PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah: Devrimi kadınlar yapıyor

PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah: Devrimi kadınlar yapıyor

Batı Kürdistan'da yönetimin halkın elinde olduðunu söyleyen PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah "Kadın, Batı Kürdistan'da devrimin öncüsüdür. Her yerde yüzde 40 kadın kotasını uyguluyoruz, birçok yerde kota aşılmış durumda" dedi. Eðitim seferberliði başlattıklarını belirten Abdullah, ciddi bir ilaç sıkıntısı yaşadıklarını duyurdu. ANF'ye verdiði röportajda PYD Eşbaşkanı Suriye muhalefetine ise "Bize projeyle gelin" çaðrısı yaptı.

Asya Abdullah, Batı Kürdistan'da yıllardır aktif bir şekilde Kürt hareketinin içinde. Geçtiðimiz Haziran ayında 5. Kongresini yapan Demokratik Birlik Partisi (PYD)'nde Salih Müslüm ile eşbaşkanlıða seçilen Asya Abdullah, Qamişlo yakınlarındaki Hesiçe vilayetine baðlı Dêrîka Hemko ilçesinden. 41 yaşında olan Asya Abdullah, bir yıl öncesine kadar Esad rejiminin baskısı yüzünden uzun süre gizlenerek hayatta kalabilmiş, aynı zamanda kadın bir aktivist.

Mamoste Osman, Bavê Cûdî ve Ehmed Huseyin Suriye zindanlarında işkencelerde katledilen PYD'li yöneticilerinden sadece birkaçı. 2004 yılında Efrin'de gözaltına alınan Naziye Ehmed Keçel'den ise yıllardır haber alınamıyor. Geçtiðimiz hafta Paris'te gerçekleşen Batı Kürdistan konferansına katılmak için Avrupa'ye gelen PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah, söyleşiye işte bu PYD'lilerin mücadelesini anlatarak başlıyor.

Türkiye ile yapılan ittifaktan dolayı Suriye'de çok zorlu bir mücadele verdiklerinin altını çizen PYD lideri, tabandan merkeze doðru örgütlenerek Kürdistan'da Demokratik Özerkliði hayata geçirdiklerini ve bunun demokratik bir Suriye'ye öncülük ettiðini belirtti. Saðlık, eðitim, güvenlik, belediye hizmeti gibi konularda örgütlemelerini kurduklarını belirten Asya Abdullah "Ýlk kez halk devletsiz şekilde kendisini yönetiyor" vurgusunu yaptı.

PYD Eşbaşkanı Abdullah; halkın şu anki acil ihtiyaçlarını, şehir meclislerine seçilme şartlarını, Suriye muhalefetiyle ilişkilerini, elektrik, su ve saðlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntıları, güvenlik ve en önemlisi de Suriye'de savaşın büyümesi ihtimali karşısında yaptıkları hazırlıkları anlattı, sorularımızı yanıtladı.

Paris'teki konferanstan başlarsak, KNK'nin ulusal istişarede Batı Kürdistan'ı tartışmasını nasıl buldunuz?

Kürdistan Ulusal Kongresi(KNK)'nin bu konferansı gerçekleştirme girişimini önemli buluyorum. Çünkü ulusal bir çatı kuruluşu olan KNK'nin Batı Kürdistan'daki devrim karşısında da sorumluluðunun olduðunu düşünüyorum. Konferansın bileşimi de çok önemliydi, Batı Kürdistan'dan çok sayıda partinin Kürdistan'ın diðer parçalarından gelen temsilcilerle buluşması önemliydi. Ayrıca sadece Kürtlerin deðil, Asuri ve Ermeniler de kendisini konferansta ifade etti. Böylesine tarihi ve hassas bir süreçte, Paris gibi bir yerde böyle bir konferansın etkilerinin olacaðını düşünüyorum.

Uzun yıllardır aktif bir şekilde Batı Kürdistan'da siyasetin içindesiniz. Bir gün böyle bir devrimi başlatıp, bu aşamaya geleceðinizi hayal ediyor muydunuz?

