Yeni anayasa yazımına başlamadan önce yol temizliði ve güven arttırıcı adımlar gibi gerekli koşulların yerine getirilmediðini ifade eden BDP Eş Başkan Yardımcısı ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Meral Danış Beştaş, buna raðmen Türkiyenin yeni bir anayasa dışında başka bir seçeneðinin olmadıðını düşündüðünü söyledi. Beştaş Bu anayasanın çözmesi gereken birinci derecedeki problem Kürt problemidir. Bunu çözemezse bu yeni bir anayasa olamaz, demokratik olamaz dedi.
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda yer alan BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, yeni anayasa yazım süreci konusunda ANFnin sorularını yanıtladı. Beştaş, yazıma geçilmeden önce gerekli yol temizliði yapılmamasına raðmen, anayasadan vazgeçmeyeceklerini ve yapımı için mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı. Masadan kalkmayacaklarını ama dayatılan tekçi anlayışı da kabul etmeyeceklerini vurgulayan Beştaş, Bunu dayatanlar masadan kalkacaklar dedi.
Yeni anayasa tartışmaları ve yazım süreci ne durumda?-Türkiyenin yeni anayasa ihtiyacı bu kısa sürede ortaya çıkmış bir durum deðil. Uzun yıllardır, özellikle 1980 darbesinden sonra, darbe koşullarında yapılan anayasa ve bunun üzerinde yürütülen tartışmalar, nerdeyse bu anayasanın yürürlüðe girdiði tarihten bu yana devam ediyor. Bundan öncesi de var. Yani 1921 Anayasasından sonra 1924 süreci, işte 1961, o aradaki kesintiler, darbeler
Türkiye bugüne kadar da hak ettiði, olması gereken, demokratik standartlarda, etnik, dini, kültürel ve bütün inançları kapsayan bir anayasaya maalesef kavuşamadı. Ve şu anda tekçi zihniyeti en net biçimde barındıran 82 Anayasası ile yürümeye devam ediyor.
Bu tartışmaların yoðunluðu, yaygınlıðı, büyüklüðü anlamında gerçekten ciddi bir aşama kaydedildi. Yani Türkiye demokratik kamuoyu, halkları, farklı inanç grupları, anayasada ne istediðini aslında çok net ifade eden açıklamalarda bulundular, toplantılar yaptılar.
Şu anda Mecliste dört partinin (AKP, CHP, MHP, BDP) de içinde olduðu, üçer kişiyle temsil edildiði bir anayasa uzlaşma komisyonu devam ediyor. Mayıs ayında yazım süreci başladı. Ondan önceki beş altı-aylık süreçte de anayasal istemlere dair, toplumun farklı kesimlerine ilişkin, yazılı verme olanakları, sözlü gelip dinleme olanakları sunuldu, farklı illerde toplantılar yapıldı. Şu anda anayasa yazım süreci devam ediyor.
YOL TEMÝZLÝÐÝ YAPILMADI, GÜVEN ORTAMI SAÐLANMADI
-Anayasa yazımına geçmeden önce yeterli bir tartışma süreci yaşandıðını düşünüyor musunuz?Aslına diðer dünya ülkelerinde de bildiðimiz çok kesin bir olgu var. Anayasa yapım süreci, ayrı bir süreçtir. Anayasal ortam gerektirir. Bir tartışma ortamı gerektirir. Düşüncelerin özgürce ifade edildiði, herkesin ne istediðini, ne talep ettiðini söyleyebileceði bütün kanalların açık olduðu bir demokratik ortama ihtiyaç var. Bir güven ortamına ihtiyaç var. Türkiyede bunun olmadıðını söylemek için çok şey bilmeye gerek yok. Türkiyede şu anda gerçekten düşünce ve ifade özgürlüðünün olduðunu söylemek olanaklı deðil. Binlerce insan sadece düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevlerinde yargılanıyorlar. KCK adı altında yapılan operasyonlarla demokratik siyaset kanalları kapatılmaya çalışılıyor. Siyasetçilerin, tıp öðrencilerinin, sendikacıların, gazetecilerin, avukatların, bir bütün olarak toplumun her kesimini hedefleyen operasyonlar dizisi halen devam ettiriliyor. Bilinçli ve siyasi iradenin kararı ile devam ettiriliyor. Bu ortamda anayasa da yazılıyor. Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak Anayasa tartışmalarının yapıldıðı her dönemde, bundan üç yıl önce de, yazım başlamadan önce de, Anayasa yamadan önce bir yol temizliðinin yapılması gerektiðini söyledik. Güven arttırıcı önlemlerin alınması gerektiðini, birçok platformda ve görüşmelerimizde, hükümetle yaptıðımız görüşmelerde de bunu ifade ettik. Bunun çok önemli, olmazsa-olmaz kararlardan biri olması gerektiðini ifade ettik.
