PAJK’tan 4 Nisan mesajı

4 Nisan için yazılı mesaj yayımlayan PAJK, ‘’Özgür yaşamın doğuşu anlamına gelen önderliğimizin doğum günü 4 Nisan’ı başta özgür insan Rêber Apo’ya, halkımıza ve tüm insanlığa kutlu olsun’’ dedi.

Kürdistan Özgür Kadın Partisi-PAJK, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’ı kutladı.

4 Nisan için yazılı mesaj yayımlayan PAJK, ‘’Özgür yaşamın doğuşu anlamına gelen önderliğimizin doğum günü 4 Nisan’ı başta özgür insan Rêber Apo’ya, halkımıza ve tüm insanlığa kutlu olsun’’ dedi.

Mesajın devamında, ‘’PAJK olarak kadınlara, Kürt halkına, Ortadoğu halklarına, insanlığa yeni bir umudu ve özgürlüğü müjdeleyen bu anlamda tarihsel-toplumsal bir başlangıcın ifadesi olan Önder APO’nun doğuşunu en içten duygularımızla kutluyoruz’’ denildi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yürüttüğü özgür yaşam mücadelesine dikkat çekilen PAJK mesajında şöyle denildi:

‘’Üzerine ölü toprağı serpilen Kürdistan’ın Amara köyünde gerçekleşen bu doğuş bir halkın yaşama uyanmanın yaşamla buluşmanın doğuşu oldu. Şu anda Rêber APO sayesinde hiç bir halk Kürt halkı kadar diri-canlı olmadığı gibi o kadar özgürlük mücadelesine kilitlenmemiş ve o kadar siyasallaşamamıştır. Önderliğimizin yarattığı kesintisiz mücadele ile yediden yetmişe özgürlük arayışı net, somut ve yaşamsal çizgiye kavuşmuştur.

Aslında bu doğuş şu ana kadar yaratılan bütün doğuşların özüyle yoğrulmuş bir doğuştur. İçinde barındırdığı üç doğuş ile bu doğuşa rahatlıkla halkların, kadınların, aydınlanmanın, doğal toplumun, devrimlerin, özgürlüğe çağrının ve özgür insanın doğuşu adını verebiliriz. Bütün doğuşlar burada toplandı, burada tanımlandı ve burada yeniden can buldu.’’

PAJK Koordinasyonu tarafından yayımlanan 4 Nisan mesajı şöyle;

‘’Rêber APO, yaşamda üç doğuş yaşadığını söyledi; birincisi Urfa’nın bereketli, kutsal topraklarında saygıyla andığımız Üveyş ananın gerçekleştirdiği doğuş sonrasında kendi toplumsallığını yaratması, ikincisi Kürt halkını ölüm uykusundan uyandırışıyla ve doğal sosyalizmi Kürdistan topraklarına uyarlaması olurken üçüncüsü ise yeni bir paradigma ile demokratik moderniteyi insanlığa armağan edip halkların kardeşlik halayına duruşunu gerçekleştirmesidir.

Rêber APO’nun her üç doğuşu aynı zamanda kadının doğuşudur. Yoksa en zayıf halka olarak tanımlanan kadından öncülük düzeyi bu kadar açığa çıkabilir miydi? Burada artık mücadele ettikçe ve savaştıkça kendisi olan, çoğalan, güzelleşen, sevilen ve saygı duyulan kadın gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Önderliğimizin kadına verdiği değer güven ve emeği olmasaydı bu gelişme bizler için sadece bir hayal ürünüydü. Onun için bu doğuş doğal toplumdaki tanrıçaların dirilişi aynı zamanda tanrıçaların kutsal ellerinde yaşamın yeniden örülüşü anlamına gelir. Önderliğimiz “özgür kadın güneş gibi doğar” dedi. Bugün tanrıçaların tahtı olarak bilinen dağlarımızda güneşler açılmakta ve şavkını dünyaya vurmaktadır.

2015 4 Nisan’ından bu yana hiç bir şekilde önderliğimizden haber alamamaktayız. Halk olarak ve kadınlar olarak bu durum Önderliğimizin sağlığına ve fiziki durumuna ilişkin kaygılarımızı her geçen gün daha da derinleştirmektedir. Sömürgeci, hegemonyacı bölgesel ve küresel güçlerce geliştirilen stratejik imha-inkar ve tasfiye konsepti Bakur, Şengal ve Rojava Kürdistan’ı başta olmak üzere tüm parçalarda daha özelde ve esas olarak Önderliğimiz üzerinde yürütülmektedir. Kişiye özel hukuk dışı yasalarla yönetilen İmralı’da ağır tecrit, baskı, izolasyon, tehdit politikaları üst düzeyde uygulanmaktadır. Halk olarak, kadınlar olarak varlığımızı, mücadelemizi ve tüm kazanımlarımızı Önder APO sayesinde elde ettiğimizden; Önderliğimizin esaretini biz kadınların ve halkımızın esareti olarak gördüğümüz gibi hepimizin özgürlüğünü Önderliğin özgürlüğünde görüyoruz. Esaretine hiç bir zaman alışmadık asla da alışmayacağız. Esareti sonlandırmak için gücümüzü katlayarak tüm görevlerimizi yerine getirmek için sonsuz bir çaba içinde olacağız. Esareti ortadan kaldırmak için en başta yakın zaman sonra gerçekleştirilecek olan referandumda işkenceye zulme inkara ve horlanmaya karşı hayır diyen sesimizi yükselterek irademizi göstermemiz gerekir. Bu temelde İmralı esaret sistemini yıkıncaya kadar halkımızı ve kadınları mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

Bu anlamda tarihsel doğuş olan 4 Nisan’ı bu yıl da büyük bir heyecanla, sevinçle karşılıyor, devrim coşkumuzla, direniş andımızla kutluyoruz. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımızı bütün yasaklara inat sokaklara, alanlara çıkmaya Kürdistan’ın her yanını direniş ve özgürlük meydanına çevirmeye çağırıyoruz. Bu doğuşun coşkusuyla tüm kadınları selamlıyor, tıpkı 8 Mart’ta ve Newroz’da olduğu gibi özgür güneşimizi esaret altına alan zalim Dehak’lara karşı alanlarda ve meydanlarda özgürlük şiarıyla bugünü direniş mücadelesini yükselterek taçlandırmaya çağırıyoruz.’’