'Güvenli bölge' görüşmeleri rölantide, halklar ise direnişte

Türkiye'nin ABD'ye karşı "eksen değiştirme" ve Avrupa'ya karşı da "mülteci" kartını kullanarak, Kuzey-Doğu Suriye'yi işgal etme planları sonrası bölge halkları hazırlıklarını sürdürüyor. Koalisyon ise önceliği DAİŞ'e veriyor.

İç ve dış siyasetinde büyük bir tıkanma yaşayan Erdoğan rejiminin yaşadığı tıkanmayı aşmak için Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'yi "güvenli bölge" adı altında işgal etmek için uluslararası alandaki icazet arayışı devam ediyor.

Erdoğan rejiminin Misakı Milli hayallerini gerçekleştirme amacıyla Kuzey-Doğu Suriye sınırına yığınağı devam ederken, olası bir saldırıya karşı Demokratik Suriye Güçleri (QSD) de hazırlıklarını yapıyor.

DAİŞ ve benzeri çete gruplarına karşı büyük bir mücadele ve bedel ödeyen bölge halkları da sınır hattında başlattıkları canlı kalkan eylemleriyle Türk devletinin işgalini kabul etmeyeceklerini tüm dünyaya duyuruyor.

EŞ ZAMANLI GÖRÜŞMELER

Diğer yandan Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi de işgale tehditlerine karşı diplomasi trafiğini hız vererek, bölgedeki huzur ortamını korumaya çalışıyor.

"Güvenli bölge"yi görüşmek için geçtiğimiz hafta ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Ankara'da bir dizi görüşme gerçekleştirirken, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie de Eyn Îsa'da QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî'nin yanı sıra Özerk Yönetimi temsilcileriyle bir araya geldi.

Rojava sınırında oluşturulmak istenen "güvenli bölge" için bir süredir ABD, Türkiye ve Kuzey-Doğu Suriye Yönetimi arasında dolaylı görüşmeler devam ediyor.

GÜVENLİ BÖLGE MESELESİ

Türkiye söz konusu bölgenin Dêrik'ten başlanarak Qereqozax köprüsüne kadarki 30 kilometrelik derinlikte olması ve kontrolün de kendisinde olmasını dayatıyor.

Kuzey-Doğu Suriye Yönetimi ise Türkiye'nin denetimindeki bir planı kabul etmeyeceğini ve şehirleri kapsamayacak şekilde 5 kilometrelik sınır hattında YPG/YPJ'nin çekilebileceği ve bu bölgelerin yerel askeri meclislere devredilebileceğini ifade ediyor.

Öte yandan Fırat nehrinden Dêrik'e kadar olan hatta şehirleri kapsamayacak şekilde ara bölgelere koalisyon tarafından gözlem noktalarının kurulabileceği, Türkiye'nin de sivil gözlemcilerinin koalisyon bünyesinde bu noktalarda bulunabileceği kabul ediliyor.

SINIRA SEVKİYAT

ABD ile Kuzey-Doğu Suriye Yönetimi'ni mutabık olduğu bu plan için Jeffrey bir süredir Türkiye ile Kuzey-Doğu Suriye arasında mekik diplomasisi yürütüyor.

Türk devleti Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik tehditlerine devam ederken, Rusya'dan aldığı S-400'lerin ilk parçalarının teslimatının yapıldığı gün de Kobanê, Girê Spî ve Serêkaniyê sınırlarına yaptığı sevkiyatlarla gözdağı vermişti.

TÜRK YETKİLİLERDEN AÇIKLAMALAR

Jeffrey'in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Ankara temasları sonrası Türkiye'den farklı sesler yükseldi. Jeffrey'in Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar'la yaptığı görüşme sonrası bakanlıktan yapılan açıklamada, "güvenli bölge tesisi ile ilgili müşterek çalışmalara, yarından itibaren devam edilmesi konusunda mutabık kalındığı" açıklaması yapıldı.

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamada ise Washington yönetiminin ilettiği son teklifin yeterli olmadığını belirtilerek, "Artık sabrımız kalmadı. Aksi takdirde gereğini kendimiz yapacağız" tehditleri savruldu.

Erdoğan tarafından 3 gün önce yapılan açıklamada ise "Ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın biz Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmeye kararlıyız" dedi.

TÜRKİYE'DEN İKİ FARKLI GÖRÜŞ

Edinilen bilgilere göre, ABD'ye karşı Rusya'ya yanaşma ve "eksen değiştirme" şantajını kullanan Türk devlet yönetiminde "güvenli bölge" konusunda iki farklı görüşün öne çıktığı ifade ediliyor.