Doðrudur, uzun yıllardır mücadele veriyoruz. 2000'li yılların başında PYD'nin kuruluş sürecinden bu yana hem Batı Kürdistan'da hem de Suriye'de siyasi çalışmalarımız yoðun şekilde sürdü. Bu yıl gerçekleştirdiðimiz devrime kadar Kürdistan ve Suriye'de çok zorlu bir mücadele verdik. Bunun nedeni de Esad yönetimi ile Türkiye arasında yapılan anlaşmalardı. Ýttifakın asıl hedefi şüphesiz hareketimiz ve Kürt halkının kazanımlarıydı. Bu yüzden mücadelemize yönelik çok şiddetli bir yönelim vardı. Son 10 yılda yüzlerce üyemiz tutuklandı, bazıları işkencelerde katledildi.

'NAZÝYE ARKADAŞIMIZ 8 YILDIR KAYIP'

Ne kadar üyeniz hala cezaevinde? Onlardan haber alıyor musunuz?

Çoðu uzun yıllar cezaevinde kaldı ve yapılan bazı yasal reformlarla serbest bırakıldılar. Suriye zindanlarında şehitler de verdik. Mamoste Osman, Bavê Cûdî ve Ehmed Huseyin gibi arkadaşlarımız işkencede katledildiler. Ayrıca Naziye Ehmed Keçel ismindeki arkadaşımız kayıp. En son Efrin'de partimizin örgütleme çalışmaları içinde tutuklandı ve bir daha ondan her hangi bir haber alamadık. Rejim muhalefeti bir hareket olarak son 10 yılda Suriye yönetimine karşı verdiðimiz mücadele bizim için çok önemli bir geçmiş ve tarihtir.

Ortadoðu'da bir deðişim kaçınılmazdı. Halkın taleplerini dikkate almayan rejimler ya deðişiklik yapmak ya da yıkılmak zorundaydılar. Fakat geldiðimiz aşamada bu rejimlerin deðişim gücünün olmadıðını gördük. Bu yüzden az önceki sorunuza dönersem; Suriye rejiminin bir gün deðişeceðini ve Ortadoðu'yu saran devrim rüzgarının bu ülkeye de ulaşacaðını tahmin ediyorduk. Çünkü Şam rejimi 50 yıllık bir geçmişiyle bölgede hüküm süren en köklü rejimlerden birisidir. Tek parti, tek bayrak, tek ideoloji, tek düşünce yıllarca hüküm sürdü. Bunun bir gün deðişmesi kaçınılmazdı.

"ORTADOÐU'DA ARTIK YÖNETÝMLER ÜSTTEN DEÐÝL, TABANDAN KURULMALI"

Siz nasıl bir deðişim istiyorsunuz? Suriye'deki deðişim bölgeyi nasıl etkileyecek?

50 yılın faturası Suriye'de yaşayan halklara aðır şekilde mal oldu. Toplumsal sorunlar derinleşti, bu yüzden Suriye'deki tablo Ortadoðu'daki diðer ülkelerden daha özeldir. Suriye'de birçok kültür, etnik grup ve mezhep var. Ýşte 50 yıllık tek partili yönetim bu zenginlik karşısında bir denge kurmuştur. Zaten Kürt halkı bütün haklarından mahrum edildi. Bildiðiniz gibi yüz binlerce Kürt, vatandaş olarak bile kabul edilmiyordu. Bu yüzden bizler Kürt hareketi olarak deðişim için bir mücadele verdik. Suriye'de yaşanacak bir devrim, Ortadoðu'daki deðişimin rengini deðiştirecektir ve bütün bölgeye yayılacaktır.

Yeni yönetimler ise artık üstten, merkezi deðil, tabandan yukarıya doðru kurulmalı. Halkın istekleri ve iradesi esas alınmalı. Halkın kendisi karar vermeli, geleceðini ve sistemini kendisi belirlemeli. Çünkü yukardan aşaðıya kurulan yönetimlerin sorunları çözmediði ve toplumu nasıl bir felakete dönüştürdüðünü çok iyi gördük. Bu yüzden paradigmamızda toplum esastır, halkın kendi kendisini yöneteme şekli belirleyicidir.

Deðişimin geleceðini gördüðünüzü söylediniz. Peki bunun karşısında nasıl bir hazırlık içerisindeydiniz?

