HDP: Barış şehitlerine karşı görevimiz barışı sağlamaktır
HDP Merkez Yürütme Kurulu, Ankara garında düzenlenen saldırıda yaşamını kaybedenlerin anısına temel görevlerinin barışı sağlamak olduğunu ifade etti.
HDP Merkez Yürütme Kurulu, Ankara garında düzenlenen saldırıda yaşamını kaybedenlerin anısına temel görevlerinin barışı sağlamak olduğunu ifade etti.
Kurul tarafından yayınlanan açıklamada 10 Ekim 2015 günü Emek, Barış ve Demokrasi mitinginin “Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi” sloganıyla düzenlendiğini ve burada DAİŞ çetelerinin saldırısı sonucu 102 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı.
Açıklamada devamla şunlar ifade edildi: “Unutmayalım, soruşturmanın ilk anından itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir hakikatinin olmadığını bile bile “kokteyl saldırı” ifadesinin arkasına sığınmış, katliamı IŞİD’in yaptığını söylememek için deyim yerindeyse elinden gelen her şeyi yapmıştı. Fakat hem saldırganların kimlikleri hem de saldırı ile ilgili onlarca bağlantı Ankara Katliamı’nı IŞİD’in gerçekleştirdiğini kanıtlamıştı. Katliamın arka perdesi ilk günden itibaren “kokteyl saldırı” şeklinde muğlaklaştırılırken ve etkin bir soruşturma yürütülmezken, katliamı lanetlemek için grev ve diğer eylem/etkinlikleri yapan yüzlerce emekçi hakkında soruşturmalar açılıp cezalar verilmişti.
Unutmayalım, Cumhuriyet tarihinin en ağır saldırısı, Cumhurbaşkanı tarafından “Kürt sorunu yoktur”, "Ben 'Dolmabahçe Mutabakatı'nı doğru bulmuyorum, masa da yok, taraflar da yok” açıklamalarının yapıldığı; çözüm sürecinin durdurulduğu Nisan 2015’den itibaren Türkiye’de gerilim ve çatışma siyasetinin adım adım yükseltilmesinin; 7 Haziran 2015 seçimi sonrasında AKP’nin iktidar çoğunluğunu kaybetmesi ile birlikte Cumhurbaşkanı’nın erken seçim sürecini şiddet ve savaş politikaları ile birlikte devreye sokmasının bir sonucudur.
Unutmayalım, Ankara Katliamı beş ay içerisinde demokrasi güçlerine yönelik gerçekleşen beşinci bombalı saldırı olmuştu. 18 Mayıs 2015 günü HDP’nin Adana Mitingi’nin akabinde, Mersin Mitingi’nin öncesinde Adana ve Mersin il binalarında iki ayrı bombalı saldırı meydana gelmiş; ardından 5 Haziran 2015 günü Diyarbakır HDP mitingine 5 kişinin yaşamını yitirdiği bir bombalı saldırı yapılmıştı. Yine benzer bir katliam 20 Temmuz günü 33 canımızın yaşamını yitirdiği Suruç’ta gerçekleşmişti.
Unutmayalım, dönemin Başbakanı Davutoğlu, olayın faillerine ilişkin yaptığı ilk açıklamada “canlı bomba eylemi gerçekleştirebilecek kişilere ilişkin ellerinde liste bulunduğunu, ancak eylem gerçekleşmedikçe müdahale edemediklerini” ifade etmişti. Yine dönemin İçişleri Bakanı Selami Altınok, alanda hiçbir güvenlik zafiyeti bulunmadığını açıklamış, bu esnada dönemin Adalet Bakanı Kenan İpek’in gülümsemesi dikkatlerden kaçmamıştı.
Unutmayalım, bu saldırının devlet içindeki kimi grupların ve güçlerin, odakların işbirliğiyle, Emniyet başta olmak üzere hükümet yetkililerinin gerekli ve yeterli güvenlik önlemlerini almamalarıyla yapıldığına dair çok güçlü emareler ve veriler ortaya çıkmış olmasına rağmen, hukuk alanında henüz herhangi bir ilerleme kaydedilmemiş; delillerin karartılması için devlet görevlileri ellerinden geleni yapmışlardır.
Ankara Katliamı AKP iktidarının Ortadoğu’da yürüttüğü mezhepçi siyasetin; Suriye ve Irak’ta IŞİD, El Nusra gibi El Kaide türevi örgütleri desteklemesinin Türkiye halklarına ödettiği bedeldir. İktidarın içerde ve dışarıda savaşa ve şiddete dayalı politikalarının sonucudur.
Barışçıl politikaların hayata geçirilmesi, Türkiye ve Ortadoğu halklarının bugünü ve geleceği açısından acil bir ihtiyaçtır. Barışın sağlanması başta Ankara Katliamı’nda “Savaşa inat, Barış hemen şimdi” şiarıyla bir araya gelen ve sonsuzluğa uğurladığımız barış şehitlerimiz olmak üzere, bu mücadelede yaşamını yitiren tüm canlarımıza karşı birincil sorumluluğumuz ve görevimizdir. Demokrasi güçleri olarak katliamın sorumlularından mutlaka hesap soracağız, yargılanmalarını sağlayacağız.”