Anayasa doðası gereði özgür tartışmayı gerektiriyor: yeni bir şey yapılacak, eskiyi bırakan, demokratik bir adım atılacak. Bu kabul edilmedi. Şu anda bir yandan bu antidemokratik ortam, düşüncelerin budandıðı, tutuklamaların devam ettiði bir süreç var, diðer yandan da yazım süreci var.
O MASADAN KALKMAYACAÐIZ
-Yazım öncesi gerekli koşullar konusunda talepleriniz kabul edilmemesine raðmen neden halen bu süreçte yer alıyorsunuz?Bu soru bize çok soruluyor. Doðru, bizim Anayasa Uzlaşma Komisyonunda kalmamamız için sayısız sebep var. Bu bir realite. Ancak diðer yandan da bizim Kürt sorununun demokratik siyaset kanalları ile, diyalog ve müzakere ile çözümü için ve gerçekten Türkiyede bu eşit yurttaşlık ikliminin, yani hak ve özgürlüklerin oluştuðu bir ortamın çıkış yolu da Anayasa. Anayasanın deðişmesi gerekiyor.
Biz bütün taleplerimizi ifade eden bir yerde duruyoruz. Bu sorunların çözümünde anayasal deðişikliklerin, düşünce ve ifade özgürlüðünden, demokratik özerkliðe, demokratik özerklikten eşit vatandaşlıða, kadın haklarından çocuk haklarına ve anadil eðitime, bütün talepleri o masada savunan, talep eden ve bunun yazımında rol alan bir konumda olmak amacıyla orada devam ediyoruz. Çünkü bu Anayasa yapılabilse de yapılamasa da, bu tarihsel bir süreçtir. Biz şu anda o sürecinin içinde olmayı istiyoruz. Ýçindeyiz çünkü o masadan biz kalkmayacaðız. Biz Türkiyenin Anayasa ihtiyacını her fırsatta söylüyoruz. Bunun köklü olarak çözülmesi gerekiyor. Bu konudaki anti-demokratik yaklaşımları, düşünce ve ifade özgürlüðünün olmadıðını zaten her gün söylemekteyiz. Komisyonun özgünlüðü ve kabul ettiði kurallar gereðince tutanaklar şu anda kamuoyuna açıklanmıyor. Ama BDP o masada olmazsa, zaten o masa Anayasa yapabilecek bir masa olamaz. Bu diðer partiler için de geçerli.
DÖRT PARTÝ NASIL ULAŞACAK?
-O masada MHP gibi ırkçı-ultra milliyetçi bir parti var. Yani Anayasaya ırkçı ve Türk milliyetçisi bir içerik dayatılacak. Yine iktidarda baskıcı bir zihniyet var ve bu anti-demokratik karakterini Anayasaya da dayatacak deðil mi? Zaten uygulamaları ortada. Demokrasi ve eşit yurttaşlıða zıt uçlardaki bu yaklaşımların dayatıldıðı bir ortamda nasıl demokratik bir anayasa yazılabilir, nasıl bir uzlaşma saðlanabilir?Kimsenin kendi istemlerini koyabilecek bir sistem yok bu komisyonda. Yani MHP Türk milliyetçiliðini Anayasaya tek başına koyamaz. Hiçbir parti Uzlaşma Komisyonunda kendi önerisini yazdıramaz. Önerinin yazılabilmesi için, yani bir Anayasal ilke olması için dört partinin de onun üzerinde tartışmaları tüketip uzlaşması lazım. Zaten asıl problem de bu. Farklı noktaların, farklı ideolojik yaklaşımların olduðunu biz de biliyoruz. Ýçindeyiz. Şu kaygı doðru bir kaygı deðil. MHP bunu yazdıracak, CHP bunu yazdıracak gibi bir kaygı doðru deðil. Şu doðru tabi: Bu dört parti asgari anlamda nasıl buluşacak? Bu uzlaşı nasıl saðlanacak? Asıl tartışılması gereken bu. Bizim düşüncemiz, siyasetimiz net. Türkiyenin gerçekten demokratikleşmesi isteniyorsa, Türkiyenin temel hak ve özgürlükler sorunu çözülmek isteniyorsa, Kürt problemi çözülmek isteniyorsa, bu anayasada bizim taleplerimizin yazılması gerekiyor. Bu anayasanın çözmesi gereken birinci derecedeki problem Kürt problemidir. Bunu çözemezse bu yeni bir anayasa olamaz, demokratik olamaz. Bizim düşüncemiz çok net. Biz hem anadilde eðitim, hem anadilde yaşamın, mutlak surette bu anayasa olması gerektiðini söylüyoruz. Anadilde yaşam derken, hayatın her alanında, kamusal hizmet alma verme, çocukların kendi dilleriyle yaşama, bunu geliştirme, kültürlerini yayma, her alanda bir yaşamdan söz ediyorum. Anadilde eðitim de bunlardan biridir.
