ROJIN: Medya alanını mücadele zeminine dönüştürelim

ROJIN, 8 Mart vesilesiyle tüm meslektaşlarını, gazetecilere yönelik her türlü saldırı ve tehditlere karşı seslerini ve sözlerini birleştirmeye, ortak ağlarını güçlendirmeye ve medya alanını kadınlar adına bir mücadele zeminine dönüştürmeye davet etti.

ROJIN 8 MART

Kürdistan Kadın Gazeteciler Birliği (ROJIN), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, "Medya ve toplumdaki cinsiyetçiliğe karşı mücadelemizi büyüterek, özgür ve özgün kadın gazeteciliğini daha da ileriye taşıyacağız" mesajını verdi.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kadın gazetecilerin, kadın hakları ve özgürlüklerinin ciddi tehdit altında olduğu bir dönemde karşılandığına işaret edilen açıklamada, “bu tehditlere karşı mücadele azmimizi ve özgürlüğe dair umudumuzu büyütüyoruz” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Savaş politikalarının hakim olduğu coğrafyalarda kadın gazeteciler, yaşananları topluma duyurmak için çatışma ve silahların gölgesinde hakikatin izini sürmeye devam ediyor.

Haber alma hakkı hukuk devletleri tarafından anayasalarca güvence altına alınmasına rağmen, bu hak ataerki ve totaliter rejimler tarafından keyfi gerekçelerle engelleniyor. Söz konusu rejimler gazetecilerin çalışma koşullarını güvenceye almak yerine ya katlediyor, ya tutukluyor ya da tehdit ediyor.

Bu durum en çıplak haliyle ülkemiz Kürdistan’da yaşanıyor. Bir yıllık süreç içerisinde birçok gazeteci arkadaşımız haber takibi yaparken katledildi. Yıl içerisinde katledilen gazeteciler Gülistan Tara, Hêro Bahadîn, Rosîda Mêrdîn, Cihan Bilgin sadece gazetecilik yapmıyor, aynı zamanda kadın hakları ve özgürlüklerinin savunuculuğunu da yapıyordu. Kadın mücadelesinin sesi, sözü ve kalemiydiler. Onların yaptığı her bir haber, toplumu enforme etmek kadar özgürlükleri elinden alınan kadınlar adına bir gelişim ve kazanımdır. Bir haber uğruna bedel olarak canını ortaya koymak hakikatin ta kendisidir. Bu meslektaşlarımız sadece Kürdistan gazeteciliği için değil, dünya gazetecilik etiği ve hakikatinin de öncüleridir. 

Gazetecilere yönelik çok boyutlu saldırılar sınırlar ötesi bir durum olarak devam ediyor.  

Son yıllarda temel iletişim mecralarına dönüşen dijital medya platformlarında da kadın gazetecilere yönelik saldırı ve tehditler de hız kesmeden devam ediyor.

 Kuşkusuz kadın gazetecilere yönelik artan baskılar, dünya genelinde kadınlara yönelik saldırılardan bağımsız değildir. Kimi ülkelerde cins kırımı düzeyine ulaşan saldırılar, kimi ülkelerde ise psikolojik toplumsal saldırılar şeklinde sürüyor.  

Kadını kapalı mekanlara hapsetme çabası, kadın bedeni üzerinden yürütülen politikalar, cinsel saldırılar toplumdaki ahlaki çöküntüye neden olduğu gibi, anti demokratik, anti toplumcu bir gelecek inşa edilmek isteniyor. Nitekim kadınların var olmadığı toplumların nasıl inşa edildiği Afganistan örneğinde net olarak görülüyor.

Kadın gazeteciler bir yandan ataerkil zihniyet ve geleneksel toplum baskısına maruz kalırken, öte yandan medyadaki cinsiyetçilikle, mobbingle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Tüm bu saldırılara karşı ataerkil rejimleri sarsan kadın mücadelesini görünür kılmak, kadınların seslerini duyurmak her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Tam da bu sebeplerden dolayı kadın gazeteciliği çok önemli ve kritik bir noktada duruyor. Dolayısıyla özelde kadın, genelde bütün gazetecilerin yaşam güvencesinin sağlanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, günümüz dünyasında vazgeçilmez bir konudur.

Bize hakikati miras bırakan onlarca meslektaşımızın anılarına bağlı kalarak medya ve toplumdaki cinsiyetçiliğe karşı mücadelemizi büyüterek, özgür ve özgün kadın gazeteciliğini daha da ileriye taşıyacağız.

8 Mart vesilesiyle tüm meslektaşlarımızı, gazetecilere yönelik her türlü saldırı ve tehditlere karşı seslerini, sözlerini birleştirmeye, ortak ağlarını güçlendirmeye ve medya alanını kadınlar adına bir mücadele zeminine dönüştürmeye davet ediyoruz.”