Gerillada Kürdistanlı bir Türkmen

Gerillada Kürdistanlı bir Türkmen

Siverekli Yılmaz, Kürdistan’da büyümüş bir Türkmen. Kürtçeyi anadili gibi konuşuyor. Okumak için Türkiye metropollerine gittiðinde sırf Siverekli olduðu için Kürt sanılarak hakarete uðramış. Sonrasında yönünü Kürdistan daðlarına çevirmiş.

Yılmaz Tolhıldan (Yılmaz Kalan) 1988 yılında Urfa’nın Siverek ilçesinde dünyaya gelir. Liseye kadar kendi köyünde okur. 17 yaşına kadar Siverek’te kaldıktan sonra liseyi okumak için Antalya’ya gider. Liseyi bitirdikten sonra üniversitede muhasebe bölümünü okur.

Yılmaz’ın aşireti Türkmen bir aşirettir. Köydeki Kürt nüfusun yoðunluðundan kaynaklı Kürtçe’yi de anadilleri gibi konuşurlar. Yılmaz için de bu daha çocuk yaşlardan itibaren ‘öteki’ olarak görülmesi, asimilasyoncu politikalarına maruz kalması demektir.

Daha ilkokul sıralarındayken öðretmenleri ve köydeki askerler Kürtçenin yasak olduðunu ve Türkçeden başka bir dili konuşmaması gerektiðini söylerler. Ana dili gibi konuştuðu bir dile yasak denilmesi daha ilkokul sıralarında aklını karıştırmış Yılmaz’ın.

KÜRDÝSTANLI OLMAK SALDIRILARIN HEDEFÝ OLMAYA YETTÝ

Yılmaz’ın esas çelişkileri ve Türk devletinin yasakçı zihniyetini kabullenmemesi liseli yıllara geldiðinde başlar. Liseyi okuduðu Antalya’da Türk olmasına raðmen kendisine bir Kürt’müş gibi baskı yapılması durumunu Yılmaz şöyle anlatıyor: “Ne kadar Kürt olmasam da Kürtlerin içinde Kürtleşmiş bir aileden gelmekteydim. Bu da hem yaşam tarzıma hem de konuşma üslubuma yansıyordu. Devlet her zaman bana bir Kürt gibi yaklaştı. Ve ikinci sınıf olarak gördü. Liseye başladıðımda Kürt olmadıðım halde Kürdistan’da geldiðim için hocalarım tarafından aðır hakaretlere maruz kaldım. Derslerden atıldım, okuldan uzaklaştırıldım. Sınıfta Kürdistan’da gelen tek kişi bendim. Benim Kürtlerin haklarından bahsetmem onlar tarafından kabullenilmediði gibi bu durum hem hocalar tarafından hem de öðrenciler tarafından zamanla şiddete dönüştü. Aynı zamanda yaşadıðım mahallede de Kürtçe konuştuðum için aynı yaklaşımlara maruz kaldım.”

DEVLETÝN GENÇLERÝ ÇEKTÝÐÝ BATAKLIK…

Yılmaz liseye başlayana kadar Kürdistan’da yaşamış ve devlet görevlileri dışında kendisine Kürtçe konuştuðu yine Kürtler gibi yaşadıðı için ona hiç kimse tarafından hakaret edilmemişti. Antalya’ya gelmesiyle birlikte, devletin yarattıðı önyargıların halklar arasında yarattıðı uçurumu gözleriyle gördü. Ötekileştirildi, yalnızlaştırıldı. Gençlik çaðındaydı. Yoðun çelişkileri ve çaresizliði arkadaş çevresiyle gidermeye çalışıyordu. Ancak bu çevre onu büyük bir bataðın içine doðru sürüklüyordu. Uyuşturucu ve alkol kullanmaya başladı. Ailesinden giderek uzaklaşıyordu.

