ÝHD Diyarbakır Şubesi, Kürt illerinde 2012 yılının ilk 6 ayında 15 bin 109 hak ihlalinin yaşandıðını açıkladı. ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Hükümet birçok kesim tarafından seslendirilen diyalog ve müzakereleri sürdüreceðine, bu diyalogun birinci derecede muhatabı olan Öcalan’a yönelik aðırlaştırılmış tecrit uygulamaktadır. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit kimseye yarar saðlamayacaktır. Aksine, bu durum çatışmalı ortamı ve ölümleri körüklemektedir” dedi.
IHD Diyarbakır Şubesi, ‘Doðu ve Güneydoðu Anadolu Bölgesi 2012 yılı ilk 6 aylık Hak Ýhlalleri Raporu’nu düzenlediði bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına IHD MYK Üyesi ve Doðu-Güneydoðu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, IHD Diyarbakır, Van, Hakkari, Batman, Urfa, Mardin, Siirt, Adıyaman, Antep, Elazıð, Malatya, Bingöl, Muş, Bitlis, şube başkanları ve yöneticileri katıldı.
Basın açıklaması öncesi 1991 yılında karanlık güçler tarafından katledilen Kürt siyasetçi ve insan hakları savunucusu Vedat Aydın’ı anmak amacıyla kısa bir anma düzenlendi. Vedat Aydın’ın fotoðrafının taşındıðı toplantıda, IHD Doðu-Güneydoðu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, Aydın’ın hayatını ve mücadelesini anlattı. Ardından konuşan IHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Vedat Aydın bu ülkenin bir aydını ve önemli deðerlerinden birisi olduðunu belirterek, “Ancak, bu ülkede gerçekleşen binlerce cinayet gibi, karanlık güçler onu da aramızdan aldı. Yılmaz bir mücadele adamı olan ve insan hakları alanında büyük emeði geçen Vedat Aydın’ı katleden zihniyetin bugün halen sürdüðünü çok üzülerek belirtmek istiyoruz. Kendisi aslında failleri kamuoyunca bilinen ‘meçhul’ kişiler tarafından vurulmuştu. Bugün ise katledilen insanlarımızın katilleri, artık kendini gizleme gereði bile duymamaktadır. Bazen bir gösteri sırasında, bazen bir operasyon alanında, bazen bir sınır taşında… Dün olduðu gibi, bugün de katilleri biliyoruz belki, ama bu sistem yine gizliyor o failleri. Aradan 21 yıl geçmesine raðmen bir şeyin deðişmediði bir ülkede yaşıyoruz işte” diye konuştu.
Aydın’ın anmasından sonra rapora ilişkin basın açıklamasına geçen Bilici, yoðun siyasi gündemin olduðu ve çatışmalı sürecin tırmandıðı 6 aylık süreçte hak ihlallerinin de devam ettiðini belirterek, “Geçtiðimiz yılın son günlerinde gerçekleşen Roboskî katliamı ve sonrasında yaşanan gelişmeler, mevcut devlet sisteminin vatandaşlarından ne kadar uzak, halkının hassasiyetlerine önem vermeyen bir politikaya sahip olduðunu hep birlikte görmüş olduk. Vatandaşlarından bir özrü dahi esirgeyen bu sistem, geride bıraktıðımız 6 ayı da çatışmalara ve çözümsüzlüðe kurban etti” dedi.
Yılın başından itibaren, kış ayları olmasına raðmen, yoðun askeri operasyonlar yapılarak, bu ülkenin daðlarının kan gölüne çevrildiðini ifade eden Bilici, “Baharın gelmesiyle birlikte yoðunluðu daha da artan bir çatışmalı sürecin içerisinde bulduk kendimizi. Ve bu çatışmalar yılın ortasına doðru daha da büyüyerek, daha fazla can kaybına neden oldu. Bu operasyonlar ve çatışmalar beraberinde sivil ölümleri, köylülere yönelik baskıları, doðanın tahrip edilmesini ve daha birçok hak ihlali de beraberinde getirmiştir” diye konuştu.
