Türkdoðan: Kürt sorunu muhataplarıyla çözülür

Türkdoðan: Kürt sorunu muhataplarıyla çözülür

Türkiye’de başta Kürt sorununda olmak üzere rejime muhaliflere yönelik de gerçekleşen hak ihlallerinin 1990’lı yılları aratmadıðını vurgulayan ÝHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoðan, Kürt sorununda AKP’nin mevcut politikayla çözümden uzak olduðunu belirtti. "Kürt sorunu muhatapları ile çözülür" diyen Türkdoðan,PKK Lideri Abdullah Öcalan ile müzakere koşullarının oluşturulmasını istedi.

ÝHD 16. Genel Kurulu, konuşmalar gündemiyle devam ederken, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de genel kurula katılım saðladı. Genel kurulda konuşan ÝHD Genel Başkanı Öztürk Türkkdoðan, hükümetin Kürt sorununun çözümünde adım atmadıðını dile getirerek, “Kürtleri tanıma ama Kürt siyasal hareketini tasfiye etme ya da ötekileştirme yöntemi izlemektedir. Bu yolla sorunu çözmesi mümkün deðil. Bunun deðiştirilmesi gerektiðini ifade ettik, edeceðiz. Kürt sorunu muhataplarıyla çözülür. Sorunun çözümü için kalıcı bir çatışmasızlık ortamı yaratılmalı. Özgürlükler genişletilmeli. Bunun için Kürt siyasal hareketinin sürekli dile getirdiði gibi Ýmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’la müzakerelerin yapılması ve buna baðlı olarak AKP ve BDP meclis çatısı altında müzakere koşullarının saðlanması gerekir. Bunlar yapılmadan çözümün önü açılmaz” dedi.

Gelinen süreçte Kürtlerin statü talebinin karşılanması gerektiðini dile getiren Türkdoðan, “Bunun da olmazsa olmaz olduðunu bilinmesi gerekiyor. Demokratik Özerklik modelinin tartışılması gerekiyor. Bu siyasal iktidar döneminde ciddi artışlar oldu. 90’lı yıllara geri dönüldü. Roboski’de sınırın sıfır noktasında çoðu çocuk 34 kişinin katledilmesi Kürt sorununda çözümsüzlüðün acı bir şekilde dışa vurumudur. Aradan 11 ay geçmesine raðmen sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmaması, siyasal iktidarın Kürt sorunu karşısındaki tutumu açısından ibret vericidir” diye konuştu.

68 gün süren süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri eylemine de deðinen Türkdoðan, “Açlık grevleri yasal ve meşru hak talepleri için insanların bedenini tehlikeye attıðını göstermiştir. Ýnsan hakları baðlamında ne kadar geri olunduðunu göstermiştir. Azınlıklar sorunu olduðunu da unutmamak gerekir. Evrensel sözleşmelerdeki hükümler yerine getirilmelidir bu konuda” dedi.

AKP AYRIMCI POLÝTÝKALARI NEFRET SÖYLEMÝ BOYUTUNDA

“Tüzükte yapmayı umduðumuz deðişiklikle her zaman her yerde soykırımlara karşı olduðumuzu ifade etmek isterim” diyen Türkdoðan, şunları söyledi: “Din ve vicdan özgürlüðü baðlamında Alevilerin talepleri de karşılanmadı ve ayrımcılık uygulandı. Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerinin karşılanması gerekirken, Alevi çalıştayının eksik yapılması ve gerekenin yapılmayışı AKP’nin ayrımcı tavrını bir kez daha göstermiştir. LGBT bireyler de nefret söylemiyle ve linç ile yüz yüze kalırken, AKP’nin şovenist yapısını da ortaya koymuştur. Özellikle Alevilere dönük bu nefret söylemi vahim bir gelişmedir. Bugün Muharrem ayının 10. günü. Zalime karşı mücadele eden Hüseyin’i de unutmamamız gerekir.”

ÝHD’nin kayıplar ve faili meçhullere karşı mücadelelerinin süreceðini belirten Türkdoðan, “Türkiye’nin evrensel hukuk gereði adım atana kadar mücadelelerine devam edeceklerini söyledi. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması faaliyetimiz, adalet arayışımızdır. Sadece maðdurların deðil kirlenmiş olan toplum ve devletin iyileştirilmesini istiyoruz” ifadelerinde bulundu.

En önemli gerçekliðin toplu mezarlar gerçeði olduðunu vurgulayan Türkdoðan, “Burada alacaðımız kararla çalışma yapacaðız. Bir vakıf kurarak bu utancı temizlemeye çalışacaðız. Yine geçmişle yüzleşmeyi siyasal iktidar, Dersim soykırımında olduðu gibi ayaküstünde bir geçiştirmek istemekte. Yüzleşme konusunda Kürt sorunundaki asimilasyon ve insanlıða karşı işlenen suçlar, aðır insan hakkı ihlalleri, rejim muhaliflerine yönelik ihlaller, askeri darbeler döneminde yapılan sistematik işkenceler, devlet içindeki yasadışı örgütlenmelerin insanlıða karşı işlediði suçlar, Dersim soykırımı, Ermeni soykırımı başlıklarında çalışmalar yapacaðız” dedi.

