BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, cezaevlerinde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsakların taleplerine saygılı bir yaklaşım olmadan eylemi sonlandırmayacaklarına dikkat çekerek, onların taleplerine sahip çıkmak yaşamlarına sahip çıkmaktır dedi. Demirtaş Avrupada yaşayan Kürdistanlıların da bu çıðlıðı duyurmasını istedi.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Hollandanın Den Haag kentinde düzenlenen halk toplantısına katıldı. Toplantıya Den Haag ve çevresinden yaklaşık 1500 kişi katıldı.
Avrupada sürgünde yaşayan Kürt halkının mücadelesinin ülkede de yakından takip edildiðini söyleyerek konuşmasına başlayan Demirtaş, sizin yürüttüðünüz halk mücadelesi, sadece anavatanında, Kürdistanda deðil dünyanın dört bir yanında aynı coşkuyla, aynı heyecanla, aynı kararlılıkla sürdürülüyorsa aslında o halk özgür bir halktır. Bu kararı vermiş halk özgür bir halktır dedi.
Siyasal gelişmeleri konu alan toplantıda söylenecek her şeyin 30 yıldır devam eden halk destanının sadece bir özeti olacaðını söyleyen Demirtaş, Kuzey Afrika ile başlayan, Ortadoðu ülkeleri ile devam eden son olarak Suriye ile gündemdeki yerini koruyan halk hareketlerine deðindi.
Demirtaş, sözkonusu ülkelerde halk hareketlerinin zaman zaman kesintiye uðradıðını, ancak Kürdistanda 30 yıldır kararlı, kesintisiz bir mücadele yürütüldüðünün altını çizerek kendi zalimlerine karşı başkaldırmak Kürtler açısından yeni bir durum deðil dedi. Tüm dünyanın Batı Kürdistandaki gelişmeleri takip ettiðini belirten Demirtaş, Arap Baharı sürecinde en önemli gelişmenin Batı Kürdistan devrimi olduðunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
ROJAVA DEVRÝMÝ YÜZYILIN EN ÖNEMLÝ DEVRÝMLERÝNDEN
Arap ülkelerindeki diktatörler birer birer devrilirken yerine demokrasi mi inşa edilecek, yoksa modern diktatörlükler mi oluşacak tartışmaları hala sonuçlanmış deðil. Mısırda, Libyada, Şamda yaşananlar gösteriyor ki bir halkın öncü gücü yoksa diktatörlükler devrilse bile yerine demokratik yönetimler gelmeyebilir, halkın örgütlü gücü, o isyanın öncülüðünü yürüten güç, siyasi bir programa sahip deðilse, gelecek öngörüsü yoksa o ülkeye özgürlük gelmeyebilir. Bugün Arap ülkelerinde yaşanan trajedi budur işte. Suriyede yaşanan da benzerdir. Bugün dünyanın birçok ülkesi AKP hükümeti başta olmak üzere uluslarası birçok güç, Suriyede özgür Suriye ordusu adı altındaki silahlı güçlere destek çıkıyor. Ama hem muhalefetin kendi içindeki parçalı duruşu, hem de bir siyasi programdan yoksun olmaları nedeniyle Esad rejimi devrilse bile yerine ne inşa edileceði bilinmiyor. Sadece Batı Kürdistanda halkın gelecek programı var. Bu nedenle Rojava devrimi, belki de bu yüzyıl içinde gerçekleşmiş en önemli halk devrimlerinden biridir. Birçok yerde komplolarla, uluslar arası desteklerle girişimlerle Turuncu devrim kadife devrim yapılırken, Rojavada orada halkın özgücüyle stratejik bir devrim gerçekleşmiştir ve bir programı vardır. Demokrasiyi örmek istiyorlar, halk meclisleri var, özerkliði inşa etmek istiyorlar. Kültürel, ekonomik, sosyal programları var, kendilerini nasıl yöneteceklerini biliyorlar. Bu yönüyle Suriye muhalefeti içerisinde en kararlı olan, en programlı olan, geleceði en güçlü görebilen bir devrim olarak gerçekleşiyor. Şam rejimi devrilse, özgür Suriye ordusu denen birçoðu da başka ülkelerde silahlı gücü toplanmış çetelerden oluşan gücün ne getireceðini bilen yoktur. Tam olarak ne için savaşıyorlar bilen yoktur, Esad devrilince ne olacak kendileri biliyorlar mı? Yerine inşa edecekleri rejim Esad rejiminin 2012 versiyonudur, başka bir şey deðil.
