‘Kadınlar 9 Ocak’tan 8 Mart’lara alanlarda olmaya devam edecek’

Konca: “Tüm baskılara örgütlülükle cevap verebileceğimiz bir dönemdeyiz. 8 Mart’ta alanlara daha güçlü çıkacağız ve aynı şekilde 9 Ocak’ta Sakine’lerin Seve’lerin katledilişinin yıldönümüdür.

Kadınlara yönelik erkek şiddetinin bir başka şekli de bizzat devlet tarafından kadın temsiliyetine yönelik oldu. 2016’nın son aylarında başlayan kayyum furyası ile DBP’nin yanı sıra eş başkanlık sistemi, mecliste kadın grubu, eşit temsiliyet hakkı getiren Halkların Demokratik Partisi de bu saldırıların hedefindeydi. Eş Başkanı Figen Yüksekdağ dahil birçok kadın milletvekili ve yöneticisi tutuklu olan HDP’nin hem kadın temsiliyetine, hem AKP’nin kadın politikalarına bakışını hem de artan erkek şiddetini; HDP Milletvekili ve aynı zamanda HDP Meclis Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca ile konuştuk.

ŞİDDET BİR DEVLET POLİTİKASI VE İKTDARIN KENDİNİ YAŞATMA ARACI HALİNE GELDİ

Hükümetin şiddeti kadına ve muhalif olan herkese karşı resmi politika haline getirdiğini dile getiren Besime Konca, 2018 yılına girerken Aralık ayının farklı zaman aralıklarında katliamların ve trajedilerin yaşandığı bir ayı olduğunu söylüyor: “Maraş katliamının 39 yıl dönümüdür. 19 Aralık Cezaevleri operasyonunun 28 Aralık Roboski katliamının Taybet Ana’nın (İnan) katledilip cenazesinin 7 gün sokakta bekletildiğinin yıl dönümü aynı zamanda. Bir hafta önce Murat Araç adlı bir genç gözaltında katledildi. Gözaltı kayıplarını yeniden yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz. 2018’i böyle karşılıyoruz. Bunların toplamına baktığımızda devletin siyasi iktidarlar eli ile uyguladığı şiddet politikasında değişen bir şey olmamıştır. AKP iktidarı bugün bu şiddeti daha yaygın, değişik biçimler ve araçlarla bir politika olarak kadınların ve toplumun önüne koymuş durumda. Ya benim dediğim ve istediğim gibi taşıyacaksın ya da kural kaide hak hukuk özgürlük vs. tanımam. Siyasetin, hukukun, vicdanın asgari ölçüleri bile 'Ben' olgusunun mu diyelim egosunun mu diyelim gölgesinde kalmış durumda.”

2017’DE KADINLAR HEM İDEOLOJİK HEM DE FİZİKİ SALDIRI ALTINDA

AKP iktidarının neden kadınları hedef aldığı sorusuna ise Konca şu cevabı veriyor: “Erkek egemen tüm ideolojilerde ve faşizan rejimlerde kadınlar hedef alınıyor. Topluma hangi özelikleri kazandırmak istiyorlarsa bunu kadın kimliği ve cinsiyetçi kültürün inşası üzerinden yapıyorlar. Biat kültürünü, toplumu adeta sömürü çarkında köleleştirmeyi kadın kimliği üzerinden meşrulaştırıyorlar. AKP de bundan farklı bir siyaset izlemiyor. 2017, hem ideolojik olarak AKP’nin bu politikalarıyla kadınların yüzü yüze kaldığı hem de her anlamda kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımların iktidar tarafından geri alındığı bir yıl oldu. Birçok şiddet davasındaki cezasızlık durumu yargıyı da kadına karşı uygulanan şiddet biçimlerimin parçası haline getirdi. Hapishane uygulamalarında kadın tutsaklara uygulanan şiddet biçimlerinde bunu görüyoruz. Gözaltı ve yargılamalarda bunu görüyoruz, emekçilere işçilere memurlara gazetecilere, hukukçulara yapılanları görüyoruz. İnsana da doğaya da hakimiyet anlayışıyla bir saldırı var.”

