İnsan hakları örgütleri rapor hazırladı: Silvan'da neler oldu?
İHD, TİHV ve Diyarbakır Tabip Odası, Silvan Raporu'nu açıkladı. Raporda, devlet güçlerinin 8 sivili katlettiğine, yine bu güçlerin sivillere hedef gözeterek saldırdığına dikkat çekild
İHD, TİHV ve Diyarbakır Tabip Odası, Silvan Raporu'nu açıkladı. Raporda, devlet güçlerinin 8 sivili katlettiğine, yine bu güçlerin sivillere hedef gözeterek saldırdığına dikkat çekild
İHD, TİHV ve Diyarbakır Tabip Odası, Silvan Raporu'nu açıkladı. Raporda, devlet güçlerinin 8 sivili katlettiğine, yine bu güçlerin sivillere hedef gözeterek saldırdığına dikkat çekildi. Mahallelerdeki duvarlarda milliyetçi, ırkçı ve cinsiyetçi tehdit içeren yazılamalar yapıldığının da vurgulandığı raporda, halkın sağlık hizmetine erişiminin engellendiği, hukukun pek çok açıdan çiğnendiği belirtildi. Raporda, tanık anlatımları ve heyetin taleplerine de yer verildi.
İHD, TİHV ve Diyarbakır Tabip Odası, Amed'in Silvan ilçesinde 3-13 Kasım günlerinde yaşanan devlet terörüne ilişkin rapor hazırladı.
İlçe merkezinde incelemelerde bulunan heyet üyeleri, devletin güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonunun ardından kentte meydana gelen tahribata ilişkin izlenimlerde bulundu. Operasyon sırasında can ve mal tehdidi ile karşılaşan halk, yaşamını yitiren sivillerin aileleri ile Silvan Belediyesi yetkilileri ile görüşmeler yapıldı.
'OPERASYONA 2 BİNİN ÜZERİNDE DEVLET PERSONELİ KATILDI'
Basın toplantısıyla duyurulan raporda, "Sokağa çıkma yasağı ilanının ardından ilçeye bir iki gün önceden sevki gerçekleştirilen savaş mühimmatı, ağır silah ve güvenlik personelinin (asker, özel harekât timleri ve sivil polisler) yer aldığı hava destekli bir operasyon gerçekleştirilmiştir. 16 Ağustos 2015 tarihinden bu yana ilçede değişik zamanlarda (3 günden az olmamak üzere) 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Süresi en uzun uygulanan yasak, 03-12 Kasım 2015 tarihlerinde ilan edilen ve 12 gün süren 6. sokağa çıkma yasağıdır" denildi.
Raporda, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 3 Kasım'da, saat 05.00’den itibaren, ilçenin tamamında ve kırsal bölgelerinde, yasağın sona erdiği 13 Kasım'a kadar mobil şebeke kesintilerinin meydana geldiğine dikkat çekildi. "Sokağa çıkma yasağı ilan edilen Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde, operasyon boyunca elektrik ve su şebekeleri tamamen kesilmiş, ilçenin yasak ilan edilmeyen bölgelerinde bu kesintilerin etkileri hissedilmiştir. Sayısı tam olarak açıklanmayan operasyon personel gücünün, 2 binin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir" denilen raporda, ilçe nüfusunun 86 bin 663 olduğu belirtildi. Yasak ilan edilen Mahallesi'nde 2 bin 812; Mescit Mahallesi'nde 6 bin 340 ve Konak Mahallesi'nde 5 bin 193 kişinin yaşadığı bildirildi.
8 SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ
Raporda, şunlar da ifade edildi: "Yasak ilan edilen Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde, operasyon süresi boyunca şiddetli çatışmalar meydana gelmiş ve mahallelerde bulunan yurttaşlar çatışmaların arasında kalmış, insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılmıştır. Operasyon sırasında, ev ve işyerleri kurşunlanmış, yaşam hakkı ihlali gerçekleşmiş, sivil yurttaşların can ve mal güvenlikleri tehdit edilecek şekilde hak ihlalleri meydana gelmiştir. Operasyon sırasında 8 sivil yurttaş, güvenlik güçleri tarafından açıldığı iddia edilen ateş sonucu yaşamını yitirmiştir."
