‘Rojava ve Şengal’de direnen 14 Temmuz ruhudur’
KJK Koordinasyon üyesi Esma Semsur, 14 Temmuz’un siyasal alanlarda iradesini savunan ve başarıya giden güncel bir direniş olduğunu söyledi.
KJK Koordinasyon üyesi Esma Semsur, 14 Temmuz’un siyasal alanlarda iradesini savunan ve başarıya giden güncel bir direniş olduğunu söyledi.
KJK Koordinasyon üyesi Esma Semsur, 14 Temmuz’un siyasal alanlarda iradesini savunan ve başarıya giden güncel bir direniş olduğunu söyledi. Şimdi Rojava’da, Kerkük’te, Şengal’de direnen o ruh olduğunu söyleyen Semsur, “Bu Kürtler açısından tarihsel bir kimliktir ve Kürt kadını bu gün DAİŞ’e karşı savaşma gücünü bu gerçeklikten alıyor” dedi.
Komalên Jînên Kurdistan (KJK) Koordinasyon Üyesi Esma Semsur, 15 Ağustos atılımının ve direnen kadının tarihi mirasını 14 Temmuz direnişine dayandığını belirterek, “14 Temmuz direnişinde Sakine Cansız arkadaş şahsında özgür kadın çizgisi büyük direnmiştir. Sara yoldaş korkusuzca Esat Oktay’ın yüzüne tükürerek asla teslim olmayacağını haykırmıştır. O’nun şahsında PKK ve Kadın özgürlük çizgisi orada somutluk kazanıyor” diye konuştu.
’12 EYLÜL DARBESİYLE HAREKETİN GELİŞİMİNİ ÖNLEMEK İSTEDİLER’
1982 döneminin koşullarını ve halktaki etkisini değerlendiren KJK koordinasyon üyesi Esma Semsur o zamanki saldırıların Kürtleri bitirmeye yönelik olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “1978’de parti, PKK ilan edildi ve kuruluş kongresini gerçekleştirdi. Kısa sürede hem öncülük boyutunda hem de kadrosal anlamda hızlı bir gelişme gösterdi. 12 Eylül askeri faşist darbe öncesi süreç özellikle Kürdistan’daki ulusal kurtuluş hareketinin gelişimini göz önüne getirdiğimizde PKK hızlı bir gelişim göstermiştir. Urfa, Güneybatı hattı dediğimiz Maraş, Malatya, Adıyaman, Dersim o hatta yine hızla Batman, Amed bu alanlarda gelişim kat etti. Bu süreçte kadınlar da çok büyük bir direniş sergiliyor, katılım yapıyor hatta silahlı mücadelede yer alıyor. Sağ sol çatışması devrimci gençliğin hızla yükselişi Türkiye ve Kürdistan’da çok büyük, köklü devrim koşullarını ve geleneğinin yükselişini ortaya koyuyor. 12 Eylül öncesi Maraş katliamı gerçekleştiriliyor, ama bu katliama rağmen Kürdistan’da başkaldırı ve isyan var. Aynı süreçte gerilla mücadelesi de başlatılmak isteniyor. Hem Maraş katliamı hem de 12 Eylül sürecine denk gelen sıkıyönetim ilan ediliyor artık bir askeri faşist darbe gerçekleştiriliyor. Hareket, Önderliğimizin öngörüsü ile bu sürece tedbirli giriyor. Önemli oranda kadro gücünü yurtdışına çekerek Ortadoğu, Filistin zeminine bir geri çekilme ve eğitim süreci yaşanıyor. Fakat 12 Eylül darbesiyle başta Dersim, Elazığ, Urfa, Diyarbakır olmak üzere Kürdistan’ın nerdeyse genelinde çok yoğun tutuklanmalar süreci gerçekleştiriliyor. Bir kesim kadro geri çekilmiş olsa da önemli bir kesimi zindanlara dolduruluyor. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketi orada tasfiye edilmek isteniyor. Önderliğimiz 1979 yılında Kürdistan’ın Rojava’ya geçiyor. Orada hem örgütleme hem de eğitim faaliyetleri kısıtlı da olsa geliştiriliyor.”
