Saatlerce ve günlerce Kürdistan daðlarında yürümek gerillaya has bir şey olmalı. Yıllardır Türk medyası Kürdistanın derin vadilerinde ve sarp kayalıklarında bahsedip duruyor. Bahsedenler eminim ki ya bir fotoðrafta yada bir görüntünün dışında bu daðları görmemişlerdir. Ama o daðlarda yaşam nasıl kazanılıyor ve yaşayanlar nasıl yaşıyor asla bilmezler.
Sayısız uygarlıðın ayak bastıðı Zaðros alanına doðru bir grup gerillayla yürüyoruz. Zirvesine çıktıðımız her tepe, içtiðimiz her su ve içinde geçtiðimiz her orman bende derin bir etki bırakıyor. Zaðros coðrafyasına bakınca tanrının bu daðları ne kadar özenerek yaptıðının düşüncesine kapılıyorum.
Hemen ilk sıralara koşup yıllardır bu daðlarda savaşan gerilla komutanı Rengin Botan'a soruyorum:Bu daðlara bakınca nasıl bir duygu yaşıyorsunuz. Gerilla komutanı gülerek soruma cevap veriyor:Bir şey deðil birçok şey düşünüyorum. Bu daðlar düşman için korkutucu olabilir ama bizim için bir yaşam kaynaðıdır diyor ve ardından şu sözlerle konuşmalarına devam ediyor: Ben bu daðlara baktıðımda tadına doyum olmaz bir manzara hep karşımda duruyor. Onun için bu daðların yüceliðine, ormanlarına, suyuna, bitkisine, hayvanlarına ve insanlarına doyamıyorum.
Yolumuz uzun, dört gündür aralıksız yürüyoruz altıncı günde Çarçela zirvelerine ulaşırız deniliyordu. Aðustosun sıcaðında dahi kışlık kıyafetlerle zor gezilirken biz Kasım ayında Çarçela'nın zirvelerine çıkmıştık. Dört mevsimi aynı anda görebiliyorduk.
Zagrosun o yüce daðlarına Çarçela'nın zirvelerinde bakıyorduk. Ovalarında bitkiler ve aðaçlar daha bahar kıvamındayken, Çarçela'nın ortalarına baktıðımızda ise yüzyılın en şiddetli yaðmuru o an yaðıyor gibiydi. Zirvelerinde ise durum bambaşkaydı.
Beyazlara bürünmüş bir gelin gibiydi Çarçela'nın zirveleri. Keskin bir rüzgar esiyordu, gözlerimizi rüzgardan açamıyorduk. Rüzgarla birlikte yaðmur taneleri yüzümüzü adeta bir bıçak gibi kesiyordu.
YARALI ÇOCUK
Karanlık çökmek üzereydi. Karanlıða kalmadan her grup sıðınabileceði bir kaya altı bulmak için daðıldı. Hayal dahi edemeyeceðim kadar tuhaf bir dünya gibiydi. Neyse ki yıllardır düşmanlarına karşı kendilerini nasıl savunduklarını bilen gerillalar doðaya karşıda kendilerini nasıl savunacaklarını biliyorlardı.
Sıðınabileceðim bir kaya altı buldum. Yaðmurdan ve rüzgardan korunmam için gerillalar bana 2 metrelik bir naylon verdiler.
Naylonun altına girdim rüzgârdan koruduðu için az da olsa ısındım. Yorgunluktan göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi. Sırtımı kayaya yasladıðım gibi asla tadına doyamayacaðım bir uykuya daldım.
O soðuk havada tatlı bir uykuya dalmıştım ki beynime zonklanan silah sesleriyle uyanıyordum ve gördüðüm şey bir rüya olduðunun farkına varıyorum.
Aradan çok zaman geçmediðini düşünüyorum. Uyanmıştım dışarıyı dinledim. Bir an çatışma çıktıðını sandım. Hemen gerillaların yanına koştum. Olan biteni anlamak istedim. Bir gerilla,Bir şey yok düşman karakolları hep böyle, özelikle akşam olduðunda onlarda bir korku gelişiyor. Her an bize baskın yapılır diye sürekli etraflarını tarayıp duruyorlar. Bu yüzden birçok askerin psikolojisi bozulmuş ve birçoðu da intihar ediyor diyor.