HEYETİN OLAY YERİ İZLENİMLERİ
Raporda heyetin izlenimleri, şu şekilde aktarıldı:
"Heyet, ilk olarak Diyarbakır Caddesi üzerinde bulunan ve silahlı saldırıya maruz kalan Dicle Kıraathanesini ziyaret etmiştir. Kıraathanenin işletilmediği ve kapalı olduğu görülürken, ön cephede saldırıya ait kurşun izlerinin duvar ve cam bölmelerde halen durduğu tespit edilmiştir. Kıraathane önünde bulunana yurttaşlardan, kıraathanenin uğradığı saldırı hakkında bilgi edinilmiştir.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesi Feridun Mahallesi Diyarbakır Caddesi üzerinde bulunan Dicle Kıraathanesi silahlı saldırıya maruz kaldı. Sokağa çıkma yasağının 7'nci gününde (9 Kasım 2015-Pazartesi) gerçekleşen saldırıda açılan ateş sonucu Mehmet Gündüz (45), Seyfettin Kurt (44), Abdulsamet Kesici (50) ve Kudbettin Çiçek adlı kişiler ağır yaralandı. Yaralılar, yurttaşlar tarafından Silvan Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, Mehmet Gündüz adlı yurttaş buradaki ilk müdahalenin ardından Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiği sırada, yolda yaşamını yitirdi. Saldırının, zırhlı polis aracından açılan ateş sonucu gerçekleştiği iddia edilirken, saldırı öncesi ve sonrasına dair ortaya çıkan görüntülerde, bir zırhlı aracın olay bölgesinde ve kıraathane civarında olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu olayın meydana geldiği mahalle, sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahallelerin dışında bir bölgedir. Olayı anını ve sonrasını kaydedecek biçimde, civarda bulunan resmi kamu kurum ve kuruluşlarının güvenlik kameralarının bulunmuş olduğu heyetimizin inceleme çalışmaları sırasında tespit edilmiştir.
Mahalle girişleri ile ara sokaklara döşenen asfalt (parke ve kilit) taşların yerlerinden söküldüğü ve sokakların çeşitli yerlerine tasniflenmek suretiyle barikat amaçlı yığınak yapıldığı görülmüştür. Ayrıca yollarda açılmış çukur ve çamurlaşan bölgelerin yoğun olduğu izlenimi edinilmiştir.
Mahallelerde bulanan ev ve iş yerlerinde, kurşun izleri ve yanmadan kaynaklı tahribatlar oluştuğu görülmüştür. İzlerin, ağır ateşli silah mühimmatına ait olduğu tahmin edilmektedir. Yine mahallelerde bulanan çok sayıda ev ve iş yerinde görülen kurşun izlerinin, kimilerinin hedef gözetilerek kiminin rastgele yapılmış taranma sonucu oluştuğu inceleme sırasında yürütülen tahminler arasındadır.
Mahallelerde, sokağa çıkma yasağı süresi içersinde tahrip edildiği gözlenen içme suyu kanalları ile elektrik trafo ve kablolarının, yetkililer tarafından onarılmaya çalışıldığı gözlemlenmiş, heyetin sorusu üzerine de onarımların hızlı bir şekilde sürdüğü, ancak zaman alabileceği ifade edilmiştir.
Mahalle duvarlarında çok sayıda ve Türkiye bayrağı simgelerinin yoğun kullanıldığı milliyetçi, ırkçı ve cinsiyetçi tehdit içeren yazılamalar olduğu görülmüştür.
Mahallelerde ve sokağa çıkma yasağının sona ermesinin ardından, belediye yetkililerinden oluşan grupların hasar gören ev ve iş yerlerinde hasar tespit çalışmalarında bulundukları görülmüştür.
Mahalle sakini kimi yurttaşların ev eşyalarını toplayarak nakliyat araçlarıyla taşındıkları görülmüştür. (Taşınanlar can güvenliği gerekçesiyle, ilçenin başka semtlerine veya Diyarbakır’a taşındıklarını beyan etmişlerdir.)
Operasyon sona ermiş olmasına rağmen, mahallede yaşayan yurttaşları tedirgin edecek seviyede, özel harekat polisi mensuplarının ve zırhlı araçların mahallelerde hareketliliği dikkat çekmiştir."