Devrimi başlatmadan önce hem parti ve hem de hareket olarak toplantılar yaptık, kongrelerde nasıl bir deðişim istediðimiz tartıştık. Halkla da toplantılar yaptık, onların görüşlerini dinledik. Ortadoðu ve Suriye'de durumu enine boynuna analiz ettik, bu kritik süreçte nasıl bir yaklaşım içinde olacaðımıza yönelik deðerlendirmeler yaptık. Toplantılarda projeler hazırladık, kararlar aldık ve bir yol haritası çıkardık. Sonuç itibariyle de Batı Kürdistan'da Kürt hareketi olarak Demokratik Özerklik projemizi açıkladık. Sadece Batı Kürdistan için deðil, aynı zamanda bütün Suriye içinde en iyi çözümün Demokratik Özerklik olduðunu düşünüyoruz.

'DEMOKRATÝK ÖZERKLÝK PROJESÝNÝ ÝLK BÝZ HAYATA GEÇÝRDÝK'

Demokratik Özerlik projesi sadece sizin partinizin projesi midir? Sizin de içinde yer aldıðınız Yüksek Kürt Konseyi bu projeye nasıl bakıyor?

Projenin mimarı Toplumsal Demokratik Hareket (TEV-DEM)'dir ve ona baðlı olan diðer örgütlenmelerdir. TEV-DEM'in siyasi kolu olan partimiz PYD olarak biz de bu projeyi destekliyor, hayata geçirilmesi için mücadele veriyoruz. Bu mücadele de birkaç aydır başlamamış, biz hareket olarak 1,5 yıl önce bu projeyi hayata geçirmeye başladık, özerklik yolunda da Batı Kürdistan halkı yönetimlerini kuruyor. Batı Kürdistan'ın bütün kentlerinde meclisler kurduk. Her meclise baðlı 17 komite var. Köylerde ise köy komünleri var. Köylerin nüfusuna göre yönetimler seçildi. Güvenlikten ve toplumsal örgütlenmeye kadar bütün köyler bu komünler tarafından yönetiliyor.

Sözüne ettiðiniz şehir meclislerine baðlı 17 komitenin işlevi nedir?

Siyasi, kadın, gençlik, eðitim, hukuk, saðlık, güvenlik ve halk hizmetlerine bakan belli başlı komiteler var. Bu komitelerin temsilcileri şehir meclislerinde yer alıyor. Her komitenin bir çalışma alanı var ve bunlar aylık olarak toplantılarını yapıp faaliyetlerini deðerlendiriyor. Örneðin Kobanê, Efrin ve Cizire'de halk yönetimleri iş başındaysa, bu kazanım sözüne ettiðim komiteler sayesindedir. Saðlıktan, güvenliðe kadar halkın bütün ihtiyaçları komiteler tarafından karşılanıyor. Kısacası bu başarı ilan ettiðimiz Demokratik Özerlik projesinin sonucudur.

"ŞAM'IN KÜRT MAHALLERÝNDE ÖRGÜTLÜYÜZ"

Şehir meclisleri şu anda kaç kentte var? Esat rejiminin hala hüküm sürdüðü kentlerde de var mı?

Bu meclisler başta Batı Kürdistan olmak üzere Kürtlerin yaşadıðı bütün şehirlerde var. Örneðin Halep, Tiltemer ve Hesekê gibi kentlerde meclisler ve bunlara baðlı komiteler faal durumda. Hatta başkent Şam'ın Kürt mahallerinde de örgütlememiz var. Örneðin Kobanê, Efrin, Qamişlo, Tirbisiyê, Amûde ve Dêrikê gibi Kürdistan'ın kentlerinde ise halk tamamen kendi kendisini yönetiyor. Süreçle ve deðişen dengelerle birlikte böylesine yerleşim birimlerinin sayısı da artıyor.

Demokratik Özerklik projesini hayata geçirirken yaşadıðınız en büyük engel neydi?