ROJAVA DEVRÝMÝ ASLINDA BÝR ÖCALAN DEVRÝMÝ
Hiç kimsenin bugün bile Suriyenin geleceðini öngöremediði halde, tek başına bir adada tutulan Kürt Halk Önderi Öcalanın Suriyede gelişen süreci yıllar öncesinden öngördüðünü ve öneri ve uyarılarını yaptıðını hatırlatan Demirtaş, bugün Onun önerileri, Onun tezleri bir bir hayata geçiyor. Bu nedenle Rojava devrimi aslında bir Öcalan devrimidir. Öcalan projesidir. Kürt halkının önünde özerklik gibi bir çözüm modeli olmasaydı, halk meclisleri gibi sokak sokak, köy köy mahalle mahalle örgütlenerek hazırlık yapılmasaydı Esad rejimi yine bugünkü duruma düşseydi bile Rojava halkı böyle bir çıkış yapamayacaktı. Ya uluslar arası güçlerin maşası haline gelip Esad rejimine karşı ayaklanıp Esad rejiminin katliamından geçeceklerdi, ya da baðımsızlıðını ilan etmek zorunda kalarak dünyanın tepkisini çekip bir anda boðulan bir devrime dönüşecek ortadan kaldırılacaklardı. Ya da çaresiz bir şekilde olanlara boyun eðeceklerdi dedi.
Son 5 yıldır Batı Kürdistanda özerkliðin adım adım inşa edildiðinin altını çizen Demirtaş, bunun için bugün çok meşru şekilde hiç kimsenin itiraz edemeyeceði bir formülle özgürlüklerine yürüyorlar. Ýşte bu, Ortadoðunun karakterinin iyi tahlil edilmesinden kaynaklanmaktadır. Arap yönetimlerinin dünya sisteminin iyi tahlil edilmiş olmasındandır şeklinde konuştu.
Demirtaş Batı Kürdistandaki kazanımların aynı zamanda Kürdistanın genelinde yürütülen mücadelenin bir sonucu ve kazanımı olduðuna da vurgu yaptı. "Batı Kürdistanlılar Esad rejimine karşı büyük bir mücadele yürüttü ama Kürdistanın her yerinde yurtdışında yürüyen mücadele de Rojava devrimine su taşıdı. Sizin burada örgütlülüðünüz anlamında yapacaðınız en ufak bir katkı asla boşa gitmeyecektir dedi.
Türkiyede de benzer bir çözüm önerisiyle mücadele yürüttüklerini dile getiren BDP Eşbaşkanı Demirtaş, AKPnin çözümü uzatmaya, zaman kazanmaya çalıştıðını belirtti. Kürtlerle ve Kürt sorunuyla ilgili gündeme gelen tartışmaların AKPnin bir lütfu deðil Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bir kazanımı olduðunun altını çizen Demirtaş devamla şunları söyledi:
ERDOÐAN HAKARET EDÝYOR BUNLARA TESLÝM OLMAK ÝHANETTÝR
Her bir Kürt gencinin yarattıðı kahramanlık destanları olmasaydı, bugün Tayyip Erdoðanın aðzından Kürt kelimesini duyamazdınız. TRT 6yı açtıran AKP, Tayyip Erdoðan deðildir. Eðer 2002 yılında Erdoðan iktidara geldiðinde Kürt halkının mücadelesi verilmemiş olsaydı, ortada Kürt halkı diye bir şey olmayacaktı. Bu nedenle sanki çok büyük bir lütufta bulunmuş gibi Kürt halkına hakaret edercesine bunlarla yetin, bundan başka hak yok; anadilde eðitim, özerklik tartışmaları asla Kürt halkının hakkı deðildir gibi bir yaklaşım AKPnin artık iflas ettiðinin fotoðrafıdır. 