Toplumsal ekonomi Rojava devriminin en önemli başarılarındandır
Rojava 1. Ekonomi Konferansı'na katılan delegeler Rojava devriminin en önemli ayaklarından birisinin ekonomi olduğunu söyledi.
Rojava 1. Ekonomi Konferansı'na katılan delegeler Rojava devriminin en önemli ayaklarından birisinin ekonomi olduğunu söyledi.
Rojava 1. Ekonomi Konferansı'na katılan delegeler Rojava devriminin en önemli ayaklarından birisinin ekonomi olduğunu söyledi. Delegeler konferansta tartıştıkları ve karar altına aldıkları projelerle toplumsal ekonominin gelişmesi ile devrimin en temel sorunlarından birinin tamamlanacağını söyledi.
Rojava 1. Ekonomi Konferansı'na katılan delegeler konferansın gündemlerinde tartıştıkları konuların toplum yaşamında önemli değişime katkı sunacağını ifade etti.
Konferansın Rojava Kürdistan'ı açısından önemini, doğuracağı sonuçları, komünal ekonominin demokratik sistem içinde temsil ettiği yeri, alternatif kadın ekonomisinin toplumsal ekonomideki rolünü konferansa katılanlarla delegelerden Cizirê Kantonu TEV-DEM Meclis Üyesi ve TEV-DEM Kooperatifler Komitesi Yöneticisi Dirok Mele Beşir, Rojava Ekonomisini Geliştirme Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dılşa Mustafa, Cizîrê Kantonu Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Yönetim Kurulu Üyesi Kamiran Abdulaziz, Rojava Ekonomi Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Mahsum Hasen ile Yekîtiya Star Kadın Ekonomisi Yönetimi Delal Afrîn konuştuk.
Rojava Kürdistan'ındaki temel ekonomik sorunları nasıl değerlendiriyorsunuz. Konferansınız bu sorunlara nasıl bir çözüm arayışında oldu?
Dirok Mele Beşir: Rojava’da baş gösteren ekonomik sorunlar yeni değil. Geriye dönüp baktığımızda ekonomik sorunların kaynağında ulus devlet gerçeğini göreceğiz. Yıldır halkımız üzerinde egemenlik kuran ve ekonomik zenginliklerimizi sömüren sistem toplum için hiçbir ekonomik çözüm getirmemiş, aksine kaynaklarımıza el koyarak öz ekonomimizi tüketmiştir. Bu yönleri ile sistem tamamen toplumun emek ve değerleri üzerine kendisini inşa etmiştir. Ortadoğu’da sistemin sorunlarından kaynaklı acı çeken toplumların başında Rojava halkları gelmektedir.
Rojava'da yaşadığımız sadece askeri bir devrim değildir. Nasıl ki, kadın, dil, kültür alanlarına yaşananlar birer devrim ise ekonomi alanında yaşanan da de aynı nitelikte bir devrimdir. Devrimin temel direklerinden birisi de ekonomidir.
Yani Rojava halkının ekonomik sorunlarının kaynağında geçmişteki yanlış politikalar mı var?
Baas rejiminin taklit etmeye çalıştığı ve alternatif olmaya gelen reel sosyalizm dahi sorun kaynağı olmaya başladı. Sistemin bu sorun ve handikaplarını görmek için böylesi bir konferans ile sorunlarımızı tartışıp belli bir netliğe kavuşturma ihtiyacı vardı.
Son bir iki yıllık çalışmalarda bu konferansın alt yapı çalışmaları yürütüldü. Bu çalışmalarla toplumda yaratılan uçurumları gidermek, zengin ve fakir kesimler arasında var olan uçurumu gidermek için böylesi bir konferansa ihtiyaç vardı.
Konferansta toplumsal ekonominin çözümüne yönelik çok net düşünceler gelişti. Önderlik savunmalarda komünal toplumdaki ekonominin işlerlik kazanmasında kadına önemli bir rol biçiyor. Konferansta bu konuyu etraflıca tartıştık. Şimdiye kadar dünya sisteminin tümünde kadının ekonomide karar sahibi olmanın önü sürekli alınıyor. Kadına daha çok ucuz bir reklam metası haline getirilmiştir. Bizim için ekonomiyi güçlendirmek esastır. Günlük olarak toplum, kadın ve toplum içindeki tüm canlıların elinden alınanlar bir kez daha düzenlemek gerekiyor. Kürt kadının yanında halen bu öz varlığını koruyor. Bu zeminde inşa etme imkanı vardır.