Bu yeni bir model, sadece Kürtler için deðil, aynı zamanda bütün Ortadoðu'da da yeni bir yönetim şeklidir. Ýlk hayata geçiren de biziz. Aynı zamanda ilk kez halk devletsiz kendi kendini yönetiyor. Özellikle dikkat çekmek istiyorum; şimdiye kadar bütün yönetimler ve sistemler üstten alta doðru örgütleniyordu, fakat yönetimimiz alttan üstte doðrudur. Bu aynı zamanda yeni bir hayat felsefesidir. Bunun için halkın eðitimine çok önem veriyoruz. Kurduðumuz akademilerde projemizi ve sözüne ettiðimiz bu yeni hayat felsefesini anlatıyoruz.

Akademilerde halkın eðitimini nasıl örgütlüyorsunuz? Yaş gruplarına göre mi, yoksa toplumsal sınıflara göre mi?

Genel halk akademilerimiz olduðu gibi özel akademilerimiz de var. Komite ve idarelerde yer alan bütün üyeler sözüne ettiðim bu genel halk akademilerinde eðitimlere katılıyor, onlara yeni paradigma ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Ayrıca demokrasi kültürü ve halk yönetimi konusunda dersler var. Halka yönelik ise mahalle ve köylerde düzenli şekilde seminerler ve paneller veriyoruz. Ayrıca belli aralıklarla halk toplantıları da düzenliyoruz. Bu halk toplantılarında siyasal durumun yanı sıra toplumun sorunların çözme konusunda tartışmalar yapıyoruz. Halkın dile getirdiði eleştiri, öneri ve deðerlendirmeleri de muhakkak dikkate alıyoruz.

'ÝKÝNCÝ EŞ GETÝRENLERÝN ÜYELÝKLERÝ DONDURULUYOR'

Halkın ilgisi nasıl? Bu yeni yönetim şekli halk arasında nasıl karşılanıyor?

Projeyi ilk hayata geçirdiðimizde sorunlar yaşadıðımız söyleyebilirim. Özellikle de seçimler konusunda. Demokratik Özerliðin bir gereði olarak herkesle seçilme işbaşına gelmesi gerekiyordu. Örneðin bir köy komünün seçilmesi için o köye sandık kurup, seçimler yapıyoruz. Altını çiziyorum; böyle seçimler ilk kez oluyor ve bu yüzden zorluklar yaşadık. Çünkü halkımız bütün seçimlerden mahrum bırakıldı ve bütün kararlar merkezden veriliyordu. Fakat şimdi baktıðımız da seçim ve demokrasi kültürü yerleşmiş durumda.

Bu seçimlerde isteyen herkes aday olabilir mi? Adaylık şartlarınız nelerdir?

Birincisi; geçmişinde ulusal anlamda zarar vermemiş olmalı. Ýkincisi; kişiliði toplum içinde kabul görmeli. Üçüncüsü; ahlaki açından geçmişi temiz olmalı. En önemlisi de kişisel çıkarlarını bir yana bırakarak, topluma hizmet etmeye hazır olmalı.

Burada araya girerek, hemen bir ayrıntıyı öðrenmek istiyorum. Birden fazla eşliler aday olup komitelerde yer alabiliyor mu? Çünkü Kuzey Kürdistan'da BDP ve DTK'nin bu konuda kesin bir tavrı var. Sizde de öyle midir?

Biz de iki eşlilik ve zihniyetine karşıyız. Daha önce de birden fazla evliliðe karşıydık. Fakat toplumdaki bu anlayış sürüyordu. Şimdi ise durum farklı, bu konuda kesin bir yaklaşım içerisindeyiz. Ýkinci eş getiren üyelerin meclis üyelikleri donduruluyor ve görevleri elinden alıyor. Kadın mücadelesi devrimimiz ve ulusal mücadelemizin merkezinde yer alıyor. Aynı şekilde Kürt sorunu ve ulusal sorunlarımızın çözüm merkezine de kadın mücadelesini koymuşuz.

'KADIN GÜCÜ YÜZDE 40 KOTASINI AŞIYOR'

Meclis ve komitelerde bir kadın kotanız var mı?

Aşaðıdan yukarıya doðru bütün mercilerde yüzde 40 kadın kotasını uyguluyoruz. Hatta kadın örgütlenmesinin güçlü olduðu yerlerde yüzde 40 kotasının aşılması durumda buna imkan da veriyoruz. Altını çizerek söylüyorum; kadınların yüzde 90 çabasıyla, yani kadınlar kendilerini örgütleyerek zaten bu yüzde 40 kotasını aşıyorlar. Örneðin Qamişlo ve Kobanê'deki meclislerimizin başkanı kadın arkadaşlar. Ayrıca eşbaşkanlık sistemiyle zaten bir erkek ve bir kadın uygulamasını hayata geçiriyoruz.

