Cenevre konferansı sona erdi: Abdullah Öcalan özgür olmalı

İmralı işkence sisteminin kurulması ve yönetilmesinde uluslararası güçlerin ortaklığına dikkat çekilen Cenevre'deki konferansta, “Ortak direniş ve mücadeleyle İmralı’nın kapıları açılabilir" mesajı verildi.

10 Ekim’de küresel çapta startı verilen “Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesi kapsamında İsviçre’nin Cenevre kentinde, “Dünyada ve Türkiye’de siyasi tutsaklar” başlığı adı altında bir konferans düzenlendi. Cenevre Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta, alanında uzman isimler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 25 yıldan beridir ağır tecrit koşullarında tutulduğu İmralı Hapishanesindeki hukuksuzluğa ve direnişe dikkat çekti.

Konferansın üçüncü ve son oturumunda Asrın Bürosu Avukatlarından Raziye Öztürk, Cenevre Barosu Avukatlarından Olivier Peter ve Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Mahmut Şakar’ın katılımıyla “Abdullah Öcalan ve İmralı Sistemi”, “Öcalan’ın tutsaklığı ve paradigmasının tarihi” ve “İmralı sistemi ve tecrit” başlıkları adı altında bir panel gerçekleştirildi.

ŞAKAR: İMRALI SİSTEMİNİ ULUSLARARASI GÜÇLER İNŞA ETTİ

Avukat Roxane Sheybani moderatörlüğünde gerçekleşen panelde ilk olarak Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Mahmut Şakar söz aldı. Şakar, İmralı hapishane sisteminin inşası, Abdullah Öcalan’ın esareti ve Uluslararası Komplosunun nasıl geliştiğini ve uluslararası güçlerin komplodaki rolüne dikkat çeken bir sunum yaptı.

İmralı hapishane sisteminin daha Uluslararası Komplo devam ederken hayata geçirildiğini söyleyen Şakar, “Abdullah Öcalan daha Kenya’dayken İmralı sistemi kuruldu. Bu anlamda Abdullah Öcalan, Türkiye’nin değil uluslararası güçlerin ve komplonun bir mahkumudur. Bunu kendisi de dile getirdi” diye konuştu.

İmralı sisteminin inşasında Avrupa ve Avrupa Konseyi’nin doğrudan rolü olduğunu kaydeden Şakar, “Daha biz müvekkilimizi görmeden Avrupalı yetkililer İmralı’yı ziyaret etmişti. Bu, İmralı sisteminin nasıl inşa edildiğini ve nasıl kurulduğunu bize açıkça gösteriyor. İmralı’yı inşa eden güçlerle komployu gerçekleştiren güçlerin aynı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

İmralı’da hayata geçirilen tecridin Abdullah Öcalan’ın savunduğu fikirlerden ve Kürt halkının lideri olmasından kaynaklandığını söyleyen Şakar, “Dolayısıyla hem Uluslararası Komplonun hem de İmralı sisteminin, Sayın Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkına karşı geliştirilmiş bir model olduğunu söyleyebiliriz. Sayın Öcalan şahsında Kürt halkına karşı reva görülen, 25 yıllık tecrit oldu. Kürt halkının 25 yıldır tecride karşı hiç durmayan öfkesi de bundan kaynaklanıyor. Bu anlamda tecrit aşılmazsa Kürt halkına karşı bu ağır politikalar devam etmiş olacak” diye konuştu.

Şakar, konuşmasını Abdullah Öcalan’ın kendisi şahsında Kürt halkına karşı inşa edilen İmralı sistemine karşı verdiği 25 yıllık direnişe dikkat çekerek sonlandırdı.

RAZİYE ÖZTÜRK: İMRALI TECRİDİ TÜM TÜRKİYE’YE YAYILDI

Avukat Mahmut Şakar’ın ardından Asrın Bürosu Avukatlarından Raziye Öztürk bir sunum yaptı. Uluslararası Komplonun nasıl geliştiğini ve İmralı sisteminin nasıl inşa edildiğini anlatarak konuşmasına başlayan Raziye Öztürk, İmralı zindanındaki 25 yıllık hukuksuzluğa dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İmralı’ya dönük verdiği ihlal kararlarını hatırlatan Öztürk, tüm bu kararlara ve ihlallere rağmen Abdullah Öcalan’ın son 3 yıldan beridir tüm haklarının elinden alındığını söyledi.