'HÜKÜMETIN AKAN KANI DURDURMAK IÇIN SOMUT PROJESI YOK'
“Yaşanan bunca can kaybına ve toplumun büyük kesiminin barış çaðrılarına raðmen, ne yazık ki, barışın saðlanması konusunda gözle görülür bir çabanın olmadıðını görmekteyiz” diyen Bilici, açıklamasına şöyle devam etti: “Son bir iki ay içerisinde her ne kadar bazı projeler ve adımlardan bahsedilse de hükümetin bu kanı durdurmak için somut bir projesinin olmadıðını üzülerek belirtmek istiyoruz. Geçmiş yıllarda gerçekleşen bazı diyaloglar da maalesef durmuş durumdadır. Bu durum, siyasal iktidarın gerekli adımları atmamasından kaynaklanmaktadır. Hükümet birçok kesim tarafından seslendirilen diyalog ve müzakereleri sürdüreceðine, bu diyalogun birinci derecede muhatabı olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik aðırlaştırılmış tecrit uygulamaktadır. Bugünlerde bir yılı dolmak üzere olan aðırlaştırılmış bu tecrit uygulaması, verdiði siyasi zararın yanında aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit kimseye yarar saðlamayacaktır. Aksine, bu durum çatışmalı ortamı ve ölümleri körüklemektedir. Bu uygulama sürdüðü müddetçe görüldüðü üzere kan akmaya devam ediyor. Ve neredeyse her gün bu ülke bir evladını yitiriyor. Tekrar belirtmek isteriz ki; bu can kayıplarının vebali aðırdır. Bu vebalin birinci dereceden sorumlusu olmaktan vazgeçin artık.”
'TÜM ÇABALARA RAÐMEN CEZAEVI ŞARTLARI DEÐIŞMEDI'
Geride bıraktıðımız 6 ay içerisinde çatışmalar ve beraberinde gelen ölümlü olaylar dışında birçok alanda önemli hak ihlali yaşandıðını, bunların başında ise cezaevlerinin geldiðini kaydeden Bilici, “Açıkladıðımız bilanço rakamlarından da anlaşılacaðı üzere 6 ay içerisinde cezaevlerinde büyük sorunlar ve hak ihlalleri yaşanmaktadır. Yıllar boyu yaptıðımız açıklamalar, hazırladıðımız raporlar ve yerinde tespitlerle cezaevlerinin büyük sorun olduðunu ve buna bir an önce çare bulunmasını defalarca ilgili makamlara ilettik. Maalesef bu konuda en ufak bir düzenleme yapılmadı. Bunun sonucunda da Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi’nde büyük bir faciayla karşılaştık. 13 kişinin diri diri yanarak can verdiði bu olayın tek sorumlusu Adalet Bakanlıðı ve ilgili yetkililerdir. Ancak bilinmesini isteriz ki, sorun yaşanan tek yer Urfa Cezaevi deðildir. Türkiye’nin birçok cezaevinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır” dedi.
Cezaevlerindeki ölümün eşiðindeki hasta mahpusların durumu başta olmak üzere, uygulanan sevk ve sürgünler, sürgünler sonrası yapılan işkenceler, çeşitli hak gaspları, cezaevlerinin içinde bulunduðu durumu özetler nitelikte olduðunu vurgulayan Bilici, “Ülkemizde neredeyse her gün hasta bir mahpusun ölüm haberine uyanıyoruz. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlıðı ve Adli Tıp Kurumu’nun cezaevlerindeki bu sorunlara karşı duyarsızlıðı bu ölümlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durum hangi vicdana sıðmaktadır? Adı geçen bu kurumun başındakiler nasıl rahat uyumaktadırlar? Kendi sorumlulukları altındaki bu kurumlarda yaşanan bu ölümlerin hesabını nasıl vereceklerdir?” diye konuştu.
