Son Dakika: Önder Apo’nun tarihi çağrısı yakında ANF’de!

'Kürt sanatı sınırlı konuları işliyor; bunu aşmalı'

'Kürt sanatı sınırlı konuları işliyor; bunu aşmalı'

Yönetmen Kazım Öz, Kürt sanatında Kürt sorununun sınırlı başlıklarla yansıtıldığı eleştirisini yaparak, "Meseleyi Kürtlerin sadece dil, kültür yapısıyla veya kayıplarıyla ele aldık" dedi. Kürtlerin ekonomik sorunlarının da sanatta işlenmesi gerektiğini söyleyen Öz, mevsimlik işçilerin ülke ve dünya kamuoyunun gündeminde ciddi bir yer kapladığını ancak bunun, işçilerin hayatlarında değişikliğe yol açmadığını gözlemlediğini belirtti.
Kürt Yönetmen Kazım Öz'ün mevsimlik işçiliği ele aldığı, ‘Bir Varmış Bir Yokmuş (He Bû Tune Bû)’ belgeseli Kanada'da düzenlenen, Montreal Uluslararası Belgesel Festivali'nde de ödül aldı. 
Bir Varmış Bir Yokmuş; kalabalık ve yoksul bir Kürt ailenin Batman’dan Ankara bölgesine tarım işçiliği yapmak için gitmesiyle birlikte başlayan sorunları ve yetiştirdikleri marulun sofraya gelene kadarki sürecini anlatıyor.
Yönetmen Kazım Öz belgeseli ve mevsimlik işçilik hakkında ANF'ye konuştu...
'İŞÇİ BİLE OLMAYANLAR...'
Öz, mevsimlik işçilerin ülke ve dünya kamuoyunun gündeminde ciddi bir yer kapladığını ancak bunun, işçilerin hayatlarında değişikliğe yol açmadığını gözlemlediğini belirtti. Belgesel konusunu seçmesinde bu gerçeğin etkili olduğunu söyleyen Öz, "Araştırma yapınca sömürünün, trajedinin düşündüğümden daha büyük olduğunu gördüm. Bu, motive olmamı güçlendirdi. Dünyada işçi sınıfı var, onun mücadelesi var ama mevsimlik işçiler, 'işçi bile olmayan' kategoride yer alıyor. Genel olarak işçilerden daha çok çalışan kesim ve Ortaçağ koşullarında yaşıyorlar. 'Kölelik dönemi' diyebileceğimiz bir sistemi yaşıyorlar" diyor.
"Türkiye'de sofraya gelen elmanın, marulun, armudun arkasında önemli bir nüfus var. Bunları belli bir statüye sahip olmayan mevsimlik işçiler veriyor, gönderiyor. Türkiye'nin birçok yerinde büyük sebze halleri var. Buralara her gün binlerce kamyon sebze, meyve geliyor ve arkasında büyük bir emek, sömürü, acı yaşıyor. Bunu göstermek istedim. Bir marulun hikayesine döndü. Marulun tohum halinden sofraya kadar gelen aşamalarını ve bu aşamalardaki sömürü sisteminin nasıl işlediğini anlatmaya çalıştım."
'KÜRT SORUNU SINIRLI BAŞLIKLARLA ELE ALINIYOR'
Belgeselde mevsimlik işçilik yapan Kürt bir aileyi konu alan Öz, Kürt sorununun şimdiye kadar belli başlıklarla sınırlı olarak yansıtıldığını düşünüyor; Kürt sanatının da bu çerçevede öz eleştiri vermesi gerektiğini söylüyor: "Bu filmle, gerek Türkiye'deki devrimci sanatın, gerekse Kürt sanatının öz eleştiri vermesi gerektiğini keşfettim. Ben de öz eleştiri veriyorum... Meseleyi Kürtlerin sadece dil, kültür yapısıyla veya kayıplarıyla ele aldık. Kuşkusuz bunların önemsiz olduğunu söylemiyorum. Ama son 15-20 yılda Kürt sanatında işlediğimiz konulara bakınca çok daraldığımızı, gerçekliği tam da ifade etmeyen bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Kürtlerin ekonomik olarak ciddi sömürü altında olduğunu görmezden geldik. Bu, sorunun hem bizlerce hem de dünya tarafından anlaşılmasında, aynı zamanda çözümü noktasında yetersizliğe yol açtı."
'SERMAYE SAVAŞIN DEVAMINI İSTİYOR'
Mevcut ekonomik sistemin de Kürt sorununun çözümünü engellediğini düşünen Öz, "Çünkü Kürt sorunu çözülürse, milyonlarca ucuz iş gücü, işçi bile olmayan ama ağır iş kollarında çalışanlar ortadan kalkacak ve bir yeri, sınıfı besleyen bu kesim özgürleşmiş olacak. Bu da sistemin işine gelmiyor. Kürt sorununun önemli bir yanının mevsimlik işçilikte gizli olduğunu düşünüyorum. Sigortalı olmaya, sendikalı olmaya başlaması, birtakım haklarının olması, çalışma saatlerinin değişmesi Türkiye'deki sermaye sınıfı için büyük maliyet. Bu maliyetin böyle devam etmesi, savaşın devam etmesi anlamına geliyor" diye ekledi.
'SİYASETÇİLERE GÖREV DÜŞÜYOR AMA...'
Siyasetçilere de görev düştüğüne değinen Öz, İç Anadolu Bölgesi'nde mevsimlik işçiliğe ilişkin büyük mitinglerin ve örgütlülüğün olmamasını eleştirdi. Öz, sorunun 'Patron işçilere Kürtçe konuşmalarını yasaklıyor' şeklinde ele alındığını, oysa patronun bu ırkçılığa başvurmakla beraber, yeri gelince 'Sömürü devam etsin de, dillerini konuşurlarsa konuşsunlar' mantığında olduğunu, bunun gözardı edildiğini ifade etti. 
Kadın sorununu örnek göstererek, "Erkeğin kadın meselesini çözmek istememesinin de ekonomiyle ilgisi var. Öcalan bu konuda çok iyi tezler üretti. Kadın aslında ilk ezilen sınıf ve ekonomik olarak günümüzde en ağır çalışan işçiden daha ağır çalışmakta; ev içinde vs. Kadının toplum içindeki bu iktisadi yanını çözemez, bunla ilgili argümanlar kuramazsak kadın sorununu da çözemeyiz" diyen Öz, sanatçıların, sorunların arka planına dönük eserler ortaya çıkarması gerektiğini belirtti. 
AŞK VE MARUL ÜZERİNDEN EMPATİ
Öz, belgeselde aşk hikayesinin de yer aldığını ve bunun seyirciye empati duygusu kurmada yardımcı olduğunu söylerken, şunları ekledi: "Aynı zamanda seyircilerden aldığım başka tepkiler de var... Mesela, 'marul yerken çekineceğiz' diyenler çıktı. Empatiyi de geçen, sorgulamaya yol açan bu örnek mutlu etti. Belgeselde insanların nasıl zehirlendiğini de işlemiş olduk. Sebzenin tohum halinde nasıl müdahalelere maruz kaldığını göstermeyi de istedim."
YENİ PROJESİ
Yönetmen Kazım Öz, şu sıralar bir aşk destanına dayalı şarkıyı arayan genç karakterin hikayesine çalışıyor. Hikayede; karakterin arayışı sırasında bir coğrafyayı, tarihi, kültürü ve katliamı keşfetmesi ele alınacak.