YAŞAMINI YİTİRENLER
Raporda, yaşamını yitirenlere ilişkin ise şu bilgilere yer verildi: "3 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Caddesi üzerinde, Müslüm Tayar (22) isimli genç zırhlı araçtan açılan ateş sonucu, ayağından ve göğüs kısmından aldığı 4 kurşunla yaralandı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınan Tayar, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Tekel Mahallesi'nde polis tarafından açılan ateş sonucu Sertip Polat (20) isimli genç yaşamını yitirdi. 4 Kasım'da Tekel Mahallesi'nde, 24 yaşında ve 3 çocuk babası Engin Gezici isimli yurttaş polis tarafından açılan ateş sonucu vurularak yaşamını yitirdi. 4 Kasım'da Tekel Mahallesi'nde, yeğeni Engin Gezici'nin vurulduğunu öğrenen ve olay yerine giden halası İsmet Gezici de açılan ateş sonucu karnından vurularak yaralandı. Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan hala Gezici, tüm müdahalelere rağmen kurtarılmadı.
9 Kasım'da Feridun Mahallesi Diyarbakır Caddesi üzerindeki bulunan Dicle Kıraathanesi'ne zırhlı araçlardan ateş açıldı. Mehmet Gündüz (45), Seyfettin Kurt (44), Abdulsamet Kesici (50) ve Kudbettin Çicek adlı kişiler ağır yaralandı. Yaralılar yurttaşlar tarafından Silvan Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, Mehmet Gündüz adlı yurttaş buradaki ilk müdahalenin ardından Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilirken, yolda yaşamını yitirdi. 9 Kasım'da Tekel Mahallesi'nde, özel harekat timleri tarafından açılan ateş sonucu Yakup Sinbağ (20) isimli genç yaşamını yitirdi. 12 Kasım'da Mescit Mahallesi'nde, Süleyman Güleç isimli yurttaş açılan ateş sonucu yaşamını yitirdi."
TANIKLAR ANLATIYOR
Raporda, yaşamını yitirenlerin yakınları ile yapılan görüşmelere de herhangi müdahalede bulunmadan yer verildi.
Yaşamını yitiren Süleyman Güleç’e dair tanık beyanları şöyle:
A Kişi
"Kendisi bekârdı. Market vardı, markete bakıyordu. Kahvenin yanındaydı marketleri. Zaten bizim vekiller oradaydı. Onlar, bizden daha iyi biliyor. Onları kurtarmaya çalışmış. Kendini, onlara siper etmiş. Ayla Akat oradaydı, 4 milletvekilimiz oradaydı. Onlar dediler ki, 'biz nereye sığınmaya çalışıyorsak tank veya roketi, oraya doğru atıyorlar.' Helikopter yukarıdan onları tespit ediyor. Olay anında vekillerle birlikte oradaymış. Tek bir kurşunla, kalbinin üzerinden vurmuşlar. Kurşun sırtından çıkmış. Bizim vekiller onu almışlar, camiye taşımışlar. Bu arkadaşımız ki, sonradan olay yerinde şehit oldu. Onu çıkardığımızda aynen bizim gibiydi. Dünden beri enfeksiyon kapmış. Çocuk aniden düşmüş. Bunların kurşunları zehirlidir. Kana dokundu mu hemen insan gider. Bakın, iki-üç kişi de aynı bu olaylarda ayaklarından yaralanmışlar. Bu yara nedeniyle adamlar gitmişler. Hem burada, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, biz zaten dava da açacağız. Öbür arkadaşlar da gelsinler beraber bir şeyler yapacağız. Davacı olsunlar, onlar da.
B Kişi
Bir tane kurşun da omuzuna değmiş. Yani gerçekten hocam, bu M16 mermileri hepsi zehirlidir. Öbürleri, kaleşnikof veya G3 ile vurulursa bir şey olmuyor. Yani yaralar büyüktür. M16 mermilerinde hemen yara kapanıyor, iç kanamadan gidiyorlar."
Yaşamını yitiren Yakup Sinbağ’a dair ise tanıklar şunları anlattı:
A Kişi
"Başından yaralanmıştı. Kafasına isabet etmiş. 23-24‟lü yaşlardaydı. O da bekârdı. O da işçiydi. Onların evinin 100 metre yukarısında olmuş. Tekel mahallesinde. Dün Nusaybin‟de gördünüz… Bayan, ikinci katta kapıyı açıyor, aşağıya daha inmeden merdiven üzerinde onu vurdular. Kızı kendini üzerine atıyor. Onu da vuruyorlar… Sadece bir kurşun. Bildiğim kadarıyla sadece bir kurşun, başına isabet ediyor. Vekiller, çocuğun annesinden daha fazla ağlıyorlardı. Diyorlardı ki; „O olmasaydı bizden kimseyi bırakmayacaklardı‟. Diyorlardı ki „biz bir yere girdiğimizde o bizim yerimizi değiştiriyordu‟. Diyormuş ki: uçak yerimizi tespit ediyor, yerinizi değiştirin. 20 defadan fazla yerlerini değiştiriyor. Caddeye çıkınca onu vuruyorlar. Yani başkan direkt olarak İŞİD‟i kullanıyorlar ülkemizde.