Birinci görüş, "güvenli bölge"nin kabulünün "Kuzey-Doğu Suriye'yi tanımak anlamına geleceğini" ifade ederek, şiddetle karşı çıkarken; ikinci görüş ise Türkiye'nin bölgeyi işgal girişiminin "içinden çıkılmaz bir hal alacağını" ve Türkiye'nin "ABD'den gelen öneriyi kabul etmesi gerektiğini" savunuyor.

YENİ PARTİLER VE EKONOMİK KRİZİ AŞMA YOLU!

Birinci görüşü savunan şahin kanadın, Türkiye'nin yaşadığın siyasi, ekonomik ve toplumsal krizi "aşmanın" tek yolunu savaşta gördüğü ve bunun uzlaşmaz bir karşıtlık içerisinde olduğun belirtiyor.

AKP'nin bu kanadının tutumunda ise Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu'nun öncülüğünde kurulması beklenen yeni partilere ölü doğum yaptırmak ve Türkiye'de yaşanan ekonomik krizi savaşla hasır altı etmek için savaş seçeneğini dayattığı ifade ediliyor.

MİSAKI MİLLİ EMELİ

Türk devletinin Serv ve Lozan'da iki defa hükümsüz olduğunu kabul ettiği ancak şimdi yeniden gündeme getirdiği ve Misakı Milli'si olarak gördüğü Halep'ten Kerkük ile Musul'a kadar uzanan bu coğrafyayı işgal tehditleri sürüyor.

Cerablus, Bab, Ezaz, Efrîn ve hatta İdlib'i işgal eden Türk devleti, Fırat'ın doğusunda da önceliğini Şêxler, Girê Spî ve Serêkaniyê'ye vermiş durumda.

HEDEFLENEN İKİ YER

Türk devleti, Cerablûs'un hemen karşısında ve Fırat'ın doğu yakasında yer alan Şêxler üzerinden Süleyman Şah Türbesi'nin eski yeri olan Qereqozax köprüsüne ulaşmayı hedefleyen ve Gire Spî'ye saldırıyla da Kobanê ile Cizîrê bölgelerini ayırmayı ve Rakka'ya uzanmayı hedefliyor.

Türk devleti tarafından sınır hattına yapılan askeri yığınak sonrası bölgenin halkları da her türlü ihtimale karşı hazırlıklarını yapıyor. Bir yandan canlı kalkan eylemleriyle dünyaya seslerini duyurmaya çalışıyor.

Kobanê'nin batısındaki Ziyaret ve doğusundaki Qeremox köyleri ile Girê Spî sınır hattında kurulan canlı kalkan eylemleri çadırlarını her gün Kuzey-Doğu Suriye'nin farklı bölgelerinden yüzlerce kişi ziyaret ederek, işgale karşı tutumunu ortaya koyuyor.

ABD'YE RUSYA, AB'YE DE MÜLTECİ ŞANTAJI

ABD'nin önerisine olumsuz yanıt veren Türkiye, ABD ve NATO'ya "eksen değiştirir, Rusya ile hareket ederim" şantajı, koalisyon içerisinde yer alan Avrupa ülkelerine de mülteci şantajında bulunarak, pazarlıktaki elini güçlendirmeye çalışıyor.

Erdoğan'ın üç gün önce yaptığı açıklamada S-400'lerle ilgili ABD'ye meydan okuması ve Türkiye'nin mültecilerle ilgili Avrupa Birliği (AB) ile imzaladığı "geri kabul anlaşması"ndan çekildiğini duyurmasının da söz konusu pazarlıkla ilgili olduğu ifade ediliyor.

DAİŞ TEHLİKESİ

Ayrıca DAİŞ karşıtı uluslararası koalisyon içerisinde yer alan diğer ülkelerin de Kuzey-Doğu Suriye cezaevlerinde bulunan 10 bini aşkın DAİŞ'li ile ailelerinin tutulmasına öncelik verdiği ifade ediliyor.

Türkiye'nin olası bir saldırısının DAİŞ'i yeniden canlandıracağını düşünen koalisyon ülkelerinin Türkiye'nin 33 kilometrelik planına sıcak bakmadığı ve Türkiye'nin tutumu sonrası ABD'den güvenli bölge görüşmelerini rölantiye almalarını istediği belirtiliyor.