‘AMED ZİNDANINDA KADROLAR ŞAHSINDA PKK BİTİRİLMEK İSTENDİ’
Yoğun tutuklamaların ve işkencelerin nedeninin uyanan Kürt özgürlük bilincini darbelemek istediğini söyleyen Semsur, ancak Diyarbakır Zindanında PKK’nin direniş ölçülerinin yaratıldığını ifade etti. Bu direnişi ve o dönem Amed Zindanı’nda direnen ve 2013 yılında Paris katliamında yaşamını yitiren Sakine Cansız’ın rolünü şöyle anlattı: “Esas amaç orada uyanmakta olan Kürt ulusal bilincini, özgürlük bilincini ve ruhunu tümden tasfiye etmektir. Bilinçlenmiş Kürt kişiliklerini bitirerek, iradeyi tümden tasfiye etmek, teslim almak istediler. Parti kongre ve konferanslarını gerçekleştirerek, yeniden örgütlenme dolayısıyla hızla ülkeye dönüş ve ülkede mücadeleyi başlatma kararlılığı geliştiriliyor. 12 Eylül sonrası özellikle Kemal Pir arkadaşların grubunun yakalanmasıyla birlikte devlet de bunun farkına varıyor. Onun için de öncü düzeyindeki arkadaşlar şahsında, Kürdistan’ın her yerinde tutuklanma başlatılıyor. Eğer zindanda öncü kadro kişilikler teslim alınabilirse artık hareketin yeniden ülkeye girip orda mücadeleyi başlatma mecalinin kalmayacağı planlanıyor. Partiyi savunabilecek beyin ve yürek bırakılmak istenmiyor. Ama bir yandan Sakine Cansız yoldaşın şahsında Kürt kadın direniş çizgisi, diğer yandan dörtler ve Mazlum Doğan arkadaşın süreklilik kazandıran direnişi var. O dönem arkadaşların belli bir kısmını toparlayan, örgütleyen, direniş çizgisinde birada tutan Sakine Cansız arkadaştır. Sakine bir direniş sembolüdür. Kürdistan’da onun direnişini duymamış, duyup da etkilenmemiş hiçbir arkadaş yoktur. Halk da çok büyük bir biçimde etkileniyor. Kadın gerilla katılımında Sakine arkadaşın sembol kişiliği en önemli etken konumundadır. Aslında daha o zamandan kahramanlaşan bir kişiliği var.”
‘FEDAİLİK ÇİZGİSİNİ AÇIĞA ÇIKARDILAR’
14 Temmuz direnişinin sadece bireylerin direnişi olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir direniş gerçekliğini ortaya koyduğunu belirten Semsur, Kürt Özgürlük Hareketi’nin direniş çizgisini ideolojik ve siyasal olarak ortaya koyacak tarihsel bir gerçeklik olarak ortaya çıktığını söyledi. Bunu mahkemede savunabilecek devletin bütün arşivlerinde bir direniş çizgisine dönüştürecek bir eyleme ihtiyaç olduğunu ifade eden Semsur, “1982’ye doğru gelindiğinde bilindiği gibi Mazlum Doğan arkadaşın 21 Mart’taki Newrozlaşma eylemi, dörtlerin eylemi vardır. Bu arkadaşlar şahsında ideolojik alt yapısı çok güçlü oluşturulmuştur. Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir arkadaşın öncülüğünde gelişen bir 14 Temmuz direnişi var. Altı kişiyle eylem başlatılıyor. Mahkemede Mehmet Hayri Durmuş ve Kemal Pir arkadaşlar eylemi ve amacını açıklıyor. Her birini hücrelere atıyorlar, yoğun işkenceden geçiriyorlar. Ama arkadaşlar biz partiyi ölümüne savunabilecek ölüme yatabilecek düzeyde savunmaya hazırız diyorlar. ‘Yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz’ diyor Kemal Pir. Orda PKK’yi savunmak yaşamı savunmak oluyor. Biz bugün buna fedailik diyoruz. PKK’ye katılan her genç bu çizgiye katılıyor, bulunduğu her alanda çok kısa bir eğitimden sonra her yerde direniş ruhunu bu fedai ruhu hemen edinebiliyor. Bu zindan koşullarında Mazlum Doğan, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek arkadaşlardan başlayan ve 14 Temmuzda zirveye ulaşan bir militanlık ölçüsüdür” dedi.
‘SAKİNE CANSIZ’IN DA BU DİRENİŞTE ROLÜ BÜYÜKTÜR’
PKK’de özgür kadın çizgisini ve direniş ruhunu zirvede yaşayan Sakine Cansızın bu süreçteki mücadelesine dikkat çeken Semsur, “14 Temmuz direnişinde Sakine Cansız arkadaş şahsında özgür kadın çizgisini büyük direnmiştir. Sara yoldaş korkusuzca Esat Oktay’ın yüzüne tükürerek asla teslim olmayacağını haykırmıştır. O’nun şahsında PKK ve kadın özgürlük çizgisi orada somutluk kazanıyor. Düşmanın 12 Eylül darbesi ve Amed Zindan işkenceleriyle yaratmak istediği o teslimiyet çizgisini, ruhunu, umutsuzluğu kıran en temel direniş PKK öncü kadrolarının direnişidir. 14 Temmuz direnişi ülkeye dönüş, mücadeleyi yükseltme zeminini, cesaretini oluşturdu. Dolayısıyla 12 Eylül öncesi partinin başlangıcından günümüze kadar ele aldığımızda zindan direnişi çok önemli bir döneme stratejik olarak damgasını vurmuştur. Çünkü direnişi kesintisiz bir biçimde gerillaya devir edilmiştir. PKK bayrağını zindanda taşıyan en temel eylemsellik Mazlum Doğan arkadaştan başlayarak 14 Temmuz’da zirveye ulaşmıştır. PKK’nin şekillenmesinde baştaki o direniş çizgisi devrimci ruh 14 Temmuz direnişiyle kimlik ve militan kişilik kazanmıştır. Yaşam ilkeleri sadece örgütsel siyasal oluşum değil, gerçekten her şeyiyle kendisini bütün yaşamıyla bu mücadeleye katan bir kişiliği oraya çıkarmıştır. Bu ölçüler üzerinden gerilla mücadelesi geliştirmiştir” diye konuştu.
