Cumartesi Anneleri Murat Yıldız’ın akıbetini sordu 

Cumartesi Anneleri, 23 Şubat 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın akıbetini sordu. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin cezalandırılması için 23 yıldır mücadele eden Cumartesi Anneleri, 726’ncı kez polis ablukasına rağmen bir araya geldi. Eyleme, HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Zeynel Özen, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Sinema Sanatçısı Nur Sürer ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisi katıldı. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve resimlerinin basılı olduğu tişörtlerin taşındığı eylemde, 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın akıbeti soruldu. Bu haftaki açıklamayı okuyan Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ın akıbetini sorarken, 7 yıl önce 21 Şubat 2013 tarihinde hayatını kaybeden 103 yaşındaki Berfo Kırbayır'ı anarak sözlerine başladı. Alandan Berfo Ana'ya seslenen Arcan, “Sen rahat uyu Berfo Ana mücadeleyi bıraktığın yerden devam ediyoruz” dedi. 

‘SİCİLİ BOZUK, TARİHİNİZLE YÜZLEŞİN !’

Bir devlet politikası olarak işlenen gözaltında kaybetme suçunun Türkiye’de cezasızlıkla sonuçlandığını vurgulayan Arcan, "Bizim taleplerimizi yerine getirmekle yükümlü olan iktidar, 27 haftadır taleplerimizin mekanı Galatasaray’ı bize hukuksuz bir biçimde yasaklayarak maruz kaldığımız ihlallere yeni ihlaller ekliyor. Demokrasi ve insan hakları açısından sicili bozuk tarihimizle yüzleşme ve hesaplaşma ısrarımızı kırmaya çalışıyor. Bugün bir kez daha altını çiziyoruz; haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

MURAT YILDIZ'IN HİKÂYESİ

İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’nde 24 yıl önce bugün gözaltına alınıp kaybedilen Murat Yıldız için adalet isteyen Arcan, Yıldız’ın kaybedilme hikâyesini şöyle anlattı: 

"19 yaşındaki Murat Yıldız İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler, ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi. Bunun üzerine 23 Şubat 1995 tarihinde Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte, İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim oldu. Aradan 3 gün geçtiği halde Murat eve dönmeyince anne Hanife Yıldız, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne gitti ancak sorularına net yanıtlar alamadı. Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce emniyet yetkilileri, Murat’ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal’da sakladığını söylediği için onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul’a gönderdiklerini ama Murat’ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler. Anne Hanife Yıldız’ın, ‘Oğlum kendi isteğiyle teslim oldu. Hapis cezasını bile gerektirmeyen bir suç isnadı karşısında neden kaçsın?’ itirazı boşlukta kaldı. Hanife Yıldız’ın tek çocuğu Murat’tan bir daha haber alınamadı.”

Hanife Yıldız’ın uzun soluklu hukuki mücadelesinin de sonuç vermediğini belirten Arcan, Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 5 yıl süren yargılama sonucunda, Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldığınA ve polisler hakkında sadece “görevi ihmal”den günümüz parasıyla 1.18 kuruş para cezası verdiğine dikkat çekti. Aynı mahkemenin 2007 yılında polislerin görevi ihmalden aldığı ceza ile ilgili davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdiğini anlatan Arcan, "İHD avukatı Gülseren Yoleri, 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak Murat Yıldız için yeniden soruşturma açılmasını talep etti. Açılan soruşturma iki yıl sonra takipsizlikle sonuçlandı. Takipsizlik kararına yapılan başvuru da reddedildi. Dava Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Hanife Yıldız tüm yasal yolları kullandı, her yerde oğlunu aradı ancak bugüne kadar Murat Yıldız’ın akıbetini açıklayacak faillerini yargılayacak etkinlikte bir soruşturma ve ceza adaletini sağlayacak bir yargılama yapılmadı” diye konuştu. 

