Öztüzün: Savcı ve hakimlerin hukuk güvenceleri de ortadan kaldırıldı
Batman’da ‘Mawa Şehitliği’ne yönelik yapılan saldırı sırasında gözaltına alınan sivillerin tutuklanması için ‘çatışmayı engellemek’ iddiasıyla hukukun zorlandığı ifade edildi.
Batman’da ‘Mawa Şehitliği’ne yönelik yapılan saldırı sırasında gözaltına alınan sivillerin tutuklanması için ‘çatışmayı engellemek’ iddiasıyla hukukun zorlandığı ifade edildi.
Batman’da ‘Mawa Şehitliği’ne yönelik yapılan saldırı sırasında gözaltına alınan sivillerin tutuklanması için ‘çatışmayı engellemek’ iddiasıyla hukukun zorlandığı ifade edildi. Hakim ve savcıların da hukuk güvencesinin ortadan kaldırıldığı bir süreçten geçtiklerini ifade eden Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı Mehdi Öztüzün, tutuklamak için savcı ve hakimlerin elinde delil bulunmamasına rağmen 6 saat boyunca savcılığın karar verilmesi engellendiğini kaydetti.
Batman’da çeşitli tarihlerde yaşamını yitiren PKK’lilerin defnedildiği ‘Mawa Şehitliği’ne yapılan saldırı sırasında mezarlıkta bulunan 13 sivil arasında nöbet tuttuğunu ifade eden Öztüzün, karşı karşıya kaldıkları hukuk skandalını ANF’ye anlattı. Dağ yamaçlarında 6 km boyunca elleri kelepçeli bir şekilde yol yürüdüklerini söyleyen Öztüzün, tarihteki Kürt sürgünleri andıran görüntülerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
‘PKK’YE ‘ATEŞKES’ ÇAĞRISI YAPANLAR ŞİMDİ NEREDE?’
Çözüm sürecinin yeniden başlatılması için PKK’nin tek taraflı eylemsizlik kararına sahip çıktığını da dile getiren Av. Öztüzün, böylesi bir süreçte mezarlıkların bombalanmasına da kayıtsız kalamayacaklarını da kaydederek, “Şehitlikleri, mezarlıkları, insanlığa ait en kutsal mekanlar olarak görüyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü münasebeti ile PKK’ye tek taraflı ateşkes kararı çağrıları yapılıyordu. Benim de düşüncem tek taraflı ateşkes kararı fayda getirecekti. Ancak bununla beraber PKK tek taraflı eylemsizlik ilan ettiğinde, PKK’ye yönelik operasyonları engellemek amacıyla barış kalkanı denir, canlı kalkan denir artık ismi ne konuluyorsa konulsun ama bu savaşı durdurmak için riske girmek gerekiyordu. Ancak bu eylemsizlik kararına rağmen PKK’yi tahrik etmek amacıyla şehitliklere yönelik saldırılar karşısında durmak için biz bir gurup Mawa Şehitliğine gittik. Daha önceki gün de orada kaldık ve döndüğümüzde bunu kamuoyuyla paylaştık. Orada Kürt halkının çocuklarına ait mezarlıklar var, camii var ve güzel bir doğa var dedik. Bazı güçlerin, devletin öyle iddia ettiği gibi cephane falan böyle bir şey yoktu. Bunu basınla da paylaştık. Biz mezarlıklara yönelik müdahaleyi bekliyorduk, çünkü birçok yerde bulunan mezarlıklar bombalanarak yıktırılmıştı. Son olarak Mawa kalmıştı. Olası bir saldırıya karşı Facebook adresinde sahip çıkma çağrıları da yapmıştım. Ki bu çağrım tutuklama gerekçesi olarak önüme getirildi. Çağrımda; ‘Haydi dur PKK savaşma’ çağrısını yapanlar nerede’ buyurun gelin sadece mezarlıkların korunması için risk alın demiştim” dedi.
BİZİ ‘CANLI KALKAN’ OLMAKLA SUÇLADILAR
Mezarlıkları korumanın ‘canlı kalkan’ tanımı yapılarak tutuklanma gerekçesi yapıldığını dile getiren Av. Öztüzün, yaşamını yitirenlerin mezarları ve elinde silah bulunun askeri bir güç arasında durmanın ‘çatışmayı engellemek’ olarak lanse edilmeye çalıştığına vurgu yaparak şunu söyledi: “Saldırı sırasında sadece siyasetten gidip askerleri engellemek bu doğru bir tavır olmadığını dile getirmiştim. Mawa’da hemen o gece askeri yığınak yapılmıştı bizde orada mezarlıkların bombalamasını engellemek istemiştim. Ancak bazı kavramlar yanlış kullanıldığını belirtmem gerekiyor. Bizim oradaki eylemimiz bir canlı kalkan eylemi değildi, bundan önce Sason’a gittiğimiz eylem canlı kalkan eylemiydi. Çünkü orada gerilla güçleri ile devlet güçleri arasında bir çatışma vardı ve bu çatışmayı engellemek için gitmiştik. Bu canlı kalkandır. Canlı kalkan iki silahlı güç, ya da iki silahlı gücü korumak anlamındadır. Burada mezarlık askeri güç hedef değildir. Bu uluslararası sözleşmesinde, Cenevre Sözleşmesi’nde ek bir protokolünde ek bir canlı kalkan tanımını yapıyor zaten. ‘Askeri hedeflerin arasına giren ve korumaya çalışan canlı kalkandır’ diye bir ibare bulunmaktadır. Lahey Sözleşmesinde yaptığımız korumayı canlı kalkan olarak görmüyor.”
