‘Alman Anayasa Mahkemesi önceki kararını hatırlamalı’

Kürt aktivist Mehmet Çakas’ın iadesine ilişkin konuşan Azadi e. V’dan Mehmet Demir, işkence ve kötü muameleye karşı Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin önceki kararını hatırlatarak, Çakas’ın iade edilmemesi gerektiğini vurguladı.

MEHMET ÇAKAS DAVASI

Kürt aktivist Mehmet Çakas, Aralık 2022’de Alman makamlarının talebi üzerine İtalya’da gözaltına alınıp Mart 2023’te Almanya’ya iade edildi. Nisan 2024’te Celle Yüksek Eyalet Mahkemesi, “PKK üyeliği” iddiasıyla Çakas’ı 2 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Şu anda Aşağı Saksonya’daki Uelzen Cezaevi'nde tutulan Çakas’ın tahliye tarihi 4 Ekim 2025 olarak planlanıyor.

Ancak Çakas’ın iltica başvurusu, Federal Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) tarafından reddedildi. Lüneburg İdare Mahkemesi de sınır dışı edilmesine karşı yapılan başvuruyu gerekçeleri değerlendirmeden reddetti.

Geçtiğimiz günlerde başsavcılık, hapis cezasının infazından vazgeçerek, Çakas’ın Türkiye’ye sınır dışı edilme sürecinin önünü açtı. Konuyla ilgili Azadi e. V’den Mehmet Demir, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Mehmet Çakas davasıyla ilgili son gelişmeler hakkında neler söylemek istersiniz?

Çakas’ın davası için geçtiğimiz perşembe günü Hamburg’da, Azadi e.V, ailesi, avukatları ve siyasetçilerin yer aldığı bir toplantı yaptık. Özellikle sürecin nasıl işlediğine dair bilgi sahibi olan, ceza davasına bakan avukatı da toplantıya katıldı.

Şimdi Çakas davasında ilginç bir plan seziyoruz. Avukat ve ailesine yönelik bilgilendirmede, İtalya'daki iltica statüsünün tümden sona erdiği belirtiliyordu. Ancak girişimlerimiz sonucunda ortaya çıktı ki daha dosya henüz açık; yani tümden kapanmamış.

Alman kurumlar mı bu yönlü bilgilendirmede bulunuyordu?

Tabii tabii. Ancak iletişime geçtiğimiz İtalya'daki avukatı, sürecin henüz sonuçlanmadığını ve dosyanın henüz açık olduğunu bize aktardı.

İtalya’daki avukatından kastınız, Mehmet Çakas İtalya’ya iltica ettiği süreçteki avukatı mı?

Bildiğiniz gibi, Aralık 2022’de Alman makamlarının talebi üzerine İtalya’da gözaltına alındı ve Mart 2023’te Almanya’ya iade edildi. Almanya'ya iade edildiği süreçte, iade davasına bakanların yorumlarına dayanarak daha sonra dava sürecinde şöyle diyorlar: Oradaki oturum ve iltica başvurusu tümden bitmiş. O nedenle Almanya’da, avukatları müvekkilinin sınır dışı edilmemesi için iltica başvurusunda bulunuyor.

Ancak Almanya’da basına yansıyan bilgilere göre iltica başvurusu reddedildi, yanılıyor muyum?

İltica'sı reddediliyor. Ancak ilginç bir nokta var: İltica'nın reddine karşı avukatı itiraz davası açıyor. Diyor ki, ‘Ben size bu insan hakkında bu kadar belge ve bu kadar bilgi sundum, fakat siz bu bilgi ve belgeleri hiç sürece katmadan, alelacele bir karar vermişsiniz.’ Bu nedenle  itirazda bulunuyor.

Ancak bu itiraz da 11 Haziran’da hızla reddedilidi. Ardından kendi içlerinde farklı bir süreç başlatıyorlar. Birincisi, bu kararı bir oldu bittiye getirerek sınır dışı etmeyi planlıyorlar. İkincisi, şu anda bağlı bulunduğu Yabancılar Dairesi (BAMF), bu konuda savcılıkla iletişime giriyor.

Savcılık, BAMF’a diyor ki, ‘Siz onun vatandaşı olduğu ülkeden bir pasaport veya kimlik benzeri bir belge çıkarırsanız, sınır dışı etmek için biz de geri kalan cezanın infazından vazgeçeriz.’Yani işi kolaylaştırıyor. Şimdi böyle olunca, bunlar hemen sınır dışı etme hazırlığına giriyorlar. Muhtemelen Türk Konsolosluğu’yla birlikte iletişime geçiyorlar.

Ama aynı zamanda, bölge savcısı, ceza davasıyla ilgilenen avukatı bilgilendiriyor ve avukatın sürece dair bir bilgisinin olup olmadığını soruyor. Çünkü iltica başvurusu yapıldığında, otomatik olarak abschiebung (sınırdışı etme kararı) alıyor. Çünkü burada ilticaya başvurmuş. Dolayısıyla bu girişimi de etkisiz hale getiriyorlar mahkeme kararıyla.

Biz de bu girişimi duyar duymaz birçok girişimde bulunduk. Hem siyasetçileri bilgilendirdik hem ailesi istediğimiz bazı evrakları bize iletti hem de avukatlarıyla nasıl ortaklaşabiliriz diye tartıştık.

Alman makamlarının Kürt meselsinin içinden geçtiği tarihsel kavşakta bu yönlü pratiklere girişmesini nasıl yorumluyorsunuz?  