DEMOKRASÝ KÜLTÜRÜNDEN YOKSUNLAR

Ekonomik ve sosyal ihlallerde de artışlar olduðunu söyleyen Türkdoðan, “Toplum yoksullaştırılıp cemaatin insafına terk edilmiştir. Ýnsan hakları mücadelecilerinin daha fazla mücadele etmesi gerekir. Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde AB tam üyelik sürecinde artık ilerlemediðini, AKP’nin AB’nin perspektifini kaybettiðini görüyoruz. Yapılması gereken yeni ve demokratik bir anayasadır. Buna dair siyasi partilerin ortaya koyduðu pratiðe baktıðımızda toplum bu sürece katılmamıştır. Uzlaşma komisyonu önemli. Ancak temel insan hakları konusunda uzlaşmaya varamamaları demokrasi kültüründen yoksunluðu gösterir. Bundaki ısrar sorunların çözümünde karşılaştıðımız en önemli problemdir. Ýktidar deðişiyor ama düşünceler deðişmiyor. Ýfade özgürlüðüne inanan bir toplum yaratılması başarılmalıdır. Bu olmadan çaðdaş toplum olunması ham bir iddiadır. Milletvekilleri, insan hakları savunucuları, Kürt siyasetçileri, kadınları, öðrencileri, sendikacıları, gazetecileri duruşlarından ötürü kutlamak gerekir” diye belirtti.

Türkdoðan, AKP’nin otoriter tutumuna dikkat çekerek, Suriye’deki anti Kürt ve anti Alevi söylemleri ve politikaları ürkütücü boyutta olduðunu dile getirdi.

BOZLAK: ROBOSKÝ KATLÝAMI 1925’ÝN DEVAMIDIR

Türkdoðan’ın ardından konuşan BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak, Vedat Aydın ile olan anısını ve cinayeti anlatarak, şöyle konuştu: “O gün bugündür katliamlar hız kesmedi. Akın Birdal’da saldırıya uðradı ama aramızda şu an. Ben de DEP Genel Sekreterliði yaptıðım dönemde silahlı saldırıya uðradım. Ancak yine birlikteyiz ve bir aradayız. Hak ihlalleri bitmedi. Roboski katliamı. Oradaki bir hak ihlali deðil, katliamdır. Kürt halkına yapılan katliamdır. Tıpkı 1925’te yapılan katliamdır. Tıpkı 1938’de Dersim’de yapılan katliamdır. Askere giden gençlerimiz, eðitim zayiatı olarak kayıtlara geçiyor. Kim nasıl katletti bunları? Araştırılmadıðı için bilemiyoruz. Dünden bugüne deðişen bir şey yok.”

Konuşmaların ardından genel kurula katılanlar, salonun girişinde kayıplar için 5 dakikalık oturma eylemi yaparak, Cumartesi annelerine destek verdiler.

ÖZGEN: 29 ARALIK GECESÝ ROBOSKݒDE OLALIM

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, AKP iktidarının tekçi, faşizan, baskıcı politikalarına karşı geri adım atmama kararlılıklarının olduðunu vurgulayarak, bu politikalara karşı birlikte mücadele etmenin önemine dikkat çekti. Roboski raporunu Ýngilizce’ye çevirerek uluslar arası kuruluşlara gönderdiklerini söyleyen Özgen, gözaltına alındıklarında polisin bu duruma ilişkin “nasıl Türkiye’yi küçük düşürürsünüz” diye sorduðuna dikkat çekti. Özgen, Roboski’de 28 Aralık’ı 29 Aralık’a baðlayan gece kitlesel bir nöbet eylemi önerdi.

BÜLBÜL: SOYKIRIM SÜRÜYOR

PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül, devletin Ermenilere, Süryanilere, Alevilere, Kürtlere katliam deðil soykırım yaptıðını belirterek, “Roboski’de soykırımın devamı niteliðindedir. Bu yetmiyormuş gibi kültüre, inanca, emeðe dönük tüm inancı ortadan kaldırmaya dönük bir tutum söz konusu. Cemevleri için ucube demek, Alevilere ucube demektir. Başbakan sürekli inkar, nefret, şiddet dili kullanarak bizi hedef göstermeye devam etmektedir” dedi.

BAYDEMÝR: BARIŞ ÝÇÝN MÜZAKERELERE YÜKLENMELÝYÝZ

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, insan hakları mücadelesi yürütenlerin yaşlanmaklarını dile getirdi. Türkiye’de pek çok dernek ve vakfın, ÝHD’nin mücadelesinin ardından ortaya çıktıðını söyleyen Baydemir, insan hakları bilincinin oluşmasının bedel ödeyen arkadaşlarının kazanımı olduðunu söyledi. Kemalist iktidarların yaptıklarını yapan AKP hükümetinin temel haklara bakış açısında niteliksel bir deðişimin olmadıðını ifade eden Baydemir, açlık grevleri sürecinde Türkiye’nin büyük bir kopuşun eşiðine geldiðini belirterek, “Bir daha yaşanmaması için oluşturulan duyarlılık kalıcı bir barışın inşasına dönüşmelidir. Bu da kalıcı müzakereler olmadan vücut bulamaz. Kalıcı bir barış için müzakere sürecine yüklenmemiz gerekiyor. Türkiye’nin batı yakasına asker, bölgeye ise gerilla cenazesi geldiði sürece kalıcı bir barış da olmaz. Her iki tarafın karşılıklı olarak ellerini tetikten çekeceði zemin oluşturulmalıdır” dedi.