Cumartesi Anneleri, Ahmet Bulmuş'un akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, bu hafta 1994'te kaybedilen Ahmet Bulmuş için eylemdeydi.

Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı'nda 631’inci kez bir araya geldi.

DİSK, TMMOB, KESK, TTB tarafından Kazancı Yokuşu’nda 1 Mayıs 1977 tarihinde gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitirenlerin anıldığı anma ardından Şişhane’ye yürüyen yüzlerce işçi-emekçi, sloganlar eşliğinde bu haftaki eyleme destek verdi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, TTB Genel Başkanı Raşit Tükel ile TMMOB Genel Başkanı Emin Korumaz ve sendika yöneticileri de eylemde yerini aldı.

Anneler, Nisan 1994'te Şırnak’ın Cizre ilçesinde beyaz Toros'la kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Bulmuş’un (48) akıbetini sordu.

'TAKSİM YASAĞI'NA TEPKİ

Eylemde ilk olarak konuşan 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara'da gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, adaletten hiçbir şey beklemediklerini söyledi. Bilgin, “Adalet siyasi erkin tahakkümü altına girmiştir. Katliamcılar yargılanmadı. Bugünden sonra adalet burada yoktur” dedi.

Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır ise, “Devletin gözetimi altında kaybedilen yakınlarımızın hesabını sormak için burada oturuyoruz” diye konuştu. Kırbayır, 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na izin verilmemesine de tepki gösterdi.

'23 YILLIK CEZASIZLIK SON BULSUN!'

Bu haftanın açıklamasını ise Cumartesi Anneleri adına polisler tarafından katledilen gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe okudu. Göktepe, “Ahmet Bulmuş dosyasındaki 23 yılık cezasızlık son bulsun” dedi.

Göktepe, devletin bu ağır insanlığa karşı suçtan sorumlu olan kamu görevlilerine karşı, ceza ve disiplin tedbirleri içeren bir mekanizma sağlama görevi olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

“Türkiye'de devlet tarafsız ve bağımsız soruşturmalar yürüterek, gözaltında kaybetme suçuna karışanların yargılanıp layıkıyla cezalandırılmasını güvence altına alma görevini yerine getirmiyor. Adalet sistemi ve siyasi iktidarlar, bir devlet politikası olarak gözaltında kaybetme suçunun faillerini cezasız bırakıyor. Hak ve özgürlüklerin teminatı olması gereken yargı, hak ve özgürlükleri etkisiz hale getirmenin, ortadan kaldırmanın aracı olarak kullanılıyor."

Göktepe, eylemlerinin 631’inci haftasında 23 yıldır yargı ve siyaset işbirliğiyle üzeri kapatılmak istenen bir cezasızlık dosyasını kamuoyu ile paylaştıklarını dile getirerek, Ahmet Bulmuş’un eşi Fatım Bulmuş’un "Bir mezarımız olsun, bize bu acıları yaşatanlar yargılansın!” diyen seslerini Galatasaray'dan yükselttiklerini vurguladı.

AHMET BULMUŞ'UN HİKAYESİ

Göktepe, Ahmet Bulmuş’un hikayesini şöyle anlattı:

“Ahmet Bulmuş ailesi ile birlikte Cizre'nin Hebler (Hisar) köyünde yaşıyordu. Cudi Dağı eteklerinde bulunan köy 1992 yılında güvenlik güçlerince yakılarak boşaltıldı. Bunun üzerine aile Cizre'ye göç etmek zorunda kaldı. 48 yaşındaki Ahmet Bulmuş 1994 yılının Nisan ayında bozuk radyosunu tamirciye götürmek için evinden ayrıldı. Yolda arkadaşı B.G'ye rastladı. Arkadaşının tanıdığı bir tamirciye doğru birlikte yürüdüler. Mardin Caddesi üzerinde bulunan tamirci dükkanına 4-5 metre kala, bölgedeki insanlar için devlet şiddetinin simgesi olan Beyaz Toros marka bir araç yanlarında durdu. Aracın içinden inen silahlı ve telsizli üç kişi Ahmet Bulmuş ve B.G'ye kimliklerini sordu. Kimlik kontrolü sonrasında B.G'nin kimliği iade edildi. Ahmet Bulmuş ise araca bindirildi. Araç hızla Dörtyöl istikametine doğru gitti. Olaya tamirci B.E. de tanık oldu. Olaydan bir süre sonra Cizre İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz ve emrindekiler Ahmet Bulmuş'un evine geldi. Evde arama yapıldı ama bir şey bulunamadı.

Temizöz, Fatım Bulmuş'a ‘Eşini götürdük, misafirimiz oldu, üç dört güne bırakacağız, sen bize evde ne sakladığını göster’ dedi. Fatım Bulmuş bir şey saklamadıklarını söyleyince Temizöz tarafından darp edildi. Bundan sonra da ailenin evi polis ve jandarma tarafından defalarca basılarak arandı. Sonunda gündüz vakti avluya atılan el bombası ile ev tahrip edildi. ‘Ahmet Bulmuş'la birlikte gözaltındaydık, gözlerimiz bağlıydı ama sesimizden birbirimizi tanıdık’ diyen bir tanık da aileye bilgi verdi. Ancak ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Ahmet Bulmuş'dan bir daha haber alınamadı."

1996 yılının Ocak ayında Silopi Sinan Lokantası'nın bahçesindeki kuyuda 6-7 kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşıldı. Kuyudan çıkartılan çuvalın içinde kafası olmayan bir beden de bulunuyordu. Bedenin üzerindeki giysiler sağlamdı. Olay yerinde bulunan Fatım Bulmuş bu giysilerden bedenin eşine ait olduğunu teşhis etti. Ancak yoğun korku ortamında resmi bir başvuru yapamadı. Silopi Belediyesi bulunan kalıntıları yer bilgisini açıklamadan toplu olarak Silopi kimsesizler mezarlığına gömdü. 9-14 Mart 2009 tarihleri arasında Silopi'deki BOTAŞ tesislerinde iki kuyuda yapılan kazılarda biri kafatası olmak üzere 17 kemik parçasına ulaşıldı. Bunun üzerine Vedat Bulmuş bulunan kafatasının babasına ait olabileceği düşüncesiyle Cizre Cumhuriyet Savcılığına başvuru yaptı. 24 Mart 2009 tarihinde Vedat Bulmuş Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma (2009/430) kapsamında savcıya ifade verdi. İfadesinde Cemal Temizöz'ün babasının kaybından sorumlu olduğunu belirterek olayı anlattı. Aradan 8 yıl geçmesine rağmen maddi gerçeği açığa çıkartacak ve ceza adaletini sağlayacak adli bir süreç işletilmedi, bilinen failleri korundu."

Göktepe, Bulmuş dosyasındaki 23 yıllık cezasızlığın son bulmasını, faillerin yargılanmasını istedi.