Düşüncelerimizi oraya da sunuyoruz. Kamuoyuna da sık sık paylaşıyoruz. Yine yönetim açısından, mutlak surette yerinden yönetimin olduðu, demokratik-özerk bölgelerin olduðu bir sistem öneriyoruz.
-Özerk bölgelerin kapsamı nasıl olacak?O konuda tartışmalar devam ediyor. Biz bütün Türkiye için bölgesel kamu idareleri öneriyoruz. Sadece Kürt coðrafyası, Kürt bölgesi olarak deðil. Karadeniz için de, Marmara için de, Ege için de, Akdeniz için de. Bizim de yazım çalışmalarımız devam ediyor.
Diðeri bir konu da, vatandaşlıkta Türklük vurgusu anayasada yer almamalı, hiçbir teklik vurgusunun olmaması gerekiyor. Çünkü Türkiyede sadece Türkler yaşamıyor. Birçok farklı kimlik ve aidiyet yaşıyor. Bu anayasa hepsini kapsaması gerekiyor. Yine bu anayasa, kadın açısından toplumsal cinsiyet eşitliði açısından çok önemli ilerlemeler kat etmek zorunda. Hem temsiliyette, hem iş olanaklarında, hem siyasette, kadın erkek eşitliðini gerçekten saðlayacak bir anayasa olmalı. Ve çocuk hakları gibi birçok önerimiz var.
TÜRKÝYENÝN BAŞKA SEÇENEÐÝ YOK
-Kadın hakları, düşünce, ifade ve basın özgürlüðü gibi temel hak ve özgürlükleri hedef alan bir iktidardan bahsediyoruz. Uzlaşılması gereken taraflardan birisi eðer iktidardaki bu güç ise, bu temel özgürlükler nasıl anayasaya eklenerek güvence altına alınacak? -Şu anda tam da böyle bir süreç yaşanıyor. Ama BDP olarak şunu çok iyi biliyoruz. Bizim ileri sürdüðümüz talepler, bu toplumun Türkiyenin önünü açacak taleplerdir. Yani bu ortamı ileri aşamaya taşıyacak ve gelişmeye açık, halkların kendini özgür hissettiði, inançların kendilerini yaşadıðı, bütün kimliklerin ait olduðu bir anayasa talep etiðimiz için, bu konuda haklı olduðumuzu söylüyoruz. Bütün uluslararası gelişmelerin, işte Arap ülkelerinde, Ortadoðuda ve Suriyede yaşanan gelişmelerin, bütün bu parametrelerin bizim taleplerimizle örtüştüðünü ve Türkiyenin başka bir seçeneðinin olmadıðını söylüyoruz. Yani bu anayasayı bugün ya da yarın mutlaka zorundayız. Gerçekten başka bir yol yok.
KABUL ETMEYENLER MASADAN KALKACAK
-Karşınızda böyle bir irade var mı?-Hayır, şu anda o iradenin tam olarak vücut bulduðunu, böyle hiçbir sorun olmadıðını, uzlaşmaların bütün maddelerde saðlandıðını söylemem mümkün deðil. Çünkü gerçek bu deðil. Bir yandan tekliði saðlayan partiler, diðer yandan farklı muhafazakâr, Ýslami çerçevede tam bir yöntem olabilir. Biz demokratik özgürlükçü sivil bir yönetim öneriyoruz. Yani bunlar tartışmalarla şekillenmeye çalışılıyor. Şu anda zaten maddelerde, önemli oranda bir uzlaşma olduðunu da söyleyemiyorum ama bu bizim için önemli bir çalışma. Çünkü çözüme giden yolda, en önemli parametre taşı. Bu yaklaşım anayasal deðişikliklerine yaklaşım, Kürt meselesine de yaklaşımdır aynı zamanda. Yani ne kadar çözüm istiyorlar, gerçekten çözüm istiyorlar mı, diðer partilerin yaklaşımı, iktidar partisinin, bunu da ortaya çıkarıyor. Bu nedenle bütün kamuoyunda BDPnin orada, o masada bütün farklılıkların temsilcisi olduðunun bilinmesi gerekiyor. Sadece Kürtlerin deðil, eşcinsellerin de, kadınların da, çocukların da, engellilerin de, yaşlıların da, farklı sınıfsal olarak yoksulların da, hepsinin haklarının orada temsilcisiyiz. Biz orada hak savunuculuðunu yapıyoruz. Süreç bize gösterecek. Bu Anayasa çıkar mı çıkmaz mı? Biz BDP olarak özgürlükçü, demokratik, Kürt sorununu çözen bir anayasa çıkması için sonuna kadar çabamızı devam ettireceðiz. Ama olmazsa tabii bizim de dayatılan tekçi anlayışı kabul etmemiz mümkün deðil. Bunu dayatanlar da masadan kalkacaklar. Bunu kabul etmeyenler kalkacaklar masadan. Biz anayasadan vazgeçiyoruz demiyoruz, bu anayasanın yapımı için mücadele yürütüyoruz.