Moskova’daki Kürt Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı

Rusya’nın başkenti Moskova’da dün gerçekleştirilen 2. Ulusal Kürt Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı.

Rusya’nın başkenti Moskova’da Rusya Kürt Kadın Hareketi ve Moskova Kürt Kadın Organizasyonu’nun ortak düzenlediği "radikal islama karşı kadın mücadelesinin rolü’’

konferansının sonuç bildirgesi açıklandı.

Sonuç bildirgesinde, Kürt Kadın Hareketi öncülüğünde geliştirilen mücadeleye, AKP faşizminin bölgede uyguladığı devlet terörüne sessiz kalmama, Kadın öncülüğünde Rojava’da kazanılan değerlerin uluslararası alanda güvenceye alınması ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadelenin yükseltmesi gibi önemli kararlar alındı.

Entelektüel, toplumsal ve siyasal kimlikleriyle tanınan 00 kişinin katıldığı konferansın sonuç bildirgesi şöyle:

“Kürt kadın hareketi öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz konferansımız ulusal ve bölgesel sorunların çözümünde kadın özgürlüğü temelinde sistem ve sorunlara yaklaşım belirlemiştir. Kürdistan’dan değişik temsiliyetli kadın katılımıyla gerçekleştirilen konferans kadın özgürlüğü temelinde ulusal politikalarda ve dünya sisteminin yeniden yapılandırılmasında kadının sözü, örgütlülüğü ve eylemi hakkında ortak sonuçlara ulaşmıştır. Erkek egemenlikli sistemin yaşadığı kaos 3. Dünya savaşı niteliğinde bir çatışmayı beraberinde getirmiş, erkek egemenlikli sistem başta Ortadoğu olmak üzere yeryüzünü cehenneme çevirmiştir. Sayın Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite perspektifine dayalı Kürdistan özgürlük hareketi ve Kürt halkının öncülüğünde geliştirilen halkların demokratik cephesi üçüncü yol olarak sistem kaosundan çıkmanın ve özgürlükler temelinde eşit örgütlenme ve yaşamın koşullarını geliştirmiştir. Ulus devlet karşısında demokratik ulus, merkezi tahakkümcü yönetimler yerine yerinden demokratik yönetimler, kadının kotalara sıkıştırıldığı dar alanlar yerine eşit temsiliyete dayalı demokratik sistemde yer alma örgütlülüğü ciddi bir çözüm perspektifi olarak öne çıkmıştır. Bu çözüm perspektifi yaşanan sorunlara en doğru yaklaşım olarak somutlaşırken, konferansımız bu çözüm yolunu, en temel yaklaşım olarak benimsemiştir. 

Demokratik ulus halkların eşit ve özgür katılımına ve bir arada örgütlenmeye imkan tanımasından kaynaklı cinsiyetçi politikaları reddederek kadının eşit temsiliyet temelinde yaşamın her alanında yer alma niteliğiyle kadın özgürlüğü açısından da en doğru çözüm yaklaşımıdır. Erkek egemenliğinin iktidarcı, tekçi, faşizan, kadın özgürlüğünün gaspı temelinde toplumu köleleştirici gerçeği karşısında çoğulcu, çok kimlikli, yerinden yönetim ve eşit katılımı temel nitelik olarak belirleyen demokratik ulus ve konfederal örgütlenme 21. Yüzyılın çözüm modeli, devlet ve erkek egemenlikli sistemin alternatifidir.

Tekçi ulus ve devlet yapılanmasının sonuçları Kürdistan coğrafyasında, Ortadoğu’da yürütülen savaşların gerçek sorumlusudur. Son olarak DAİŞ olarak isimlendirilen kadın ve halklar düşmanı örgütlülük ulus devlet ürünüdür, tüm hegemon güçler bu durumdan sorumludur. Kapitalist modernitenin temel özellikleri olan Bilimcilik, Milliyetçilik, dincilik, cinsiyetçilik aşılması gereken hastalıklardır. Bunu aşabilmenin yolu kadın özgürlüğünden, halkların demokratik örgütlenmesinden ve yerinden yönetim mekanizmasını geliştirmekten geçer. Bu nedenle Konferansımız 21. Yüzyılın kadın ve halkların özgürlük yüzyılı olması açısından bu perspektif ve buna dayalı geliştirilecek mücadeleyi stratejik düzeyde önemli bulmuş, dünyanın kurtuluşunun ancak bununla mümkün olacağı yaklaşımını benimsemiştir.