Sizin kadın konusundaki yaklaşımınız toplum içinde rahatsızlıklara neden oluyor mu? Ya da şöyle sorayım; bu yaklaşımınız örgütlenmenizi önünde engel teşkil etmedi mi?

Kadın çalışmalarımız önünde daha önce de engeller vardı, şimdi de var. Hem toplumdaki deðerlerden, hem de sistemin yaklaşımından dolayı kadın çalışmaları zaten başlı başına zorlu bir alandır. Ama unutmayın; bugün Batı Kürdistan'da kadın hareketi önemli bir mücadele mirasına sahiptir. Bu direniş mirasıdır, yüzlerce kadın arkadaşımız, annelerimiz zindanlara attı, büyük direniş sergilediler. Tekrar söylüyorum; başından bugüne kadar kadın Batı Kürdistan'da devrimin öncüsüdür. Hem siyasette, hem örgütlemede ve hem de serhildanlarda kadınlar önemli bir role sahiptir. Anneler şehit düşen çocuklarını zılgıtlarla topraða veriyor. Bu kadının büyük fedakarlıðının en bariz örneðidir. Bakınız; Batı Kürdistan'da kadın iki mücadele veriyor. Kürt halkının özgürlüðü ve hem de kadın haklarının korunması, yeni anayasada garanti altına alınması için çalışıyor.

'EN BÜYÜK SIKINTIMIZ ÝLAÇ'

Biraz da yönetimlerine el koyduðunuz şehirlerden söz edelim. Buralarda elektrik, su, saðlık ve eðitim hizmetleri nasıl veriliyor?

Tabii söylediðiniz konularda sıkıntılar yaşanıyor. Bunun en önemli nedeni de süren iç savaştır. Her ne kadar büyük çatışmalar olmazsa da savaşın etkisini ciddi şekilde Kürdistan'da da hissetmek mümkün. Aynı şekilde can kaybı da oluyor. Günlük olarak Halep ve Efrin'de şehit veriyoruz. Şehirler arasında baðlantılar kesilmiş durumda. Her an, her yerde bir patlama meydana gelebiliyor.

Halkın ihtiyaçlarını karşılamada ciddi zorluklarımız var. En büyük sıkıntımız ise ilaç yokluðu. Birçok hastane artık vatandaşın ihtiyaçlarına cevap veremeyecek durumda. Kendi imkanlarımızla bazı hastaneler kurduk. Hatta doktorları örgütleyerek halkın saðlık sorunlarını gidermeye başladık. Savaşın büyümesi ve şehirler arasında bütün baðlantıların halinde devreye girecek hastane projelerimiz de var. Fakat bunun için dıştan yardım gönderilmesi gerekiyor. Çünkü bütün saðlık malzemelerini Suriye'de karşılayamıyoruz.

Özellikle savaşın etkilerinden dolayı Kobanê ve Efrin'de elektrik ile su sıkıntısı var. Ancak kendi örgütlenmemiz çerçevesinde komiteler kurarak, bu ihtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz. Onlarca komite, halka hizmet gönderiyor. Örneðin lojistik komitesi gıda fiyatlarının artmaması için denetimler yapıyor. Boşluktan yararlanıp fiyatları artırmak isteyenler olabilir. Örneðin Dêrik'ten Kobanê'ye gaz götürdük ve orada büyük bir ihtiyacı karşılamayı başardık. Halkın bu düzeyde örgütlenmesini kurması ve kendi iradesiyle kendisini yönetmesi sonucu Suriye'nin genelinde yaşanan kaosun Kürdistan'a ulaşması engellendi.

Çocukların eðitimini nasıl organize ediyorsunuz? Ýlköðretime giden öðrencilerin eðitimi kesintisiz sürüyor mu? Eðitim materyali ve öðretmen ihtiyacınız olmuyor mu?

