Tanımak ve anlamlandırmak isteyenlere: Devrimin Rojava Hali

ETHA ve ANF muhabiri Arzu Demir'in hazırladığı Devrimin Rojava Hali kitabı, Ceylan Yayınları'ndan çıktı. Yayınevi, kitabın ilk baskından elde edilecek geliri, yeniden inşa için Kobanê'ye gönderme kararı aldı.

ETHA ve ANF muhabiri Arzu Demir'in hazırladığı Devrimin Rojava Hali kitabı, Ceylan Yayınları'ndan çıktı. Yayınevi, kitabın ilk baskından elde edilecek geliri, yeniden inşa için Kobanê'ye gönderme kararı aldı. 

"Devrim olmakta olandır" klasik deyimi, herhalde 21. yüzyılda en çok Rojava'ya yakışmakta.

Yok sayılan, kimliği dahi olmayan bir halkın Ortadoğu cıngılında siyasal ortamı lehine çevirme girişimi de diyebiliriz Rojava için. Ekonominin, hukukun yeniden yaratılması ve inşa edilmesi, kadın özgürleşmesi için inanılmaz uzunlukta adımların atılması... Üstelik tüm bunların tam bir kuşatma altında, savaş koşullarında yaratılması. Ve de Rojava'yı yalnız bırakmayan serüvencilerin gerçekle düşlerini buluşturmaları...

ETHA ve ANF muhabiri Arzu Demir'in "Devrimin Rojava Hali" kitabı, en yalın haliyle Rojava'yı tanımak ve kendisi için anlamlandırmak isteyenlere bir kaynak niteliğinde. Öyle tumturaklı laflarla değil, bizzat Rojava'yı inşa eden "yalın" haldeki "sıradan" insanların anlatımlarıyla başarıyor bunu.

Kitap, özel olarak "Rojava devrim mi, değil mi?" tartışması yürütmüyor. Yanıt, aslında kitabın bütünü içerisinde. Elbette ki 19 Temmuz 2012, Rojava'daki "yeni" için tarihi bir anlama sahip. Ancak, bu tarihi anı yaratan birikim görülmeden, Kürt özgürlük hareketinin otuz yıllık mücadelesini atlayarak gerçekler bütünlüklü olarak değerlendirilemez. Bu anlamda kitap bize, Rojava devriminin bir birikimin üzerinde bina edildiğini en yalın haliyle, bu değişimi/devrimi yaratanların karınca misali emekleriyle anlatımlarından aktarıyor. Dört parçalı Kürdistan'da en "geri" konumdaki Rojava'nın bir anda en ileri düzeye sıçraması başka nasıl açıklanabilir ki?

OLMAKTA OLANI GÖRMEK

Yazar, olmakta olanı görmüş, ona dokunmuştur. Satır aralarına sıkıştırılmış heyecanı da bundandır. Komünlerin inşa edilmesi, ekonominin -ki savaş öncesi neredeyse olmayan, savaş sonrası ise tümüyle yıkıma uğratılan ekonominin- nasıl kolektif emekle yeniden var edildiği, hukukun nasıl toplumsallaştırıldığı gerçekten heyecan verici. Ancak en önemlisi; kadınlar.

Kitabın önemli bölümünü, Rojava'da kadınların yaşadığı değişim ve dönüşüm oluşturuyor.

Bir YPJ militanının, “Devrimden önce bu sokaklardan geçemezdim bile. Şimdi silahımla geziyorum ve erkekler başlarını önüne eğmek zorunda kalıyor” sözleri, aslına Rojava’da kadın devrimi açısından gerçekleştirilen dönüşümü fazlasıyla anlatıyor. Ancak bununla da sınırlı değil Rojava kadın devrimi. Kadınlar, gerilla, asker, milis olarak savaşın ön cephelerinde yer alarak varlık mücadelesinin en ön sırasında kayıtlarını yaptırdılar. Bu alanda erkeklerle eşitlendiler. Birçok mevzide militanca savaşarak, şehitler vererek düşmanı püskürttüler, gönülleri fethettiler.

Altı çocuk annesi Halice'nin "Erkek nasıl yaşama katılıyorsa, ben de öyle katılmak istedim. O nedenle eğitime geldim" diyerek Kadın Akademisi'ne katılması ve kendini devrime adaması, basit bir bilinç sıçraması değildir. Halice, devrimin ruhunu hem toplumsal, hem de cins olarak kavradı ve pratiğe döktü. Daha düne kadar evinden dışarı bile çıkmamış annelerin halk mahkemelerinde adalet dağıtan hakim olarak karşımıza çıkması da keza öyle.

