‘Türklerin Lozan’ı Kürtlerin Sevr’idir’ – Veysi Sarısözen

‘Türklerin Lozan’ı Kürtlerin Sevr’idir’ – Veysi Sarısözen

Yazın ortasındayız ve Kürt baharı işte şimdi başlıyor. Batı Kürdistan’da devrimci güçleri birleştiren TEV-DEM “devrimi” ilan etti:

“Geleceðimizi yeni bir temel üzerinden yeniden inşa ediyoruz. Böylesi anlar tarihin en heyecanlı, en dinamik, en yaratıcı anları olmaktadır. Devrimin zafer günlerini yaşıyoruz.

Kürdistan halkı 19 Temmuz’da Kobani’de, 20 Temmuz’da da Afrin’de halk meclisi komiteleri öncülüðünde yönetime el koyarak tarihi bir adım daha atmıştır.”

Batı Kürdistan Kürt örgütleri, Hewler’de güçlerini birleştirmişlerdi. Medyada bu büyük adımın Karayılan ve Barzani anlaşmasıyla gerçekleştiði duyurulmuştu. Şimdi atılan bu adımın ilk sonuçları, anlaşmanın mürekkebi kurumadan ortaya çıkmış bulunuyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde bölgenin haritası Kürdistan’ın bölünmesi ve paylaşılması temelinde gerçekleşti. Irak-Türkiye sınırı ve Suriye-Irak sınırı Kürdistan topraklarından geçiyor. Bu sınırların her iki tarafında bölünmüş Kürtler yaşıyor. Ýran-Türkiye sınırı da öyle.

Ýşte bu statüko şimdi yıkılmakta.

Haritayı açın ve bakın:

Artık Irak devletinden söz etmek zor. Bölünmenin eşiðinde. Kürt, Sünni ve Şii toplumları birbirinden ayrılmak üzere... Sıra Suriye’de. Gidiş o gidiş ki, iç savaşın sonunda bu ülke de Kürt, Sünni Arap ve Alevi Arap-Hıristiyan toplumları arasında bölünecek...

Sonra?

Sırada Ýran var. Orada şimdilik Şii harcı güçlüyse de bölünme potansiyeli de büyük. Ýran topraklarında Azerbaycan’da yaşayan Azeri nüfustan daha büyük bir Azeri toplum var.

Daha sonra?

Daha sonra sıra Türkiye’de olacak... Gidiş budur.

Şimdi bölünmeye aday bu iki ülke, Ýran ve Türkiye, kendilerini de bölecek bir yolda doludizgin yürüyor.

Durum şu: Ýran, Irak’taki Şii çoðunluðun Irak’a egemen olması için müdahale ediyor. Bu durum Güney Kürdistan’ı tehdit ediyor.

Türkiye, Suriye’deki Sünni çoðunluðun Suriye’ye egemen olması için müdahale ediyor. Bu durum Batı Kürdistan’ı tehdit ediyor.

Ýki rakip devletin çıkarları Kürtlerin özgürlüðüyle çatışıyor. Bu ikili tehdit, Kürtlerin birliðiyle aşılabilir. Kürtler kendi aralarında birleşir ve Irak’ta tehdit altındaki Sünni azınlıkla ve Şii çoðunluðun demokratik güçleriyle, Suriye’de tehdit altına giren Alevi azınlıkla ve Sünni çoðunluðun demokratik güçleriyle ittifak kurabilirse, Ýran ve Türkiye’nin hegemonyacı saldırısı geriletilebilir. Aynı zamanda Ortadoðu’nun yeniden parçalanmasının önüne geçilebilir.

Sınırların bu şekilde deðişmesi ve ülkelerin parçalanması, dolayısı ile de uzun bir tarihsel dönem boyunca bölgenin kanlı savaşlara sahne olması kader deðildir.

PKK’ye karşıtlıðı çok iyi bilinen Prof. Taner Akçam, geçtiðimiz günlerde New York Times gazetesine yazdıðı bir makale vesilesiyle verdiði demeçte, bu görüşü çok açık bir şekilde dile getirdi. Ýzninizle Akçam’dan uzun bir alıntı yapacaðım.

“Suriye ve Ortadoðu’da 1916 ‘Sykes-Pichot düzeni’ sona ermiştir. Yeni düzen, Ýngiliz ve Fransızların çizdiði sınırlar üzerinden olmayacak.

Sömürgeciliðin dayattıðı sınırların anlamsızlaşması, yeni sınırların çizilmesi zorunluluðu olarak anlaşılmamalı... Ortadoðu’da izlenecek strateji, yeni düzene uygun yeni sınırlar çizmek olmamalı. Ortadoðu ve Balkanları ‘sınır çizmek’ zihniyeti kan gölüne çevirmiştir.

Yapılacak şey ‘sınırları anlamsızlaştıracak’ bir çizgi izlemektir. Bu da ulusal devletler modelinin ötesine geçen bir perspektife sahip olmaktır. Çarpıcı bir örnek vermek isterim; bizlerin çok onur duyduðu, Türk Lozan’ı aslında; Kürtler’in Sevr’idir.

Ortadoðu’da artık Kürtlerin Sevr’ini sona erdirecek bir çizgi tutturmak gerekir, diye düşünürüm. Kürtler bölge halklarının sınırlar ötesi birlikteliði için büyük bir şanstır. Ve Kürtlerin Sevr’ine son verecek tutum, bölgenin geleceðini kurar.

Bunun için ama yeni sınır çizmek deðil, var olanları anlamsızlaştıracak bir çizgi gerekir. Bunu yapabilmeniz için ise, Ortadoðu’yu herkesin evi olarak örgütlemeyi bilmeniz gerek. Ortadoðu, Hıristiyan, Müslüman, Musevi, Alevi, Türk, Kürt, Arap, Yahudi herkesin ortak vatanı olabilir.”

Şu tezlere katılıyorum:

1. Türk Lozan’ı aslında, Kürtlerin Sevr’idir.

2. Bölge halklarının sınırötesi birlikteliði için Kürtler büyük bir şanstır.

3. Ortadoðu herkesin “Ortak Vatanı” olabilir.

Eðer Akçam’ın bu görüşleri Türk aydınlarına, demokratlarına da mal olursa, biliniz ki, Türkiye’de gerçek bir demokratik hareketin de temelleri atılmış olacak.

Evet, bu görüşler “ucu açık” görüşlerdir. “Ortak vatan” bir Amerikan-Türk “projesi” de olabilir; PKK önderinin temellerini attıðı “Konfederal” bir özgürleşme hareketi de... Şurası kesin: Parçalanmış vatanlara, ulus devletlere kıyasla, “ortak vatan” ikinci alternatif için çok daha elverişlidir.

Gözlerimizin önünde bir devrim gerçekleşiyor. O devrim bize “Tahrir Meydanı’ndan” çok daha yakın. “Ortadoðu: Ortak Vatan”ın yolu, Batı Kürdistan’ın kurtuluşundan geçiyor.

Devrimi selamlıyor ve herkesi devrimle dayanışmaya çaðırıyoruz.