Batı Kürdistan genelinde bir eðitim kurumu var. Öðretmenler bu kuruma baðlı çalışıyor. Öðretmen sayısı hakkında bir tahminde bulunamam, ama bazı bölgelerde yüzlerce öðretmen bulunuyor. Her bölge kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılamaya çalışıyor. Diðer yandan öðretmen eðitimi de sürüyor. Çok sayıda kişi öðretmen olmak istiyor, bu sevindirici bir olay. Batı Kürdistan'daki kadın hareketi Yekitiya Star'ın özellikle çocuk eðitimine yönelik projeleri var. Çocukların yetiştirilmesi, çocukların çalıştırılmaması ve çocuklara yönelik şiddetin engellenmesi konularında eðitim çalışmaları başlamış durumda.

'ÝSTEYEN ARAP MEMURLAR GÖREVDE KALABÝLÝYOR'

Şam rejimine baðlı okullarda eðitim sürüyor mu? Öðretmenler ile devlet dairelerinde görev yapan Arap kökenli memurlar ne olacak?

Bu konudaki politikamız şudur; Arap olsun veya diðer etnik gruplardan olsun fark etmez, bütün memurların aynı kurumlarda kalmasını istiyoruz. Bunlara "Daha önce Esat rejimine hizmet ettiniz fakat bundan sonra da halka hizmet etmek istiyorsanız kalabilirsiniz" diyoruz. Belediye, elektrik ve su kurumu ile diðer devlet daireleri arasında ilişkileri saðlayan komiteler oluşturduk. Bu komiteler aracılıðıyla ihtiyaçları karşılayıp dairlerin hizmetlerini sürdürmesini saðlıyoruz.

Öðretmen ve öðrencilerin durumuna gelirsem; geçen yaz tatilinde okulları kapatmadık ve burada eðitimler sürdü. Daha önce Şam yönetimiyle yaptıðımız anlaşmada ilköðretim okullarında örneðin Arapça, Matematik ve diðer derslerin yanında Kürtçenin de bir ders olmasını istemiştik. Fakat Esat yönetimi bu talebimizi kabul etmedi ve okulları kapattı. Bizim bu konuda kesin bir kararımız var; Eðer bu okullar açılacaksa Kürtçe dersler muhakkak olmalı ya da açılmamalı. Devlet okulları dışında meclislere baðlı her köy ve mahallede halkın kendi imkanlarıyla kurduðu okullar var, buralarda eðitim aralıksız bir şekilde sürüyor.

Peki bu kaos ve savaş ortamında Esat rejimi ve muhalefetle nasıl bir diplomasi yürütüyorsunuz?

Her ne kadar Şam yönetimi zayıflamış olsa da Kürt halkına yönelik politikası deðişmemiştir. Her gün yüzlerce insanın hayatını kaybettiði bu ülkede rejim meşruiyetini yitirmiştir. Biz Suriye krizinin çıktıðı ilk günden bu yana kadar rejime yönelik politikamız nettir. Biz rejime alternatif kendi sistemimizi ve yönetimimizi kurduk. Zaten muhalefetin gereði de budur; eðer siz bir şeye karşı çıkıyorsanız, onun alternatifini de yaratmak zorundasınız.

Fakat diðer taraftan Suriyeli diðer muhalif grupların hem ülkenin geneli ve hem de Kürt halkı için hiç bir projesi yok. Muhalefetle ilişkilerimiz var, ancak ittifak düzeyinde deðil. Çünkü dediðim gibi ülkenin geleceðine dair projeleri yok. Bu yüzden biz üçüncü bir yol olarak ortaya çıktık; halkı esas aldık ve savunma stratejisini hayata geçirdik. Var olan savaşın bir tarafı asla olmayacaðız. Her türlü şiddete karşıyız, fakat savaş Kürdistan'a sıçrarsa kendimizi koruma hakkına da sahibiz.

'ADLÝ SUÇLARA VE ŞEHÝR GÜVENLÝÐÝNE BAKAN ASAYÝŞÝMÝZ VAR'

Nasıl bir savunma gücüne sahipsiniz? Adli olaylara nasıl müdahale ediyorsunuz?

