Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2012 yıl basın özgürlüðü raporunda AKP hükümetinin Türkiye'de gazetecileri susturmak için soruşturma, tutuklama, yargı, polis ve her türlü yöntemi kullandıðına dikkat çekti. Türkiye'de çoðu Kürt gazeteci olmak üzere 76 gazetecinin tutuklu bulunduðuna dikkat çeken CJP, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını ve Başbakan Erdoðan'ın kendisini eleştiren gazetecilere saldırmaktan vazgeçmeye çaðırdı.
CJP'nin bugün kamuoyuna açıkladıðı 2012 Yılı Basın Özgürlüðü raporda, AKP hükümetinin basına sansür ve baskı uygulama konusunda Türkiye'yi dünya birincisi yaptıðı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: "CJP, 1 Aðustos 2012 itibariyle Türkiye'de 76 gazetecinin hapiste olduðunu belirledi ki, bu durum ülkeyi Iran, Eritre ve Çin'i geride bırakarak gazeteci hapsetme alanında dünya lideri yapıyor. CPJ her davayı ayrı ayrı incelemeye tabi tutarak bu gazeteciler içinden en az 61 kişinin doðrudan gazetecilik faaliyeti yüzünden hapsedildiði sonucuna vardı. Son 10 yılın dünya çapında en yüksek rakamı."
KÜRT BASINI HEDEF
53 sayfalık CPJ raporu, cezaevindeki gazeteciler tarafından yazılmış mektupları ve CPJ'in sorularına hükümet tarafında verilmiş cevapları da içeriyor. Raporun vardıðı bazı önemli bulgular şöyle: "1 Aðustos 2012 itibariyle Türkiye'de 76 gazeteci hapisteydi. Bunlardan en az 61 tanesi doðrudan yayımlanmış işleri veya haber takip faaliyeti sebebiyle hapsedilmişti. CPJ diðer 15 gazetecinin de mesleki faaliyetten dolayı hapsedilip hapsedilmediðini incelemeye devam ediyor." CJP raporunda, tutuklu gazetecilerin çoðunun Kürt gazeteciler davasında olduðu gibi KCK ile irtibatlandırıldıðına dikkat çekerek şu ifadelere yer veriliyor; "Hapistekilerin yaklaşık yüzde 70'i Kürdistan Ýşçi Partisi (PKK) ve Kürdistan Topluluklar Birliði (KCK) faaliyetlerini ve bu grupların görüşlerini haberleştirmekle suçlanan Kürt gazetecilerdi."
CPJ, Kürt gazetecilerin akıbetinin yalnızca Türkiyede demokrasi göstergesi deðil aynı zamanda Kürtlerin hak mücadelesiyle de doðrudan baðlantılı bir mesele olduðunu belirterek, Terörle Mücadele Kanunu, hem geçmişte hem de son iki yıldır, Kürt gazetecilere karşı bir sopa gibi kullanılıyor" diye belirtti.
1 YILDA 5 BÝN DAVA
Raporda, gazeteciler üzerindeki baskının nedeni olarak, basın özgürlüðünü kısıtlayan Türk Ceza Kanunu maddelerine ve Terörle Mücadele Kanunu'na dikkat çekilerek, gazetecilerin suçlanmalarına konu edinilen faaliyetlerinin tamamen temel haber takip faaliyetleri olduðu vurgulanarak, Türkiye'de 2011 yılı itibariyle gazetecilere karşı açılmış 5000 dava bulunduðu kaydedildi. 2007 yılında yürürlüðe giren bir Internet yasası ile de özellikle muhalif ve Kürt medyasının haberlerinin engellendiði ifade edildi. Raporda bu durumun uluslararası basın özgürlüðü standartlarına aykırı olduðu vurgulandı.
'BASINA DÜNYA ÇAPINDA EN BÜYÜK SALDIRI'
Başbakan Recep Tayyip Erdoðan hükümeti basına karşı yakın tarihinin dünya çapında en büyük saldırısını yürüyor ifadesinin yer aldıðı özel raporda, yetkililerin terör suçları veya devlete karşı suçlarla itham ettikleri gazetecileri hapsettiði ve oto sansürün yerleşmesi için çeşitli baskıcı taktikler kullandıðı kaydedildi. Raporda, Erdoðan açıkça gazetecilerin itibarına saldırıyor, medya organlarını, eleştirel yazılar yazan çalışanları uyarmaları ya da işten atmaları için zorluyor ve çok sayıda hakaret davası açıyor dendi.
BAŞBAKAN BASINA SALDIRMAKTAN VAZGEÇMELÝ
CPJ Idari Müdürü Joel Simon, Türkiye'de hükümetin gazeteciler uyguladıðı yıldırma politikasına dikkat çekerek, şöyle dedi: "Başbakan Recep Tayyip Erdoðan basına saldırmaktan vazgeçmeli ve gazeteciler için adaleti saðlarken ifade özgürlüðünü garantiye alacak reformları gerçekleştirmeli."
ÖNERÝLER
CJP, basın özgürlüðünün saðlanması için AKP hükümetine şu önerilerde bulundu. "Türkiye devleti gazetecilik faaliyetinden hapsedilmiş tüm gazetecileri serbest bırakmalı; gazetecileri haberleri ve yorumları üzerinden suçlamaktan vazgeçmeli ve gazetecileri davalarının sonuçlanması beklenirken uzun süre tutuklu yargılama uygulamasına son vermeli. Başbakan Recep Tayyip Erdoðan kendisini eleştiren gazetecilere baskı yapmaktan vazgeçmeli. Hükümet mutlaka basına karşı rutin olarak kullanılan tüm kanunlarda temelden ve geniş kapsamlı reformlar yapmalı. Avrupa Konseyi ve ABD, Türkiye liderleri ile iki taraflı ve çok taraflı görüşmelerde basın ve ifade özgürlükleri konusunu gündeme getirmeli ve ABD liderleri Türkiye'nin uluslararası basın ve ifade özgürlüðü standartlarına uymasının stratejik işbirliðinin sürdürülmesinde temel prensip olmasında ısrarcı olmalı."