Ortak demokrasi ve özgürlük mücadelesinden kim rahatsız olur?

Herkes şunu bilmeli ki, Sünni Kürtlerin büyük çoğunluğu Aleviler üzerinde uygulanan ayrımcılığa ve katliama karşıdırlar.

Sivas Madımak otelinin önüne HDP sözcüsü Osman Baydemir üç çiçek koyuyor. Bunları; Seyit Rıza’nın torunları, zulüm altında olan Alevilerin torunları, 1925 yılında 49 arkadaşıyla şehit düşen Şêx Said’in torunları adına koyduğunu belirtiyor. Tabii ki çok iyi niyetli olarak şehitlere saygının gereği çiçekleri kimler adına koyduğunu söylüyor. Aleviler ve aydınları katledenleri protesto ediyor. Tüm Aleviler tabii ki bu tutumdan memnun olmuşlardır. Osman Baydemir’in Sünni Kürtler adına da bu katliamı protesto etmesi ve Alevilerin yanında olduğunu ortaya koyması kadar güzel bir şey olamaz. Bundan rahatsız olmanın akılla, mantıkla bir alakası olabilir mi? Bu sözleri duyan Alevilerin büyük çoğunluğu memnun olurken, bazıları ise anlaşılmaz biçimde rahatsız olmuştur. Hem de Türk özel savaşı tarafından Alevi Kürtler ve Sünni Kürtler arasında soğukluk yaratmak için ortaya atılan bir söylentiye sarılarak! AKP’nin dinci-milliyetçi, yani Türk-İslam sentezli faşist bir hegemonya kurmak istediği süreçte, herkesin bir araya gelmesi gereken dönemde demokrasi güçlerini bölmekten başka bir işe yaramayan böyle bir yaklaşım ortaya konulmasının gerçekten de anlaşılır yanı yoktur. 

Biz Velayettin Ulusoy’u makul bir Alevi önderi biliyorduk. Bu nedenle bu söylemleri Velayettin Ulusoy tarafından söylediğine inanmak istemiyoruz. Çünkü aklı başında bir kişiden böyle çiğ ve Alevilere hizmet etmeyen bir söylem beklenmez. Acaba Aleviler ile Kürtlerin demokrasi mücadelesinden, ortaklaşmasından rahatsız olan birileri bazı tahrikler mi yaptı? Gerçekten de böyle düşünmekten başka bir şey akla gelmiyor. Bu yanlış yaklaşım daha sonra da başkaları tarafından köpürtülüyor. 

Türk devleti Kürt soykırımını rahat yapmak için geçmişten beri Alevi Kürtlerle Sünni Kürtleri birbirine karşı olumsuz yargılarla donatmak için büyük çaba sarf etmiştir. Bu konuda bazı olumsuz yargılar da yaratmıştır. Sünni kesim içinde tarihten bu yana Aleviler hakkında birçok olumsuz yargı yaratılmaya çalışılmıştır. Geçmişte bu söylentilerin önü alınmadığı gibi, cumhuriyetten sonra da bu söylemlerin önü alınmamıştır. Ancak aklı başında kim bu söylentilerin doğru olduğunu söyleyebilir? 

Bir ay kadar önce yazdığımız bir yazıda devletin Şêx Sait olayının etnik ve ulusal bir direniş değil de irticai bir kalkışma olduğunun propaganda edilmesi ve böyle yansıtılması konusunda basına talimat verdiğini belgeleriyle ortaya koymuştuk. Bu açıdan Şêx Sait için özel savaş güçleri tarafından uydurulan bir şey üzerinden bugün bile Kürtler arası parçalanma yaratmak ve Alevilerle Kürtler arasında oluşan demokratik birliğe yönelmek kimin işine yarayabilir? 

