Maraş'ta 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında tam bir hafta boyunca Aleviler, evlerinde, işyerlerinde, sokakta katliamdan geçirildi. Eski Malatya Valisi ve Emniyet Genel Müdürü Rafet Küçüktiryakinin "40 bin Aleviye kan kusturdum" sözlerinin resmi belgelerinde yer alan devletin, katliama seyirci kaldıðını belirten PSAKD Genel Başkanı ve ABF Genel Sekreteri Kemal Bülbül, Bu, devletin politikasıdır. 1920den bu yana Alevilere yönelik sistematik, periyodik bir çalışma yürütülüyor. Bugünlerde de Cemevlerine yasak getirerek, Alevileri sürekli tehdit edip kapıları işaretleyerek, katliam girişiminde bulunulan ve tehdit edilen Alevileri suçlayıp aleyhine dava açarak, ötekileştirici, inkar, nefret, şiddet dili kullanarak aynı şiddet ve soykırım politikası devam ediyor dedi.
Yüzyıllardır birçok katliama, kıyıma uðrayan Aleviler, 34 yıl önce de Maraşta kanlı bir katliama uðratıldı. Yakın tarihin en kanlı katliamlarından biri olan Maraş katliamı, 19-26 Aralık 1978'de tam bir hafta boyunca sürdü. Resmi rakamlara göre 111 kişinin hayatını kaybettiði belirtilirken, bu rakam 150 olarak anılıyor. Yine Alevilere ait 200ün üzerinde ev yakılırken, 100e yakın işyeri tahrip edildi. Katliamın ardından 23 yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1 ila 24 yıl arasında deðişen cezalar aldı. Ancak katliamda önemli rol oynadıðı belirtilen 68 kişiye ulaşılamaması yapılan yargılamanın çehresinin nasıl şekillendiðini de ortaya koyuyor.
Katliam haftasında Alevilere yönelik işyerleri de hedeflenirken, 22 Aralık 1978de katledilen Tüm Öðretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneði (TÖB-DER) üyesi iki öðretmenin cenaze töreninde cenazeleri taşıyan kalabalıða, "Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz" denilerek saldırıldı. Camiden yapılan vaazlarda da Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri temizleyeceðiz" sözleriyle katliamın aleni bir biçimde yapıldıðı tarihi belge niteliðiyle ortada.
Alevilere saldırıların ev, işyeri, sokak olmak üzere hiçbir sınır tanımazken 22 Aralık 1978 gecesi faşistlerin Sünni mahallelerinde "Solcu Alevilerin silahlı saldırı yapacaðını" anlatarak, kitlesel biçimde silahlanmayı saðladıðı bir ortamda polisler de bilinçli bir biçimde görev dışı bıraktırıldıktan sonra 24 Aralık günü faşistlerin çevre köy ve ilçelerden getirdiði silâhlı grupların takviyesiyle, katliam bebekleri dahil katledecek düzeye vardırıldı. Yaşanan kıyımın ardından kentteki Alevi nüfusun yüzde 80inin de göç ettiði biliniyor.
'40 BÝN ALEVÝYE KAN KUSTURDUM' SÖZLERÝ DEVLETÝN BELGELERÝNDE
Katliamı Soykırımın en bariz örneði olarak deðerlendiren Pir Sultan Abdal Kültür Derneði (PSAKD) Genel Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Sekreteri Kemal Bülbül, eski Malatya Valisi ve Emniyet Genel Müdürü Rafet Küçüktiryakinin 40 bin Aleviye kan kusturdum sözlerinin resmi yazışmalarda yer aldıðını söyledi. Geçtiðimiz günlerde Küçüktiryakinin basında çıkan bu sözlerinin de bilinçli biçimde servis edildiðini ifade eden Bülbül, dönemin Ýçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneşin bir konuşmasında Maraş katliamına ilişkin dava açılması bile olaðanüstü bir şeydir dediðine dikkat çekerek, Yani bırakın hukuki bir sonuç almayı, davayı açmak bile böyle deðerlendiriliyor dedi.
HUKUKÝ SÜREÇ MAÐDURLARIN ALEYHÝNE
Devletin inkarcılıkta, Osmanlı ve Şeyhülislam geleneðinde, katliam geleneðinde ısrarcı olduðunu ifade eden Bülbül, Bu açık ve net. Bunun karşısında bizim yapmamız gereken kendi kimliðimize, kültürümüze ve inancımıza sahip çıkmak ve devlete karşı bir pozisyon almak. Maraş katliamıyla ilgili yargılama yapılmış. Düzmece ve üstünkörü. Bu yargılamada örneðin sol kesimden çok kişi yargılandı. Ülkücü faşist kesimden yargılananlar serbest bırakılmış. Ve bir numaralı sanık Ökkeş Kenger, daha sonra soyadını Şendiller yapan kişi, yargılamadan sonra aklanmış. Tahliye olmuş. Alevi açılımıyla ilgili çalışma yürütülürken bu kişiyi AKP, görüşmeye davet etti. Alevi katliamının bir numaralı sanıðını çalıştaya davet etmek Alevilere hakaretti. Herhalde Alevileri nasıl katlettiðini soracaklar dedim ve bana dava açtı. 3 bin 500 TL tazminat kazandı. Katliamın hukuki süreci budur diye konuştu.