ALTERNATİF OLMAK İSTEDİĞİMİZ SİSTEMİ TANIYORUZ
Rojava devrimde kurulan tüm kurum ve örgütlerde kadının varlığı çok anlamlı bir duruştur. Ancak halen pratikte yani toprak üzerinde ve tezgâhlarda sorun yaşıyoruz. Tüm sorunların başında yetersiz eğitim gelmektedir. Kapitalizmin gelişim süreci konusunda derinliğimiz azdır. Ama akademiler, eğitim kurumlarında Önderliğin savunmalarına etraflıca inceleme ve eksikliklerimizi giderme imkanları vardır.
Kapitalizmin girdiği yanlışlıklara girmek istemiyoruz. Kapitalizm şehir üzerine kendisini büyüttü. Oysa biz doğa ve köyü esas almalıyız. Önderliğimiz pazarın şehirden geldiğini söyler. O zaman neden projelerimizi şehre göre yapalım. Bu nedenle tekrardan doğadan ve köylerden başlama ihtiyacını duyduk. Bu toplumun tünümü köylere döndürme anlamına gelmemektedir. Teknolojik gelişmeleri de kulak ardı edelim demiyoruz, esasta ihtiyaç olan bir örgütlenme, sistem ve bir düzenleme ile ekonomimiz net olması gereklidir.
KONFERANSIN ROJAVA AÇISINDAN BÜYÜK BİR ÖNEMİ VAR
Rojava’nın üç kantonu ve Şengal’den delegelerin olduğu geniş katılımlı bir şekilde konferansı yaptınız. Bu konferansın Rojava devrimi açısından taşıdığı önem nedir?
Dilşa Mustafa: İsminden de anlaşılacağı üzere bu konferans ile ilk defa Rojava halkları toplumsal ekonomik sorunları için yan yana geliyorlar. Sonuçları itibari ile tarihidir. Zira devrimimizin en önemli sorunlarından da birisi ayaklarından da birisi ekonomidir. Bu sorunları tartışmak, çözüm üretmek ve devrimin temel ayağını inşa etmek için yan yana geldik.
Bütün kurumlarımız ve Şengal’dan 250 delegenin katılımıyla konferansımızı gerçekleştirdik. Konferans bileşimi sadece ekonomi alanında çalışma yürüten üyelerimizden oluşmuyor. Her üç kantondan katılımcıların olması anlamlıdır. Bu konferansla hedeflediklerimiz demokratik özerklik sistemi içerisinde ekonomik sistemimizi nasıl örgütleyeceğimizi tartışarak netleştirmekti. Bunu büyük oranda başardık. Karar altına aldık, yasa ve yönetmenliğini oluşturacağız. Komünler içerisinde örgütleneceğiz, ama bu komünler de bir yönetim sistemine bağlı olacaklar.
Nasıl bir sistemi esas alacaksınız ve toplumsal ekonomi nasıl olacak?
Bu yönetim sistemiyle yatay ve dikey olarak nasıl bir ilişki içerisinde olunacak? Komünlerin kendi içerisinde nasıl bir sistem oluşturulacak? Yine her kuantumun kendi içinde ve kantonlar arasında nasıl bir sistem kurulacak? Konferansta bu konular üzerinde etraflıca tartıştık. En fazla üzerinde durulan konuların başında toplumsal ekonomiydi. Bu konu bir gün boyunca tartışıldı. Zengin içerikte ve anlamlı tartışmalar yürütüldü. Belli bir yoğunlaşma, istek ve çabanın olduğunu gördük. Bu konular hem genel toplumsal ekonomi ve hem de kadın ekonomisi gündemlerinde tartışıldı.