Genelde Sünnilerde Alevilerin kestiği yenilmez gibi bir algının ve inancın var olduğu söylenir. Şimdi böyle bilinen bir olgu üzerinden bilinçli yaratılmış bir söylentiyi bugün ortaya atmak iyi niyetle açıklanamaz. Herkes şunu bilmeli ki, Sünni Kürtlerin büyük çoğunluğu Aleviler üzerinde uygulanan ayrımcılığa ve katliama karşıdırlar. Alevilerin inançlarıyla özgür ve demokratik yaşamını kurmalarını savunmaktadırlar. Dersim’in de inanç ve etnik kimliğiyle özerk yaşamasından yanadırlar. Dün birbirine karşı önyargılı, hatta birbirine karşı hale getirilmiş Alevi ve Sünni Kürtlerin ortak demokrasi mücadelesi içinde olmaları; herkesin kimliği, kültürü ve inancıyla demokratik ulus olarak ortak yaşaması kadar güzel bir şey olabilir mi? Birbirini anlayan, üzerlerindeki inanç ve kimlik baskılarına karşı çıkan toplulukları yine eskisi gibi önyargılı hale getirmenin kime yararı olur? Kürtler şahsında Alevilerin büyük destekçisi ve müttefikleri ortaya çıkmışsa, bundan memnunluk duyulması gerekmez mi? Osman Baydemir’in sözünden rahatsızlık duymak hangi akla sığar?

Eğer Velayettin Ulusoy böyle bir şey söylemişse, Osman Baydemir’in sözünden rahatsızlık duymuşsa büyük bir gaf yapmıştır. Biz hala da bu yaklaşımın Velayettin Ulusoy’dan geldiğini düşünmek istemiyoruz. Böyle bir gündem yaratılması en fazla da faşist Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’yi memnun etmiştir. Hüda Par’ı da memnun etmiştir. Özcesi demokrasi güçlerini parçalamak isteyen herkesi memnun etmiştir. Alevilerle Kürt halkının (Kürtlerin önemli bir bölümü Alevidir) ortak mücadelesinden rahatsız olanları memnun etmiştir. Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşizmine karşı demokrasi güçlerini bir araya getirme çabası yürütülürken bu tür yaklaşımlarla bu çabalar sabote edilmeye çalışılmaktadır.

Kuşkusuz bu tür çabalar ve yanlış yaklaşımlarla Alevilerle Kürt halkının ortak mücadelesini engellemek mümkün değildir. Binlerce Alevi genci Kürt’ü ve Türk’üyle Kürdistan’ın özgürleştirilmesi ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesinde şehit düşmüştür. Çünkü bu gençler ancak Kürtlerin de özgür olduğu demokratik bir Türkiye’de Alevilerin özgür ve demokratik yaşama kavuşacağına inanmışlardır. Kürtler en iyi müttefiklerinin Aleviler ve sosyalistler başta olmak üzere demokrasi güçleri olduğunu bilmektedir. Aleviler de en iyi müttefiklerinin Kürtler ve sosyalistler başta olmak üzere demokrasi güçleri olduğunu çok iyi biliyorlar. Alevilerin yoğun yaşadığı Varto’da Alevi ve Sünni Kürtlerin kardeşçe yaşamaları ve birlikte HDP’ye yüzde 94 oranında oy vermeleri bu gerçeğin kanıtıdır. Halkların Demokratik Ulus içinde kendi kimliği ve kültürüyle birlikte yaşamasını savunan HDP’nin Dersim’de en fazla oy alması bu gerçekliği kanıtlamaktadır. Bu gelişme Aleviler için büyük kazanımken, bazıları bundan rahatsız olmaktadır. Bu durumdan en fazla rahatsız olan soykırımcı faşist iktidardır. Bu açıdan Osman Baydemir’in sözlerinden rahatsız olmak, Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşizmine hizmet etmek olur. Herkes konuştuğu sözün ne anlama geldiğini bilmeli; ona göre konuşmalı ve yazmalıdır. Faşizme karşı demokrasi mücadelesini geliştirmek ve güçlendirmek tüm demokrasi güçlerinin görevidir. En başta da bu faşist diktatörlük tarafından inanç soykırımı tehdidi altında bulunan Alevilerin görevidir. 

Kaynak: Yeni Özgür Politika