Uluslararası Êzidî Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı

Almanya’nın Bielefeld kentinde 11-12 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen “Uluslararası Ezidi Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi yayınlandı.

Bildirgede, “Êzidîlere karşı Şengal’de işlenen fermanın tartışma götürmez bir biçimde bir soykırımı teşkil ettiği ve uluslararası düzeyde böyle tanınması gerektiği vurgulandı” denildi.

“Êzidî kadınlarına yönelik soykırımcı saldırılar ve soykırıma karşı direniş ile mücadele yöntemleri” başlığıyla 11-12 Mart 2017’de Almanya’nın Bielefeld kentinde düzenlenen Uluslararası Êzidî Kadın Konferansı’nda Şengal’deki soykırım ve kadın kırımına karşı ortak mücadele kararı alındı.

Sonuç bildirgesinde, DAİŞ’in Şengal’de işlediği soykırımın ilk defa uluslarası düzeyde kadın perspektifiyle ele alındığı konferansta, Almanya’nın yanı sıra Kuzey ve Güney Kürdistan, ABD, Kıbrıs, Ermenistan, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İsviçre ve Danimarka’dan yaklaşık 300 kişinin katıldığı belirtildi.

“Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü, Cenî Kürt Kadın Barış Bürosu ve Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu tarafından düzenlenen konferansımızı Almanya’dan Rosa Luxemburg Vakfı, :do Vakfı, UTAMARA Kadın Buluşma Merkezi, Kürdistan Kadın Öğrenciler Birliği JXK, Frauen für Frieden e.V., Courage, Feminist Parti Die Frauen; Fransa’dan Femmes Solidaires ve Uluslararası Kürt Kadın Hareketi Temsilciliği, İngiltere’den ise Peace in Kurdistan Campaign Women’s Alliance destekledi. Emeği geçen bütün kurum ve bireylere desteklerinden ötürü teşekkür ederiz” denilen sonuç bildirgesinde 8 Mart haftasına denk getirilen konferansta DAİŞ eliyle gerçekleştirilen 73’üncü fermanın farklı boyutlarıyla irdelendiği de vurgulandı.

Soykırım ve kadın kırımının paralelliğinin, Êzidîlere karşı soykırım ve Şengal’in önemi, Şengal’de soykırımın parçası olarak kadın kırımı, fermanın psikolojik ve travmatik etkileri ile aşma yolları, soykırımcı güçlerin yargılanması ve Êzidî toplumuna dayatılan soykırımı boşa çıkartma yolları konu başlıkları altında uzmanlar, araştırmacılar, aktivistler ve Şengalli kadınların deneyim ve düşüncelerini paylaştığı da ifade edilen sonuç bildirgesinde şunlara yer verildi: “Doğrudan Şengal’den konferansımıza katılmaları öngörülen Êzidî kadınlar, yetkili Alman elçiliğinin vize başvurularını reddetmesinden ötürü canlı bağlantı yoluyla katılımcılarda büyük etki yaratan konuşmalarını yaptılar. Usulüne göre yapılan başvuruları reddedip Şengal’den Êzidî aktivist kadınların konferansımıza doğrudan katılmasına engel olan Alman makamları bu tutumlarından ötürü kınıyoruz.

2 gün boyunca yürütülen yoğun ve kapsamlı tartışmalardan önemli sonuçlar çıktı. Öncelikle 73. Ferman somutunda soykırımların ağırlıkta kadın kırımı şeklinde geliştirildiği vurgulanarak, uluslararası hukuk mekanizmalarında kadın kırımını ayrı bir kategori olarak tanıma ihtiyacı ifade edildi. Bununla bağlantılı olarak Êzidîlere karşı Şengal’de işlenen fermanın tartışma götürmez bir biçimde bir soykırımı teşkil ettiği ve uluslararası düzeyde böyle tanınması gerektiği vurgulandı. Soykırımın tanıklarının Ferman esnasında ve sonrasında yaşananları çıplak bir dille anlattığı konferansımızda, soykırımda rol oynayan bütün sorumluların tespit edilerek yargılanması istendi.