Abdullah Öcalan’ın avukatları olarak yaptıkları bütün başvurulara rağmen İmralı’da neler olduğuna dönük kendilerine hiçbir bilgininin verilmediğine dikkat çeken Raziye Öztürk, “İmralı’da hukuksuzluk üzerine inşa edilen sistem, gün geçtikçe toplumun bir bütünü üzerinde yayılmaya başlandı. İmralı’daki tecridin etkisini bugün Türkiye’nin her yerinde görebiliyor ve hissediyoruz” diye konuştu.

Uluslararası alanda Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit koşullarına dönük tepkilerin ve onun özgürlüğüne dönük taleplerin önemli olduğunu kaydeden Av. Raziye Öztürk, “Mücadelemizi daha büyüterek devam ettirmeliyiz. Biz gençler, kadınlar, hepimiz Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmalarına daha çok sahip çıkmalıyız” diyerek çağrıda bulunarak konuşmasını sonlandırdı.

OLIVIER PETER: BU HUKUKSUZLUĞU VE SESSİZLİĞİ KIRABİLİRİZ

Raziye Öztürk’ün ardından Cenevre Barosu Avukatlarından Olivier Peter söz aldı. “1999’da ben bir çocuktum ve ilk defa Öcalan’ı yakalanma haberleriyle tanıdım. Uluslararası güçler açısından utanç verici bir durumdu” diyerek konuşmasına başlayan Avukat Peter, daha sonra okuduğu bir kitapta Abdullah Öcalan’ın kurduğu bir cümlenin hep kendisine eşlik ettiğini söyledi.

Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu insanlık dışı uygulamalara karşı ve yaşanan sessizliği kırmak için uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu söyleyen Peter, “Ortaya koyacağımız dayanışma ve tavrımızla yetkili kuruluşları harekete geçirebiliriz ve bu sessizliği kurabiliriz” diye konuştu.

Türk devletinin Kürt halkının bütün temel haklarına saldırdığını ve yok saydığını söyleyen Av. Peter, “Türk devletinin bütün hukuksal değerleri ihlal ettiğini, temel insan haklarını yok saydığını her yerde hatırlatmalıyız. Hep birlikte Türk devletinin ihlal ettiği ve yok saydığı hukuka geri dönmesi için baskı yapmalıyız” dedi.

Abdullah Öcalan’ın İmralı’da illegal bir şekilde esir tutulduğunu kaydeden Olivier Peter, “İmralı sistemi Türk devletinin demokrasi aynasıdır. İmralı temel haklarına kavuşmadıkça Türkiye’de asla bir demokrasi ve insan hakları olmayacaktır. Bir avukat olarak söylüyorum; İmralı’da uluslararası hukuk işletilmeli ve Abdullah Öcalan özgür olmalıdır” diye ekledi.

JESSIVA CARLQVIST: ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK

Cenevre Barosu Avukatlarından Olivier Peter’in konuşmasının ardından, yakın zamanda Türkiye’ye giden “Kürt Sorununa Çözüm ve Tecrit’e Karşı Uluslararası Parlamenterler Heyeti" içerisinde yer alan İsveçli Siyasetçi Jessica Carlqvist online olarak katıldığı konferansta Türkiye izlenimlerini aktardı. Türkiye’de tamamen bir hukuksuzluğun hayata geçirildiğini belirten Jessica Carlqvist, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün öneminin herkes tarafından iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin önemine de dikkat çeken Siyasetçi Jessica Carlqvist, “Öcalan’ın paradigmalarının hayata geçmesi ve özgürlüğünün sağlanması için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Konferans, Jessica Carlqvist’in konuşmasının ardından Abdullah Öcalan posterleri eşliğinde hep birlikte atılan “Öcalan’a özgürlük” sloganı eşliğinde sonlandırıldı.