GÖRÜNTÜLÜ

Talatê köyünde bir direniş abidesi: Zinarin Botan

Talatê köylüleri o sabah bir çatışmaya değil, bir destana tanık oldu. Türk ordusu tarafından kuşatılan komutan Zinarin’in “Teslim ol” anonslarına “Alçaklar siz teslim olun” diye karşılık veren sesi yankılandı köyün dört bir yanında…

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Omeryan bölgesinde bulunan Xerabê Bava köyünü 11 Şubat günü abluka altına alan Türk devleti güçlerin bir hafta sonra da aynı mıntıkada bulunan Talatê köyünü kuşatmaya başladı. O sırada Talatê köyünde bulunan HPG komutanlarından Zinarin Botan’ın (Hacire Tanhan) bulunduğu noktayı kuşatarak saldırıya geçen Türk devlet güçlerine karşı sarsılmaz bir direniş sergileyerek Kürt özgürlük mücadelesi tarihine destansı bir direniş sayfası daha ekledi.

Son kurşununa kadar direnen komutan Zinarin, “Teslim ol” çağrılarına “Alçaklar siz teslim olun” diyerek son kurşunu ile yaşamına son verdi. O sabah komutan Zinarin’in kahramanlık destanına tanıklık eden Talatê köyünde Zinarin’in direniş sloganları yankılandı. 

Komutan Zinarin Botan’ı ANF’ye anlatan ikiz kardeşi Halil ve ablası Bedriye Tanhan, “Zinarin’in direnişini duyunca şaşırmadık, o çocukluğundan beri cesur bir kişiliğe sahipti” ifadelerini kullanarak Zinarin’in mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini vurguluyor. 

‘ZİNARİN’İN İLK BAŞKALDIRISI: KÖYDE ÜRETİME KATILMAK’

Zinarin Botan, 1983 yılında Omeryan bölgesine bağlı Cibilgirave köyünde ailenin ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya gözlerini açar. Zinarin’in doğumu PKK hareketinin Mardin ve Omeryan bölgesinde halkla buluştuğu, silahlı mücadele hazırlıklarını yoğunlaştırdığı yıllara denk gelir. Zinarin’in köyü Cibilgirave de bu dönemde PKK’lileri kucaklayan ve mücadeleye aktif destek veren köylerin içerisinde yer alır. Çocukluğu özgürlük hareketi mücadelesinin yoğunlaştığı, yurtsever bir ortamda geçen Zinarin’in ilk başkaldırısı ev işlerine karşı olur. Kadınların üretim dışı bırakılarak ev işlerine hapsedildiği geleneksel erkek egemen ortama başkaldıran Zinarin, erkek ikizi ile dışarıdaki işlere katılır. İkiz kardeşi Halil, Zinarin’in bu ilk direnişine ilişkin şunları paylaşıyor: “Zinnarin ‘Ben ev işlerinde çalışmam, sizinle bağ, bahçe işlerine bakacağım’ diyordu. Zinarin, kimseye benzemezdi, kararlı, çok cesur ve becerikliydi. Bu özellikleri ile köy ortamında erkekler ile birlikte üretime katılmaya ve bizimle birlikte çalışmaya başladı.”

‘ZİNARİN, CESARET ABİDESİYDİ’

Zinarin’in kısa zamanda erkeklerin oynadığı futbol ve diğer oyunlara da dahil olmaya başladığını anlatan ikizi Halil, kendisini dövmeye gelen köydeki diğer çocuklara karşı Zinarin’in kendisini koruduğunu söylüyor. Halil, şunları anlatıyor: “Bana saldırdıklarında Zinarin, o büyük cesareti ile atılır ve beni korurdu. Bir gün kafamı kırmışlardı, Zinarin, çok öfkelendi, bana ‘Merak etme, intikamını alacağım’ dedi. Ve gerçekten de kafamı kıranlardan hesabını sordu.” 