Önemli ve çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Yeniden inşa sürecinden geçiyoruz. Yeniden inşa da ancak zihniyet mücadelesiyle gerçekleşebilir. Ruhsal ve kültürel mücadele ile gerçekleştirilebilir. Ortadoğu'da bugüne kadar oturtulan ve hakim kılınan ataerkil sistem Rojava'da oldukça derin etkileri yaşanıyor. Kapitalist modernite sistemine karşı mücadele etmelerinin en önemli aracı alternatif ekonomidir. Bunun başarı düzeyi konferansımız da pratikleşmiş başarı düzeyi olacaktır.”
KOORDİNASYON TÜM KURUMLARIN EŞ GÜDÜM İÇİNDE ÇALIŞMASINI SAĞLAR
Demokratik sistem içindeki kurumların birbirleri ile bağlantı ve roller nasıl olacak?
Kamiran Ebdileziz: Rojava'da gerçekleştirdiğimiz bu ilk ekonomi konferansı ilk defa toplumsal alandaki toplumsal ekonomik sorunlarımızı tartışıp, çözüm yollarını aramaya başladık. Rojava'da devrim sonrasında ekonomimizde sıkıntılı bir süreç yaşandı. Bu nedenle de böyle bir konferansa çok fazla ihtiyaç vardı. Rojava'da YPG, YPJ'nin güvenlik boyutunda elde ettiği başarıya denk bir ekonomi de geliştirebilmemiz için bu gereklidir. Bu konferansın toplumsal ekonomi için net bir program ortaya çıkarmasını umuyoruz. Bu nedenle de bu konferanstan ilerisi için yasal düzeyde bazı kararların çıkmasını hedefliyoruz.
Diğer yandan ekonomi çalışmaları yürüten bütün kurum ve kuruluşlar arasında bağlantı sağlayabilecek bir koordinasyon oluşturulmasını amaçlıyoruz. Yine halkın sanayi, ticaret ve ziraat gibi alanlarda acil ihtiyaçlarının karşılanması yönünde projeler geliştirmek istiyoruz.
Ayrıca Ekonomiyi Geliştirme Merkezimiz ile Demokratik Özerklik Yönetimi arasındaki bağın netleştirilmesi gerekiyor. En önemlisi de toplumsal ekonomi anlayışının geliştirilebilmesi için eğitim kurumlarının geliştirilmesi yönünde kararların konferansımızda alınmasını bekliyoruz.”
TOPLUMSAL EKONOMİ SİSTEMİNİ İNŞA EDİYORUZ
Alternatif ekonominin en önemli ayaklarından birisi toplumsal ekonominin gelişmesidir. Toplumsal ekonomik alandaki gelişmeler nasıldır, halk bu olaya nasıl bakıyor?
Mahsum Hesen: Sistemimizi Önder Apo’nun tanımladığı toplumsal ekonomi üzerine inşa ediyoruz. Toplumsal ekonomi sistemini oturtabilmek ve sistemini oluşturabilmek için –pratikte de bu ortaya çıktı- çalıştığımız alanlarda toplumsal ekonomi anlayışını halka kavratmamız gerekiyor. Bundan sonuç alabilmek içinde zihniyet değişimi için eğitime ihtiyaç vardır. 2 yıldır Ekonomi Akademisi adı altında eğitimler veriliyor. Şimdiye kadar yüzün üzerinde insan bu eğitimden geçti, ancak bunun da yeterli olmadığı anlaşıldı. Halkın toplumsal ekonomi konusunda eğitilmesi gerekiyor.
Toplumsal ekonomi topluma dayanır. Yani emek sahibi toplumdur ve kapitalist sistemde bu emek daha çok sermayedar çevrelerin ya da devlet güçlerinin hizmetine giriyor. Bu emek ucuz bir şekilde satın alınıyor. Toplum emek harcıyor, ama ortaya çıkardığı ürünün sahibi olamıyor. Bizim hedeflediğimiz sistemde hem toplumun emek harcaması, hem de verdiği emeğin karşılığı olan ürünlerin sahibi olması söz konusudur.
Kapitalist ekonomik sitemden ayıran özelliği nedir?
Kapitalist sistemde her şeyin merkezinde para bulunmaktadır. İnsan, emek merkezde yer almıyor, bunlar daha fazla para kazanmanın araçları durumundadır. Tarihte kapitalist sistem dışında birçok sistem arayışı olmuştur. Sovyet sistemi bunun örneklerinden biridir. Burada da bir ekonomi modeli vardı. Holdingleri, şirketleri, özel mülkiyeti ortadan kaldırdılar. Her şeyin halkın malı olduğunu ileri sürdüler. Niyet olarak bunu amaçlamışlardı. Ancak ortaya çıkan sonuçlardan onun da kapitalist sistemden farksız olduğu görülmüştür.