12 Eylül faşist darbesi sonrası eðer Kürt halkı direnmemiş olsa, zindanlarda, dışarıda görkemli bir şekilde direnmemiş olsaydı öyle zannediyorum ki Kürt halkı kendisine bile Kürt demeyecekti. Her bir Kürt kendi çocuklarını kendi elleriyle asimile edecekti. Ama o kadar imkansızlık içinde, herkesin Kenan Evrene methiyeler dizdiði, şiirler yazdıðı, Kenan Evrenin önünde düðmelerini iliklediði, cemaatlerin bugünkü temsilcilerinin AKPnin o günkü zihniyetinin temsilcilerinin Kenan Evrenin karşısında önünü iliklediði zamanlarda, Kürt halkının yiðit evlatları işkence tezgahlarında Kürdistan sloganları atıyorlardı. Mazlum Doðan 5 nolu zindanda direniyordu dörtler bedenini ateşe veriyordu. Kemal Pirler, bugünler için kendi bedenlerini ölüme yatırıyorlardı. Tayyip Erdoðan o zaman ne Kürdü biliyordu ne Kürdistanı biliyordu Gülen Cemaati de öyleydi. Kürt halkını bitirmek için herkes Evrene açık destek veriyordu önünü ilikliyordu. Faşizme, darbeye destek veriyorlardı. Gün geçti devran döndü Kürt halkı mücadelesiyle varlıðını bütün dünyaya kanıtladı, yok edilemeyeceðini ispatladı kendi anavatanında Kürdistanda köle muamelesine tabi tutulamayacaðını büyük bir mücadele sonucu ortaya çıkardı. Tayyip Erdoðan çıkıyor, ben bunları size veriyorum diyor daha fazlasını isteyemezsiniz diyor. Böyle bir hakaret karşısında en azından bu halkın şehitlerine baðlılıðın bir gereði olarak bunlara teslim olmak önünde diz çökmek ihanettir. Bunların bu yaklaşımına karşı demokratik tepkisini, isyanını yükseltmemek ihanettir.
Selahattin DEmirtaş, AKPde yer alan Kürtlere de seslendi. AKPde yer alan Kürtlerin kendisine sorması lazım. Bir halk kendi tarihini gelecek yüzyıllarda nasıl yaşayacaðının kararını verirken çocuklarımızın geleceði mi önemlidir yoksa birkaç rant, kredi mi önemlidir bunu kendilerine sormaları lazım dedi.
KÜRT SORUNU DEÐÝL KÜRDÜ TANIMAYANLARIN SORUNU
Bu Kürt sorunu deðildir. Kürdü tanımayanların sorunudur ifadesini kullanan Demirtaş, hiçbir halkın kendi ülkesinde köleliði kabul etmeyeceðini bu muamele Hollandada olsaydı Hollandada yaşayan yerli halkın da aynı onurlu tutumu sergileyerek direneceðini söyledi. Kürt Özgürlük Mücadelesi sayesinde Kürtlerin dünyanın her yerinde onurlu bir halk olarak tanındıðını işaret etti.
Bu mücadele sayesinde oldu bu. Bugün bir çok insan Kürdüm demekle onurlu bir mücadelenin temsilcisiyim demek istiyor. Sadece etnik bir kimliði ifade etmiyor. Eskiden Kürt demek utanç duymaktı, şimdi ise Kürt demek onur duymaktır. Bugün eðer başımız dik biçimde her yerde korkmadan onurluca biz de Kürdüz, Kürdistanlıyız diyorsak bu mücadelenin sayesindedir. Bunu tek bir saniye bile unutmamalıyız diye konuştu.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Kürtlerin ulusal birliðini güçlendirmesini de istedi. Ýnancı, parçası kimliði ne olursa olsun omuz omuza olmazsak mücadelenin bu en kritik aşamasında kazanmak zor olur. Mücadelemizin başarısını birliðimiz belirleyecek dedi. Batı Kürdistandaki birlik duruşunun Kürt halkının muhataplık gücünü artırdıðını örnek gösteren Demirtaş, Avrupadaki Kürtlerin de birlik duruşunun önemli olduðunu vurguladı.