İMHA EDİLMEYE ÇALIŞILAN DOSYA AİHM’DE 

Yıldız Ailesi’nin avukatı Gülseren Yoleri ise yaşanan hukuki süreci anlattı. Yıldız’ın hukuki sürecinin diğer kayıp dosyalarındaki süreçlerden çok farklı olmadığını belirten Yoleri, şunları kaydetti: 

“2015 yılında soruşturma dosyasının ne aşamada olduğunu görmek için baktığımızda Murat’ın kaybedildiği günden beri dosyası da kaybedilmeye çalışılmış. Annesine ‘feribottan atladı, kaçtı’ denildiği halde dosyada 'intihar edildi' yazılarak, dosya kaybedildiği gün kapatılmış. Sadece görevi ihmalden refakatinde bulunan polisler için dava açıldı ve komik ceza verildi. Dosyanın yeniden açılması konusunda bir talep bulduğumuzda da oyalandık. Ama daha önce bize listede yok dedikleri dosyalar birden bire imha edilen dosyalar arasına yerini aldı. Sonrasında verdiğimiz dilekçe yeniden bir yargılama dosyası açıldı ama dosya yine sürüncemede kaldı. Bizler 20 yıl önce konuşamayan polislerin konuşmasını istedik, ama savcı herhangi bir etkin soruşturma yürütmedi. Savcı Murat’ın öldüğüne dair başvuru yapması için aileye, bize baskı yaptı. Başvuru yapmamızı istedi, bu suçu gizlemekti ama savcı yetkisi olmadığı halde bu başvuruyu yaptı ve tüm çabalarımıza rağmen dosyaya takipsizlik kararı verildi. Şu an dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM). Cezasızlığın bir kez daha karşımıza çıkmasından söz ediyoruz, buna karşı mücadelemizi sürdüreceğiz."

YILDIZ: YANLIŞA İSYANDAYIM

Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise oğlumun yaşam hakkı elinden alındığı gibi kendisinin de annelik hakkının elinden alındığını vurguladı. Cumartesi Anneleri ile tanışmasını anlatan Hanife Anne, şunları söyledi: "O dönem gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın babasını İzmir’de televizyonda gördüm. Baba Ocak Galatasaray’da ‘Biz Hasan’ı bulduk, siz de gelin, burada sesini duyurun’ diyordu. Biz şu an orada da sesimizi duyuramıyoruz. 23 yıldır sokakta kayıplarımızın akıbetini arıyoruz, bizim cenazemizi toprağa bile veremedik. Ne yazık ki 23 yıldır bizim evlerimizde gözyaşı bitmiyor. Bu gece sabah öyle zor oldu ki, ben aslında kendi yaptığım yanlışın isyanındayım ama ne yazık ki insanlığını kaybedenler ağlasam ‘duygu sömürüsü yapıyor’ diyorlar."

Hanife Yıldız alandan annelere şöyle seslendi: “Siz de annesiniz, vicdanınızın sesini dinleyin. Ramazan Kaya benim oğlumu aldı; ‘devletin kolu daha uzun, gel oğlunu teslim et’ dedi. Ben de yaptım çünkü devletin bu yüzünü bilmiyordum. Denize bile atlamış olsaydı, devletin bulması gerekirdi. Tek dayanağım oğlum için adalet aramak ama adaletin artık kırıntısı yok. Bize karşı işlenen suçlar suç sayılmıyor. Onlar tacizci, hırsızı koruyor. Herkes için adalet istiyoruz. Berfo Ana’dan sonra hak arama peşindeyiz. Susmayacağım. Soruyorum, oğlumun kaybedenleri bulacak bir savcı yok mu?”

Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır, dönemin başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 9 yıl önce annesi Berfo Anne'ye verdiği sözü anımsatarak şöyle isyan etti: “Kardeşimi öldürenleri bulmak için söz verdin. Neredesin? Benim kardeşim nerede? Bana da ‘seni de içeri alalım’ diyorlar. Anneme söz verdim, aş istemiyorum, ekmek istemiyorum. Hanife Anne'nin ağıtları var, annemin mezarına gidemiyorum. Ben kardeşimle gurur duyuyorum. Azıcık vicdanınız varsa kayıplarımızı bulun."