Türk devleti Kürt karşıtlığını sürdürüyor

PKK feshedilmiş ve silahlı mücadele sonlandırılmışsa Suriye’deki Kürt’e bu düşmanlık ve onları tasfiye etme, örgütsüz bırakma arayışları neden?

Bilindiği gibi PKK kendisini feshetti ve Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etti. PKK, bu kararla Türk devletinin elindeki “Teröre karşı mücadele’’ silahını aldı. Türk devleti, Kürtlere karşı yürüttüğü inkar ve imha siyasetini, baskı ve terörü “Teröre karşı mücadele’’ söylemi ardına sığınarak yapıyordu. PKK feshedildiğine ve Türkiye’ye karşı silahlı mücadele bırakıldığına göre Kürt karşıtlığının ve düşmanlığının durması, sınırlanması beklenirdi. Ayrıca siyasi ve hukuki zeminin oluşturulması ve Kürtlere sistem içinde yer açılması gerekiyor. Bunun için Önder Apo’nun serbest çalışmasına ve sürece yön vermesine ihtiyaç var, ancak AKP hükümeti, bu konuda somut bir adım atmış değil. Yasal değişiklikler konusunda henüz bir girişim ve ilerleme yok.

Türk devleti teröre karşı mücadele adı altında Suriye’yi işgale başladı. Efrîn ve Serêkaniyê gibi bölgeler işgal edildi. Kürtlere karşı etnik temizlik uygulandı. BAAS rejimi yıkılalı aylar oldu ama topraklarından sürülen halkın geri dönmesine izin verilmiş değil. Türkiye’nin Özerk Yönetim üzerindeki tehditleri ve karşı faaliyetleri de devam ediyor.

SURİYE’DEKİ BELİRSİZLİK

Suriye’nin geleceği nasıl olacak, kimse kesin bir şey diyemiyor. Şimdiye kadar HTŞ’nin çıkardığı anayasa ve yönetim biçimi kimseye güven vermiyor. HTŞ, en zayıf ve sıkışık olduğu bu dönemde bile Alevi katliamını gerçekleştirmekten geri durmadı. Dürzilere karşı saldırıları tümüyle durmuş veya güvenlik sağlanmış denemez. Özerk Yönetim ile imzalanan mutabakat nasıl uygulanacak, içi nasıl doldurulacak tam bilinmiyor.

KATLİAM TEHDİDİ VAR

Kürtler için tehdit ve katliam olasılığı ortadan kalkmış değil. QSD, mevcut durumda hem güvenlik hem de kurulan demokratik sistemin yegane savunucusu ve garantisi durumunda. Henüz ortada bir anayasal güvence yok. Özerk Yönetim, demokratik bir Suriye istediğini ve onunla birleşeceğini belirtti. İmzalanan mutabakat bunun açık ifadesidir. Ayrıca bir devlette iki ordu olmaz anlayışıyla QSD’nin Suriye ordusuna katılacağını da kabul etti, ancak bu katılımın özgün yapısını koruma temelinde olmasını istiyor.

QSD SAVUNMAYI SÜRDÜREBİLİR

QSD, Suriye’nin içinde bulunduğu durum dikkate alınarak bölge halkının savunma gücü olarak kalabilir. Zaten öyle kurulmuş, sınırları tutmuş, halkın güvenliğini sağlamış bir yapılanma da yok. QSD, Kürtlerin özgün durumunu dikkate alarak bulunduğu bölgelerin savunmasını üstlenebilir. Bu ayrı bir ordu anlamına gelmez. Bağlı bulunduğu ordunun bir parçası olarak üslenmesini sağlar.

TAŞ KOYAN TÜRK DEVLETİDİR

Bir ihtimal olarak HTŞ, bu biçimde Özerk Yönetim ile bir anlaşmaya gidebilir, ancak buna taş koyan ve başından beri karşısında duran Türk devletidir. Bölgede ve dünyada Kürtlerin lehine olan bütün girişimlerin karşısında duruyor ve onları bloke ediyor. Halbuki şimdi Türkiye’de Kürt-Türk kardeşliği adı altında birleşmeye ve iç cepheyi güçlendirmeye istekliyiz, diyorlar. Bu temelde İmralı’ya gittiler. Önder Apo da bu girişime şans vermek için tarihi bir sorumluluk alarak silahlı mücadeleye son vermeyi kararlaştırdı. PKK feshedilmiş ve silahlı mücadele sonlandırılmışsa Suriye’deki Kürt’e bu düşmanlık ve onları tasfiye etme, örgütsüz bırakma arayışları neden?

QSD’NİN TASFİYESİNİ DAYATMAMALI

Ortadoğu çok güvenlikli ve istikrarlı bir bölge değil. Filistinlilerin başına gelenler ortada. Ayrıca Türk devleti neden HTŞ’yi Kürtlere tercih ediyor? Onlar daha mı Türkiye’ye yakın veya daha mı fazla demokratik bir sistemden yanalar? HTŞ halen ABD, Avrupa ve BM’nin ‘terör örgütleri listesi’nde. HTŞ’ye güvenmedikleri için listeden çıkarmadılar ama QSD’yi ise dünyada kimse ‘terörist’ olarak kabul etmiyor. Bu güç, DAİŞ’le savaşmak için kurulmuş ve Koalisyon’la birlikte çalışmış. QSD, kendisini ve bölge halkını korumak dışında bir çalışmanın içinde olmamıştır. Türkiye, Kürtlerin içinde bulunduğu bütün oluşumları ve kazanımları hedefleyerek ve PKK’ye bağlayarak yok etmek ve ortadan kaldırmak istiyor. Türkiye’nin içinde kardeşlik, dışında düşmanlık olmaz ve Kürtleri inandırmaz. Türk hükümeti, Suriye’nin iç işlerine bu kadar karışmamalı ve QSD’nin tasfiyesi için HTŞ’ye, Özerk Yönetim’e baskı kurmamalı.

KÜRT HALKI DUYARLI OLMALI

Ortadoğu’da gelişmeleri kestirmek olanaklı değil. Hiç hesapta yokken Trump, Arabistan’da Ahmet Şara ile görüştü. Suriye’ye ambargoyu kaldıracağını açıkladı. Avrupalı güçleri ve Koalisyon ortaklarını dışlayarak böyle bir açıklama yaptı. Kalıcı olan ve güçlenen HTŞ’nin özerk bölgeye karşı tutumu nasıl olacak? Bu bilinmiyor. Bilinen; Erdoğan’ın Kürtleri etkisizleştirmek ve örgütsüz bırakma çabalarıdır. Bu da Kürtlerin katliam tehdidi altında olması anlamına gelir. Kürt halkının ve özerk bölgenin, demokrasiden yana güçlerin, olası tehlike ve gelişmelere karşı duyarlı ve hazırlıklı olması gerekiyor.

* Ronahî Gazetesi'nden alıntıdır