Yani bazı insanlar diyor ki; bunlar kesin IŞİD‟lidir. Duvar yazıları var. Belki siz de gördünüz. Evlere baskın yapınca da aynen IŞİD‟in yöntemlerini kullanıyorlar.
B Kişi
Zaten maske takıyorlar, sakalları buralarına geliyordu (uzundu)."
Yine devlet güçlerince katledilen Müslüm Tayar’a dair tanık beyanı da şöyle:
C Kişi
"22-23 yaşındaydı. Kalıpçıydı, babası ile birlikte çalışıyordu. Dedesinin evinin önünde, 100 metre ilerde vurulmuş. Dedesinin evine gelmiş. İnternet kafesi vardı. Dükkanı erken kapatmış. Dedesinin evine doğru gidiyor. Dedesinin evine 100 metre kala tarıyorlar. Feridun Mahallesi, orada sokağa çıkma yasağı yoktu. Yanlış bilmiyorsam 5 kurşun yemişti. Tarandığı gün Silvan‟ın genelinde sokağa çıkma yasağı yoktu. Sonraki sabah, sokağa çıkma yasağı başladı. Biz de istiyoruz ki bu günden sonra böyle olaylar bir daha olmasın. Biz sonuncu olalım. Bu gençlerin hepsi, bizlerin gencidir. Dileğimiz odur ki, biz sonuncu olalım. Bu acıyı ne biz, ne arkadaşlarımız, ne de kimse yaşamasın."
Raporda, yaşamını yitiren Engin Gezi ve halası İsmet Gezici’ye dair tanık beyanlarına da şöyle yer verildi:
D Kişi - (Engin Gezici’nin dayısı)
"Zaten 7 aydır Muş‟taydı. Babası ile orda çalışıyorlardı. Çobandı. Gelip burada ev tutmuştu, Tekelde. 6 gün önce gelmişti. 3 çocuğu vardı. Benim yeğenimdi. Halasının evine giderken orda bir keskin nişancı vuruyor onu. Halası haberi alıp çıkıyor. Halasını da vuruyorlar. Halası da öldü. İsmet Gezici, 50 yaşında vardı. Onun halası… Çocuk da 23-24 yaşındaydı. Engin, evin önüne tam çıkmıştı ki… Orda Sur mahallesi var. Orda keskin nişancılar vurmuşlar. Seçimin 3. Günüydü. Ayın 4‟ü… Zaten mahallede sokağa çıkma yasağı vardı. Çatışma vardı tabi. Bir mermi vardı. Göğsünde… Vurulduğu gibi düşüyor. Halası duyunca koşuyor. Ordaki insanlar “Gitme, gitme” diye uyarıyorlar. Ama o gidiyor. Halasında da iki mermi izi var. Ev hanımı, kadındır. 55 yaşlarında. Çocuğun tam gözüne isabet etmiş kurşun. Geri geri gidip düşmüş. Mahalledekiler onu alıp eve götürüyorlar. 3 çocuğu vardı; Poyraz, Apo, Hêlîn.
Ne Engin‟in, ne halanın elinde silah var. Hala da 4-5 aydır Tekel Mahallesi‟nde yaşlı kocasıyla yaşıyordu.
E Kişi – (Mahallede ikamet eden yurttaş/esnaf)
Çok büyük bir patlama oldu orda. Zaten biz gelene dek bir şey kalmamıştı. İtfaiye de gelemiyordu. Gelenler taranıyordu zaten. Öyle bir patlamaydı ki, kültür merkezinin korkuluklarını yerinden söküp atmıştı. Dükkanlar yandı. Sonrasında dükkanlara hırsız girdi. Kalanları da hırsızlar aldı. Dükkan da hiçbir şey kalmadı. Kasamız da yok. Artık parçalandı mı ne oldu… Belediyeden gelenler oldu. Başka da kimse gelmedi. Belediye de gelip binayı inceledi. Zaten şurası da çukur olmuş, berbat olmuş. Görüyorsunuz zaten. Öbür tarafta camların tamamı kırılmış. Yukarısı da, tavan mavan hiçbir şey kalmamış. Ambarı da delmişler arkada. Genel olarak kimse gelmedi yani. Sadece bize değil.