Eskinin bütün gerici-feodal kalıntılarıyla pratik mücadelenin yanı sıra Rojava’nın anayasası sayılan Toplumsal Sözleşme'de yer alan "Kadınların siyasi, toplumsal, ekonomik, kültürel ve her türlü yaşam hakkı vardır" hükmü, kadınların statüsünün güvence altına alınmasıdır. Türkiye'de daha tartışma aşamasında olan kadınların özsavunması, Toplumsal Sözleşme'de, "Kadınlar, özsavunma ve her türlü cinsiyet ayrımını kaldırma, reddetme hakkına sahiptir" denilerek, hak olarak tanınmaktadır.

KADINLAR ÖRGÜTLENEREK GÜÇLENDİ

Rojava devriminde kadınların gücü, hemen her alanda örgütlenerek öne çıkmakta. Bununla da yetinmeyen devrim, sadece Kürt kadınlarını değil, başta Arap kadınları olmak üzere tüm toplumsal kesimlerden kadınların mücadeleye katılmasını da teşvik ediyor, zorunlu bir koşul olarak da ortaya koyuyor. Yani, kadının devrim mücadelesine katılmasını kendiliğindenciliğe bırakmıyor, örgütlü bir şekilde müdahalede bulunuyor, teşvik ediyor.

Aslında, Rojava'daki devrimi anlamak için tek başına kadınların özgürleşmesi için atılan adımları görmek bile yeterli. İşte tam da burada, bu devrimi görmek, hissetmek, iliklerine kadar yaşamak için dünyanın serüvencileri de çoktandır Rojava topraklarında. Kitabın son bölümü, devrimin enternasyonal karakterinin açığa çıkarılmasını amaçlıyor.

MLKP, devrimin hemen ardından yaptığı çağrıyla, parti kadro ve taraftarlarının bir kısmını devrimin savunulması için pratik olarak konumlandırırken, örnek duruşun da adımını atmış oldu. Bu pratik, bugün Enternasyonal Özgürlük Taburu'nun kurulmasıyla, dünyanın pek çok coğrafyasından devrimcilerin, komünistlerin, ilericilerin katılımıyla daha üst boyuta taşındı. Kitabın son bölümünde MLKP Rojava ile yapılan röportajda belirtilenler, esasında bu kitabın okuyucusunun da odaklanması gereken temel noktaya işaret ediyor: 
"Rojava devriminin bugün zamana ve dayanışmaya ihtiyacı var. Kuşatılmışlık hali, DAİŞ çetelerinin insanlık dışı saldırıları, ekonomik ve siyasi ambargolar devrimimizin başındaki en önemli tehditlerden birkaçı. Bunlara karşı çözümler geliştirmek, her cephede zaferler elde ederek, onları yenmek zorundayız.

Emperyalist-kapitalist güçler eliyle sistem içine çekilmeye çalışılan, alternatif bir model inşa etmeye çalıştığımız bu coğrafyada, yüklerimizin paylaşılması gerekiyor. Bu da enternasyonalistler başta olmak üzere tüm dünya emekçilerinin omuzlarındaki bir görevdir. Türkiye cephesinde ise faşist AKP rejiminin, devrimimize karşı geliştirdiği düşmanlığın hesabını sormak, 6-7 Ekim örneğindeki gibi, cepheden bir sahiplenme pratiği göstermek, Rojava devriminin ihtiyaçlarından biridir. Çünkü bu devrimin sahibi de, koruyucuları da ezilen halklar ve onların öncüleridir."

Arzu Demir, "Dağın Kadın Hali"nden sonra "Devrimin Rojava Hali" ile Ortadoğu'daki devrimci dinamiklere bir kez daha odaklanmamızı istiyor. Hatta kışkırtıyor da diyebiliriz. Çünkü o, olmakta olan devrime dokundu, karınca kararınca bu devrimi okuyucuya aktarmaya çalıştı. "Devrimin Rojava Hali", Rojava devrimini tanımak ve kendisi için anlamlandırmak isteyenler için mütevazı ve bir o kadar da iddialı bir çalışma.