KATLÝAM GÜNLERÝ
Devlet bir takım şeylerle yüzleşerek demokratikleşmek istiyorsa geçmişiyle yüzleşmeli. Çünkü katliamı devlet yaptı, sıradan yurttaşlar deðil diyen Bülbül, katliamın yaşandıðı döneme ilişkin şunları belirtti: Sivas, Maraş, Çorum öyle. O dönemin emniyet genel müdürü bunu söylüyor. Malatya emniyet müdürlüðü ve valiliði yapmış. Ben o dönem çocuktum. Şimdi filmin karelerini birleştiriyorum, adamın dediði çıkıyor. Yalnız gezemezdik sokakta. Dayak yemeler olurdu oruç tutulmadıðı için. Alevi mahallesinde kahve tarandı, bir insanımızı kaybettik. Ortaokul ikinci sınıftayken bir gece anons yapıldı: Su içmeyin, su deposuna zehir atılmıştır diye. O uyarı yapılmamış olsaydı toplu katliam yapılmış olacaktı. Birkaç gün su içmedik şehir şebekesinden. Büyük ihtimalle de atılmıştı. Ama Alevilerin yaşadıðı bölüme dair zehirleme girişimi söz konusu olmuştu. Onun dışında Alevi öðretmenlere, insanlara dönük ciddi bir süreçti. Babalarımız geceleri nöbet tutardı mahalle girişinde. Gece uyanırdım, babam nöbet tutardı. Maraş katliamından önce. Evin camına dışarıya ışık sızdırmayı engelleyen kalın siyah perdeler asılıyordu. Bunları yaşadık. Gecenin bir saatinde uyanıyorduk. Nöbet deðişimi yapıyorlardı.
Bülbül, katliam günlerinde yaşadıklarını anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü: Mahalle girişlerinde nöbet beklenirdi ki herhangi bir katliam girişiminde uyarı yapılabilsin diye. Tam da bu emniyet müdürünün dediði döneme denk geliyor. 1974 ve 1980 arası. Aynı şekilde beyler deresi denilen yerde devrimci gençler katledildi. Cesetleri yerlerde sürüldü. O dönemi de anlatıyor Rafet Küçüktiryaki.
SOYKIRIM DEVAM EDÝYOR
Küçüktiryakinin Alevi soykırımını Yavuzdan sonra yürüten benim sözlerine karşı bir şey ifade etmek gerektiðini kaydeden Bülbül, Bu, devletin politikasıdır. 1920den bu yana Alevilere yönelik sistematik, periyodik bir çalışma yürütülüyor. Bugünlerde de Cemevlerine yasak getirerek, Alevileri sürekli tehdit edip kapıları işaretleyerek, katliam girişiminde bulunulan ve tehdit edilen Alevileri suçlayıp aleyhine dava açarak, ötekileştirici, inkar, nefret, şiddet dili kullanarak aynı şiddet politikası devam ediyor. Başbakan sürekli nefret ve tahrik dili kullanıyor. Böyle oldukça ırkçı, faşist kesimden de bunu emir telakki eden yaklaşım oluyor. Soykırım politikası bitmiş deðil. Bugünde devam ediyor dedi.
AKP'YE RAÐMEN TARÝHÝ SORUMLULUÐUMUZU YERÝNE GETÝRECEÐÝZ
Katliamın yıldönümü nedeniyle 23 Aralıkta Maraşa giderek katliamın yıldönümünde Alevilere yönelik saldırı, katliam, şiddet politikalarına karşı bir cevap vermek istediklerini ifade eden Bülbül, Canlarımızı unutmadıðımızı ifade etmek istiyoruz. Orada çevre illerdeki şubelerle katılacaðız. Katliamın 34. yıl anma etkinlikleri çerçevesinde Maraştayız. PSAKD, Erenler Derneði ve Alevi Kültür Derneði olarak gerekli çalışmaları yapıyoruz. Adıyaman, Antep, Maraş, Malatya ve Kayserideki örgütlü Alevi kurumlarının saðlayacaðı kitleyle anmamızı yapacaðız. Türkiye genelinden katılıma da engel deðil. Kitlesel anma yapacaðız. Geçen yıl AKP, gaz bombalarıyla engelleyip saldırmıştı. Ancak biz Maraşa gitmek zorundayız. Bizim için tarihi bir sorumluluk ifadelerinde bulundu.