G Kişi – (Mahallede ikamet eden yurttaş)
4 aydır dışarıdayız dedim. 10 günde bir çocuklar gelir, devlet onları vurur… Eve gidemiyoruz. Perişanız. Evimizi yıkmışlar. 4 aydır ne Büyükşehir Belediyesi, ne Silvan Belediyesi, ne insan hakları kurumları… Kimse mağduriyetimiz için gelmedi. Açlığımız, hastalığımız, perişanlığımız… Kürdistan‟sa baş göz üstüne, ama bazıları keyiflerindeyse… Bak işte Silvan, şu yukarıya git güllük gülistanlık. Kahvede okey oynuyorlar. Ben burada açım, kira 150 liradan, 300 TL olmuş. Kürdistan eyvallah da, biz perişan olmuşuz. Biz yardım talep ediyoruz. Mala Mira Camiinin karşısında ev tuttum, oraya gidiyorum. 1 çocuğum Diyarbakır‟da, 2 çocuğum İstanbul‟da. Her birimiz bir yerde. Mağduriyetimizi görmüyorlar. Sadece masada konuşmakla olmuyor.
H Kişi – (Mahallede ikamet eden yurttaş/esnaf)
Kahvehane. Evet. Kullanılamaz durumda. Belediye ya da kaymakamlık zarar tespiti için daha gelmediler. Gelip gelmeyeceklerini bilmiyorum. Yanma olayı son günlerde olmuş. Ondan önce de yakmışlardı ambarlarımızı. Burda değildik. Ama şuralara baksana. Bunlar hedef olabilir mi? Hedef olsa olmasa, adam rastgele ateş ediyor. Şurası hedef midir? Şu evin haline bak."
HEYETİN TESPİT VE KANAATLERİ
Raporda, operasyon sırasında devletin güvenlik güçlerinin sivillere yönelik, yasal yetki ve sınırlarını aşarak, kasti ve hedef gözetecek biçimde silahlı saldırılarda bulunduğuna işaret edildi. "Bu saldırılarda 8 sivil yurttaş, güvenlik güçleri tarafından açıldığı iddia edilen ateş sonucu yaşamını yitirirken, 10 yurttaş ateşli silah kullanımı sonucu yaralanmıştır. Ayrıca yasak ilan edilen mahallelerde düzenlenen operasyonlarda çıkan çatışmalarda 2 polis memuru yaşamını yitirdi, 1 polis memuru ise yaralandı" denilen raporda, "Operasyon sırasında yasak ilan edilen ve yaklaşık 14 bin civarında sivil yurttaşın yaşadığı mahallelere yönelik, operasyon kapsamında önleyici hiçbir tedbir alınmadığı, yurttaşların temel ihtiyaçlarının (açlık, susuzluk ve enerji/elektrik ihtiyacı) karşılanmadığı tespit edilmiştir" diye kaydedildi.
Rapordaki diğer tespitler ise şöyle:
"Operasyon sırasında sivil yurttaşlara ait ev ve işyerleri, güvenlik görevlilerinin rastgele açtığı ateş sonucu kurşunlanmış ve tahrip edilerek kullanılamaz hale getirilmiştir. İncelemeler sırasında kimi ev ve işyerlerinin bir kısmının veya tamamının ise, yandığı tespit edilmiştir.
Heyetimizin inceleme çalışmaları sırasında ve yurttaş beyanlarından edinilen bilgilere göre, sokağa çıkma yasağının sona ermesinden iki gün önce güvenlik güçleri tarafından ‘temizlik operasyonu’ adı verilen, mahallelerde ev ve işyerlerine yönelik baskınlar gerçekleştirilmiştir. Demokratik bir hukuk devletinde, suç ve suçlu iddiası karşısında yapılan operasyonlar sonrası güvenlik güçlerince gerçekleştirilen ‘suç mahallinin’ temizlenmesi, yine güvenlik güçlerince yapılan hak ihlallerine dair delillerin ve hakikatlerin yok olmasına, dolayısıyla da bağımsız kurum ve kuruluşların çalışma ve incelemelerinin sınırlanmasına sebebiyet vermektedir.
Operasyona katılan yüzleri maskeli özel harekât polisi mensuplarının, mahalle duvarlarına çok sayıda ve Türkiye bayrağı simgelerinin yoğun kullanıldığı milliyetçi, ırkçı ve cinsiyetçi tehdit içeren yazılamalar yaptığı, basın ile sosyal medya araçlarında yayınlanan görüntülerde ve yurttaşlardan edinilen bilgiler sonucunda tespit edilmiştir.
