Sürecin daha da ilerlemesi için!..

Barış ve demokratik toplum sürecine yeni bir hamle yaptıran bu silah imha etme eyleminden sonra sıra tümüyle AKP ve devlet tarafına gelir. Sürecin ilerlemesi ve sonuca ulaşması için AKP ve devlet tarafının da ciddi adımları peş peşe atması gerekir.

SÜREÇ ANALİZİ

Bir haftadır kulislerde “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yeni bir çağrı yapacağı ve bir grup PKK’linin Süleymaniye’de silahlarını imha edeceği” konusu tartışılıyordu. Bu bilgi çeşitli biçimlerde basın-yayın organlarına da yansıyor ve önemli bir haber olarak yer alıyordu. Öyle ki iç ve dış kamuoyunda çok ciddi bir beklentiye de yol açtı.

Nihayet dört gözle beklenen bu çağrı geldi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, 27 Şubat tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile PKK 12. Kongresine gönderdiği Perspektiflerin bir devamı olan ve adeta bunları tamamlayan yeni Bildirgesi basın-yayın organlarına düştü. Şimdi herkes bu yeni çağrı bildirisini tartışıyor. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu çağrıya da olumlu cevap vereceği ve bir grup gerillanın Süleymaniye’de silahlarını imha edeceği belirtiliyor.

Kuşkusuz 19 Haziran tarihli bu yeni çağrı metni de büyük önem taşıyor. Özellikle çağrının görsel olması tarihi önemini daha çok artırıyor. Metne topluca bakıldığında, öncelikle Önder Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’tan bu yana yapılanlara sahip çıktığı ve olumlu ele aldığı görülüyor. Önder Apo, sürece ilişkin temel ilkeleri yeniden sıralıyor ve herkesin yerine getireceği görevleri belirliyor. Silahları bırakma olayını bunlar temelinde ele alıyor ve söz konusu çağrıyı bu çerçevede yapıyor. Çok açık ki Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bu temelde Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni ilerletmek için çok önemli ve yeni bir hamlede bulunuyor.

Peki bütün bunlar hangi anlama geliyor?

Her şeyden önce, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni başarıya götürmede ne kadar kararlı olduğunu ve yaratıcı çaba harcadığını gösteriyor. Kuşkusuz aynı kararlılık ve çaba tüm Kürt tarafında bulunuyor.

İkinci olarak, Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve Kürt halkının Önder Abdullah Öcalan’a ne kadar bağlı olduğunu ve güvendiğini ortaya koyuyor. Böyle bir bağlılığın ve güvenin bir benzerini daha bulmak öyle kolay değildir.

Üçüncü olarak, bu yapılanlar Kürt tarafının ne kadar bir ve bütün olduğunu, barışı ve demokratik çözümü ne kadar istediğini ortaya koyuyor. Kürt tarafının samimiyetini ve ciddiyetini gösteriyor.

Son olarak da bu yapılanlar, Kürt tarafının barış ve demokratikleşme için üzerine düşenleri hızla ve zamanında yaptığını, böylece sürece bağlılığını net bir biçimde kanıtladığını ifade ediyor.

Peki buna karşılık AKP iktidarı ve TC Devleti tarafı da barış, demokratikleşme ve Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında üzerine düşenleri yerine getiriyor mu?

Çok açık ki, bu soruya genel planda ancak “Hayır” cevabını verebiliriz. Hakkını yememek lazım, özellikle AKP iktidarı öyle bir yaklaşım gösteriyor ki, sanırsın her şeyi AKP yapıyor! Önder Apo ve Kürt tarafının tüm yaptıklarını sanki AKP yapmış gibi göstermeye çalışıyor. Oysa AKP’nin şimdiye kadar yaptığı kuryelikten öteye geçmiyor. Bu konuda hiçbir şeyi hukuki resmiyet içine almıyor ve güvenceye kavuşturmuyor. Kuryelik işlerini de defakto olarak ve adeta iz bırakmamaya özel çaba göstererek yapıyor.

Birincisi, AKP mevcut sorunu yüzyıllık sorun olarak ele almıyor, elli yıllık sorun olarak ele alıp tanımlıyor. İkincisi, AKP mevcut sorunu Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi olarak ele almıyor, “PKK terörünün bitirilmesi” sorunu olarak ele alıyor ve tanımlıyor. Üçüncüsü, AKP iktidarı söz konusu sorunu çözmek için gerekli olan Türkiye siyasetini bir araya getirmek için çalışmıyor, tersine Kürtlerin mevcut çözüm üretici yaklaşımından faydalanarak ana muhalefet CHP’yi ezmek ve ilerde yapılacağı düşünülen seçimi kazanmayı garantiye almak için çalışıyor. Dördüncüsü, AKP iktidarı Türkiye’nin yaşadığı zor duruma çözüm aramayı ve ülkenin geleceğini güvence altına almayı düşünmüyor, sadece kendi iktidar çıkarlarını ve onu garantilemeyi düşünüyor. Son olarak, tüm bu yaklaşımları nedeniyle AKP iktidarı yasal mevzuatı demokratik temelde değiştirmek için çalışmıyor, tersine bu konuda çok zorlanırsa sanki çalışıyormuş gibi görünüp özünde geçiştirmeyi esas alıyor. Bu nedenle de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Önder Apo için “Gelsin mecliste konuşsun” açıklaması pratikte gerçekleşmiyor.