'TOPLUMUN TÜM KESIMLERI BASKI ALTINA ALINIYOR'
Bölgede son 6 ay içerisinde muhalif kesimlere yönelik gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama operasyonlarının hızından bir şey kaybetmediðini belirten Bilici, şunları söyledi: “Üç yılı aşkındır devam eden ve bu yıl da yürütülmeye devam edilen KCK adı altındaki operasyonlar, toplumun neredeyse bir bütününü illegal örgüt mensupları haline sokmuştur. Yapılan en ufak bir basın açıklaması bile sizin silahlı örgüt üyesi veya yöneticisi olmanız için yeterli görülmektedir. Son olarak KESK’e yönelik operasyonlarla görülmüştür ki, toplumun tüm dinamikleri baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu ülkede halen milletvekilleri cezaevindedir. Halen insan hakları savunucuları, belediye başkanları, siyasetçiler, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, öðrenciler cezaevindedir. Cezaevleri adeta üç kuşak aileleri bünyesinde barındıran bir hal almıştır. Bu soruna köklü bir çözüm bulunacaðına, yapılan son yasal deðişiklikle Özel Yetkili Aðır Ceza Mahkemeleri’nin yapısının deðiştirilmesi yoluna gidilmiştir. Ancak bizler biliyoruz ki, bu deðişiklik de bu sorunun çözümüne çare olmayacaktır. Sistemin mantıðı deðişmediði sürece de çare olmayacaktır.”
Bu yıl da hiçbir hak ihlali ve sorunun giderilmediði ifade eden Bilici, “Işkence halen sürmekte, düşünce ve ifade özgürlüðü önündeki yasal engeller kaldırılmamaktadır. Halkın ve kurumlarının yapmak istedikleri toplantı ve gösteriler sürekli olarak yasakçı zihniyetin engellerine takılmaktadır. Bölgemizde halen kadın katliamları yaşanmakta, kadınlara yönelik şiddet devam etmektedir. Yetkililer halen çocuklara yönelik koruyucu politikalar geliştirmekten uzak bir pozisyondalar. Toplumun tüm dezavantajlı kesimleri halen çeşitli hak ihlallerine maruz kalmaktadır” dedi.
'BIR AN ÖNCE DIYALOG VE MÜZAKERE KAPILARINI AÇIN'
Tüm bu yaşananların yegane sorumlusunun Kürt meselesindeki çözümsüzlük olduðuna dikkat çeken Bilici, “Kürt meselesinde yaşanacak bir ilerleme, atılacak bir adım diðer sorunların çözümünü de beraberinde getirecektir. Ancak mevcut politikalarda ısrar edilmesi halinde sorun daha içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Bizler insan hakları savunucuları olarak artık bu tablonun deðişmesi gerektiðine inanıyoruz. Bunun için de bir an önce diyalog ve müzakere kapılarının açılması, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiðini belirtiyoruz” diye konuştu.
Bilici'nin açıklaması ardından ÝHD Doðu ve Güneydoðu Anadolu Bölgesi Temsilcisi Şevket Akdemir, 2012 yılı 6 aylık Hak Ýhlalleri Raporu'nu açıkladı. Raporda yer alan bazı başlıklar ve ihlal rakamları şöyle;
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan güvenlik güçleri – 56 ölü, 119 yaralı
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan PKK militanı – 122 ölü, 4 yaralı
*Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, çatışmalardaki sivil ölümler – 16 ölü, 75 yaralı
*Kuşkulu ölümler – 13
*Resmi hata ve ihmal sonucu – 16 ölü, 2 yaralı
*Asker / polis intiharı – 2 intihar 1 teşebbüs
*Kadın intiharları – 14 intihar, 4 teşebbüs
*Erkek intiharları – 19 intihar, 8 teşebbüs
*Çocuk intiharları – 10 intihar 3 teşebbüs
*Gözaltına alınanlar – 2.675
*Tutuklananlar – 1.006
*Ýşkence ve kötü muamele – 398
*Soruşturma, dava ve cezalara maruz kalan kişi sayısı – 1.386
*Baskına ve saldıra uðrayan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 84
*Kapatılan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 9
*Toplatılan ve yasaklanan yayınlar – 632
*Anadilde savunma yasaðı – 292
*Cezaevlerinde yaşanan ihlaller – 1.350
*Toplumsal olaylara müdahale – 73 müdahale, 122 yaralı
*Gözaltına alınan sıðınmacı ve göçmenler – 2.176
*Yaşamını yitiren sıðınmacı ve göçmenler – 6
*Arazi yayla mera ve otlak yasaðı – 40
*Askeri operasyonlar sonucu yaşanan ihlaller – 25
*Toplu mezar iddiası – 9 toplu mezar – 39 kişi
*Militanların cenazelerine yönelik uygulamalar – 9
*Diðer ihlaller – 4.292
Toplam ihlal sayısı: 15.109