KCK" davasından Urfa E Tipi Cezaevi'nde tutuklu iken Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi'ne sürgün edilen ve bugün kalp spazmı geçiren BDP Urfa Milletvekili Ýbrahim Ayhan, "Başıma geleceklerden Adalet Bakanı ve cezaevi idaresi sorumludur" dedi.
KCK" davasından Urfa E Tipi Cezaevi'nde tutuklu iken Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi'ne sürgün edilen ve bugün kalp spazmı geçiren BDP Urfa Milletvekili Ýbrahim Ayhan tüm basın yayın kuruluşlarına mektup gönderdi. Ayhan, gönderdiði mektupta yaşadıklarına dikkat çekerek, "Demokratik siyasal çalışmalarımdan dolayı uzun bir süreden belli hukuksuz ve adaletsizce milletvekili olarak rehin tutulmama karşın, cezaevinde aynı zihniyetle baskı ve sürgün uygulamasına maruz kaldım. Yaklaşık iki yıldır Şanlıurfa cezaevinde yatmaktaydım. Burada olduðum sürece geçmişten beri birikerek gelen ciddi sorunlar yaşadık" dedi. Cezaevinde yaşadıðı sorunlara dikkat çeken Ayhan, "Kalabalık sayıda odalar, sosyal hakların olmadıðı gibi birçok insani olmayan uygulamalarla karşı karşıya kaldık" dedi.
Ayhanın mektubundan bazı bölümler şöyle:
* Cezaevine girdiðim andan itibaren bu sorunlara karşı gerek cezaevi yönetimi, gerek Adalet Bakanlıðı gerekse de sivil toplum örgütlerine şartların düzeltilesi için defalarca yazdım" diyen Ayhan'ın mektubunda, "Ayrıca cezaevi yönetimi ile diyalog esaslı hep iyileştirmek için gayret ve çaba içinde oldum. Ayrıca hem benim hem de arkadaşlarımın tüm çabaları özellikle yetkililerce dikkate alınmadı. En son 13 insanımız acı bir şekilde yaşamını yitirilmesine neden olan olaylar bu gerçeði ortaya çıkartmıştır
* Ne yazık ki özellikle Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin'le yaptıðım görüşmede kendisine aktardıðım problemlere yönelik ivedilikle çözüm bulacaklarını söz vermelerine raðmen herhangi bir somut adım atılmadı. Aksine 13 kişinin ölümüne yönelik herhangi bir ciddi soruşturma yapılmamış, sorumluluðu olanlar açıða çıkarılmamıştır. Daha sonra 1. Müdür olarak atanan kurum amiri eski müdürün tarz ve üslubunu takip etmiştir. Defalarca yaşanan sorunlarla ilgili görüşme talebinde bulunmama raðmen görüşmemiştir. En son 19.07.2012 akşam saat 22.00 civarında rahatsızlıðımdan dolayı revirde iken tüm siyasi tutuklu arkadaşlar bir gece operasyonu ile sürgün edildik. Revire yanıma gelen 2. Müdür tarafından 'Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevine' sevkimin çıktıðını hemen gitmem istendi. Korsanca daha önce haber vermeden yapılan bu uygulama sonucu birçok arkadaşın yalınayak, darp edilip ring araçları ile sevk yapıldıðını öðrendim"
*Benim için de 1. Müdür hakaret içerikli bir üslupla bana yönelerek eşyalarımı almadan ringe binmemi baðırarak söyledi" diyen Ayhan, "Kendisine üslubunu düzeltmesini söylememe raðmen üzerime yürüdü apar topar Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne sabah 04.30 sıralarında getirildim. Tüm bu yapılanlar her açıdan büyük bir hukuksuzluk ve zulümdür. Önceden haber vermeden ve hasta olmama raðmen gece yarısı operasyonu ile korsanvari bir şekilde Adana'ya getirildim. Mahkemem Diyarbakır' da olmasına 500-600 Km uzaklıktaki bir yere gönderildim. Halkımızın seçilmiş iradesi olarak tutuklu olmam yetmezmiş gibi cezaevinde de böyle bir baskıya ve hukuksuzluða maruz kalmam kabul edilecek bir şey deðil.
AKP iktidarı dışarıda olduðu gibi cezaevinde de soykırım politikalarını sürdürmektedir. Bizlere yapılan büyük bir zulümdür. Bu uygulamalarla insan hak ve özgürlükleri ile hukuk kuralları ayaklar altına alınmaktadır. Demokratik duruşumuz kırılarak, haksızlılıða uðrayarak susturulmaya çalışılmaktayız. Bizlere karşı nefret ve düşmanca yaklaşılmaktadır. Duyarlı kamuoyu bu yapılanlara karşı sessiz kalınmamasını ve insanlık çıðlıðımızı dikkate almaya çaðırıyoruz. Nefesimiz kesilmeye çalışılmaktadır. Başıma geleceklerden Adalet Bakanlıðı ve cezaevi idaresi sorumludur. Kamuoyunun bilgisine sunulur. Şu anda tek kişilik tecrit koðuşunda tutulmaktayız. Adana iklimi de göz önüne bulundurulduðunda vantilatör ve klima olmaması günlük yaşamımızı zorlamaktadır. Ayrıca insani ihtiyacımız karşılanmamaktadır."