Evet, o an gördüðüm bir teori deðildi. Hepsi gerçekti. Her gün bu korkuyla karakollarda yaşamanın ne kadar zor olduðunu ve psikolojisi bozulan askerlerin yada intihar eden askerlerin durumlarını şimdi daha iyi anlıyorum.
ŞANLI TÜRK ORDUSU!
Kürdistan daðlarında yürütülen savaşın boyutlarını, bu sefer bu savaşı yürüten gerillalarla uzun uzun konuşuyoruz.
2007'de Kürt Özgürlük Hareketine katılmış ve uzun bir süredir Çarçela'da kalan Lilav Edesa adında bir kadın gerillaya. Şimdiye kadar birçok eylemde yer alan gerilla Lilav 21 Şubat 2008de, Türk devleti tarafında imha amaçlı Kürt Özgürlük Hareketine karşı geliştirilen operasyonu ve 2012' de gerilla tarafında başlatılan Devrimci Harekat Hamlesini bizimle paylaşıyor:
Yaklaşık bir yıl Kandil alanında kaldım, 2008 yılında ise Zap alanına geldim. Bilindiði gibi o yıl Türk ordusu bize karşı sınır ötesi 'Güneş operasyonu' adı verilen bir operasyon yapmaya çalışmıştı.
Daha önce olası bir durum için hazırlıklarımız vardı. Yeni olduðum için beni Şikeftta Birindaraya gönderdiler. Kafamda binbir çelişki ve korku vardı. Çünkü Türk medyasında Kürt Özgürlük Hareketinin anti propagandası çok yapılıyordu. Daðlarda gezen bir avuç teröristler, gidip hepsini öldüreceðiz, yok edeceðiz deniliyordu.
Savaş tecrübem hiç yoktu. Kürdistan daðlarında kış mevsimi çok çetin geçiyor. Şubat ayındaydık kar boyumuzu aşıyordu. Bu karda ve bu soðuk havada düşmanla nasıl savaşacaðız diye tedirginleşmiştim, çünkü on binlerce asker operasyona katılmıştı.
Operasyonun ilk gününde arkadaşlar Şehit Rûstem ve Çiyayê Reş alanında düşmanın birçok koluna aðır darbeler vurdular.
O alanlarda düşman darbe aldıktan sonra fazla ileriye gelemedi. Ertuş ve Küçük Cilo'dan arkadaşlar önlerini kestiler, her tarafta aðır darbeler aldıktan sonra düşman bu sefer geri çekilmek zorunda kaldı.
Ýlk kez düşmanın gerillaya karşı bu kadar iradesiz olduðunu görüyordum.
Yüce Türk devletinin şanlı ordusu askerleri fareler gibi kaçıyordu. Yıllardır kafamızda oluşturulan korku bir anda yok oldu. Ve öz güvenim gelişti, Türk devletine karşı savaşmak o an benim için bir çocuk oyuncaðı oldu.
TÜRK ORDUSU KUŞATMADA MI?
Uzun bir süredir başlatılan Devrimci Harekat çerçevesinde, gerek Medya Savunma alanları olsun gerekse Kuzey alanları olsun. Düşmana yönelik çok büyük eylemlerimiz gerçekleşti.
Özelikle Medya Savunma Alanlarında yakın bulunan Türk karakolları gerilla tarafından bahardan beri kuşatmadadır. Aslında düşmanla karşılıklı mevzilenmişiz. Çokça propagandası yapılan 'şanlı Türk ordusu' hiç de şanlı deðilmiş.
Yaklaşık 7 aydır Oremar alayının her tarafını kuşatmışız. Kuşattıðımız alay elinde her türlü tekniði bulunduran Türk ordusudur. Birçok mevziilerimiz Oremar alayına 300 metre yakınındadır. Ve onları her gün takip ediyoruz. Kendi alaylarında öyle rahat gezemiyorlar.
Bir koðuştan diðer koðuşa geçmek için emekleyerek, sürünerek gidip geliyorlar. Elimizde orda yaşayan askerlere ilişkin de birçok bilgi var. Özelikle bu karakollarda askerlik yapanların psikolojileri bozulmuş ve çok sayıda intiharlarda yaşanıyor.
Karşılarında olduðumuzu ve her gün eylem yaptıðımıza raðmen tek bir gün mevziilerinde bir adım ileri atamıyorlar. Gerillaya karşı savaşacak iradeleri kesinlikle kalmamıştır.