‘CUMHURBAŞKANININ İDDİA ETTİĞİ CEPHANELİĞE RASTLANMADI’
Savaş sırasında toplumun değer yargılarına yönelik saldırıların ahlak dışı ve alçaklık olduğunu da söyleyen Av. Öztüzün, Mawa Şehitliğinde askeri yetkili ile arasında geçen diyalogu şöyle anlattı: “Şimdi Çanakkale Şehitliğinde de anıt var, PKK Türkiye cumhuriyeti devleti ile savaşıyor, silahlı mücadele yürütüyor, ancak orası PKK için hedef değildir. Eğer PKK oraya saldırdığında biz PKK’yi kınarız. Askeri hedef değil, bu mezarlıktır. Mezarlıklara saldırı yapıldığında bu uluslararası savaş hukukuna aykırıdır deriz ve karşı çıkarız. Gerçeği hukuktan çok bu vicdan meselesidir. Ancak sabah 07.00 sıralarında binlerce askerin katılımı ile yapılan operasyonda etrafımız sarılarak üzerimize namlular çevrildi. Bize dönük yapılan anonsta “sizler bizim ve teröristler ile aramıza girdiniz teröristlere yapılan muameleyi size yaparız. Ateş ederiz” dediler. Bence çağrıda bulundum; komutan gel görüşelim, burada gerilla yok, burada sözü ettiğiniz silah ve mühimmat yok, ben kendim bu mezarlığın tümünü gezdim buna rastlanmadım. Biz sadece 13 sivil insan buradayız. Komutan; “hayır size iki dakika mühlet veriyorum” dedi. Mawa Mezarlığında sanki silah deposu gibi lanse ediliyordu. En son benim kendileri ile görüşmeme ikna oldular. Paltomu çıkartıp gittiğimde; bize kelepçeler taktılar. Öyle Cumhurbaşkanının da iddia ettiği gibi mezarlıkta cephanelik olmadığı tespit edildi ve böyle tutanaklara girdi.”
TARİHTEKİ KÜRT SÜRGÜNLERİ BİZE TEKRAR YAŞATILMAK İSTENDİ
Mezarlık nöbeti tutan 13 sivile yapılan muamelenin tarihteki Kürt sürgünleri canlandırdığını da kaydeden Av. Öztüzün, “Mahkemede de dile getirdim; Ankara olayından önce ‘oluk oluk kan akıtılacak’ diyen mafya bozuntusuna siz koruma verdiniz. Ama siz 13 sivil insan, savaşın durması ve kanın önüne geçmek isteyen tamamen sivil insana savaş esiri muamelesine maruz kaldık. 3 saat arazide ellerimiz kelepçelenerek bekletildik. Ancak merkezi biz talimat üzerine böyle bir muameleye maruz kaldık. Askerin tavrı çok düşmanca değildi ama üstten talimat almıştı. Savaş esiri gibi muameleye maruz kaldık. 6 km dağların yamaçlarında yol yürütüldük. Ve bir ara patika yolda dönüp arkama baktığımda tarihte Kürtlere yapılan bazı sürgün ve esaretlere benzeyen o görüntü ile karşılaştım” dedi.
SUÇ DELİLİ BULUNMAYINCA BU KEZ FACEBOOK’TA PAYLAŞTIKLARIM GETİRİLDİ
Siirt Başsavcılığında ifadeleri alındığı sırada tutuklanmaları için 6 saat delil arandığını dile getiren Öztüzün, son olarak Facebook sayfasında paylaştıkları çağrıları gerekçe gösterilerek mahkemeye sevk edildiğini şu söylerle dile getirdi: “Bizi savcılığa çıkarttıklarında hakim ve savcılar zorlandı. Hukuk zorlandı çünkü onlarında hukuk güvencesi yok. Savcı tam 6 saat zorlandı. Bizim tutuklanmamıza karşı çıkan savcıya, ‘bunlar canlı kalkan eyleminde bulunmuşlar’ gerekçesini gösteriyorlardı. En son facebook sayfamda paylaştıklarımı savcılığa vererek tutuklanmam için hukuk zorlandı. Bu konuda da ‘özel güvenlik bölgesi’ kavramını kabul etmeyeceğimizi, nerede Mezopotamya ve Anadolu çocuklarının birbirini vurma riski görürsem kendim canımı ortaya koyarak orada olacağım ve Anadolu’nun yoksul aile çocuklarının ölmesini maç izler gibi egemenlerin aldığı tüm kararlara karşı çıkacağımı belirttim. Bana; ‘sen bir avukatsın senin ne işin orada var’ dediler. Onlara cevabım; siz geldiniz, yoksul Anadolu çocukları oradaydı ama sizin Vali’niz neden Mawa’ya gelmedi? Biz orada olacağımızı bilmeniz gerekiyor. Orada biz gerilla görmedik, eğer gerilla ile asker karşı karşıya gelseydi emin olun biz işte o an canlı kalkan olacağımızdan hiçbir şüpheniz olmasın dedim. Bunun için şunu belirtmem gerekiyor” dedi.