Şu anda Batı Kürdistan'da ve Kürtlerin yaşadıðı bölgelerde iki savunma örgütlenmemiz var. Birincisi; şehir meclislerine baðlı genel asayiştir. Bu gücün kontrol noktaları var, yerleşim birimlerinin güvenliðini saðlıyor. Köylerde zaten nöbetçiler var ve köylerde de bir sorun çıktıðı bu genel asayiş oraya müdahale ediyor. Yine biz parti olarak da güvenliðin saðlanmasında katkılarımız oluyor. Asayişin düzenli bir güvenlik gücüne geçmesi için de eðitimler sürüyor.

Bir cinayet ve her hangi başka bir suç işlediðinde asayişe baðlı güçler devreye giriyor. Soruşturma başlatıyor ve suçların peşine düşüyor. Soruşturmanın sonucunda da kararlar alınıyor ve eðer ortada bir suçlu varsa onu mahkemeye çıkartıyor. Bu sistem bütün yerlerde hayata geçirildi. Diðer bir savunma gücü de YPG'dir. Açıklamalarında okudunuz; YPG ulusal bir güçtür ve bütün Batı Kürdistan'ın savunmasından sorumludur. Fakat bu gücü ve sayısı hakkında bilgi veremem. Çünkü YPG'nin herkesten baðımsız bir yönetimi var, bunu onlar açıklasın.

Peki güvenliðinizi nasıl saðlıyorsunuz? PYD Eşbaşkanı olarak rahatça dolaşabiliyor musunuz?

Sadece şimdi deðil, daha önce de güvenlik sorunumuz vardı. Bu savaş ortamında hepimizin güvenlik sorunu var. Fakat eðer biz kendimize halkın öncüsü diyorsak, böyle kaygılarımız olmamalı. En büyük kaygımız halkın sorunları olmalı. Bu yüzden kendimizi halkın güvenliðinden ayrı tutmuyoruz. Tehlikelere raðmen şehirleri dolaşıyoruz çünkü yerine getirmemiz gereken sorumluluklarımız var.

Son olarak Kürdistan'ın diðer parçalarındaki halka ve özellikle de Kürt kadınlar için neler söylemek istersiniz?

Hangi parça olursa olsun fark etmez ulusal sorunumuz aynıdır. Fakat Batı Kürdistan'ın bir statüye kavuşması Ortadoðu'da Kürt sorununun çözümü yolunda büyük bir adım olacak. Batı Kürdistan'ın bu durumu da zaten ulusal bir sorundur ve Kürdistan'ın bütününü baðlıyor. Özellikle de bize saldırı konusunda, örneðin Türkiye'den gelecek bir müdahale durumunda bütün Kürt halkı buna karşı mücadele etmeli. Aynı şekilde bize yönelik alınacak siyasi bir kararda da bütün Kürtler bizimle olmalı, böyle bir durumda bütün siyasi ve diplomasi gücünü devreye koymalı.

Kürt kadınlarının mücadelesi için de şunları söylemek isterim; Kürdistan'ın diðer parçalarında da kadın mücadelesi yoðun ve zorlu şekilde sürüyor. Kürt kadın hareketi "Kadının özgürlüðü, toplumun özgürlüðüdür" zihniyetiyle yılladır mücadele ediyor. Kadına yönelik şiddet, 'namus' adıyla işlenen kadın cinayetleri hala sürüyor. Buna karşı örgütlülüðümüzü güçlendirilmeliyiz. Kürt kadının örgütlülüðü güçlendikçe halkımızın özgürlüðü de o derece yakınlaşıyor demek. Şu ana kadar Kürdistan'ın bütün siyasi güçleri bir araya gelemezken, bütün parçalardaki kadınlar iki kez bir araya geldi. Amed ve Hewlêr'de gerçekleşen kadın kongreleri çok önemliydi, hem kadın açısından hem de ulusal bazda.

Biz Kürt kadın hareketi olarak Önder Apo'ya karşı asla unutmamız gereken tarihi bir sorumluluðuz var. Çünkü kadın hareketimizin bu düzeye uluşması ve Kürt kadının bu özgürlük seviyesini yakalaması Önder Apo'nun çabaları sayesinde gerçekleşti. Bu yüzden Önder Apo'nun özgürlüðü ve ona uygulanan tecridin kalkması için mücadelemizi sürdürmeliyiz.