KADINLARA MÜCADELE ETMEYİN MESAJI VERİLİYOR

“2017 kadınlar için fiziki, politik, hukuki, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak da saldırıların en çok yoğunlaştığı bir yıl oldu” diyen HDP’li Besime Konca, Helin Palandöken cinayetinde olduğu gibi kadına yönelik şiddetin kimi havuz medya organlarında nasıl sıradanlaştırıldığının da altını çiziyor. AKP’nin daha önce meclise gelen kürtaj ve evlilik yaşını 12’ye indiren tecavüz yasasının kadınların tepkileriyle geri çekildiğini hatırlatan Konca, yine de kürtaj yasağının fiilen hastanelerde uygulandığına; öte yandan Müftülük yasasıyla da küçük yaşta evliliğin önü yeniden açıldığına da dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Ümraniye’de herkesin gözü önünde katledilen bir kadını hatırlatan Besime Konca şunları anlatıyor: “Herkesin ve tüm kameraların önünden İstanbul’da bir kadın katledildiğinde bu bütün kadınların tedirginliğine dönüşüyor. Mesaj bütün kadınlaradır. Ekin Van’ın cenazesi teşhir edildiğinde de yine tüm kadınlaraydı mesaj. Bütün bu çoklu saldırı şiddet politikalarına rağmen aynı zamanda kadınların özgürlük taleplerini yükselttiği mücadelesini büyüttüğü bir yılı da geride bırakıyoruz. OHAL’e ve KHK’lara rağmen kadınlar sokakları terk etmedi. TjA ‘Tecrit kaybedecek özgürlük kazanacak’ şiarı ile etkinlik ve kadın eylemleri gerçekleştirdi. HDP Kadın Meclisi olarak 16 Nisan Referandum sürecinde kadın hareketleri ve inisiyatifler ile birlikte büyük bir kadın dayanışması ortaya koyduk. Parti olarak başlattığımız Adalet ve Vicdan nöbetlerine kadınların katılım ve sözünü söyleme duyarlılığı önemliydi. Kadın Meclisi olarak ‘Bu Böyle Gitmez Kadınlar İzin Vermez’ politik eylem etkinlik kampanyamız iktidarın bütün saldırı ve tasfiye manipülasyon çabalarına rağmen kadın mücadelesinde geri adım atmadık.”

AKP’nin cinsiyetçi ve milliyetçi politikalarının sadece bu iktidara muhalif olan kadınlar için değil, AKP'den beklentisi olan, 'itaat et rahat et' zihniyetine karşı sesini yükseltmeyen, itirazını örgütlemeye kadınların geleceği için de tehlike arz ettiğine işaret eden Konca, Erdoğan’ın yakın zamanda söylediği bir sözü hatırlatıyor: “Erdoğan bir konuşmasında 'Acı çektirilen her anne yaklaşan yeni bir fırtınanın habercisidir’ diyordu Filistin’de yaşananları dile getirirken. Oysa Türkiye’de Kürdistan'da daha fazlası yaşanıyor. Maraş Katliamı anmasını yasaklıyorlar, Roboski’de ailelere dava açacaklarla Taybet İnan’ın 7 gün sokakta bekletilen cenazesinin hesabını vermiyorlar; Silopi'de panzerin ezdiği kardeşlerin, Newroz’da polisin kameralar önünde katlettiği Kemal Korkut'un katillerinden bırakın hesap sormayı algı operasyonları ile bu katliamları meşrulaştırma çabasına giriyorlar. Sonra da çıkıp bu ülkenin yönetildiğine kadınların, halkların ve gençlerin inanmasını bekliyorlar.”

KÜRT KADINLARI HER ZAMAN ÖN SAFLARINDAYDI

90’lardan bu yana Kürt kadınlarının, Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinde ön saflarda yer aldığını; gerek siyasette gerekse de eşit özgür bir yaşamın inşasında Kürt sorunun demokratik çözümünde hep mücadele ettiklerini ifada eden HDP’li Konca, DBP’li belediyelerin kadına yönelik uygulamalarının neden hedef alındığını ise şu sözlerle açıklıyor: “AKP tekçi, cinsiyetçi siyaset ve parti anlayışına karşı olan herkesi hedef haline getirdi. Kayyumlarla ve 4 Kasım’daki HDP’ye yönelik siyasi darbe girişimi de Türkiye’nin demokratikleşmesinin önüne geçmenin adımlarıdır. Kürt kadınları yıllardır bir direniş ortaya koyuyor; hem ulusal bilinç düzeyinde hem kadın mücadelesi açsısından hem de demokratikleşme yolunda büyük adımlar atıldı. Demokratik Özgür Kadın Hareketi olarak örgütlendik. Cemaat operasyonlarında DÖKH yargılandı ve yüzlerce kadın hapse atıldı ama bir şekilde bu boşa çıktı. KJA (Kongra Jinen Azad/Özgür Kadın Kongresi) örgütlenmesi oldu daha sonra eş başkanlığın belediyelerde kurumsallaştırdık. Ki bu kadının doğrudan yönetimde yer alması ve yerelden yönetimin kadın siyaseti ve perspektifi ile şekillenmesi anlamında tarihi bir kazanımdı. Alışılagelmiş yerel yönetim ve meclis algısını HDP ve DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) değiştirdi.