Zinarin’in çocukluğu ve ilk gençlik yılları aynı zamanda devletin köylerine yönelik her türlü baskı ve işkenceyi de yoğunlaştırdığı yıllar oluyor. Bu yıllar da Zinarin, köye gelen gerillalara karşı da büyük bir bağlılık hissediyor. 

‘GÖZALTINDA DİRENİYOR’

 

 

90’lı yılların ortalarından itibaren Cibilgirave köyüne yönelik baskılara koruculuk dayatması da eklenir. Sürekli köyü basarak köylülere işkence en devlet güçleri, Zinarin’in ailesine de aynı baskı ve dayatmayı uygular. 1996 yılında Zinarin ve ikizi Halil gözaltına alınır. Halil, Zinarin ile bir gün boyunca işkence ve hakarete uğradıklarını belirtiyor. Omeryan bölgesinde bulunan bir jandarma karakolunda tutulduklarını aktaran Halil, Zinarin’in burada sergilediği direnişi hatırlatarak, “Zinarin burada da boyun eğmedi, gözaltında da beni korumaya çalıştı, kendisini düşünmüyordu, beni düşünüyordu” dedi. 

‘KÜÇÜĞÜMÜZDÜ AMA BİZİM GÜÇ KAYNAĞIMIZDI’

Artık ilk gençliğe adım atmış olan Zinarin’in kişiliğinde, fedakarlık, emek, kararlılık ve cesaret en belirgin özellikler olarak ön plana çıkar. Zinarin ve ikizi gözaltından bırakıldıktan sonra, ikizi Halil, babası Hüseyin Tanhan, artık köyde yaşamları büyük bir baskı altına alındığı için Adana’ya giderler. Babası ve erkek kardeşleri evden ayrıldığı için Zinarin ile birlikte dışarıdaki işleri yürüttüklerini belirten abla Bedriye Tanhan, Zinarin’in bu dönemde bütün sorumluluğu üstlendiğini paylaşıyor. 

Kendisinin dışarıda yapılan işler konusunda tecrübesiz olduğunu, söyleyen abla Tanhan, şunları ekliyor: “Zinarin, beni de aileyi de ayakta tutuyordu. Bahçe işlerini, dışarıdaki diğer işleri hep Zinarin yapıyordu. O yaşta, bizden daha küçük olduğu halde bizim için büyük bir güç ve dayanaktı Zinarin…”

‘ŞEHİT BAGER’E VERDİĞİ SÖZÜN PEŞİNDEN DAĞLARA GİDER’

Zinarin, artık ailesinin tüm sorumluluğunu yüklenmiş, kararlı, köy koşullarında erkek egemen birçok tabuyu yıkmış genç bir kadındır. Mücadele ve savaş giderek yoğunlaşırken, gerilla da Omeryan bölgesinde her geçen dönem daha aktif hale gelmiştir. Bu dönemlerde Cibilgirave köyü de gerillanın sürekli ilişki halinde olduğu bir köydür. Zinarin, yoğun yurtseverlik duyguları içerisinde, köye gelen gerillaya büyük bir bağlılık gösterir ve her türlü desteği vermekten kaçınmaz. Gelen gerillalardan biri olan, Bager isimli gerillaya “Heval şehit düşersen sana söz silahını alıp takipçin olacağım” der. Zinarin’in verdiği sözün üzerinden çok geçmeden Bager 1998 yılında Omeryan bölgesinde bir çatışmada iki arkadaşı ile birlikte şehit düşer. 

‘ZİNARİN, VERDİĞİ SÖZÜ ASLA UNUTMADI VE YERİNE GETİRDİ’

Zinarin, verdiği sözün arkasında durur ve harekete geçer. Bu dönemi ablası Bedriye anlatıyor: “İlk iki girişiminde engel olduk. Ona ‘Yapma, gitme’ diyordum ama bana ‘Ben şehit Bager’e söz verdim. Ne olursa olsun sözümü tutacağım’ diyordu. Zinarin’in verdiği sözü tutacağını biliyorduk.” 

Nitekim öyle oluyor. Zinarin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın komplo ile esaret altına alındığı 1999 Şubat ayı ile birlikte bir kez daha harekete geçer ve bu defa engelleri aşarak şehit yoldaşına verdiği sözü tutar ve dağlarla buluşur. 