Peki bu biçimde süreç ilerleyip sonuca gider mi? Yani Kürt özgürlüğü temelinde Türkiye demokratikleşerek savaş sona erip barışa ulaşılır mı? Böyle olmayacağı açıktır. Devlet Bahçeli’nin deyimiyle kuş tek kanatlı uçmaz. Barış ve demokratikleşme süreci de tek taraflı, sadece Kürt tarafının çabasıyla başarıya ulaşmaz. AKP çevreleri yoğun demogojiyle bu gerçeğin üzerini ne kadar örtmeye çalışırlarsa çalışsınlar başarıya ulaşamazlar, çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.

Geriye dönüp baktığımızda, Önder Apo’nun 27 Şubat açıklamasını süreç açısından büyük bir başlangıç hamlesi olarak görürüz. Buna PKK’nin 5-7 Mayıs tarihli 12. Kongre hamlesi eklenmiştir. Şimdi üçüncü hamle olarak Kürt tarafı sembolik de olsa silah bırakıyor ve silahlı mücadeleyi sona erdirdiğini açıkça gösteriyor. Açık ki bu durum çok önemli bir iyi niyet ve kararlılık gösterisidir. Demokratik siyasi mücadelede ne kadar kararlı olduklarını ortaya koymaktadır. Belli ki bundan ötesi de olmaz, artık Kürt tarafından şimdilik başka bir şey istenemez.

Gerçek böyleyken, çok açık ki AKP tarafının “Tüm silahları bıraksınlar” biçimindeki hezeyanının ve demogojisinin hiçbir anlamı olamaz. Sen silah bırakılsın diye bir kanun bile çıkarmamışsın, kalkmış “Silahların hepsi bırakılsın” diyorsun! Silah bırakanların ne olacaklarına dair bir kanunun yok, hala silah bırakmadan söz ediyorsun! Peki gerillalar silahlarını bırakırlarsa onlara ne yapacaksın? Vurup hepsini imha mı edeceksin? Toplama kamplarına mı dolduracaksın? Irak ve KDP yönetimleriyle yaptığın ittifaklara dayanarak tutuklayıp yargılayacak mısın? Saklama, artık niyetini ve planını açıkça söyle! Söyle ki kamuoyu duysun ve eğer gerçekten sen haklıysan sana destek versin! Ama haklı olmadığını sen de bildiğin için böyle oyun ve hileyle iş yapmaya çalışıyorsun.

Bize öyle geliyor ki, planlanan bir grubun silahlarını imha etmesi sonrası artık Kürt tarafı, gerillalar başka hiçbir şey yapamaz. Herhalde kurbanlık koyun değiller, başlarını AKP giyotinine uzatmazlar. Dolayısıyla barış ve demokratik toplum sürecine yeni bir hamle yaptıran bu silah imha etme eyleminden sonra sıra tümüyle AKP ve devlet tarafına gelir. Sürecin ilerlemesi ve sonuca ulaşması için AKP ve devlet tarafının da ciddi adımları peş peşe atması gerekir.

Peki süreci ilerletecek AKP adımları neler olmalıdır? Her şeyden önce, AKP iktidarı ve çevresi dilini ve yaklaşımını düzeltmek, Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşmenin adını doğru koymak durumundadır. İkincisi, bu yönlü adımların atılabilmesi için tüm siyasi partileri birleştirici bir siyaset izlemesi, mevcut ortamdan yararlanarak CHP’yi zayıflatma siyasi kurnazlığından vaz geçmesi şarttır. Üçüncü olarak, Kürt tarafına güven verici söylem ve eylem içinde olması gerekir. Dördüncü ve esas olarak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın koşullarını değiştirmesi, İmralı tecrit ve işkence sistemine son vermesi, Önder Apo’nun özgürce yaşar ve çalışır koşullara kavuşturulması gereklidir. Son olarak da tüm bunları güvenceye alıp kalıcı kılacak bir hukuki çerçeveyi oluşturmak için gecikmeden gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri yapması şarttır.

Silah imha etme gösterisinden sonra barış ve demokratikleşme sürecinin ilerlemesi AKP iktidarının işte bunları yapmasına bağlıdır. Bundan gayrısı demogoji ve boş laftan ibarettir.

Kaynak: Yeni Özgür Politika