VUR KAL TAKTÝÐÝ
Ülkenin tek bir karış topraðı dahi ellerinde deðil demişti Türk Başbakanı Tayip Erdoðan. Bu konuşmaların ne kadar gerçek dışı olduðunu burada daha iyi anlaşılıyor.
Azad Çiyaye Mazi adındaki bir gerillayla kimlik kontrolü üzerine konuşuyoruz.
Başlatılan Devrimci Harekatta bende yer aldım. Ve üzerime düşen görevler neyse yerine getirmeye çalıştım.
2012 yılı bizim için farklı bir yıldı. Gerilla olarak bu yıl daha zengin ve daha farklı taktikler geliştirdik. Önceden bir karakola yönelik eylem yaptıðımızda vurup dönüyorduk ama bu sefer vur-kal taktiðini uyguladık.
Bilindiði üzere Şemzinan (Şemdinli) hattından Gevere (Yüksekova), Gever'den Çele (Çukurova) hattına kadar gerilla bir çok alanı ele geçirdi ve hakimiyetini saðladı.
Bir birim arkadaşımla Gever'in Gêlîyê Doskî hattında kimlik kontrolünü yapıyorduk. Kimlik kontrolünü yaptıðımızda o alanın tamamı bizim hâkimiyetimizdeydi. Tutuðumuz yolların dışında başka yol olmamasına raðmen, yine de Türk ordusu cesaret edip müdahale edemiyor.
Ýlk başlarda müdahale etmek istediler ama aynı anda 15 ayrı yerde arkadaşlar eylem yapınca Türk ordusu alana bir daha da gelemedi.
GÜNLÜK YÝYECEKLERÝNÝ HALKTAN TEMÝN EDÝYORLAR
Karadan ve havadan düşmanın ulaşım hatlarını kesmiştik. Skorskylerle askerlerine erzak yada cephane götürmek istediðinde onu da uçaksavar bataryalarıyla vuruyorduk ve düşmanın ulaşım hattını bu şekilde engelliyorduk.
Sivil insanların kimliklerini kontrol ettiðimizde o insanlar bize aynen şunları söylüyorlardı. askerlere ne yapmışsınız, özelikle Oramar ile Şitazın karakolları günlük erzaklarını ev ev dolaşarak temin ediyorlar. Bize sürekli bu tür bilgiler geliyordu. Hatta köylülere bazı askerler bize selam gönderdiklerini, bizi vurmasınlar biz de Kürt'üz diye yakınmışlardı.
TÜRK ASKERÝ KENDÝ MEVZÝLERÝNDE HAPSOLMUŞ
Gerillanın keskin nişancılarında biri olan Herdem Cahit katıldıðı eylemleri bizimle şu sözlerle paylaşıyor: 2006'da katıldım. Uzun bir dönemdir Çelê alanındayım. Çelê alanı savaş alanıdır. Bu alanda bulunan karakollara yönelik birçok eylemlerde yer aldım. Kürdistanın bütün bölgelerinde yeni bir hamle başlatıldı. Ben de bu hamleye aðırlıklı olarak Çelê alanında katıldım.
Hiç ummadıðımız başarılara imza attık. Savaş gerçeði çok farklı bu gerçeklik bize birçok şey öðretti. Kendi gücümüzün farkına vardık hele hele düşmana aðır darbeler vurduðumuzda düşmanımızın zayıf iradesini kendi gözlerimizle gördüðümüzde büyük moral alıyorduk.
Eylem yapmak için keşiflere gittiðimizde, askerlerin psikolojilerinin ne kadar bozulduðuna tanık oluyorduk. Kendi karakollarında dahi rahat gezemiyorlar. Her an bir baskına uðrayabiliriz korkusunu yaşıyorlar. Birçok askerin akli dengesini yetirdiðini ve birçoðunun da intihar ettiði bilgileri sürekli bize geliyor.
Aslında bize karşı Türk ordusunun savaş iradesi çoktan kırılmış. En küçük bir hayvan hışırtısında saatlerce etraflarını ellerinde ne kadar teknik varsa hepsini kullanıyorlar. Özellikle akşam saatlerinden sabaha kadar hiç durmadan havan, obüs, tank, top vb. bütün tekniði kullanıyorlar.