Burada yine devlet merkezdi. Şirket, holding ve kişilerin yerine devlet ekonominin merkezine yerleştirildi. Toplum emek harcıyordu, bunun karşılığı olarak da sadece günlük yaşamını idame edebilecek kadar pay alıyordu. Sonuç olarak kapitalist sistemde işçi ne idiyse, Sovyet sisteminde de toplum o oldu.
TOPLUMSAL EKONOMİ
Toplumsal ekonomi ise daha çok toplumun hizmetindedir. Toplumun kendi kendine örgütlenmesi, toplumun kendi imkanlarıyla geçimini sağlaması -bir ev olur, bir köy olur, küçük bir şehir olur- bunların kendi başına var olan imkanları kullanarak, emek harcayarak ürünlerinden yararlanması demektir. Yine bu sistemde toplum iradesinin olması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi için tekelciliğin önünün alınması gerekiyor. Daha çok kooperatif ve komün sistemlerini esas alıyoruz. Belki pratikte bunun gerçekleştirilmesinde zorluklar yaşanıyor olabilir.
İlkesel olarak yaklaşımımız toplumun kendi ekonomisi üzerinde irade sahibi olmasıdır. Kendi emeğinin sahibi ve üretim gücü olmalıdır. Rojava’da devrim öncesi işgal altında ve güvenlik öndeydi. Rojava’da çok şiddetli bir savaş yaşandı. Ekonomi konusu tali kaldı. Fakat son 2 yıldır görüldü ki eğer toplumsal ekonomi sistemi geliştirilemezse demokratik özerklik sistemi siyasi, toplumsal ve halk meclisleri oluşturulsa bile sakat kalacaklardır. Bu nedenle 2 yıl önce ekonomi merkezi kuruldu. Teorik olarak toplumsal ekonomi sisteminde bir netlik var. Bunun ikinci aşaması pratiğe geçirilmesidir.
Bu aşamada birçok zorluk yaşandı. Küçük komitelerle çalışmalara başlandı. Toplumsal ekonomi sistemimizin geliştirilmesi için çabalar oldu. Bugüne kadar da bazı aşamalar ve adımlar atıldı. Hali hazırda Rojava Ekonomisini Geliştirme Merkezimiz kendini üç ana bölümde örgütlemiştir. Tarım ve hayvancılık, ticaret ve sanayi alanlarında örgütlenmiştir. Alan komiteleri örgütlendi. Genel olarak da yeninden inşa çerçevesinde köy ve mahalle komünleri oluşturuldu. Bununla beraber ekonomi merkezimiz yeniden yapılanmayı komünlerde de örgütlenerek geliştirmeyi gündemine aldı. Her komünde ekonomi birimleri örgütlendi. Son bir yıldır bu anlayış temelinde çalışmalar yürütülüyor. Diğer yandan özerk yönetim ilan edildi. Bu yönetimde de ekonomiyi ilgilendiren maliye bakanlığı, enerji bakanlığı gibi kurullar oluşturuldu. Şu ana kadar ekonomik alanda toplumun biraz ekonomik olarak rahatlaması ve halkın ihtiyaçlarının karşılanması için hem yönetim bazı imkanları kullandı ve hem de meclisler yoluyla girişimler oldu.
Rojava ekonomisi hangi kaynaklar üzerine gelişiyor?
Rojava ekonomisi petrol, tarım, hayvancılık ve sınır ticaretine dayanıyor. Zanaatçılık da var. Halka kendi üretimimiz olan mazotu çok ucuza, maliyetine veriyoruz. Yine tarımın gelişmesi için halka kredi olarak tohum dağıtıldı. Bunlar belli bir rahatlamaya yol açtı. Eskiden devletin elinde olan araziler muhtaç olan ailelere dağıtıldı. Geçen sene 2020 aileyi kooperatiflere dönüştürdük. Bu aileler bu toprakları ekip biçerek geçimlerini sağladılar. Fakat sistemimiz açısından bu yeterli değildir. Toplumun kendisi ekonomik faaliyetlerde yer almalıdır.
