ÝHD Diyarbakır Şubesi, cezaevlerinde 41inci güne giren açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla devlet yetkilileri, büyükelçilikler ve uluslararası kuruluşlara mektup gönderdi. Şube Başkanı Raci Bilici, kamuoyundaki sessizliðe isyan ettiklerini belirterek, Günlerdir birçok alanda haykırıyoruz; bu grevler artık kritik eşiðe gelmiştir, lütfen duyarlılık gösterin diye. Çünkü bu ülkenin artık ölümlere tahammülü yoktur. Daha fazla geç olmadan sesinizi yükseltmelisiniz. Aksi takdirde yarın çok geç olabilir. Geç kalınması halinde ise, yaşanacak ölümlerin vebali hepimizin boynunda olacaktır dedi.
Türkiye genelinde cezaevlerinde 12 Eylül günü siyasi tutsaklar tarafından başlatılan ve bugün itibariyle 41inci gününe giren açlık grevi eylemine yönelik kamuoyundaki duyarsızlıða tepki gösteren ÝHD Diyarbakır Şubesi, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara mektup gönderdi. Sur Postanesi önünde toplanan ÝHDliler, mektupları göndermeden önce eyleme ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Açlık Grevleri 41. Gününde, Mahpuslar Ölümün Eşiðinde başlıklı açıklamayı okuyan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 41inci gününe giren açlık grevindeki eylemcilerin taleplerinin Öcalanın saðlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması, anadilde savunma ve eðitim hakkının tanınması şeklinde olduðunu söyledi.
41inci gününe giren süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemcisi sayısının giderek arttıðı ve siyasi davalardan yargılanan tüm tutuklu ve hükümlüleri kapsadıðını hatırlatan Bilici, Gerçekleşen bu durumla binlerce kişinin saðlık ve yaşam hakkının tehlikeye girdiði anlaşılmaktadır. Ýnsan hakları savunucuları olarak açlık grevi yapılan cezaevlerini yakın takibe aldıðımızı, ölümlerin ve sakatlanmaların önüne geçmek için gayret göstereceðimizi belirtmek isteriz dedi.
Açlık grevi eylemcilerinin taleplerinin Kürt sorununun çözümü noktasında tartışılan talepler olduðunu vurgulayan Bilici, Bu nedenle bu konuda siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Ýnsan hakları savunucuları olarak en başından beri Ýmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevinin kapatılması gerektiðini ifade ettik. Gerek uluslararası hukuk kurallarına, gerekse de mevcut ceza infaz rejimine bile aykırı olan Ýmralı sistemine son verilmesi ve Abdullah Öcalanın üzerindeki aðırlaştırılmış tecridin kaldırılması gerekmektedir. Kürt sorununun çözümü noktasında da daha önceden kendisi ile yapılan müzakerelerin uygun ortam yaratılarak sürdürülmesinin faydalı olduðu kanaatindeyiz. Siyasal iktidarın anadilde savunma hakkının kabul edilmesi için bir an önce gerekli yasal deðişikliklerin yapılması açlık grevi eylemlerinin sona erdirilmesine katkı sunacaktır diye konuştu.
Biz bugün buradan sadece Türkiye kamuoyuna deðil, dünya kamuoyuna da seslenmek istiyoruz diyen Bilici, şöyle devam etti: Belki sizden uzaktır, belki seslerini duyamıyorsunuz, belki bu feryatların size ulaşması engelleniyor ama cezaevlerinde yüzlerce mahpus ölümün eşiðinde. 41 gündür bu insanlar açlık grevinde ve ülke kamuoyu sanki sözleşmişçesine bu duruma karşı sessizlik içerisinde. Bu bir yıldırma mı, bir korku hali mi bilinmez, ama devlet kurumları, hükümet çevresi, medya, aydın kesimler anlaşmalı bir sessizlik içerisinde. Bizler bu sessizliðe, bu kayıtsızlıða isyan ediyoruz. Sizler, hiçbir çaresi kalmadıðı için bedenini ölüme yatırmanın ne demek olduðunu bilir misiniz? Bir an için düşünün; dört duvar arasında çaresizliðinizin tek çıkar yolu iradenizdir. Bu iradenizi kullanmak, bedeninizi ölüme yatırmak dışında bir yolunuz yoktur. Ýşte cezaevlerinde yaşanan budur.
YAŞANACAK ÖLÜMLERÝN VEBALÝ HEPÝMÝZÝN BOYNUNDA OLACAKTIR
Günlerdir birçok alanda bu grevlerin artık kritik eşiðe geldiðini, bu konuda duyarlılık gösterilmesi gerektiðini haykırdıklarını ifade eden Bilici, şunları söyledi: Çünkü bu ülkenin artık ölümlere tahammülü yoktur. Cezaevlerinden gelecek bir ölüm haberinin nelere yol açabileceðini hesaplayamıyor musunuz? Bölgede yaşanan çatışmalı ortam nedeniyle aðır bir sürecin yaşandıðı Türkiyede yeni ölümlerin yaşanmaması için Adalet Bakanlıðını sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Mahpuslara zorla müdahale edilerek tek kişilik hücrelere atılması ve bilinçsizce yapılacak tıbbi müdahaleler sorunları daha da aðırlaştıracaktır. Dolayısıyla sorun diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir. Bunun için de gerek Türkiye kamuoyu, gerekse dünya kamuoyunun açlık grevleri konusunda duyarlılık göstermesi gerekmektedir. Daha fazla geç olmadan sesinizi yükseltmelisiniz. Aksi takdirde yarın çok geç olabilir. Geç kalınması halinde ise, yaşanacak ölümlerin vebali hepimizin boynunda olacaktır.
Bilici, hazırladıkları mektupları, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkilileri, büyükelçilikler ve uluslararası insan hakları ve sivil kuruluşlara göndereceklerini sözlerine ekledi.
MEKTUBUN GÖNDERÝLDÝÐÝ KÝŞÝ, KURUM VE KURULUŞLAR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoðan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroðlu, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Saðlık Bakanı Recep Akdað, ABD, Almanya, Fransa, Ýngiltere, Ýtalya, Rusya Federasyonu, Ýsveç, Hollanda, Ýspanya, Ýsviçre, Belçika Ýran Büyükelçilikleri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Koalisyonu (UCMK), Uluslararası Ýnsan Hakları Federasyonu (FIDH), Avrupa-Akdeniz Ýnsan Hakları Aðı (EMHRN), Uluslar arası AF Örgütü, Avrupa Ýşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Dünya Ýşkenceye Karşı Ortak Platformu (OMCT), Avrupa Birliði Türkiye Delegasyonu Başkanlıðı, Dünya Saðlık Örgütü (WHO), Uluslararası Doktorlar Birliði (IPPNW), Kızılhaç, Ýslam Konferansı Örgütü, Nelson Mandela Vakfı, Danimarka Dış Politika Derneði.