Biz siyaset yaparken halkımızın desteðine güveniyoruz. Arkamızda kahramanca direnen milyonlar olduðunu bilerek siyaset yapıyoruz. Biz ciddiye alınıyorsak bu sizin sayenizdedir. Siz bir arada olduðunuz için eylemiyle, sözüyle birlik olduðunuz için biz siyaset yapabiliyoruz. Bu nedenle de Avrupada yaşayan Kürdistanlılar için de her zamankinden daha fazla birlik beraberlik zamanıdır dedi.
REHÝNE MUAMELESÝ ÝLE BARIŞAMAZSINIZ
Kürt halkının örgütlülüðünün ve gücünün devletin de farkında olduðunu söyleyen Demirtaş, bu güç sayesinde devletin bugün görüşmeleri tekrar gündeme getirdiðini belirtti. Bir kez daha görüşmelerin başlayabilmesinin koşullarını açıkladı:
Bir halkın önderini Sayın Öcalanı bir adada tutarak rehine muamelesi yaparak ve bu şekilde psikolojik bir işkenceye tabi tutarak siz o halkla barışamazsınız. Bunu biliyorlar bu nedenle bugünlerde daha sık gündeme giriyor müzakere tartışmaları ve daha da girecek. Bu halk panzerin topun copun durdurabileceði bir halk deðil. Bu halkla barışmak istiyorsanız Önderiyle konuşmak zorundasınız. Bu gelişmeler tesadüf deðil, AKPnin Başbakanın lütfu da deðildir. Bu sizin mücadelenizin bir sonucu olarak gelişecektir. Müzakere zaten bizim tercih ettiðimiz yol budur. KCK de biz de müzakereden kaçmadıðımızı belirttik ama bunun için şartların ve koşulların olgunlaşması gerekir. Nedir onlar; Ýmralı gibi bir mapushanede tek kişilik bir adada müzakere yürütmek imkansızdır. Sayın Öcalan bunu kendisi açıkladı. Bir buçuk yıl önce, bu koşullarda benim müzakereyi yürütmem imkansızdır dedi. Ben müzakere yürüteceksem örgütümle, halkımla temasımın saðlanması lazım, görüşme imkanlarımın uygun olması lazım. Bunun için de saðlık-güvenlik-özgürlük koşullarımın tesis edilmesi lazım dedi. Bu olmadan müzakerelere dönmeyeceðim dedi. Bu konuda bu kadar net ve kararlı bir duruşa sahipse, Kürt halkının da yapması gereken şey bunun önünü açacak bir duruşu ortaya koymaktır.
TUTSAKLARIN TALEPLERÝ KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜN ANAHTARI
Açlık grevlerinin de böylesi bir çözüm formülünü dünyaya duyurmak amacıyla başlatıldıðını söyleyen Demirtaş, açlık grevi eylemcilerini selamladı.
Demirtaş sloganlarla kesilen konuşmasını şöyle sürdürdü:
Eðer yüzlerce, binlerce siyasi tutsak bulundukları zor koşullara raðmen ellerindeki en deðerli varlık olan canlarını feda etmeyi göze alıyorlarsa, dışarıda çok daha fazla imkana sahip olan bizlerin çok daha fazlasını yapması lazım. Ýki talepleri var:; Kürt Halk Önderi Öcalana özgürlük Kürt halkının diline özgürlük. Bu iki talep Kürt sorununun çözümünün anahtarıdır. Tutsaklar bu iki talebe saygılı bir yaklaşım gelişmediði müddetçe eylemi bırakmayacaklarını söylüyorlar. Çok kararlı olduklarını dile getiriyorlar. Bu nedenle herkesin açlık grevindeki arkadaşlarımızla dayanışması çok önemlidir. Onların taleplerine sahip çıkmak, Onların yaşamlarına sahip çıkmaktır.
Onun dışında başka teklifle bu açlık grevinin bitmeyeceðini biliyoruz. Türkiyedeki halkımızın da Avrupadaki halkımızın da bunu bilerek bu sesi duyurması gündemleştirmesi açlık grevindeki arkadaşlarımızla dayanışması çok önemlidir. Özellikle Avrupada bu çıðlıðın duyulması çok kritik bir meseledir.
