Almanya ve Ýsviçre arasında bir garip davaydı. Sırf 'iade işlemleri yapılıyor' diye 16 ay boyunca Ýsviçre'de cezaevinde tecrit altında tutuldu. Almanya'ya iadesini 54 gün süren açlık greviyle proteste etti, ölümün eşiðinden döndü. Almanya yataða kelepçeli halde saatlerce süren yolculukta teslim aldıðı Metin Aydın'ı ise 'yabancı bir örgüte üye olmakla' suçluyor. Üstelik henüz iddianamesi hazır deðil.
Metin Aydın, 20 Haziran 2011 günü Alman makamlarının talebiyle Ýsviçre'de tutuklanmıştı. Gerekçe ise Almanya'nın PKK'yi "anti-terör" yasaları olarak bilinen 129b maddesi içine kapsaması. Bu maddeden Hamburg'ta Kürt siyasetçi Ali Ýhsan Kıtay, Stuttgart'ta ise Kürt gençleri Rıdvan Özmen ve Mehmet Akan yargılanıyor.
Ancak Metin Aydın, Ýsviçre'deki sivil toplum örgütlerin tepkilerine raðmen serbest bırakılmadıðı gibi aylarca sınır dışı cezaevinde tutuldu. Açık görüşe çıkartılmadı, ailesiyle telefon görüşmesi yapmasına izin verilmedi, uzun süre mektuplaşması engellendi. Almanya'ya iadesi netleşmesi üzerine ise Aydın açlık grevi eylemine başladı.
24 SAAT BOYUNCA YATAÐA KELEPÇELENDÝ
Aydın, eyleminin 54. günündeyken 1 Kasım günü ambulansla Ýsviçre'nin Basel kentinden Almanya'nın Stuttgart kenti yakınlarındaki bir cezaevi hastanesine getirildi. Ýşkence gibi koşullarda Aydın'ın Almanya'ya getirildiðine dikkat çeken avukatı Thomas Scherzberg, iadenin ayrıntılarını ANF'ye anlattı. Aydın'ın açlık grevinin 50. günündeyken Zürich'te tutulduðu cezaevinden hastaneye götürüldüðünü söyleyen Scherzberg, devamla şu ayrıntıları verdi:
"Aydın, hastaneye hem ayaðından ve hem de elinden kelepçeli şekilde götürülüyor. Hastanede ise her hangi bir saðlık muayenesi yapılmadan 6 saat boyunca yatakta kelepçeli şekilde bekletiliyor. Daha sonra kliniðin başka bir odasında da 18 saat boyunca kelepçeleniyor. Ertesi gün ise Zürich'ten Bern'deki başka bir kliniðe götürülüyor ve üç gün burada tutuldu.
Ýade edileceði gün ise bütün hastane boşaltılıyor ve bütün kapıları kapatılıyor. Buradan tekrar ambulansta yataða kelepçeleniyor. Ambulansta Aydın fenalaşıyor, fakat kan ile kalp atışlarını ölçen doktor durumunun kötüleştiðini teyit etmesine raðmen yolculuk sürüyor. Müvekkillimin 'kein Hospital?' (hastene yok mu?) sorusuna doktor 'Nein, Deutschland' (Hayır, Almanya) cevabını veriyor."
ALMANYA'NIN KÜRTLERLE 129B SINAVI!
Metin Aydın'ın tutuklanmasına yönelik iddianamenin önümüzdeki Ocak ayında hazırlanacaðını ve yargılamanın ise en erken Mayıs'ta başlayabileceðini söyleyen avukat Scherzberg, Kürtlerin 129b yasasından yargılanmasını ise Kürtlere yapılmış büyük bir haksızlık olarak görüyor. Almanya'nın bu yargılamalarla Kürtlere yönelik siyasetinde bir sınav verdiðini belirten Scherzberg "Nasıl bir sonuçla karşılaşacaðımızı bilmiyoruz. Umarım, Alman adaleti Kürtlere yapılmış bu haksızlıðın farkına varır" dedi.
129b ise Almanyada 11 Eylül saldırıları ardından yürürlüðe giren anti-terör yasalarının içinde en çok tartışılan maddelerinden biriydi. Yasa, Yabancı örgütleri kapsayan şiddet eylemlerini gerçekleştirme potansiyeli taşıyan hedeflerini tespit edilmesi halinde söz konusu örgütün takibata alınmasını öngörüyor.
Uluslararası terörizmle mücadeleyi kolaylaştırılma mantıðıyla yürürlüðe giren yasa, Almanya dışında herhangi bir politik şiddet eylemine katılan kişi ve grupların da Almanyada yargılanabilmelerinin önünü açıyor. 2003 yılında yürürlüðe giren madde, 11 Eylül saldırıların ardından AB'nin Terörist örgütler listesine dayandırılıyor. 2 Mayıs 2002'de AB'nin "Terörist örgütler" listesini açıklayan Avrupa Komisyonu, bu listeye PKK'yi de almıştı.
Hukukçu ve siyasetçilerin eleştirilerine raðmen yıllardır yürürlükte olan yasa kapsamına PKK üyesi oldukları iddia edilen Kürt siyasetçileri de kapsaması konusu uzun yıllar Alman yargısının en önemli konusuydu. Fakat 28 Ekim 2010'da Federal Mahkeme, 129b maddesinin PKK davaları için de geçerli olmasına karar verdi. Böylelikle Almanya'da peş peşe Kürt siyasetçileri için davalar açılırken, bazı yerel mahkemeler de karardan dolayı daha önce bitmiş davalar hakkında da yeniden yargılanma istedi.