KÜRT ARKADAŞLARLA YENÝDEN DOÐUŞ

Üniversiteye başladıðında işte bu çelişkilerle doluydu Yılmaz. Üniversite sıraları, çocukluðundan bu yana yaşadıðı çelişkileri zirveye taşınmasına tanıklık edecektir. Çevresinde sürekli Kürtlere hakaret edilmesine, saldırıya maruz kalmasına sessiz kalmaz. Bu tutum, arkadaş ortamında Yılmaz’ın dışlanmasına neden olsa da boyun eðmez. Kürt yurtsever öðrencilerle tanışması bir dönüm noktası olur. Kendi deyimiyle “yeniden bir doðuş” yaşanır.

Uyuşturucu ve alkol baðımlılıðından kurtulmayı başarır. Yılmaz bırakmasında Kürt yurtsever ortamın belirleyici olduðunu şu sözlerle anlatıyor:

“Maddeler kullandıðım zaman yaşam tamamen boştu. Ýnsanları ve geleceði düşünemiyordum. Bıraktıktan sonra ilk başlarda toplumla birlikte olmaktan zorlandım ama zamanla aşarak bir normalleşme yaşandı. Uyuşturucu maddeleri bırakmamın temel nedeni yurtsever ortamdı. Partiye yakışır bir kişi olmak istedim. Çalışmalara katıldıðım süreç içerisinde Kürtlerin yaşadıklarını daha iyi gördüm. PKK’ye olan merakım arttı ve PKK’yi araştırdım. Öðrenmeye çalıştım.”

“Kürtler Üzerindeki Ýmhaya Dayanamıyordum”

Hem Kürt halkı üzerindeki baskılar hem de Türk ordusunun imha operasyonları sonucunca yaşanan gerilla kayıpları Yılmaz’da büyük bir öfkeye neden olur. Hele hele Türk askerlerinin gerilla cenazeleriyle oynamaları Yılmaz’ın Türk devletine olan kinini daha da arttır. Hiçbirini tanımasa da her bir gerilla onun için çocukluk hayallerini paylaştıðı arkadaşları gibidir. Kürdistan’da doðmuştur ve liseli yıllara kadar da Kürt çocuklarıyla birlikte büyümüştür. Kendi deyimiyle, “o daðlarda gezen her bir genç onun gibi o coðrafyanın havasını solumuş olanlardır.”

Yaşanan bu durumların yüreðe sıðmayacak acılara neden olduðunu ifade eden Yılmaz “Kürtler üzerinde bir imha politikası vardı ve bu ben de bir öfkeye neden oluyordu. Eðer devlet beni büyüdüðüm coðrafyadan dolayı bir Kürt olarak görüyorsa ben de olmam gereken yerde olmalıyım dedim. Kürt halkına yapılanları kabul edemezdim ve 2010 yılında gerillaya katılmaya karar verdim.”

“Bu daðlara gelen herkes kendi isteðiyle ve büyük bir tutkuyla geliyor” diyen Yılmaz gerilla yaşamına baðlılıðını şöyle anlatıyor:

“PKK yaşamı her şeyiyle yoldaşlık ilişkileri üzerine gelişiyor. PKK yaşamında her şey anlamlıdır. Bunları gördükçe gerillaya daha fazla baðlanıyorum.

Şimdi bulunduðum yerden baktıðımda Türk devletin Kürt gençleri üzerinde oynadıðı oyunları dahi iyi görebiliyorum. Türk devleti Kürt gençlerinin gerillaya katılmaması için bir sürü oyun oynuyor. Özel savaş yöntemleri var. Bunlardan birisi de uyuşturucudur. Gençliði uyuşturucuya alıştırma var. Kürt gençlerinin yapması gereken sistemden yaşamak deðil, olması gereken yerde yani özgürlük saflarında olmasıdır. Yaşanan soykırım ve imha politikasına karşı verilecek en iyi mücadele daðlarda gösterilir.”