102 belediyede seçimi kazanan DBP’de eşit temsiliyetin olması, Eş başkanlıktan, meclis üyelerine, kadın daire başkanlığı, kadın müdürlükleri, ekonomik istihdama yönelik kooperatifler, kadın istihdam pazarlar şiddetle mücadele kurumlarının kurulması; kadına yönelik erkek şiddetinin karakollarda ya da aile içi ve erkek yöntemleriyle değil, kadın dayanışmasıyla ve yöntemleriyle sorunların kadını güçlendiren tarzda çözülmesi vb. kurumsallaşmış çok büyük kadın kazanımları oldu. Bizler de HDP olarak Meclis’te bir kadın grubu oluşturduk, eş başkanlığı siyasi partilerde yasal güvenceye kavuşturduk. Burada eşit bir ilişki, eşit bir karar alma mekanizmasıyla siyasetin dilini, yöntemini değiştirmek önemliydi. Saldırı ve iradeyi gasp etme, kurumlara el koyma siyasetçileri rehin alma saldırı bu eşitliği, kırılan cinsiyetçi siyaset anlayışını yok saymaya yönelikti.”

KADIN İRADESİ HAPSEDİLDİ

2016’da başlayan 2017’de devam eden topyekün saldırıların hepsini bir bütün boşa çıkarmada zayıflıkların olduğunu ve hala büyük bir abluka altında olduklarını söyleyen Konca: “HDP Eş başkanımız Figen Yüksekdağ ile birlikte DBP eş başkanı Sebahat Tuncel, DTK Eş Başkanlığı yapmış milletvekili arkadaşınız Selma Irmak, daha önce parti eş başkanlığı yapmış arkadaşlarımız Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Gurup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel, milletvekillerimiz Gülser Yıldırım, Burcu Çelik; 27 belediye kadın eş başkanımızın ve yüzlerce parti kadın yöneticimizin zindan da rehin tutuluyor olması da örgütlü ve politik kadın iradesine de açık bir darbenin ifadesidir. Türkiye’de askeri darbelere girişimlere tanıklık ettik ancak son bir yılda bir de kadın siyasetini ve kadın siyasetçileri de hedef alan bir siyasi darbe sürecini de yaşıyoruz" dedi.

HER ŞEYE RAĞMEN MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ

Konca, milletvekilliklerinin hukuksuzca düşürüldüğüne, belediye eş başkanlarına da adeta yargısız infaz yöntemi ile cezalar verildiğine HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da dahil milletvekili arkadaşlarının ve binlerce siyasetçinin rehin tutulduğu bir dönemde HDP ile HDP Kadın Meclisi olarak kongre, konferans dönemine girdiklerine değinerek "2018'in demokrasiye, özgürlüklere ve kadın kazanımlarına yol açacak bir yıl olması için nasıl ki darbe ve OHAL rejimine rağmen 8 Mart'larda 25 Kasım'larda kadınlar alanları terk etmedi ise algı, şiddet, tehdit operasyonlarına da boyun eğmedi. Mahkeme salonunda da Meclis kürsüsünde de alanlarda ablukalarda da sözünü söyledi faşizme boyun eğmedi; 2018 de de kadınlar olarak eşitlik, özgürlük, demokrasi mücadelemizi yükselteceğiz ‘Böyle gitmez kadınlar izin vermez’ şiarımız sadece kadınlar için değil, tüm toplumun mücadele şiarı haline gelmiştir. Faşizm her çağda ve her coğrafyada hiçbir biçimi ile taşınamayacak kadar ağır bir yüktür. Son yıllarda toplumun omuzlarına yüklenmek istenen faşizmin yükünü toplum daha fazla taşımayacaktır" dedi.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, kadın konferansları ve parti kongre sürecinde yeni dönem kadın siyaset perspektifini eylem ve örgütsel çalışma tarzlarını tartışıp kararlaştıracaklarını; kadın meclislerini her yerde kurarak kadın dayanışmasını büyüterek, 8 Mart’ı ve 21 Mart’ı mücadele coşkusu ile karşılayacakları söyledi ve “Tüm bu baskılara örgütlülükle cevap verebileceğimiz bir dönemdeyiz. 8 Mart’ta alanlara daha güçlü çıkacağız ve aynı şekilde 9 Ocak’ta Sakine’lerin Seve’lerin katledilişinin yıldönümüdür. Çağrımız bu katliamların üstünün örtülmemesi sorumlularının hesap vermesidir” şeklinde konuştu.