Milletvekili ve belediye başkanlarına yönelik, güvenlik güçleri tarafından orantısız, şiddetli müdahaleler gerçekleşmiş, ateşli silahların kullanıldığı medyaya yansıyan görüntülerle tespit edilmiştir.
Operasyon sırasında, güvenlik güçleri tarafından birçok evin kapısının kırılarak içeri girildiği ve konutlarda, herhangi bir yargı kararı ve/veya yargısal denetime tabi tutulmaksızın arama yapıldığı tespit edilmiştir.
Yasak ilan edilen mahallelerde sağlık ve eğitim hizmetleri verilmemiştir. İlçeden mahallelere yönlendirilmek istenen sağlık hizmetleri ise engellenmiştir. Operasyon sırasında ateşli silah kullanımı sonucu yaralanan yurttaşların sağlığa erişim haklarının engellendiği, vurularak yaşamı yitiren yurttaşların cenazelerinin de vurulduğu yerde günlerce bekletildiği tespit edilmiştir.
Yaşam hakkı ihlallerine ilişkin etkin bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı konusunda sağlıklı bir veriye ulaşılamamış ve ölüm olaylarının açıklığa kavuşturulmasındaki en önemli denetim aracı olan otopsi raporlarına ulaşılamamıştır.
İnceleme çalışmalarında bulanan heyetimiz, ilçede yaşanan duruma ilişkin yurttaşlarla yapmak istedikleri görüşme talebine, yurttaşların çoğunluğu, olaylar nedeniyle yaşadıkları tedirginlikten ötürü beyanlarda bulunmak istememişlerdir."
HEYETİN TALEPLERİ
Heyet, raporunun son bölümünde ise önerilerini açıkladı. Etkin bir soruşturma başlatılmasının talep edildiği raporda, şunlar kaydedildi:
"Heyetimiz, operasyon sırasında ve sonrasında kolluk kuvvetlerinin sivil halka yönelik tehdit, hakaret, saldırı ile ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden’ davranış ve yazılamalara ilişkin adli ve idari soruşturmaların derhal başlatılmasını ve bu soruşturmalar süresince ilgili personel ve amirlerinin açığa alınmasını talep etmektedir.
Anayasanın 35. maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) EK 1 No’lu protokolün 1. maddesi uyarınca herkes mallarının dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Yapılan operasyon neticesinde kişilerin mülkiyetlerine ciddi zararlar verilerek Anayasanın 35. maddesi ile İHAS’ın 1 No’lu protokolünün 1. maddesinde korunan hakları ihlal edilmiştir. Bu çerçevede kişilerin mülkiyet hakkına getirilen bu zararların derhal karşılanması gerekmektedir. Diyarbakır Valiliği tarafından bir zarar tespit komisyonu oluşturularak, olaylar sırasında yurttaşların yaşadığı maddi ve manevi mağduriyetleri karşılanmalıdır.
Silvan'da olayların ve operasyonun devamı sırasında tüm iletişim kanallarının (telefon, internet vb.) herhangi bir yargı kararı olmaksızın kesilmiş olduğu gözlemlenmiştir. Herhangi bir yargı kararı olmaksızın kişilerin anayasanın 22. maddesi ile korunan haberleşme hürriyeti ile 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti keyfi olarak sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma aynı zamanda Silvan dışındaki diğer yurttaşların haber veya fikir almak ile vermek haklarını da ihlal etmiştir. Bu şekilde sınırlandırmaya sebebiyet veren kişi ya da kurumlar hakkında adli ve idari soruşturmaların başlatılması gerekmektedir.
Heyetimiz, Mardin İli Nusaybin ilçesinde 13 Kasım 2015 tarihinde Saat 21.00’den itibaren geçerli olmak üzere süresiz olarak başlatılan ve devam etmekte olan sokağa çıkma yasağı ve ardından başlatılan polis operasyonunun, yeni hak ihlallerine yol açacağı endişesini taşımaktadır. Bu sebeple operasyonun derhal sonlandırılmasını talep etmektedir.
Heyetimiz genel olarak son 6 ayda yoğunluk gösteren çatışmalı süreç ile birlikte yaşam hakkı başta olmak üzere artan hak ihlallerine dikkat çekmektedir. Bu sebeple devlet ve hükümet organlarını, insan hakları ihlallerine yol açan güvenlik eksenli politikalardan bir an önce vazgeçmeye ve taraflara çatışmasızlık, diyalog ve müzakereye dönülmesi çağrısında bulunmaktadır."