Konferansımızın önemli tespitlerinden biri de Şengal’deki Êzidî toplumu açısından statüsüzlük ve savunmasızlığın fermanın önlenmemesinde temel rol oynadığı yöndedir. Bu nedenle olası yeni katliam ve soykırımların önüne geçilmesi için öz yönetim ve öz savunmanın vazgeçilmezliği vurgulandı. Konferansımızın katılımcıları Şengal’e statü çağrısında bulunup, Êzidî halkının özyönetim ve öz savunma hakkına saygı gösterilmesini istedi.

Konferansımızda ele alınan temel bir konu da soykırımın Şengal’deki Êzidî halkının kolektif psikolojisi üzerinde yarattığı etkileri. Özellikle DAİŞ tarafından kaçırılıp köleleştirilen kadın ve çocukların yaşadığı travma ve bu travmayı aşmanın yolları irdelendi. Göçertilme politikalarının soykırımın bir parçası olarak ele alındığı konferansımızda, yerinde çözümlerin önemi üzerinde duruldu. Bununla bağlantılı olarak, başta da kadınlar açısından örgütlenme, iradeleşme ve bilinçlenmenin soykırımın etkilerini aşmadaki hayati rolü ortaya konuldu.

DAİŞ tarafından kaçırılıp köleleştirildikten sonra kurtulmayı başaran genç bir Êzidî kadınının maruz bırakıldığı vahşeti anlattığı konferansımızda, hala DAİŞ’in elinde bulunan kadın, kız ve erkek çocukların durumu hepimize etkin ve sonuç alıcı mücadelenin aciliyetini anımsattı. Bununla birlikte sayıları binlerle ifade edilen DAİŞ’in elindeki Êzidî kadın ve çocukların kurtuluşunun DAİŞ’in tamamen ortadan kaldırılmasına bağlı olduğu gerçeği de konferansımızda vurgulandı. Bu nedenle DAİŞ’e karşı en etkili mücadeleyi yürüten Rojava’daki YPG ve YPJ güçleri ile Şengal’deki YBŞ ve YJŞ güçlerinin desteklenmesi gerektiği ifade edildi.

Konferansımız, KDP’ye bağlı peşmergelerin Şengal’i işgal girişiminin sürdüğü bir dönemde gerçekleşti. 3 Mart 2017’de düzenlenen saldırı sonucu Şengal’i DAİŞ’e karşı savunan biri kadın toplam yedi Şengal Savunma Güçleri üyesi savaşçı katledildi. Konferansımız KDP’yi bu işgal girişimine derhal son vermeye çağırıp, Almanya tarafından DAİŞ’le mücadele amacıyla sağlanan silahların Şengal Direniş Birliklerine karşı kullanılmasını kınadı. Ayrıca Şengal’deki Êzidî halkının siyasi iradesi, kendi kaderini tayin hakkı ve öz savunma hakkının güvence altına alınması için başta BM olmak üzere uluslararası güçler devreye girmeye çağrıldı.   

Önemli kararların alındığı konferansımızda, ayrıca soykırımın tanınması, sorumluların yargılanması ve Şengal’in yeniden inşası için gerekli desteğin sağlanması amacıyla iki çalışma grubu oluşturuldu.

İlk defa uluslararası düzeyde kadın perspektifiyle Şengal’deki Êzidîlere karşı işlenen soykırımın ele alındığı konferansımızda büyük bir kararlılık düzeyi açığa çıktı. Bu kararlılık ile uluslararası çapta etkili ve koordineli bir çalışma yürüteceğiz. Şengal’deki soykırım sadece Êzidî halkına karşı işlenmemiştir. Zira Şengal, bütün insanlığın kültür mirasıdır. Êzidî halkı şahsında insanlık değerleri ve kadın etrafında geliştirilen toplumsallık hedeflenmiştir. Öyleyse bu soykırım hepimize karşı işlenmiştir. Soykırımı boşa çıkartma ve sorumlulardan hesap sorma mücadelesini bu nedenle hep birlikte yürüteceğiz. Konferans düzenleyici kurum ve katılımcıları olarak bu görevi üstlendiğimizi kamuoyuna deklare ediyor, başta dünya kadınları olmak üzere ilgili bütün kurum ve kuruluşları bu mücadelede yer almaya çağırıyoruz.”