TJK-E, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 5 Nisan’dan bu yana uygulanan tecridi protesto etmek amacıyla, “Kadının özgürlüğü önderliğin özgürlüğünden geçer” gerçekliğiyle bir dizi eylem yapılacağını belirtti.
Yazılı bir açıklama yapan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), 5 Nisan tarihinden bu yana Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan hiçbir haber alınmadığını belirtti. Ne ailesi, ne avukatları ne de İmralı Heyeti ile görüştürülmemesinin ciddi bir tasfiye planının uygulandığını gösterdiği de belirtilen TJK-E “AKP hükümeti Kürt halkı ve kadınları için savaş ve barış gerekçesi olan önderliğimizin sağlık, güvenlik ve özgürlük sorununu görmezden gelerek Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sürecini rafa kaldırmıştır. Kürt halkının en temel haklarını bile pazarlık konusu yaparak egemenlikçi ve tek taraflı bir yaklaşımı hareketimize ve önderliğimize dayatarak süreci kilitlemiş ve oyalamıştır. Önderliğimiz oyalayıcı ve zamana yayan yaklaşımlara karşı çözüm sürecine dönemsel parti ve devlet çıkarları ile yaklaşılamıyacağını her seferinde dile getirerek barış ve demokratik çözüm sürecini sonuna kadar dayatmıştır. Ne var ki, AKP iktidarını sağlamlaştırma ve dönemsel çıkarlarından kaynaklı olarak Kürt sorununun olmadığını ifade etmiş, Kürtlerin siyaset yapmaması için her türlü hile ve şarlatanlığa başvurmuştur” dedi.
Öcalan’a bugün uygulanan ağırlaştırılmış tecridin aslında Kürt, Türk ve Ortadoğu halklarının ortak yaşam projelerine, barış ve demokrasi güçlerine vurulan bir darbe gibi ele alınmak durumunda olduğunu da belirten TJK-E şunları vurguladı: “İnançların, kimliklerin, kültürlerin bir arada yaşaması için Ortadoğu barış sürecine katkı yapan, milliyetçiliğe karşı halkların kardeşliğini, inanç karşıtlığına karşı karşılıklı hoşgörüyü geliştiren önderliğimiz düşüncelerinden ve yürüttüğü demokratik ve barışçıl politikalardan kaynaklı olarak savaş rantçılarının hedefi haline gelmiştir.
Bu yüzden başta Ortadoğu olmak üzere Kürdistan ve Türkiye coğrafyasında barış ve demokrasinin tesisi için tecritin bir insanlık suçu olduğu gerçeğiyle AKP hükümetinin ve devletinin insanlık suçu işlediği ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bu insanlık suçu başta olmak üzere önderliğimize uygulanan hak ihlallerine karşı yüksek bir tepki ortaya konulmalıdır. Bu tepkinin sürekli olması ve sonuç alıcı kılınması gerekiyor. Milyonlarca insanın iradem ve önderliğim dediği bunun için 10 milyon imzanın toplandığı önderliğimiz eğer halen esir ise bu demokrasi ve barış güçlerinin etkili ve süreklileşen eylemliliklere yönelmemesi ile de bağlantılıdır. Barış dört duvar arasında gelmiyeceğine göre barışın koşulları sağlanmalıdır. Barışın tutsaklığı savaşın önünün sonuna kadar açılması ve savaşın kendisi demektir.”
Avrupa’da yaşayan Kürt kadınlarının 11 Temmuz’da yaptığı yürütme toplantısında, “Kadının özgürlüğü önderliğin özgürlüğünden geçer” gerçekliğiyle bir dizi eylem ve etkinlik yapma kararına ulaştığına da dikkat çeken TJK-E, “Bu temelde yapacağımız eylemleri ‘özgür önderlikle özgür yaşama’ sloganı ile geliştireceğiz. Bunun için sivil toplum örgütleri, basın-yayın organları, siyasi parti temsilleri ve kamuoyunu bilinçlendirme ve harekete geçirme çalışmaları başta olmak üzere bilgilendirme çadırları, yürüyüşler, mitingler vb. etkinliklerle AKP hükümetinin tehdit ve şantajcı politikalarına karşı sonuna kadar mücadele edilecektir. Reber Apo’nun özgürlüğü temelinde tüm halkımızı, kadınlarımızı önderlikle doğru yoldaşlık yapma temelinde eylemleri yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.