Buna göre;

1 – Kapitalist modernitenin yaşadığı kaosu giderme ve ömrünü uzatma amaçlı hegemonik güçlerin ortaklığı temelinde Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen 15 Şubat komplosu 3. Dünya savaşının başlangıcıdır. Özellikle Kapitalist sistem, erkek egemenliği ve halkların sömürülmesi, doğanın talan edilmesi karşısında Kadın özgürlükçü Demokratik, Ekolojik Toplum paradigması perspektifine sahip olan Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen saldırı ideolojiktir, siyasaldır, kadın özgürlüğü karşısında duruştan kaynaklıdır. Sayın Öcalan kadın yoldaşlığı ve savunduğu özgürlük değerleri nedeniyle esir alınmıştır. 3. Dünya savaşının yoğunlaştığı bu dönemlerde neden esir alındığı daha iyi anlaşılmaktadır. Fakat Sayın Öcalan paradigmal açılım ve direniş tarzıyla Ortadoğu’da şu an tek kurtuluş yolu olan üçüncü yolu halklar çizgisi olarak somutlaştırmıştır. Bu nedenle Ortadoğu’da pratikleşen özgürlükçü düşünceleri itibariyle Sayın Öcalan’ın özgürlüğü her şeyden daha fazla temel bir ihtiyaçtır.

2- Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde defalarca yaptığı girişimler Türk devleti tarafından sabote edilmiş, Türk devletinin çözüm deklarasyonuna göre davranmaması nedeniyle süreç Reber APO’nun ağırlaştırılmış tecride maruz bırakılmasına yol açmıştır. Türkiye’de faşist iktidar halkı, kadınları, tüm demokratik kesimleri hedeflemiştir. Önce Reber APO üzerinde ağırlaştırılmış tecrit geliştirmiş, peşinden şehirleri yakmış, bodrumlarda sivil insanları katletmiştir. Bu durumdan Türk devlet yönetimi ve komploda yer alan tüm güçler sorumludur.

3- Komploda yer alan taraflar Sayın Öcalan’ın yaşamından ve güvenliğinden sorumludur. Erdoğan rejiminin en son idam gündemli tartışmaları açık bir yaşam tehdidi oluşturmaktadır. Başta ABD ve AB olmak üzere Rusya bu konuda sorumluluklarını yerine getirmelidirler.

4- Kadın Özgürlük yaklaşımlarıyla devasa bir kadın mücadelesinin gelişmesinin önünü açan Sayın Öcalan en iyi kadın yoldaşıdır. Bu anlamda Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için mücadeleyi yükseltmek en temel görevdir. Kadınlar olarak bu görevimizi en doğru biçimde sahiplenme tutumu içindeyiz.

5- Türk devleti faşizan tutumları ve katliamcı politikalarıyla savaş suçu işlemiştir. En son yapılan ve açıktan halktan çalınan referandumdan sonra katilliği halkın tercihiymiş gibi gösterme çabaları içindedirler. Başta Sayın Öcalan olmak üzere kadınların, Kürt halkının, demokratik kesimlerin yaşamını tehdit etmekten bir an önce vaz geçmelidirler.

6- Ortadoğu krizi özünde bir ataerkil, iktidarcı, devletçi krizdir. Tüm özgürlük alanlarının iktidarca gaspı sorunu doğurduğu gibi aynı zihniyetin yürüteceği savaş yıkım ve kaosu derinleştirme dışında bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle Demokratik moderniteye dayalı demokratik ulus ve konfederal örgütlenme Ortadoğu’nun tek çözümüdür.