MAZLUM DOÐANIN HAYALLERÝNÝN TAKÝPÇÝSÝYÝZ
AKPnin kulakları tıkayan tavrıyla deðil, çok büyük bir demokrasi gücü direniş gücünün ortaya çıkmasıyla sonuç alınacaðını söyleyen Demirtaş, öyle olmazsa müzakerelerin de saðlıklı bir şekilde başlamayacaðını biliyoruz dedi. Ýyi şeyler olacak sözünün karşılıðının Kürt halkı tarafından iyi bilindiðini belirten Demirtaş, Ýyi şeyleri biz Roboskide gördük onbine yakın arkadaşımız iyi şeyler denildiðinde hapse atıldılar. Dolayısıyla bizim için iyi şeyler olacak kelimesi geçerli deðil ancak iyi şeyler olduðunda biz ikna oluruz. Tayyip Erdoðanın kafasında Kürt halkının özgürlüðü diye bir şey yoktur. Erdoðan şu anda gece rüyasında Çankayayı görüyor, sabah uyanıyor, Çankayayı görüyor. Oraya giderken önünde ne engel varsa birer birer kaldırmak istiyor. Kürt halkını da engel olarak görüyor. Aldatmak kandırmak oyalamak isteyecektir. Kürt halkı Tayyip Erdoðanın bu yalanlarına kanacak bir halk deðil. Ama AKPyi çözüme zorlamak da bizim işimizdir. Biz gerçek çözümü her gün dayatacaðız her gün bizim hakkımızdır diyeceðiz. Tayyip Erdoðan Kürt halkının özgürlüðünü tanımak zorundadır. Erdoðan bir gün uyanıp da ben artık Kürtlerin taleplerini kabul ediyorum demeyecektir. Bunu deðiştirecek olan sizlersiniz. Erdoðanın rüyaları deðil Mazlum Doðanın hayalleridir bizim takip edeceðimiz diye konuştu.
Tarihi fırsatlar bizi beklemez diyen Demirtaş inancı ne olursa olsun hangi parçada yaşıyor olursa olsun Kürt halkını birliðini yükseltmeye çaðırdı. Devamla şunları söyledi:
Kürt halkının tek bir parçada kurtuluşu mümkün deðil. Her biri birbirine baðlı iðne oyalı dantel gibidir. Kürt halkının özgürlük mücadelesini birlik ruhuyla yürütmesi gerekmektedir. Diyarbakırda tarihte bir ilk olarak Êzidî Konferansı gerçekleşti. Hem onlar açısından bir kazançtı hem bizim açımızdan büyük bir kazançtı. Aynı biçimde Alevilik inancına saygılıyız. Cem evi bir ibadethanedir. Ýnancını nasıl nerede yerine getireceðine Aleviler karar verir. Biz onların inancının sınırlarını belirleyemeyiz. Bunun kararını ancak Aleviler verir. Alevi halkımız da artık Alevi katliamlarına imza atmış bir devletle yan yana olmayacaðının bilincine artık varmıştır. Kurtuluş tek başına anlamlı deðil. Alevilerin Êzidîlerin, Asurilerin, Keldanilerin inancının yok sayıldıðı bir Kürdistanda özgürlük olmaz. Devletin elindeki din en tehlikeli dindir. Din halkın dinidir, Allahın dinidir; devletin dini olmaz. Bu nedenle sivil Cumalarla örneði görülen devlet dışındaki din herkes için geçerlidir; Aleviler için de Sünniler için de. Ýnançlarımız daha fazla birleşmenin gerekçesi olmalıdır. Ulusal ittifakımızın vesilesi olmalıdır.
Demirtaş konuşmasında son olarak Avrupada yürütülen Öcalana Özgürlük Ýmza Kampanyasına dikkat çekti. Her bir Kürdistanlının sadece imza atarak deðil çevresine de bu kampanyayı taşırarak rolünü oynamasını istedi.
Ayrıca Hollanda turnesinde olan ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncularının yer aldıðı Kürtçe Hamlete ilgi gösterilmesini istedi.
Demirtaş toplantı ardından, Özgürlük mücadelesinde çocuklarını yitirmiş ailelerle tek tek selamlaştı. Halkla bir süre sohbet etti.