Dört kuşak Silivri'de...

Dört kuşak Silivri'de...

Silivri'deki duruşma salonunda Kürt halkının 4 kuşaðı buluştu; dedeler, neneler, çocuklar, torunlar. Kimi sanık, kimi tanık, kimi olanlardan bihaber küçük çocuk. Bir yanda sömürgeciliðin esir aldıkları, diðer yanda esirlerine sahip çıkan bir halk. Yargılamayı anlatmak için ise 'tiyatro' kelimesi bile yetersiz.

Ýstanbul 15. Aðır Ceza Mahkemesi'nin yargılamasını "sanık"ların çokluðu nedeniyle Silivri'de yaptıðı Ýstanbul KCK Ana Davası'nda 5. duruşma yarın.

Savunma avukatlarının "iddianamenin tamamının" okunması dışında bütün taleplerinin reddedildiði yargılamanın yapıldıðı salonda Kürt halkının 4 kuşaðı, her gün saat 09.30'da buluşuyor.

Tutuklu sanıkların ardından spor salonunu andıran duruşma salonuna giren aileler, mahkeme heyeti yerini alıncaya kadar sesini, sömürgeciliðin esir aldıðı yakınlarına ulaştırmaya çalışıyor.

DOKUNMAK YASAK!

Herkes, izleyicilerin bulunduðu yerin önüne yıðılıp, bazen el sallayarak bazen seslenerek, aylardır dokunamadıðı, belki de göremediði yakını ile temas kurmaya çalışıyor. Arada ise hem askerler, hem de diðer duruşma salonlarında olmayan tutuksuz sanıklar için ayrılmış büyük bir alan. Bu nedenle temas etmek, dokunmak imkansız. Yakınına, dostuna, hevaline, yoldaşına dokunmak ise en insani durum. Ama yasak!

Bazen küçük bir çocuk yukarıya doðru kaldırılıyor. Babaya böylece selam gönderiliyor. Ya da baba, aylardır göremediði çocuðuyla birkaç saniye de olsa hasret gideriyor.

SADECE SÖMÜRGECÝLÝÐÝN KURALLARI GEÇERLÝ

Kimi, duruşma salonundaki jandarmayı ikna etmeye çalışıyor, "Şuraya geçip, bir görsem, gelsem", "Bu duruşma için çok uzaktan geldim, bir selam versem" diyerek. Ancak bu da yasak! Çünkü bu duruşma salonunda da sadece ve sadece sömürgeciliðin kuralları işliyor.

Bir anne, çocuðunun yazdıðı bir notu, babasına ulaştırmak istiyor. Yasak!

ÝDDÝANAME OKUNURKEN

Ýddianamenin okunması sırasında salonda büyük bir sessizlik hakim oluyor. Ýddianame aynı zamanda ekrana da yansıyor. Ulusal kıyafetleriyle duruşma salonuna giren 70'nde bir amca, baðdaş kurarak oturuyor sandalyede, elinde aðır aðır çektiði tespihi. Tüm sanıkları yakını bilen Barış Anneleri, sabırla dinliyor TRT spikerini. Arada okunanlara ilişkin memnuniyetsizliði belirten sesler yükseliyor. Birinci kuşaðın -nenelerin, dedelerin- Türkçe konuşulanların ne kadarını anladıðı sorusunu, Kürtçe tercüman ihtiyacını bir kez daha hatırlatırken, gençler iddianamede yer alan "KCK Sözleşmesi"ne atıfta bulunarak, "Eðitim çalışması metni hazırlamışlar' diyor.

BÝR DAHA ÝÇERÝ SOKMAZLARSA!

Ýzleyicilerin duruşma salonuna girmesi zulüm. Adliye binasının girişinde cep telefonu dahil görüntü ve ses kaydı yapan her türlü araç jandarmaya bırakılıyor. Bunlara, hafıza kartları da dahil! Ardından X-rey cihazından geçiliyor. Cihazın duyarlılıðı yüksek olduðu için erkekler, pantalon kemerlerini de çıkarmak zorunda kalıyor. Ardından kadın ve erkek ayrımı yapmadan el ile arama. Başka bir ifadeyle söylersek; elle cinsel taciz.

Bu arama işkencesi nedeniyle içeriye girenler pek de dışarıya çıkmak istemiyor. Anneler, "Dışarıya çıkarsak, bir daha içeriye almazlar" kaygısıyla da duruşma aralarında da içeride kalmayı tercih ediyor.

ZOMBÝ OLAN SÝZSÝNÝZ

Fransız aydın Sartre, Fanon'un sömürgeciliði anlattıðı Yeryüzünün Lanetlileri adlı kitabının önsözünde, sömürgeciliðe karşı isyan eden bir halkın cesaretini şöyle anlatır: "Onların babaları, o gölge yaratıklar, sizin yaratıklarınız ölü ruhlardan başka bir şey deðildi; onlara ışık veren sizdiniz, yalnızca sizinle konuşmaya cesaret edebilirlerdi, bu tür zombilere yanıt verme zahmetine katlanmazdınız. Onların oðulları sizi görmezden geliyor; bir ateş onları ısıtıyor ve aydınlatıyor, ateşi yakansa siz deðilsiniz.. Şimdi saygılı bir uzaklıkta duran, karanlıktan korkan, soðuktan ürperen sizsiniz. Oradan oraya dönüp durun, yeni şafak bu gölgelerden çıkacak, zombi olan sizsiniz."

Kürt halkı da, Silivri'de günlerdir sömürgeciliðin esir aldıðı yakınlarına sahip çıkmak ve sömürgecilere "Zombi olan sizsiniz" demek için 2 Temmuz'dan bu yana Silivri'de nöbette. Nöbet bu hafta da sürecek.