Şimdi, mevcut gelişmeler gündemdeyken; PKK’nin 5-7 Mayıs’ta tarihlerinde yaptığı kongrede kendini feshetmesi ve silahlı mücadeleyi durdurma kararı almasıyla eş zamanlı olarak, Bundeskriminalamt'ın (Almanya Federal Kriminal Dairesi) bir açıklaması var. Başvuruluyor ve onlar bir beyanatta bulunuyor. Adeta süreci boşa çıkarmak istercesine bir beyanda bulunuyor.

Mealen söylüyorum: ‘Bu örgüt daha önce de silah bıraktı, birçok kez ateşkes yaptı, daha önce de kendisini feshetti. Şimdilik öyle hemen bunları olduğu gibi kabul etmek mümkün değil. Bekleyip göreceğiz.’ Bu çerçevede bir açıklamaları var.

İnsan, tüm bunları yan yana getirdiğinde, ortada kirli bir oyun olabilir diye kaygılanmıyor değil. Dürüst olmak gerekirse, biz Azadi e. V olarak Alman makamlarının bu açıklamasından sonra kaygılandık ve o çerçevede birçok girişimde bulunduk.

Peki bundan sonrası için özelde Çakas davası, genelde kriminalizasyon pratiklerine karşı neler yapacaksınız?

Birkaç gündür, Çakas davası için başta Hannover ve Hamburg olmak üzere bir dizi eylem etkinlik organize ediliyor. Yine, Çakas davasındaki çarpıklıkları kamuoyuna duyurmak için  digital medya üzerinden bir çalışma yürürtüldü. Çünkü bunların tümünün en üst düzeyde kararını veren Niedersachsen İçişleri Bakanı ile Niedersachsen Adalet Bakanı'dır. Savcılık, mahkemeler ve avukatların hepsi oraya bağlı. Bu nedenle oralarda bazı basın açıklamaları yapıldı.

Bu hafta, Çakas davasına bakan avukatın verdiği bilgiye göre, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruya cevap gelmesi bekleniyor. Anayasa Mahkemesi kararına kadar bir dizi eylem ve etkinlikleri devam ettirmeyi planlıyoruz.

İtalya’daki iltica sürecinin sona ermediğini belirttiniz. İtalya’ya iadesi söz konusu olamaz mı?

Buradaki iltica ve ceza davasına bakan avukatlarla, İtalya'daki avukatları hemen ilişkilendirdik. Bu iletişim çok hızlı bir şekilde sağlandı. Tüm bunlar, herhangi bir yasal boşluk kalmaması için yapıldı. Avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına göre bir yol haritası çıkaracak. Ancak biz Azadi e. V olarak, herhangi bir boşluk kalmasın istiyoruz.

Çakas davasının Almanya’da tutuklu ve fakat başka ülkede iltica prosedürü işleyen Kürt siyasi aktivistler için örnek teşkil etme olasılığı var. Buna dair neler söylemek istersiniz?

Aslında bu durum düşündürücü ve olumsuz bir tablo çiziyor; kötü bir örnek olma olasılığı da barındırıyor. İşte, Kıbrıs’ta iltica prosedürü süren Kürt siyasi aktivist Kenan Ayaz halen Hamburg'da tutuklu. Başka örnekler de mevcut. Önümüzdeki dönemde herhangi bir yurtsever de bu pratikten etkilenebilir.

Kürt bir aktivisti 129b kapsamında yargılayacaksınız, 2 yıl 10 ay ceza vereceksiniz. Cezasının bitme tarihi 4 Ekim. Ama bundan üç ay önce böyle bir gayrete gireceksiniz. Niye? Ne oldu? Başka dosyalarda son gününe kadar yatırıyorken -ki bu uygulama da kesinlikle hukuksuzdur- başsavcı bu davada, ‘Eğer siz sınırdışı etme kararı alırsanız, biz de cezanın tümden yatılmasına gerek kalmadan serbest bırakırız’ diyor. Yani, ‘Alın götürün’ demektir bu.

Meseleyi bir nevi adlileştiriyorlar. Şimdi, adli davalarda suçluların iadesi talebi gibi bir şey var; ama siyasi olarak iltica etmiş -politik anlamda ilticası bulunan- birine karşı böyle bir girişimde bulunamazsınız. Birine yapılırsa, bundan sonra bunun önü açılır. Doğrudan mahkeme salonundan alıp havaalanına bile götürür. Bu tür örnekleri biliyoruz.

Ayrıca onlara şöyle bir karar da sunduk: 2010 yılında, Almanya'da Dersimli bir genç Türkiye’ye iade edildi. O dönemde, Türkiye’ye iade edilmesi durumunda işkence ve kötü muamele göreceğine dair başvuruları olmuştu. Nitekim Türkiye’ye gönderildiğinde işkence ve kötü muamele gördü. Bu durum avukatları tarafından tespit edildi ve Karlsruhe’deki Anayasa Mahkemesi bir karar aldı. Kararda, ‘Gönderileceği ülkede işkence görme, kötü muameleye tabi tutulma gibi bir olasılık varsa, iade edemezsiniz’ dedi.

Öte yandan, Türkiye’de Kürt aktivistlere yönelik işkence ve kötü muamelenin halen sürdüğü nettir. Diğer yandan, Almanya ve bazı ülkeler kendi vatandaşlarına çağrılar yapıyor: ‘Türkiye’ye gitmeyin, tatile bile gitmeyin’ diyor. Geçmiş dönemlerde, Almanya Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı AİHM tarafından bile birçok kez uygulandı ve örnek alındı. Bunu da kendilerine sunduk. Bu nedenle, Alman makamlarından sınır dışı etmeme yönünde karar vermelerini bekliyoruz.