‘GERİLLA MÜCADELESİNE GEÇİŞTE KÖPRÜ OLDU’
PKK gerilla mücadelesine de ruh kazandıranın 14 Temmuz eylemi olduğunu söyleyen Semsur sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında ilk kurşunu namluya taşıyan 14 Temmuz’dur. Hayri Durmuş, Mazlum Doğan arkadaşın Önderliğe gönderdiği raporları vardır. Önderliğe destek sunma, görüş oluşturma, bireysel değil örgütsel olma arayışları öne çıkıyor. Bunun için önerileri, görüşleri, katkıları okunduğunda aslında 14 Temmuz’a nasıl gidildi, ne tür ölçülerle döşendiğini insan çok rahat görebiliyor. Mazlum Doğan, Dörtlerin eylemi ve 14 Temmuz direnişi partinin gelişiminde, direnişin kesintisiz oluşunun nedenidir. Her şeyden önce Kürt özgürlük bilincinin gelişiminde bir dönüm noktasıdır. Kürt toplumunun ve kadının bilincinde her şeyden önce 12 Eylül faşizmine karşı bir direniş, bir çıkışın mümkün olduğunu, hiçbir şeyin yok olmadığını hala direnişin devam ettiğini ifade eden eylem gerçekliğidir. Topluma yayılan ve toplumun benimsediği bir direniştir. Ben çok iyi hatırlıyorum: bu eyleme karşılık 84’te ilk kurşun patlatıldığında Adıyaman’da dedem diyordu ki ‘bunlar bizim çocuklarımız.’ Bu çocuklar Diyarbakır zindanında yok olmadılar, karanlığa gömülmediler. Bu halkta çok büyük bir umut yarattı. Bunun en temelde tohumlarını atan yeşerten de 14 Temmuz direnişi olmuştur. Kemal Pir, Mazlum Doğan, Sakine Cansız, Hayri Durmuş ve diğer tüm yoldaşların katılımında ve gerillanın mücadelesinde çok belirleyici rol oynamışlardır. Onların izinde özgürlük saflarına katılmıştır. PKK’nin ruhu Mazlum Doğan, Sakine Cansız, M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek şahsında bu mücadele dile geliyor.”
‘DİRENİŞİN BÜYÜKLÜĞÜ TARİHE DAYANIYOR’
14 Temmuz direnişinin halen Kürt Özgürlük Mücadelesinin mayasını oluşturduğunu ve Rojava’da, Kerkük’te, Şengal’de bu ruhla direnildiğini dile getiren Semsur, “Mücadelenin başından günümüze kadar yaşanan katılımların temelinde zindan direniş ruhu vardır. Bugün 7 Haziran seçimlerinde demokratik cephede cevabını veren 14 Temmuz ruhuyla mayalanan özgürlük mücadelesinin mirasıdır. Bu eylem gerçekliği siyasal alanlarda iradesini savunan ve başarıya giden güncel bir direniştir. Şimdi Rojava’da, Kerkük’te, Şengal’de direnen o ruhtur. Bu Kürtler açısından tarihsel bir kimliktir ve Kürt kadını bugün DAİŞ’e karşı savaşma gücünü bu gerçeklikten alıyor. Sakine arkadaş DAİŞ’e karşı en büyük vahşet çetesine karşı büyük direnişi gösteren Kürt kadınında somutluk kazanıyor. 14 Temmuz gerçekliği toplumsallaşıyor, toplumsal gerçekliğe ulaşıyor. Şimdi DAİŞ’e karşı direnen o kadınların her biri birkaç ay önce belki eline silahı almıştır. Ama o direnişle, o direnişin bilinciyle büyümüştür. Sakine sembolüyle büyümüş bu da onda bir ideal oluşturmuştur. Diyoruz artık Zilanlaşan bir Kürt kadın gerçekliği varsa; aynı şekilde hatta belki çok derinde seyreden bir Sakine Cansız gerçekliği vardır. Bugün Kürt halkına ve kadınına büyük görevler düşmektedir. 14 Temmuz direniş ruhuyla Önderliğimizin üzerindeki tecride son vermek ve Paris katliamının hesabını sormak temel görevlerimizdir” dedi.