Zihniyet boyutuyla yaşanan zorlukların aşılması için akademiler açıldı, ancak daha zengin yöntemlerle toplumsal ekonomi modelimizi topluma kavratmamız ve toplumu ikna etmemiz gerekiyor. Gönüllü katılımın olması için buna ihtiyaç vardır.
Zihniyet değişimin toplumsal ekonomiye nasıl bir katkısı olacak?
Bu konferansla amaçlanan şu ana kadar yaşanan zorlukları ve sıkıntıları aşarak toplumsal ekonomi sistemimizi oturtmaktır. Hedeflerimiz arasında öncelikle zihniyet alanında toplumsal ekonomiyi topluma kavratabilmek için akademileri güçlendirmektir. Bunun irade ve kararlılığını ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Ancak akademilerle sınırlı kalınmamalıdır. 6 ay süren ve yüksekokul statüsünde okullar açmak istiyoruz. Şimdilik 2 yıllık eğitim okulları açma imkanlarımız yok. Buralarda hızlandırılmış eğitimler vermek istiyoruz. Yani 6 ayda eğitimlerin tamamlandığı ekonomi okulları açmak istiyoruz. Örneğin rejim döneminde ziraat alanında eğitim görmüş, bir iki yıl okumuş ancak eğitimini tamamlayamamış ve diplomasını alamamış genç arkadaşlar var. Bu gençleri böyle bir eğitimden geçirerek bunlar yoluyla sistemi topluma kavratmak ve pratik uygulamalar geliştirmek istiyoruz. Bu temelde ekonomi alanında öncülük yapacak yeni bir kuşak yetiştirmek istiyoruz. Üst komiteler yoluyla merkezi bir biçimde bu sistem yürümez.
Yine toplumun genel olarak eğitilmesi için programlarımız olacak. Bu konferansta bu yönde de kararlar almak istiyoruz. Özellikle komün ve ekonomi arasındaki yakın ilişkinin anlaşılabilmesi için komünleri eğitme programları hazırlanacak. Bu amaçla uzun, kısa ve orta vadeli planlamalarımız hazırlanacak.
Bu konferansla amaçladığımız diğer önemli bir konu da bu çalışmanın yürütülmesi için şimdiye kadar Ekonomiyi Geliştirme Merkezi (Navenda Geşkirina Abori-N.A.R.), özerk yönetimde yer alan bakanlıklar ya da sivil toplum kuruluşlarında ekonomiyle uğraşan örgütler vardı. Bunların her biri kendi programlarına göre çalışma yürütüyordu. Aralarındaki ilişki geçmiş süreçte çok cılız kaldı. Bu nedenle de birçok sorun yaşadık. Bu konferansla genel bir ekonomi koordinasyonu örgütlemeyi hedefliyoruz. Bu koordinasyonun bütün ekonomi örgüt ve çalışmalarını kapsamasını hedefliyoruz.
Projeler toplumsal ekonomide nasıl bir rol oynayacak, komün, koperatifler?
Konferansımızla hedeflediğimiz üçüncü husus ise somut projeler ortaya çıkarmaktır. Ekonomi alanında yeni bir aşamaya geçme derecesine gelindi. İlk olarak yönetimin ne yapacağı, ikinci olarak da toplumun nasıl katılacağı konularında projelerimiz var. Bazı projeler yönetim tarafından geliştirilecek, desteklenecek ve toplumun buna katılımı sağlanacak. Bazı projelerle de toplumu teşvik edeceğiz ve toplumun kendisi ekonomik faaliyetler geliştirecek.
Sistemimizin temelini komün ve kooperatifler oluşturuyor. Bunun için de temel bir gündem maddesi olarak kooperatifler üzerine tartışma yürütüyoruz. Kooperatifler nasıl olacak? Rejim dönemindeki emeği sömüren kooperatif anlayışından dolayı toplumda kooperatif sistemine karşı belli bir ürküntü söz konusudur. Son iki yıldır kooperatif alanında bazı girişim ve tecrübelerimiz oldu. Bizim inşa ettiğimiz kooperatifler ile sistemin uyguladığı kooperatiflerin aynı olmadığı noktasında toplumda belli düzeyde bir güven yaratıldı. Bu konferansla kooperatif sistemini daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.
