Ýstanbul ‘KCK’ davasında 12 Eylül yargılamalarındaki Kürtçe yasaðını hatırlatan avukatlar, anadilde savunma hakkının karşılanmasını istedi. Avukatlar, iddianamenin tamamının savcı tarafından okunmasını da talep etti.
205 sanıklı Ýstanbul 1. KCK davası Silivri'de devam ediyor. Haklarında tutanak tutularak duruşma salonuna "yaka kartı" takmadan girmeyi başaran avukatlar, yargılamaya ilişkin taleplerde bulundu.
Ýlk olarak söz alan avukat Taylan Tanay, yargılamanın esasına ilişkin bir ilerleme saðlanmadıðının altını çizdi. Mahkeme salonu dışında bile olsa yargılamaya ilişkin yaşanan her gelişmenin mahkeme heyetini ilgilendirdiðini belirten Tanay, "Ýstanbul 15. Aðır Ceza Mahkemesi'nin davalarına giriyoruz. Çaðlayan'da duruşmalar takip ediyoruz. Neden oralarda geçerli olan baronun avukatlık kanununa göre verdiði avukat kimlik kartı Silivri'de geçerli olmuyor?" diye sordu. Avukatlık Kanunu'na göre aðır ceza gerektiren suç hali dışında avukatın üstünün aranamayacaðına dikkat çeken Tanay, "Avukat dövdürtmek, adil yargılamayı etkiler. Siz bizim duruşma salonuna erişimimizi engellerseniz, bu avukat dövdürtmek anlamına gelir. Jandarma tarafından verilen adi bir kartın, avukatlık kimliðinden üstün görülmesini kabul etmiyoruz" diye konuştu.
Ýddianamenin özetlenmesinin de CMK'ya aykırı olduðunu kaydederek, "Silahların eşitliði ve sanıðın suçlamalardan haberdar olması ilkesine aykırıdır. Ýddianamenin uzun olması bizim kusurumuz deðil. Savcı böyle yazmış, emek vermiş, gelsin burada okusun" dedi.
Avukat Tanay, anadilde savunma hakkının da uluslararası sözleşmeler ve Lozan anlaşması gereði kabul edilmesini istedi, "Sizin Kürt sorununu çözmek gibi bir işleviniz yok. Kendinizi taraf ilan ederseniz, adil bir yargılama yapamazsınız. Anadilde savunma talebini kabul etmeyi, boyun eðmek olarak algılamayın. Çünkü siz bu sorunda taraf deðilsiniz" diye konuştu.
Avukat Ercan Kanar da, mahkeme heyetinin savunmayı yargının bir kurumu olarak görmeyen yaklaşımdan vazgeçmesi gerektiðini belirterek, "Buraya geldiðimizde adeta savaş ortamına giriyor gibiyiz. Yargı üzerindeki bu militer baskıya son verilmeli. Son yıllarda savunmanın bu kadar örselendiði bir dava görmedim. 12 Eylül döneminde bile avukat kimliðine güven duyulurdu" dedi. Kanar, iddianamenin özetlenerek spiker tarafından okunmasının da usule aykırı olduðunu söyledi.
Avukat Abdurrahman öztürk, mahkemenin önceki duruşmada verdiði, "anadilde savunma talebinin reddi" kararından dönmesini istedi.
Avukat Ayşe Acinikli, Talat Aydın ve Rıdvan Balkuyu adlı müvekkilleri hakkında yürütülen başka bir soruşturma dosyasının bir hafta önce bu dava ile birleştirildiðini hatırlatarak, "Müvekkillerim bir hafta içinde 2 bin 400 sayfayı nasıl okusun?" diye sordu.
Avukat Mehmet Taşçı, avukatlara yönelik saldırının savunmaya yönelik olduðunu belirterek, mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti.
Avukat Şerif öztürk, duruşma salonundaki görüntünün "Nazi Toplama Kampları"nı hatırlattıðını belirtti. Öztürk, iddianameye ilişkin olarak da şunları söyledi: "Ýddianamenin yüzde 90'ı anlaşılamıyor. Müvekkilim ilçe başkanı Eşref Yaşar'ın il toplantısına katılması suç sayılıyor. Bu nasıl bir iddianame?"
Avukat Emine Şeker, iddianamenin okunması sırasında Kürtçe tercüman bulundurulması talebinde bulundu.
Avukat Güray Dað, olaðanüstü yargılamanın olaðan hale getirildiðini belirtti, "Özel yetkili mahkemeler DGM'leri aratır oldu. Şimdi bölge terör mahkemeleri kuruluyor. 90 yıldır olaðan bir yargılama yapılmıyor. Bu davada da, mahkeme heyeti taraflara güven vermeli. Baðımsız ve adil bir yargılama yapılacaðı konusunda bize güven verin." diye konuştu.
Avukat dað, iddianamenin özetlenmesine dair bir karar varsa mahkeme heyeti tarafından açıklanmasını istedi, "Davaların içinden çıkılmaz hale getiren sizlersiniz. Bunun faturasını sanıklara ve bize kesmeyin" dedi.
Avukat Gülbin Aydın, TÜSÝAD'ın Kürt sorunuyla ilgili raporlarını hatırlatarak, "TÜSÝAD Kürtler ile ilgili konuşunca sorun olmuyor. Ancak Kürtler konuşunca yargılanıyor. O zaman anadilde savunma hakkını TÜSÝAD'a sorun" dedi.
Avukat Abdülbaki Boða da, Türkçe dayatmasının insani olmadıðını belirterek şunu söyledi: "Mahkeme heyeti, müvekkillerin kendilerini Türkçe daha iyi ifade edebildikleri fikrine nereden ulaştı. TAP'ların yüzde 95'inde müvekkiller Kürtçe konuşuyor. Çünkü günlük yaşamda da kendilerini böyle iyi ifade ediyorlar. TAP'ların Kürtçeleri Türkçeye çevrilirken, çevirmen kanaatini de yazmış. Bu nedenlerin ses kayıtların duruşmada dinletilmesini istiyoruz. Ayrıca, müvekkillerin kendilerini hangi dilde iyi ifade ettiklerinin anlaşılması için bilirkişi atansın."
12 Eylül dönemindeki yargılamalardan kolordu komutanlıðının Kürtçe ile ilgili bir notunu okuyan Avukat Tamer Doðan da, "32 yıl önce Kürtçe savunma yasaktı. 32 yıl sonra aynı noktadayız. Bugünh de yasak. Türkçe savunma sanıðın yaranınadır, dediniz. Bu bir şantajdır. Türkçe savunma yaparsanız, sizin için iyi olur diyorsunuz." diye konuştu.
Avukat Ümit Avcı, Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüðü giren yasada iddianamenin spiker tarafından okunmasına dair bir düzenleme olmadıðının altını çizerek, hukuk dışı uygulamaya son verilmesini istedi.
Avukatların talepleri ardından duruşmaya ara verildi.