Cezaevleri Ýzleme Koordinasyonu, açlık grevindeki tutsaklara B1 vitamininin özellikle verilmediðine dikkat çekti. Tutsaklara kötü muamele ve tecrit işkencesi uygulandıðı bilgisini verdi.
Aralarında YAKAY-DER, 78'liler Girişimi, ÇHD, MKM, Halkevleri, ÝHD, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduðu Cezaevleri Ýzleme Koordinasyonu, 12 Eylül'de cezaevlerinde başlayan ve 43'üncü gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çekmek için Cezayir Restaurant toplantı salonunda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Ýstanbul Baðımsız Milletvekili Levent Tüzel, Barış Anneleri, açlık grevindeki eylemcilerin aileleri de katıldı. Salona, "Süresiz dönüşümsüz açlık grevleri 43'üncü gününde cezaevlerinde ölüm deðil çözüm" pankartı asıldı. Açıklama yapan ÝHD Ýstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, 1980 yılından bugüne kadar cezaevlerinde açlık grevleri ve ölüm oruçları sonucunda 144 insanın yaşamını yitirdiðini hatırlattı. Efe yetkililere seslenerek şöyle konuşu: "43'üncü gününe giren açlık grevinin ölümler yaşanmadan ve kalıcı sakatlanmalar oluşmadan bitirilmesi için talepler dikkate alınarak çözüm yolları bulunmalıdır. Aksi takdirde cezaevlerinde yaşanacak ölümlerin ve çözümsüzlüðün tek sorumlusu siz olacaksınız."
EYLEMCÝLERE KÖTÜ MUAMELEDE BULUNULUYOR
Efe'nin ardından konuşan Türk Tabipleri Birliði (TTB) üyesi Dr. Nevin Küçükçallı, "Bu ülkede birçoðumuz açlıkta ustalaştık ve ne yazık ki bir kısmımız da uzmanlaştık" diyerek, 43'üncü gününe giren açlık grevlerinin kritik bir sürece evrildiðini söyledi. Küçükçallı, Tekirdað 2 No'lu F tipi ve Silivri Cezaevi'nde açlık grevindeki tutsaklara cezaevi yönetimi tarafından kötü muamele ve tecrit işkencesi uygulandıðını belirterek, "Tüm bunların yanında B vitamini alımı çok yaşamsal bir ihtiyaç olmasına raðmen, B vitaminlerinin açlık grevcilerine ulaştırılmasında sıkıntı yaşanıyor" dedi. Küçükçallı, açlık grevindeki tutsakların, uzun süre beslenmemeye baðlı olarak baðışıklık sistemlerini çökebileceðini belirterek, cezaevlerine acil olarak tuz, şeker, temiz su ve B1 vitamini ulaştırılması gerektiðinin altını çizdi. "Açlık grevleri intihar eylemi deðil protestodur ve asıl amaç yaşamaktır" diyen Küçükçallı, yetkililerin acil olarak gerekli girişimlerde bulunması gerektiðini söyledi.
B1 VÝTAMÝNÝ ÖZELLÝKLE VERÝLMÝYOR
Küçükçalı'nın ardından konuşan Avukat Gülizar Tuncer, cezaevlerine gerçekleştirdikleri ziyaretler sonucunda, açlık grevine ilk başlayan tutsakların durumunun gittikçe kötüye gittiðinin altını çizerek, cezaevlerinde B1 vitamini sıkıntısı olduðunu söyledi. Tuncer, cezaevlerine B1 vitamini götürme talebinde bulunduklarını; ancak bu talebin cezaevi yönetimi tarafından reddedildiðini belirterek, "Cezaevi yönetimiyle sorun yaşayan mahkumlara özellikle verilmiyor. Açlık grevinde olmalarına karşın cezaevi yönetiminin işkence ve kötü muamele uygulamasına maruz kalıyorlar" diye konuştu. Acil bir durumda cezaevi revirlerinde doktor bulunmadıðını da belirten Tuncer, açlık grevine giren tutsakların en fazla 3 kere doktor muayenesine çıkarıldıðını ve rutin muayenelerinin yapılmadıðını söyledi. "Tedavi kabul etmemek bir tutumdur; ancak tıbbi kontrol yapmamak insanlık suçudur" diye belirten Tuncer, bu uygulamaların asla kabul edilemeyeceðini söyledi.
TUTSAKLARIN ÇIÐLIÐI HEPÝMÝZ ÝÇÝN UYARICI NÝTELÝKTE
Ýstanbul Baðımsız Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ise, açlık grevi eylemlerinin özgür olmak adına alınmış kararlar olduðunu vurgulayarak, çözüm bekleyen bu sorunun tüm Türkiye halklarının meselesi olduðunu belirtti. Tüzel, dün Esenyurt'ta yürüyüş yapmak isteyen kitleye müdahaleyi hatırlatarak, AKP hükümetinin kamuoyu yaratılmasını istemediðini söyledi. Anadilde savunma ve eðitim talebi gibi meşru hak olan düşüncelerini ifade ettikleri için binlerce insanın rehin alındıðını belirten Tüzel şöyle konuştu: "Türkiye hakları çok aðır bedeller ödedi; ancak Kürt halkı daha fazla bedeller ödedi. Biz Kürt analara söz verdik artık gözyaşı olmayacak diye. Cezaevlerinde yükselen çıðlık hepimiz için uyarıcı olmalıdır. Bu eylemlerde hayatını kaybedenler olursa yıllardır acı çeken Kürt halkının umutları kırılacak ve bu başka bir ayaða kalkışın meşru bir ifadesi olacak. Türkiye'de bugüne kadar söz söylemiş herkes hükümetin bu insanlık dışı tutumundan vazgeçirmeye dönük tutum sergilemelidir ve bu bayramı kardeşlik bayramı olarak kutlamak isteyen herkes harekete geçmelidir."
TUTSAK AÝLESÝNDEN ERDOÐANA ÇAÐRI
3 Ekim'de Giresun E Tipi Cezaevi'nden açlık grevinde olan Ubeyit Şen'in Babası Hasan Şen de, Başbakan Recep Tayyip Erdoðan ve hükümete seslenerek, "Üç maymunu oynamayın. Bu talepler uluslararası kamuoyunda meşru kabul edilen taleplerdir. Dünya'da 7 bin dil varken sadece Kürtlerin dillerine kısıtlama var. Bu taleplerin önündeki engeller kaldırılsın. Ya bu talepler kabul edilecek ya da ölümü göze alarak bu talepler için mücadele edeceðiz" dedi. Barış Annesi Döndü Ergin ise, 30 yıldır süren bu savaşı durduracak geminin kaptanının PKK Lideri Abdullah Öcalan olduðunu söyleyerek, "Biz bunları 12 Eylül'de Diyarbakır zindanlarında yaşadık. Ýnsanım diyen herkese sesleniyorum bu sese kulak versinler. Bu çocuklara bir şey olursa ellerimiz buna göz yumanların yakasında olacak" dedi.