Diğer yandan sistemimizi tam oturtabilmek için bazı pilot bölgeler seçerek, sistemimizi buralarda örnek olması amacıyla bütün yönleriyle geliştirmeyi amaçlıyoruz.
En önemlisi de ziraatı geliştirmek istiyoruz. Rojava'da tarım gelişkindir. Devlet buraya bir ambar gibi yaklaşıyordu. Örneğin üretilen buğdayın farklı ürünlere dönüştürülmesini sağlayacak fabrikalar yapılmıyordu. Küçük fabrikalar veya atölyeler yoluyla bile olsa tarım ürünlerini farklı ürünlere dönüştürmeyi ve toplumun hizmetine koymayı hedefliyoruz. Bu da ekonomik anlamda belli bir ucuzluğu da getirecek.
Bu konferansta tarım dışında Rojava'da üretimi yapılabilecek hangi kaynaklar üzerinde durdu?
Hayvancılığı geliştirmek istiyoruz. Örneğin Kobanê'deki savaştan sonra o alanda hayvancılık bitme noktasına geldi, yağma yaşandı. Şuan halka ücretsiz büyük baş hayvan dağıtımı yapıyoruz. Bu hayvanları dışarıdan satın alıp getirtiyoruz. Alanda yeniden hayvancılığı geliştirmek istiyoruz. Yine tavuk çiftlikleri açma projemiz var. Şuan Cizîrê Kantonu'nda civciv üretim çiftliği kurma çalışmamız var. Henüz tamamlanmadı. Yine bunlar için yem fabrikası yapma yönünde adımlar atmak istiyoruz.
Konferansta da tartışıldı, Rêber Apo'da savunmalarında ifade ediyor. Temel amaçlarımızdan biri de kadın ekonomisini geliştirmek, kadını ekonomi faaliyetlerine katmak istiyoruz. Bunun için de Kadın Ekonomi Merkezi kuruluyor.”
Kadın ekonomisinden başlarsak, Rojava demokratik sisteminde neden altarnatif kadın ekonomisi?
Delil Afrin: Rojava’nın ilk ekonomik konferansını yaptık. Bir gündem maddemiz de genel ekonomi de kadının yeri üzerine tartışmalar yürüttük. Bu tartışmalarda komünal ekonomi paradigmamız temelinde komünal ekonomi ile toplumsal yaşamın ayni zamanda bir ekonominin geliştirilmesi gerekiyor. Bunun içinde önceden genel anlamda toplumun bir zihniyeti oluşturulmadan komünal ekonomiyi yaratmak ya da bunun paralelinde toplumsallığı yaratmak topluluk ekonomisini yaratmak çok kolay değildir. Komünal ekonomi de ya da topluluk ekonomisinde kadın bu toplumun yarısından fazlasıdır. Ekonomi ya da ekonomi ve kadın denilince ekonomi geliştiren aynı zamanda bunun etrafında toplumsallığı oluşturan kadının kendisidir.
Biz ekonomiyi ev yasasıdır diyoruz ve kadının işidir diyorsak ki, Önderlik böyle tanımladı. Aynı zamanda biz diyorsak ekonomi toplumun bir yaşam gerçekliğidir. Kadın yaşam ise bunun ikisi birbirinden kopmaz ikilidir. Eğer ekonomiyi tarif edeceksek kadınla tarif etmemiz gerekiyor. Kadını tarif edeceksek onu toplumsallıkla ve ekonomi ile tarif etmemiz gerekiyor. Temel bir kuramdır kadın tarifinde bunun içinde topluluklar ekonomisini komünal ekonomiyi kadınsız asla düşünemeyiz. Zaten kadın buradan çıkarıldığı için buradan ayrıştırıldığı için kapitalist sistem artı değeri çoğaltarak kendi sistemini oluşturdu. Bununla birlikte toplumun bütün doğası bozuldu.
Aile komünal ekonominin neresinde duruyor?