Birçok kez kendi aramızda konuşuyoruz. Karakolda bu kadar asker nasıl bu psikolojiyle yaşıyorlar diye yorumlar yapıyoruz.
SUÝKAST PANÝÐÝ
Savaşlarda suikast taktiði her zaman etkili bir taktik olmuştur. Katıldıðım bütün eylemlerde suikast gruplarında yer aldım. Yapılan her suikast eyleminin düşmanın üzerinde ne kadar etki yaratıðını kendi gözümle görebiliyordum. Bazen de bir suikast eylemi askerlerin günlerce yerlerinde hareket etmemelerine neden oluyordu. Ve biz bu suikastları her zaman yapıyoruz. O karakollarda yaşayan askerler her an ölebilirim korkusuyla yaşıyorlar.
Herdem Cahit, bir arkadaşıyla birlikte Işıklar Karakoluna baðlı bir tepesine yaptıkları suikast eylemi düzenleyerek burada iki askeri vurduklarını söyleyerek, Duvarın arkasında saklanan askerler paniklendiler ve aðlamaya başladırlar. Bazıları komutanlarını çaðırıyordu. Komutanım Turan öldü diye baðırıyordu dedi.
Gerilla Cahit, daha sonra 3 gün aralıksız burada beklediklerini belirttikten sonra, O tepede hayat durmuş gibiydi. Tek bir harekat yoktu. Televizyonlarında her gün şanlı Türk ordusu, kahraman Türk ordusu diye propagandası yapılan ordu, nerden onlara suikast yaptıðımızı biliyorlardı ama cesaret edip yüz metre etraflarına çıkamıyorlardı diye konuştu.
ÖZGÜRLÜK ÝÇÝN SAVAŞMALIYDIM
Kürt özgürlük hareketine 2010'da katılan Ruken Mardin adında ki kadın gerilla bir sabotajcıdır. Gerilla Ruken Savaşta sabotajın önemini bizimle şu sözlerle paylaşıyor: Daha önce örgütle hiç alakam yoktu. Örgüte katılma nedenim teyzemin oðlu şehit olmuştu bende ondan çok etkilendim. 2010'da katılma kararı verdim. Toplumda hiç bir hak sahibi olmayan kadınlar özgürlük savaşında çok büyük emek ve rol sahibidir. Bende o kadınlardan biriydim ve özgürlük için savaşmalıydım.
Özgürlük hareketi yıllardır egemenlerle bir savaş içindedir. Ben de bu örgütün artık bir militanıyım yaklaşık iki yıldır Kürdistan daðlarında özgürlük mücadelesini yürütüyorum.
Katıldıðım ilk eylemde bir sabotajcı olarak katılmıştım. Aldıðım rol çok önemliydi ayrıca ilk eylemim olduðu için tarif edilemez bir duygu yaşıyordum. Ýlk başlarda kendime fazla güvenmiyordum. Kafamda bin bir soru işaretleri yer alıyordu. Sabotaj eylemlerinin çok riskli ve zor yönleri de var. Eylem yaptıktan sonra yaptıðın eylemin düşmanda yaratıðı tahribatı görebildim.
Sabotaj eylemleri diðer eylemlerden çok farklı bir eylem taktiðidir. Örneðin diðer eylemlerde çoðu zaman karşılıklı çatışmalar olabiliyor ama sabotaj eylemlerinde öyle bir durum yok.
Sabotaj eylemleri daha çok düşmanı büyük oranla yanıltmaya yöneliktir. Ayrıca düşmanın hiç beklemediði bir yerde sen patlayıcı yerleştiriyorsun ve hem fiziki olarak hem de psikolojik olarak onda bir tahribat yaratıyorsun.
Düşman bu tür eylemlerimizde çok korkuyor. Yollarda istedikleri zaman araçlarıyla gidemiyorlar. Rast gele araziye çıkamazlar, çünkü bizde ne zaman bir tuzak patlar korkusunu hep yaşıyorlar.
Evet, gerillaları dinledikçe de Kürdistanda yaşanana savaşın gerçekliðini daha iyi anlıyordum. Bunlar bilinmeyen gerçeklerdi. Türk devleti ve AKP hükümetinin Türkiye toplumuna söylediklerinin ne kadar doðru olmadıðına şahit oluyordum. Kürdistan daðlarında savaşın kontrolü gerilladadır.