Zinarin’in genç yaşında gerillaya katıldığını belirten abla Tanhan, ancak Zinarin’in mutlaka başaracağına, mücadeleyi laiki ile sürdüreceğine olan inançlarının her zaman tam olduğunu dile getiriyor. 

TALATÊ KÖYLÜLERİ BİR ÇATIŞMAYA DEĞİL, BİR DESTANA TANIKLIK ETTİ

 

 

Kürdistan’ın birçok alanında emek veren, mücadele eden Zinarin Botan, çocukluğunu geçtiği Omeryan bölgesi ve Mardin alanında yürüttüğü mücadele ve duruşu ile halkın büyük güven duyduğu bir komutan olarak belleklerde yer edindi. 

Türk devlet güçleri, 11 Şubat günü Omeryan bölgesini dört koldan ablukaya alarak, Xerabê Bava köyünde saldırı başlattı. Bu saldırılardan bir hafta sonra aynı mıntıkada bulunan Talatê köyü de abluka altına alındı. Telatê köyünde bulunan Zinarin ve yoldaşları da devlet güçleri tarafından kuşatmaya alındı.

Bu anları, tanıklardan dinleyen ikiz kardeşi Halil, şu sözlerle aktarıyor: “Zinarin ve komutan Soro aynı noktada bulunuyor. Düşman büyük bir güçle saldırıyor, bu sırada köyde Zinarin’in sesi yankılanıyor. Tek bir adım geri atmıyor, Türk ordusunun ‘Teslim ol’ anonslarına, ‘Alçaklar siz teslim olun’ diye karşılık veriyor. Zinarin’in direniş sloganları köyün dört bir yanında yankılanıyor” Halil, bu anları kendisine aktaran köylülerin gözyaşlarını tutamadığını ve Zinarin’in kahramanca direnişi karşısında hayranlıklarını ifade ettiklerini ekliyor. 

‘ZİNARİN SON KURŞUNU İLE YAŞAMINA SON VERİYOR’

Zinarin Botan’ın şehadetini öğrenen ailesi Mardin’in Kızıltepe ilçesine giderek burada cenazeyi teslim aldı. Abla Bedriye Tanhan, cenaze işlemleri sırasında yanlarında duran bir memurun, çatışma sırasında köyde bulunduğunu ve Zinarin’in direnişine tanıklık ettiğini kendisi ile paylaştığını aktarıyor. Abla Tanhan, “Biz cenazeyi almaya çalışırken bizi izleyen bir memur, Zinarin’in şehit düştüğü çatışmada yer aldığını söyledi. Memur ‘Ben de o çatışmada vardım, kardeşine 15 dakika teslim olması için anons yaptık, ama o bize sloganlarla karşılık verdi. Kardeşini biz vurmadık, son mermisi ile kendi yaşamına son verdi’ diye aktardı. Bize köylüler de benzer şekilde anlattı. Kardeşim fedaice direnerek şehit düştü” diye ifade ediyor. 

‘MÜCADELESİNE SONUNA KADAR BAĞLI KALACAĞIZ’

Halil ve Bedriye Tanhan, kendileri için kardeşlerini kaybetmenin elbette acı verici olduğunu ama uğruna şehit düştüğü idealler için ne bedel gerekirse ödenmesi gerektiğini altını çiziyor. Türk devletinin Zinarin’in cenazesinden bile ürktüğünü söyleyen abla Tanhan, cenazede slogan atılmaması ve bayrak açılmaması için havadan ve karadan kuşatma altına alındıklarını anlattı. Zinarin’i doğduğu köy olan Cibilgirave’de toprağa verdiklerini aktaran ikiz kardeşi Halil, cenaze töreninde kendilerine yapılan zulmü de unutmayacaklarını ifade etti. Tüm şehitlerin anısı önünde saygı ile eğildiklerini paylaşan Halil Tanhan, gerillalara da selam göndererek, sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.