Modernite adı altında gelişmişlik adı altında teknoloji adi altında insanlığa düşman olan her şey yaratıldı. Bunun içinde kadın ekonominin merkezindedir. Eğer sen kadını aktifleştiremezsen kadını bir fiil olarak onu yönetim gücü söz sahibi pratik uygulayıcısı yapmazsan komünal ekonomi gelişmez. Komünal ekonomiyi eğer geliştireceksek önce çekirdek aileden başlamalıyız. Ailenin yürütülmesinde, evin yürütülmesinde, evin eşit, komünal biçimde yürütülmesinde eğer biz ailede başlamazsak adaleti sevgiyi ve ortak bir yaşamı başlamazsak biz toplumda hiç başlayamayız. Onun içinde nasıl ki evdeki sorumluluk kadına ne kadar yüklenmişse erkek de bu kadar almak zorundadır.
Bunu topluma indirgediğimizde ayni sistemi o küçücük bir aileden yani toplumun çekirdeği aile ise bunu genelleştirdiğinde eğer kadın aktif katılmazsa biz bu komünal yaşamı oluşturamayız. Kadının dışlandığı ekonomiye biz kadını dahil etmezsek ve bunun ortamlarını oluşturmazsak komünalliği yaratamayız. Biz Rojava’da gerçekleştirmezsek başka bir yerde de gerçekleştiremeyiz.
Ekonomiyi tanımlarken sadece kadını ev işleri ile tanımlamak doğru değildir. Kadının toplumsallığı ya da toplumun ekonomi bazında ihtiyaçlarını yaşam boyutunda ihtiyaçlarını gidermede kadın her anlamda aktif olmalıdır. Sadece ziraat kadının işi değildir. Birinci derecede topak ve kadın bütünselliği içinde ele alıyorsak ziraatı birincil derecede kadının yürütmesi gerekiyor.
Eğitim ve akademiler nasıl bir rol oynayacak?
Kadının sanayi ile de uğraşması gerekiyor. Bir o kadar ticaretle de uğraşması gerekiyor. Kadının adalet duygusu paylaşım duygusu, maneviyat duygusu daha fazladır. Bir bütün olarak kapitalist sistemin içinde ya da bu zihniyet içinde oluşturulan bir kadın gerçekliği var.
Biz de bununla bir mücadele içinde olmak zorundayız. Kadında bu zihniyet var. Bunu sadece erkeğe yüklemiyoruz. Şimdiki kapitalist modernite sisteminde yaratılan kadın gerçekliği ve zihniyeti de vardır. Bununla da bir bütün mücadele edilmesi gerekiyor. Mücadelesinin ayaklarını oluşturmak zorundadır. Bunu iyi şekilde yapabilmek için her şeyden önce akademilerin açılması gerekiyor. Pratik üniversite alanlarının oluşturulması gerekiyor, bir ziraatta üniversitelerin oluşturulması gerekiyor. Hem teorik anlamda bir birikim hem de pratik uygulama boyutunda kendi ekonomisini yaratmalıdır.
Kadın kendi ekonomisini hiç yaratmadı. Modernite sistemi içinde kendisi değil, başkalarına işçi olarak, köle olarak çalıştı. Kadın kendi ekonomisini yaratabilmesi açısından, kendi kendisi olabilmesi açısından eğitim alanını okullarını oluşturması gerekiyor.
Modernite sistemi içerisinde kendisi değil, başkalarına işçi olarak, köle olarak çalıştı. Kadın kendi ekonomisini yaratabilmesi açısından, kendi kendisi olabilmesi açısından eğitim alanı okullarını oluşturması gerekiyor. Eleman yetiştirebilsin, uzmanlık alanı geliştirebilsin diye. Bunu bilinç üzerinden kendi ekonomik yapılanmasını, ziraat planlamasını yapması gerekiyor. Bunun temel ayağı akademi ve okullardır. Yine kadın kooperatiflerinin oluşturarak, öz ekonomik iradesini açığa çıkarmak için. Biz bunu yaptığımızda hem kadın ekonomi anlamında gelişecektir. Bununla birlikte paralel toplumun ekonomisinin düzeltilmesi ve tekrar topluluk ekonomisinin oluşturması açısından önemli bir nokta oluyor. Yani birinci dereceden dıştalanan kadının en aktif şekilde katılması gerekiyor.”