda 57 sandalyesi varken, sol-ekolojist CatComu-Podem’in destek vermesi halinde dahi bir çoğunluk şansı yok.

Bu da, Rajoy’un bir türlü kabullenemediği seçim yenilgisi ardından Katalonya ile gerginlik siyasetinde ısrar ettiğini ve halkın taleplerini kabullenemediğini gösteriyor.

EKONOMİK İYİLEŞME BÜYÜK ZARAR GÖRECEK

Katalonya ile İspanya arasındaki krizin nasıl bir hal alacağının görülmesi için öncelikle yeni bölgesel parlamento başkanının ve hükümetinin belirlenmesi beklenecek.

Ancak aylardır devam eden ve birçok yabancı şirketin kaçışına yol açan krizin devam etmesi halinde hem Katalonya’nın hem de bu ülkenin kaynaklarını fazlasıyla kullanan İspanya’nın ekonomileri zarar görmeye devam edecek.

Yapılan tahminler, Katalonya ile krizin devam etmesi halinde İspanya ekonomisinin yılda en az 10 ila 12 milyar euro arasında küçüleceğini gösteriyor.

Euro krizi nedeniyle işsizliğin yüzde 25’leri bulduğu İspanya’da son bir kaç yıldaki ekonomik iyileşmede böylelikle tehlikeye girmiş olacak.

RAJOY’UN AZINLIK HÜKÜMETİ TEHLİKEDE

Krizin sürdürülmesi halinde hali hazırda azınlık hükümetinin başında olan Mariano Rajoy’un siyasi geleceği de tehlikeye girebilir. Aralık 2015’teki seçimlerden birinci parti çıkmasına rağmen büyük bir kayıp yaşayan Rajoy, 350 sandalyeli parlamentonun alt kanadı olan Temsilciler Kongresi’nde sadece 123 sandalyeye sahip.

Rajoy’u hükümette tutan ise, başta Katalonya’nın haklarının sınırlanması konusunda fikir birliği yaptığı Sosyalist Parti’nin (PSOE) verdiği destek. 90 sandalyesi bulunan PSOE, Rajoy’un azınlık hükümetine destek vermişti.

Sağcı Başbakanın yapması gereken tek şey ise, Katalonya’nın taleplerine kulak vererek, Puigdemont’un diyalog talebine olumlu yanıt vermek olacak. Aksi halde ekonomide de yaşanacak gerilemeyle birlikte bu krizle ülkeyi yönetmesi zorlaşacak.