7- Kadın öncülüğü temelinde Rojava öncülüğünde geliştirilen sistem özgürlüklerin sağlanması için temel örgütlenme biçimidir. Bunu yasal güvenceye alması ve uluslararası güçlerce tanınması gerekmektedir.

8- Demokratik ulusun inşasında oluşturulacak sisteme kadının eşit temsiliyetle katılması kadın ve toplum özgürlüğü için en temel gereksinimdir. Bu nedenle yerel yönetim ve eşit temsiliyete dayalı katılımı hem bölgede, hem tüm alanlarda uygulanması ve bunun için mücadele edilmesi konferansımızın da temel sorumluluğudur.

9- Ortadoğu krizinin aşılmasına öncülük eden Kürt halkının demokratik değerler etrafında örgütlenmesi, ulus devletlerin sömürgeci politikalarına alet olmaması sürecin temel gerekliliğidir. Bu temelde Kürt halkının kazanımlarına saldıran başta Türk devleti olmak üzere bazı kesimlerle ittifak ilişkisi içine giren KDP ve benzer kesimler derhal bu tutumlarından vaz geçmelidir. Bu tarihi süreçte Kürt halkının çıkarlarını özgürlükleri temelinde sağlamak için Ulusal Kongre hemen toplanmalı, ortak bir mücadele perspektifi somutlaştırılmalıdır.

10- Kürt halkının önemli bir parçası Êzîdî Kürtlerdir. Şengal’de yaşanan saldırılar ve kadınların köle pazarında satılması Êzîdî toplumunun kendini örgütleme ve savunma hakkını her şeyden daha önemli hale getirmiştir. Son dönemde Türk devletinin eğittiği bir kısım işbirlikçi çete güçlerinin Şengal baskısı kabul edilemez. Şengal halkı kendini istediği şekilde yönetme ve örgütleme hakkına sahiptir. Bu temelde Şengal halkının özerk örgütlenmesini savunmak en temelde biz kadınların görevidir. Uluslararası güçler bunu tanımalı ve saygı duymalıdır.

11- 21. Yüzyıl iktidarcı sistemin dibe vurmasıyla kadın özgürlük sorununu her zamankinden daha fazla dışa vurmuştur. Kadın özgürlüğü sağlanmadan hiçbir özgürlük sağlanamaz, garantilenemez. Biz kadınların en temel görevi oluşan bu koşulları örgütlemek ve sonuç almaktır. Bu nedenle biz bu mücadelede varız, öncüsüyüz, sonuç alıcısı olacağız diyoruz.

12- Dünya sistemi yeniden belirlenirken ve Ortadoğu’da ciddi bir kadın öncülüğü söz konusuyken bu gerçeklik karşısında seyirci kalmamak ve kadın özgürlük mücadelesini büyütmek kararlılığındayız. Bu nedenle temel ilkemiz, “örgütlen, birlik ol, mücade et, özgürleş” şiarıdır.

13- Kadın özgürlük mücadelesi etrafında örgütlenerek erkek egemenlikli sistemin yarattığı çelişkileri aşıp politikada ortaklaşmak, mücadele etmek tüm kadınları özgürleştirir. Bunun gerektirdiği aktif duruş içinde olmanın kararlılığı konferansımızca gösterilmektedir.

14- Türk devletinin 25 Nisan’da Rojava ve Şengal’de Kürtlere karşı geliştirdiği saldırılarına karşı Başta Rusya olmak üzere tüm uluslararası güçlerin devreye girmesi.

Bu yaklaşım ve kararlaşmalar ışığında ortak örgütlenme mücadele ve özgürleşmenin gerekliliğine olan inanç ve heyecanıyla konferans delegasyonu olarak bir kez daha kararlılığımızı belirtiyor, tüm kadınları, Kürt halkını, halkları ve demokratik kesimleri özgürlük mücadelesi etrafında örgütlenmeye çağırıyoruz. Dünyayı kadınlar kurtaracaktır. Kurtaracağımız an bu andır.”